TÜRKİYE ÖRNEĞİ
İzmir ilinde açıköğretim 11 nci sınıfta okuyan Zeynep Alacakaya’ya İzmir Belediyesi , Başörtülü resim verdiği gerekçesi ile,ESHOT’un Elektronik Özel İndirim Kartı vermemiş.
Biraz açalım.Bu kart ile öğrenciler Belediyenin taşıma hizmetlerinden indirimli olarak yararlanıyorlar. Zeynep Alacakaya sürekli olarak okula gidip gelen bir öğerenci değil. O açıdan şu anda okullarda haksız yere devam eden başörtülü olarak okuluna devam etme hakkını kullanamıyor. O herhalde başı örtülü olduğu için açık öğretime devam ediyor.
Peki İzmir Belediyesinin bütün bu olup bitenlerle ne ilgisi var. Bir insanın/bu öğrenci de olsa/başının örtüsü onları neden ilgilendiriyor. Yoksa Belediyenin "BAŞÖRTÜSÜ İLE İLGİLİ BİR ZABITASI/BİRİMİ /Mİ var?
Evet Sosyal Demokrat bir Parti olunca,elbette bu ülkede başörtüsünün menfi anlamda zabıtalığını yapmak , insanların en tabii haklarından mahrum edilmesine karar vermek görevi!!!de onlara düşüyor.
Bu görev!!!leri sebebiyle Açıköğretim 11.sınıf öğrencisi Zeynep’e Belediye araçlarından indirimli biniş hakkından yararlanmak için kart vermemişler. Zahir İzmir’in Belediye araçları, Seyranbağlarına doğru yola çıkınca, okul sayılıyor. Bu okul!!! İçinde kılık kıyafet sorgulaması yapmak elzem oluyor.
İnanılacak gibi değil, ama oluyor işte.
Manisa Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesinde okuyan Büşra Şahin okuluna gidiş ve gelişi baş örtüsü sebebiyle engellenmiş, o da konuyu Mahkemeye taşımış.
Mahkeme verdiği kararda bu Üniyversite öğrencisinin okuluna gidiş ve gelişini okullardaki kılık ve kıyafet şartına uymasına bağlamış.
Bu konuda çıkarılmış olan bir kanun yok, bir yönetmelik yok. Keyfi bir uygulama söz konusu.
Mahkemeler neye göre karar verirler? Kanuna göre mi, yoksa "keyfe" göremi?
Türkiye de hala "keyfe" göre karar verme durumu devam ediyor.
Çarşaf açılımı yapan ve bu giysiler üzerine parti rozeti takan CHP’lilerden, bir kısmının çarşaf parçalaması, bir kısmının da başörtülü öğrenciyi belediye aracından istifade ettirmemesi, keyfilikten başka , hangi gerekçe ile izah edilebilir.
Hükümet yapsaydı, etseydi, çözseydi deniliyor.
Gördünüz işte bu konuda atılan bir adım, Parti Kapatma davası ile neticelendi. Sistem bu şekilde devam ettikçe, işin çözümünün ne zor olduğu ortada.
Önceleri AB liği ve AİHM si gibi kurumlardan bir medet bekleniyordu. AİHM e bu konuda açılan davanın reddi, büyük hayal kırıklığı yarattı.
Biliyorum sorunu ancak kendi içimizde çözeceğiz bir gün.
Ben zaten hangi alanda olursa olsun, başkalarından medet ummayı hiç içime sindiremem. Hele başörtüsü gibi Allah’ın emri olan bir konuda , Hırıstiyanlardan ve onların kurumundan çözüm istemeyi doğrusu zül kabul ediyorum. Başımızı vuduk, kan revan içinde geri döndük işte.
Allah CHP sine ezanın aslına çevrilerek okunması konusunda verdiği feraseti diğer İslami hak ve talepler konusunda da verir bir gün. Özellikle dini konularda CHP nin süzgecinden geçmeyen konular , bu sistemden geçer not alamıyor.
Bu ülkenin "sol tandanslı" gerçek bir sol partiye ihtiyacı var. Ya CHP bu rölünü hakkıyla yerine getirecek veya yerini bir başka partiye bırakacak.
Eğer seçim sathı mailine girdiğimiz bu aylarda CHP si bu , Mersin’de çarşaf parçalamaya karşı takındığı tavra benzer bir tutum ile haklar ve özgürlüklerin önünü açarsa, o inanmıyor, ama ben buradan söyliyeyim, gerçekten büyük oy patlaması yapar. Başörtüsünün kamu alanında kullanılmasına yönelik bir adım CHP tarafından atılsın, Anayasa Mahkemesine götürülmeyecek yasal bir düzenleme yapılsın,CHP nin seçim çalışması yapmasına bile gerek kalmaz.Yüzde otuz oyu garantidir.İş bu kadar basit ve kolaydır.