TÜRK FANATİKLERİ

Bağlar E Tipi cezaevinin yıkılarak yerine eğitim kampüsü yapılması konusunda Mehdi Beyin  kamuoyuna yaptığı açıklama üzerine yazdığım yazıda bir nebze geçmişe ışık tutmaya çalıştım.
O dönemde yaşananları ,bugün kimsenin hayaline sığdırmamız mümkün değil.Ama ben o gelişmeleri içe yakın, dış çeperinden gören, yaşayan birisinin sesine kulak verilmesini istedim. İyi de yaptım.
Cin şişeden çıktı ve artık bağlar cezaevi diye bir şey kalmayacak.
Yıkım esnasında bir hususa dikkat edilmesini isterken, bakalım logarlardan kimlerin cesedi çıkacak diye bir cümle kullandım.
Demek ki korku dağları bekliyormuş.
İnternet sitelerinde yüzlerce insan "bu da nereden çıktı, bir bildiğin varsa açıkla, tabii tabii o dönemdeki görevliler hainlere ya ne yapacaktı, az bile yapmışlar, köklerini kazısaydılar da bugün başımıza bu işler gelmese idi, o cezaevinin korunması lazım, çünkü daha yapacağı çok iş var, o cezaevi korunmalı ki Torun gibileri koyacak çukurumuz olsun, AKP liler(buhtancı böyle söylüyor) yakında Diyarbakır Cezaevinin avlusunda mezarlarınız kazılacak, sizi kendi ellerimiz ile gömeceğiz, Vatan hainlerine o cezaevi çok bile, daha ileri giderseniz biz Türkleri dağa çıkaracaksınız" gibi yorumlar yaptılar.
İnsanlar haktan, hukuktan, adaletten, kişi özgürlüklerinin ne manaya geldiğinden, yani İslam ve İmanın gerçek öğretisinden nasibini almamış ise, Türk olmuş, Kürd olmuş zerre kadar farketmez.
Bu coğrafyanın insanı olan biz Türkler ve Kürdleri 1000 yıl bir arada tutan İslamdan başka bir şey değildir. Bizler sadece din bakımından değil, aynı zamanda teferruat hükmünde olan itikadi ve ameli mezheplerimiz bakımındanda biri birimizin müradifiyiz/eşitiyiz/.
Türklük veya Kürdlük başlı başına bir şeref değildir. Ama Türkler ve Kürdler dünya insanlık tarihinde İslama en çok ve birlikte hizmet eden insanlar olmaları sebebiyle elbette büyük bir şerefe sahiptirler. Ve bu iki milletin birlik ve beraberlik içerisinde kıyamete kadar bu alanda ve her alanda daha büyük hizmetlere imza atacaklarına olan inancım tamdır.
İnsanlar uykudadır. Fakat İslam iman ve inancının  samimi fedakarları olan Türk ve Kürd gençleri , el ele omuz omuza dünyanın dört bir yanına bilgi, kültür, ahlak, iman ve inancın tohumlarını çoktan ektiler. O bahar kokulu, o gül kokulu esintileri duymuyormusunuz? Gözünü kapatan dünyanı kendine zindan eder.
Bağlar Cezaevi konusuna dönelim. Konu ile ilgili yazım ve gelen yorumlardan sonra, artık o cezaevinin dört bir yanı kazılmadan üzerine hiçbir tesisin yapılmasının mümkün olmadığı ortaya çıktı. Ya bir de dediklerim çıkarsa, sen o zaman seyreyle gümbürtüyü. O ses sadece Türkiye ve Dünyada değil, arşı alada da yankılanır.
Sayın Bakanı ve Hükümetimizi tebrik ediyorum.
Diyarbakır Bağlar E Tipi Cezaevinin yıkılması, 1789 yılında Pariste BASTİL Hapishanesi, İki Almanya’yı biribirinden ayıran Utanç duvarının yıkılması kadar önemlidir. Bu her iki yerin yıkılması Fransa ve Almanya’ya özgürlük getirdi. Diyarbakır Bağlar E Tipi Cezaevinin yıkılması da İnşallah Türkiye’ye barış ve özgürlük getirecek.
Bu hapishane yıkılırken dünyanın dört bir yanından basın kuruluşları, insanlar , yazarlar, çizerler, duygulu, duyarlı insanların Diyarbakır’a geleceklerini düşünüyorum.
Duvarlar yıkılırken Bayram, kemikler çıktığında(inşallah olmaz) yas tutacağız.