TUTANAKLARI AÇIKLAYIN KİMİN NECİ OLDUĞUNU BİLELİM
50 bin insan hayatını kaybetmiş, acı çekmeyen kalmamış ama, açıkça ifade ediyor, dediklerim olmaz ise, bir elli bin, yüz bin daha meydanlara sürülür ve kimin ölüp kimin kalacağı belli olmaz, ben karışmıyorum, sorumlusu da ben değilim türü açıklamalar Abdullah Öcalan’ın ruh dünyasına çok uygun düşüyor.
Kur’an ı Kerim “İnnel İnsane zeluvmen Cehula-İnsanoğlu çok cahil, çok zalimdir” diyor.
İnsan olmamız hasebiyle hepimizde böyle özellikler vardır.
En okumuş insanların, en bilgili ve görgülü kişilerin, toplumun en kaymak tabakasını oluşturan elitlerin bir kızgınlık anında neler yaptığına hepimiz şahit olmuşuzdur.
İnsan oğlu mayesinde barındırdığı hayra ve şerre meyilli fıtratını dizginlemez, kontrol altına almaz ise, yapamayacağı iyilik de, yapamayacağı kötülük de yoktur.
Geçen bir gazetede okumuştum, batılı bir zengin 250 milyar dolarlık servetinin yarısını eğitim hizmetleri için bağışlamış.
Hz.İbrahim Aleyhisselam da sürüleri sayesinde çok zengin bir insanmış. Cenabı Allah onu denemek için meleklerini göndermiş, melekler Subbuhun, Kuddusün,Rabbul Melaikti Verruvh demişler. Hz.ibrahim bu duayı duyunca çok duygulanmış ve duayı tekrar etmeleri halinde servetinin üçte birisini vereceğini söylemiş, melekler Subbuhun, Kuddusün, Rabbül Melaiketu ve r- ruvh deyince, hz. İbrahim servetinin yarısını, sonra da üçte ikisini vermeyi vaad etmiş.
Böyle civanmertler dünyada pek çoktur. Hz. Resulullaha Peygamberlik gelince, hayatını onunla birlikte geçirmeye başlayan ve çok zengin bir insan olan Hz.Ebubekir’in bütün servetini bu yolda harcadığını herkes biliyor. Bunlar iyilik örnekleridir ve insanın istidat itibariyle neleri yapabileceğini göstermesi bakımından çok önemlidir. Bunları niye yazdığımı biraz sonra anlayacaksınız.
İnsan şer kabiliyeti itibariyle de akla hayale gelmedik kötülükler yapabilecek şekilde yaratılmıştır. Yani ruhunun derununda bulunan bu kötü özelliği dışarı vurmaya başladığı anda, hiçbir canavar onun kadar yetenekli!!! Olamaz.
Çok uzaklara gitmeye gerek yok, iki dünya harbinde Avrupa’da 40 Milyona yakın insan hayatını kaybetti.
Yıllar yılı Avrupada zulme uğrayan Yahudiler, şimdi bunun acısını, topraklarımı genişletmek istiyorum, bu sebeple elinizde avucunuzda ne varsa almak istiyorum serkeşliği ile Müslümanlardan çıkarıyor, Sabra da, Şatilla da, Gazze de hemen hemen üç beş senede bir binlerce Müslümanı öldürerek çıkarıyor.
Gerçi Müslümanlar dünyanın hemen her yerinde bu zulmü çekiyorlar. Şimdilik durum bu, görelim Mevla neyler neylerse güzel eyler.
İmralı görüşmelerinin tutanakları basına yansıyınca, kimi insanlar söz konusu tutanakların yayınlanmasının barış sürecine büyük bir darbe vurulduğu görüşünü ifade ettiler.
Ben hem tutanakların yayınlanmasını ve hem de içeriğini çok garip karşılamadım.
Tabii tutanaklar daha ziyade Abdullah Öcalan’ın fikirleri sebebiyle tartışma konusu oldu, oluyor.
Abdullah Öcalan hemen her fırsatta farklı bir insan olduğunu ortaya koymaktan zevk alan bir ruh yapısına sahip.
Ona kalırsa, Ak Partiye İktidarı kendisi sunmuş, Ergenekon ile bir başına mücadeleyi kendisi sürdürüyor, Kandilin kendisine verilen görevi yerine getirmede başarısız olmasının sebebi, talimatlarına uyulmaması, BDP nin performansındaki düşüklüğün nedeni, siyasi çalışmalarda yetkin durumda olmamaları, Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı komploları aşmada öngörülerine yeterince itibar edilmemesini gösteriyor.
Fethullah Gülen Hoca Kemalist birisi olarak Nur hareketine sızmış birisiymiş.
ABD nin kendisini Türkiye’ye teslim etmesinin sonrasında, Fethullah Gülen’in ABD ye götürülmüş, Floridada yaşıyormuş ve burası Kontrgerillenın merkezi imiş, dünya da açtığı okulları buradan aldığı yardımlarla sürdürüyormuş,
Bediüzzaman Saidi Nursinin doğduğu Nurs köyünün kayıtlarına bakıldığında eski bir Ermeni köyü olduğu, önceleri teşkilatı mahsusuya sızdığı (şimdi ki MİT oluyor), sonra Mustafa Kemal ile takışmış ve ondan kopmuş birisiymiş…
Kürtler dön dolaş gidip yine onun ocağına düştüklerine göre, pek tabii onun akılla, mantıkla izahı kabil olmayan bu görüşleri ifade etmesi ve insanlara içinden çıkması mümkün olmayan bir sürü beyanda bulunması pek ala olağan karşılanmalıdır.
Şimdi birçok insan acaba Abdullah Öcalan ne dedi diye ter döküyor.
Ya ne söyleyecek.
Onun bu konuşmaları psikolojik ve sosyolojik açıdan elbette ilgilileri tarafından bir incelemeye tabi tutulacak ve ne ile karşı karşıya kalındığının izahı, analizi elbette yapılacaktır.
Şimdi burada üzerinde hassasiyetle durulması gereken şey, onun kimilerimizin akılla izah edemediğimiz görüşlerine takılmaktan ziyade, madem ki, gerek BDP, gerek PKK/KCK ve gerekse bu işlerin Avrupa ayağını oluşturan PKK Kongre Gel temsilcileri “ÖNDERLİK” olarak Abdullah Öcalan’ı işaret ediyorlar, o halde barış için neler söylediğine bakılması ve adımların ona göre atılması gerekiyor. Örgütün Önderlik nitelemesinden kastlarının “yasama, yürütme ve yargı” alanında tek söz sahibi insan olarak Abdullah Öcalan’ın görüldüğünü unutmayalım.
Abdullah Öcalan’ın gerek Fethullah Gülen ve gerekse Bediüzzaman ile ilgili değerlendirmelerine gelince,
Fethullah Gülen Türk Ergenekonundan kaçarak ABD ye gitti. ABD onu BUSH zamanında ülke dışına çıkartmak için bir sürü tedbir aldı ve Türkiyeye göndermeye karar verdi. Ancak Türk Ergenekon batağına sürüklenmek istemeyen ve açtığı müesseselerin kılına dokunmasına içine sindiremeyen Fethullah Hoca, orada yasal mücadele başlattı , ABD li Avukatlar yaptığı hayır hizmetleri sebebiyle, bu insanın Türkiyeye gönderildiğinde hapislere, zindanlara atılma tehlikesini Mahkemelere iyi izah ettiler ve bu insanın orada kalması sağlandı.
Okulların finansmanının ABD den ve bu ülkenin kontrgerillasından sağlandığı yolunda Abdullah Öcalan’ın ortaya attığı beyan, tamamen bilgisizlikten kaynaklanmaktadır. Ona söylendiğinde inanmayacaktır veya vay be diyecektir, ama gerçek bu, bu okulların finansmanı mazlum Anadolu insanı tarafından karşılanmakta ve insanlar bazen sahibi oldukları tek bir evin anahtarını getirip “hocam alın, Allah rızası için harcayın demektedirler. Hz.İbahim gibi, Hz.Ebubekir gibi. Bu uğurda tüm servetini harcayan insanların binlercesini, onbinlercesini göstermek mümkündür. Bu nasıl olur diyenlere, şunu söylemek mümkün, hangi mal candan daha kıymetlidir. Dağa giden onbinlerce insan bir anlamda hem malını ve hem de canını feda ediyor, neden insanlar mallarını idealleri uğruna feda etmesinler…
Bediüzzaman Saidi Nursinin doğduğu NURS köyünün eski bir Ermeni köyü olduğu ve teşkilatı mahsusaya sızdığı, yani onun bir yandan Ermeni kökenli olabileceği, diğer yandan teşkilatı mahsusacı olup, bugünkü Ergenekon ile irtibatlandırılacak faaliyetler içerisinde bulunduğu yönündeki değerlendirmeler, şu gayet iyi bilinmeli ki, bırakın Türk toplumunda, Kürtlerin nerede ise % 90 nında büyük üzüntü yaratmıştır.
Peki Abdullah Öcalan bu iki insana uzun zamandan beri niye özellikle çatıyor?
Sebebi çok açık ve basit.
İslam Dinine mizaçları çok yatkın olan Kürtler, özelikle bu iki insan sayesinde, din ve diyanetlerine daha sıkı sarıldılar ve Ergenekoncu Cumhuriyet sergerdelerinin yapmaya çalıştıkları zulme bu kişilerin Kur’an tefsiri niteliğindeki açıklamaları ve eserleri ile karşı koydular.
O yüzden diyorum, MİT tutanakları devletin elinde, bu yöne ilişkin belgeler niye açıklanmıyor.
Devletin bundan böyle çok daha sağlam temellere oturtulması isteniyor ise, elindeki tutanakları açıklaması ve ismi geçenlerin neci olduğunu bilinmesi hepimiz için hayati önem taşıyor.