YAPILANLARA TEŞEKKÜR EDERİZ AMA GÖZÜMÜZÜ BOYAMAYIZ.
Karayolları Bölge Müdürü Şamil Gülen bey gazeteniz Söz’e açıklamalarda bulunmuş ve son 10 yıl içerisinde Diyarbakır iline yapılan hizmetleri aktarmış.
Diyarbakır ilinin en büyük problemlerinden birisi, hiç kuşkusuz şehir içi yol ve trafik ağının, günümüz koşullarına cevap verecek konumda olmaması ve giderek artan nüfus sebebiyle çoğalan özel araçların her gün trafiğe önemli ölçüde yük getirmesi.
Bu sorunun çözümü bakımından konuyu ilk olarak 2003 yılında Diyarbakır Söz Televizyonunda gündeme bendeniz taşıdım. Ve aynen şunları söyledim.
Şu Seyrantepeye bakar mısınız, Diyarbakır ilinin gözbebeği olan bir yer. Şehrin hemen girişi. Ama böyle bir büyük şehir girişi, bu ülkenin hiçbir yerinde yok. Çok uzaklara gitmemiz gerekmiyor. Komşu illere bakmamız yeterli. Bu açıdan Büyükşehir Belediyesine çok önemli görevler düşüyor. Seyrantepe kavuncuların, karpuzcuların, ayak üstü demlenenlerin ve ciğer satıcılarının mekanı haline gelmiş. Oysa kadim bir kültür ve medeniyet şehri olan Diyarbakır böyle bir manzarayı hakketmiyor. Burada yeni bir yapılaşmaya gitmemiz kaçınılmaz.
Tabii herkes biliyor ki, iş yatırıma geldiği zaman insanlar sağ cebindekini sol, sol cebindekini sağ eli ile çıkarmaya çalışıyor. Gıdım gıdım ortaya çıkan para hiçbir şeyi halletmiyor.
Aslında mesele şudur. İyiniyet olsun ve herkesi tenzih ederim çalma çırpma olmasın, bu ülkenin halledilmeyecek hiçbir problemi yoktur.
Türkiye’nin bir ili hariç/benim aklıma ilk ve tek olarak Kayseri geliyor/ bütün belediyeler yapacakları önemli projelerde Devletin desteğine ihtiyaç duyuyorlar.
Bakın Ankara Büyükşehir Belediyesine.
Ankara Türkiye’nin başkenti ve bu şehrin olmaz ise olmazları var. her ilde olmayan bu ilde olmak zorunda. Pek tabii olarak bu şehrin gelirleri Türkiye’nin diğer illeri ile mukayese edilmeyecek kadar büyük ve farklı. Ama ona rağmen Büyükşehir Belediyesine düşen önemli bir takım işleri, onların yapmaya gücü yok. Belediye bazı büyük hizmetlerin altından kalkamayınca Devlet işlere el atmak mecburiyetinde kaldı.
Bizim Ankaraya gelişimizden beri Çayyolu ve Sincan istikametine gidecek olan Metro yapım halinde idi. Daha doğrusu yapılmaz hale gelmiş ve kaderine terk edilmişti. Ankara Büyük şehir Belediyesi ben bu işin üstesinden gelemem dedi ve Devlet olaya el attı. Ulaştırma Bakanlığı şimdi bu hizmetleri yapıyor, metroyu bitirmeye çalışıyor. Oysa Ankara Belediyesinin gelirleri, Diyarbakır ile mukayese edilmeyecek kadar büyük. Ama onlar da bu türden hizmetleri bizim bitirmeye imkanız yok dediler.
Olaydan Sayın Başbakan haberdar edildi ve tamam o halde Ulaştırma Bakanımız sorunu çözsün talimatı verdi. Emir demiri keser, hepsi bu kadar. Yeter ki, siz konuyu ikna edici delillerle Sayın Başbakanın makamına ulaştırmaya bakın, yeter.
Ankara böyle olunca, terör vesaire gibi sebeplerden ötürü, ne kadar örselenirse o kadar kardır düşüncesinde olan insanların, ki bu her kesimden olabilir, işleri iyice yavaşlattığı bir şehirde, pek ala büyük çaplı hizmetleri Belediyenin yapması mümkün olmadı.
Karayolları Bölge Müdürümüz Şamil Gülen, Çevre yolu, 12 köprülü kavşak ve Bitümlü sıcak karışım-beton asfalt çalışmalarını kapsayan ve toplamda bir Milyar Tl(Bir kartrilon) yi bulan yatırımların 2013 yılında tamamlanması halinde bambaşka bir Diyarbakır ile karşılaşacağımız bilgisini vermiş bulunuyor.
Birçok bölge Müdürlüğümüzün ilimizde bulunması bizim için büyük bir şans. Ve burada görev yapacak olan kişilerin şehre sahip çıkması, bilgi ve becerilerini her halükarda şehir için projeye dökmeleri, bunları kendi üstlerine aktarmaları ve proje kapsamında olan yatırımların neden geciktirilmeden yapılması gerektiğini dur durak bilmeden izah etmeleri tek görevleridir. Tek görevleridir dedim, çünkü, Diyarbakır ve çevresi medeni hizmetlerden yeterince pay almamıştır. Bakın deniz dibinden Marmaray projesini 2013 te işletmeye açacak olan Türkiye’nin/İstanbul’un/ yanında, daha yeni birkaç alt ve üst geçitle tanışan Diyarbakır.
Ne yani yapılanları küçümsüyor musun dediğinizi duyar gibi oluyorum.
Asla.
Bu konularda hizmetleri geçenleri en küçüğünden en büyüğüne kadar büyük bir minnetle anıyor ve teşekkür ediyorum.
Benim derdimin başka olduğunu hepiniz bilirsiniz.
Şanlıurfaya kadar yapımı bitirilen Otoyolun neden Diyarbakır’a ulaşmadığını ve bu yolun İran sınırına kadar devam ettirilmesi bakımından neden bir gayretin olmadığıdır derdim.
Oysa Sayın Başbakanımız 2011 seçimlerinde İstanbul ilinde yapmış olduğu büyük basın toplantısında Diyarbakır için “ÇILGIN PROJELERDEN” bahsetmiş, bunlardan birisinin de bu otoyol çalışması olduğunu belirtmişti. Kimileri Şanlıurfadan Habura uzanan otoyola, Diyarbakır’dan bir kılçıkla giriş yapılacağını söylüyor. Olsun, böyle bir proje önemsiz mi, hayır, değil. Ama Diyarbakır’lı habur yoluna Mardin üzeri de ulaşabilir.
ESAS MESELE 2003 YILINDA BENİM GÜNDEME TAŞIDIĞIM, 2004 YILINDA İSE ŞAHNGHAYDA TOPLANAN VE YENİ DÜNYA YOL GÜZERGAHLARINI BELİRLEYEN KOMİSYONUN KARARA BAĞLADIĞI, TÜRKİYE / İRAN YOLUNUN YAPIMININ GÜNDEME ALINMASI İÇİN ÇALIŞMA YAPMAKTIR.
İnsan zihni nisyan/unutkanlık/ ile malül/hastalıklı/.
İranı, Pakistanı, Bizim Kafkas Ülkelerimizi(Türki Cumhuriyetleri) Hint ve Çin’i Akdenize aktaracak ve böylece onların onbinlerce Mil daha kazanmalarını temin edecek, yani uzak doğu ve Orta Asyayı, en kısa yoldan Avrupaya bağlayacak güzergahın ilk ayağı, Diyarbakır üzerinden geçerek, İran’a bağlanacak OTOYOLUN yapılmasını temine çalışmaktır. En esaslı işimiz bu olmalıdır.
Türkiye aslında Uluslar arası bir sözleşme niteliğinde olan bu yeni yol güzergahından kendi payına düşeni yapmayı içeren sözleşmeyi, TBMM sinde 2005 yılında onaylayarak kabul etmiştir.
Bu sözleşmeyi bulup çıkarmak, Diyarbakır özelinde çalışmayı başlatıp, Bakanlığa ve pek tabii Başbakanlığa sunmak Diyarbakır Bölge Karayollarının en önemli görevlerinden birisidir. Bürokrat veya siyasilerden kim ne çalışma yaparsa bildirsin, burada yayınlayayım ve halkımızın bitip tükenmek bilmeyen teşekkürlerini sunayım.