UNITY OF THE EASTERN NATIONS

Dünyadaki son gelişmeler yoğun bir şekilde BM lerin bugünkü yapısı üzerinde eleştirilere sebep oldu.

İkinci Dünya harbi sonrasında dünya uluslarının içerisine düşmesi muhtemel buhranlardan sıyrılması ve bunun da ötesinde büyük savaşların yeniden yaşanmaması için Birleşmiş Milletler Teşkilatı kuruldu.

Bağımsızlığını elde etmiş olan bütün ülkeler, bu kuruluşun üyesi.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda her yılın sanıyorum Ekim ayında genel kurul toplantısı yapılır.. Burada ülkelerin temsilcileri istedikleri gibi esip savurabilirler. Gündemlerindeki konular hakkında açıklamalar yapabilirler. Hatta bir kısım kararlar da alabilirler. Ama alınan bu kararların hiçbir kıymeti yoktur. Bunlar sadece tavsiye niteliğinde kararlardır.

BM Genel Kurul kararlarının geçerlik kazanması, tavsiyeden çıkıp yaptırım gücü elde etmesi için teşkilatın en üstün organı olan Güvenlik Konseyinde onaylanması lazım. Güvenlik  Konseyinin 15 temsilcisi var. bunlardan ABD, Fransa, İngiltere, Rusya ve Çin Daimi üyeler, geriye kalan 10 üye ise 2 yıllığına BM genel kurulu tarafından 2 yılda bir seçilen geçici üyeler.

Güvenlik Konseyinde kararlar geçici ve daimi üyelerin oy çokluğu ile alınıyor. Ancaakkk, 5 daimi üyeden birisi alınacak olan kararda VETO yetkisini kullanır ise, karar tasarısı düşüyor.

Yani dünya bu 5 üyenin vereceği karar ile idare ediliyor.

BM ler Genel Kurulunun almış olduğu veya üyelerden birisinin isteği üzerine Güvenlik Konseyinin gündemine taşınan bir konuda 5 üyeden birisi hayır derse iş bitiyor.

BM ler Güvenlik Konseyine gelen meseleler tabii ki dünyada cereyan eden baskılar, zulümler, saldırılar, savaşlarla ilgili.

İşte şu son zamanlarda Suriye’de yaşanan iç savaş ile ilgili olarak BM Güvenlik Konseyinin gündemine taşınan sorun, Rusya ve Çin’in vetosuna takıldı. Böylece BM lerin Suriye olayına, bırakın Askeri Müdahaleyi,  Esed yönetimine karşı bir kınama karara bile çıkmamış oldu. Eğer Güvenlik Konseyinden şu şu işleri yapmaz isen, ardından Askeri müdahale gelir biçiminde bir karar çıksaydı, istenenlerin yerine gelmemesi üzerine Askeri müdahale kararı daha çabuk alınabilir ve o zaman bir DÜNYA SAVAŞI RİSKİNE GİRİLMEDEN bu sorun çözülme durumuna gelmiş olurdu.

Güvenlik Konseyinden Suriye olayına müdahale ile ilgili karar çıkmayınca, başta ABD olmak üzere batılı ülkeler kendi başlarına Suriye’ye bir Askeri müdahalede bulunmak istemediler.

Arap baharının özellikle Libya ayağında Rusya batılıların kendi başlarına müdahalesine muhtemelen Suriye’de cereyan edecek gelişmeleri göz önüne alarak ses çıkarmadı. Kazan kazan formülünü işletti. Çünkü Libya’nın gidişi bir kayıptı ama, Suriye’nin gidişine tahammül edemezlerdi.

Daha fazla şeyler yazılabilir, ama BM lerin kuruluşu ve Güvenlik Konseyinin 5 daimi üyesinin alınacak kararlarda Veto yetkilerinin bulunması, son gelişmeler sebebiyle, Sayın Başbakanın yoğun eleştirilerine sebep oluyor.

Sayın Başbakan açık ve net olarak Ey ABD, Ey Rusya, Ey Fransa, Ey Çin, Ey İngiltere olan biteni görmüyor musunuz, Suriye’de, Filistin’de yaşananlara nasıl tahammül ediyorsunuz, bu nasıl bir dünya düzeni diye sesleniyor, ama pek tabii onlardan bir ses alması, ya hakikaten böyle bir dünya düzeni olmaz demeleri beklenemez.

Ben bir süre önce yazdığım bir yazıda DOĞU ULUSLARI BİRLİĞİ-UNİTY OF THE EASTERN NATİONS teşkilatının kurulması halinde ancak daha önce yapılan Adaletsizliklerin önüne geçilebileceğini ifade ettim.

Fakat bu mümkün mü diyenleri hemen görür gibi oluyorum.

Niye olmasın, niye?

Bir öncü lazım, sözünü dinletmeyi bilen bir lider lazım.

Türkiye’den itibaren Asya, Afrika ve Uzak Doğu ülkelerini kapsayan bir Doğu Ulusları Birliğinin kurulması, hak, adalet, eşitlik üzerine sistemini oturtması, dünyanın bu tek yönlü gidişatına dur demek için her zamankinden daha fazla önem taşımaya başlamıştır.

Bu işin Ekonomik ayağında D-8 Developing Eğiht(Gelişmekte olan sekiz ülke) zaten hayatta. Ama Erbakan Hocanın iş başından uzaklaştırılması sonucunda/bir anlamda onun iktidardan uzaklaştırılmasında bu girişiminin büyük etkisi olduğu ifade edilir/işlevsiz kaldı.

Ama son gelişmeler üzerine bu kuruluşun Başkanlar düzeyinde yeniden toplanma kararı alması, artık bir şeylerin değiştirilmesi gerektiğini açıkça ortaya koyuyor. D 8 lerde Türkiye, İran, Pakistan, Bangladeş, Malezya, Endonezya,Mısır ve Nijerya vardı. Bu sekiz ülke doğu ve Afrika uluslarını ifade etmede çok eksik kaldı.

Tabii ki son sözümü sona sakladım.

Evet Sayın Başbakan şimdi şikayet ettiği BM ler teşkilatının işleyişi ve şu andaki işlevi konusunda görüşünde ısrarlı ise ve bu teşkilatın, özellikle Güvenlik Konseyinin görev ve yetkileri konusundaki rezervleri devam ediyor ise, hemen yapılması gereken şey, BM lere alternatif olarak UNİTY OF THE EASTERN NATİONS- DOĞU ULUSLARI BİRLİĞİNİN kurulmasına tevessül edilmesidir. Bu yapıya İslam Ülkelerinin derhal üye olacaklarında ben şu anda hiçbir endişe taşımıyorum.

D 8 ler “Savaş değil, barış,

              Çatışma değil, diyaloğ,

              Çifte standart değil, adalet,

              Üstünlük değil, eşitlik,

              Sömürü değil, Adil düzen,

            Baskı ve tahakküm değil, insan hakları , Hürriyet ve Demokrasi”

kuralları üzerine inşa edilecekti. Doğu Ulusları Birliğinin bu unsurları oluşturacağı Anayasasına dayanak esaslar olarak görmesi, birliğe kısa sürede büyük katılımları beraberinde getirebilir. Batının tahakkümünden kurtuluşun başka yolu yoktur.