YAPILANLARIN HESABINI PAŞA PAŞA VERMEK DE YOK MU?
Orgeneral Hasan Iğsız.
Genel Kurmay İkinci Başkanlığı makamına kadar yükselmiş bir insan.
Kendisine CMK nun 250.maddesi uyarınca faaliyet yapan Savcılar tarafından "Var olduğu iddia edilen Ergenekon silahlı terör örgütünün amaçları doğrultusunda askeri müdahale ortamı oluşturmak için, sözü edilen internet siteleri vasıtasıyla kara propaganda faaliyetlerini icra ve organize etmek, devlet yöneticilerini baskı altına almak, bu hususta gerektiğinde kamu düzenini bozup ülkede kaos ve düzensizlik ortamı yaratmak, halkı devlet yöneticilerine karşı kışkırtmak ve anarşi ortamı oluşturmak, böylece cebir ve şiddet yöntemleri ile hükümetin görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek ve ara yönetici sıfatıyla eylemleri yönetmek" suçunu işlediği iddiası ile sorular yöneltiliyor, beyefendi ben bu konuda susma hakkımı kullanıyorum, konuşmayacağım, Avukatıma söz hakkı verilsen diyor.
Duruma bakar mısınız Allah aşkına. Forslarından yanlarından geçmeye korktuğumuz kişiye, akıl almaz isnatlar yapılıyor, o ben konuşmayacağım diyor.
Niye konuşmuyorsun, beyefendi. Bu çoluk çocuk işi değil ki.
Bas bas bağır,ben böyle bir suç işlemedim, yalandır,iftiradır, bu ülkenin en yüksek makamlarından birisini ihraz ettim. Arımla, hayamla, namusumla çalıştım. Milletin, memleketin hiçbir emanetine ihanet etmedim. Sabah akşam durmadan bu milletin iyiliği için gayret ettim. Bu millet bana 40 boyunca trilyonlarca lira harcadı. Beni Genelkurmay ikinci başkanlığı makamına kadar yükseltti. Yemedi yedirdi, içmedi içirdi, giymedi giydirdi. Kendisine daha iyi hizmet edeyim diye beni yurt dışına gönderdi. Bilgimin becerimin artmasını sağladı. Ben de edindiğim bilgi ve tecrübelerimle bu millete hizmetten başka bir şey yapmadım. Terör örgütüne üye olmakmış, internet andıçlarına bulaşmakmış, kara propoğanda yapıp, hükümetin işten el çektirilmesini sağlamaya çalışmakmış, bu yolla ülkede kamu düzenini bozup, kaos ve düzensizlik yaratıp, işe el koymakmış, böyle şeyler bizim kitabımızda yazmaz. Biz tam bir millet, memleket aşığı olarak görev yaptık, yasa dışı en küçük bir eyleme imza atmadık, kimseyi kandırmadık, kimseyi dolandırmadık" niye demiyorsun.
Ben konuşmayayım da Avukatım konuşsun.
E konuşsun bakalım Avukat bey.
"Müvekkilim uzun bir süre karargahlarda ve yurtdışında ülkemizi temsil etmiştir. İkinci başkanlığı 1 yıl sürmüştür. İddianameye göre internet siteleri 10 yıldır faaliyette. Faturası müvekkilim ile andıcın altında imzası olan kişilere çıkmıştır. İddianame tutarlı değildir. Ortada yazılı belge olduğuna göre illegal bir durum söz konusu değildir...
Yüzbaşıdan 2. başkana kadar bir silsile içinde andıç hazırlanmıştır. En üst makama da sunulmuştur. Bu silsile de yer alan subayların hepsinin terör örgütüne üye olması hayatın olağan akışına uygun değildir" demiş.
Doğrusu böyle Avukat Hasan Iğsızın başına demekten başka aklımıza bir şey gelmiyor. Ya kardeşim savunmanda ııık, mııık edeceğine "efendim bunlar emir komuta zinciri içerisinde yapılmış işlerdir. Zaten belge içeriğine bakıldığında kimlerin ne iş yaptığı açıkça görülecektir. En üst seviyedeki komutan emir vermiş ve onun vermiş olduğu emir gereğince gerekli çalışmalar yapılmıştır. Ordu içerisinde hiç kimse kendisine verilmiş olan emri yerine getirmekten imtina edemez. Devletin öngördüğü hassasiyetlere aykırı davranış içerisinde olan kişilerin açığa düşürülmesini sağlamak amacı ile kurulmuş olan internet sitelerinin yaptığı çalışmalar en son ve mecburi olarak müvekkilimizin imzasına sunulmuş, o da komutana arz parafını atarak kendisine verilen görevin gereğini yerine getirmiştir. Bir suç var ise, bu işlerin yapılmasına emir veren kişi sorumludur" bile dememiş. Ya ne demiş, ortada yazılı belge olduğuna göre illegal bir durum söz konusu değildir"
Vay vaay vay. Demek ortada yazılı belge var ve bu işten kimsenin bir sorumluluğu yok öylemi?
Aslında biz Avukat beyi anlıyoruz. O , iç hizmet kanunun 35.maddesine atıf yapmak istiyor ve böylece herkesin bu işten sıyrılmasına çalışıyor amma, artık yemezler. Milletin gözü açılmış durumda. Her seçim sonrasında allem kallem, numaralar çevirmek ve Askeri İç Hizmet Kanunun 35.maddesine dayanarak, darbe yapmalar, muhtıra vermeler, darbe teşebbüsünde bulunmalar ki, light muhtıra tamamen bu kapsamdadır, artık çok geride kaldı.
Bu işleri paşa paşa yapma gücünüz artık yok, fakat yaptıklarınızın hesabını hiç olmaz ise paşa paşa verin olmaz mı?
ÖZEL HABER: Sayın Dışişleri Bakanımız Ahmet Davutoğlu beyin Suriye ziyaretinin hemen akabinde Suriye ordusunun Hama’dan çekildiğine dair haberler geldi ve bu verilen sözlerin yerine getirilmesinin işareti olarak algılandı.
Sayın Bakanım ama iş öyle değil. Haber verdiler, bu gece Suriye ordusu HAMA’NIN batısında bulunan İDLİP ŞEHRİNE tanklarla girmiş ve en az 20 kişiyi katletmiş. Muhaberatın Şebban kolu da bireysel katliamlar yapıyor.
Bilgisine başvuracağız diyerek insanları gece yarısı evlerinden aldıktan sonra, Türkiye’de bir dönem JİTEMİN YAPTIĞI gibi götürüp infaz ediyormuş. Suriyeli kardeşler, Sayın Başbakan Erdoğan’ın dediği gibi artık bıçak kemiğe dayanmıştır. Biz Suriye’de reform falan değil, değişim istiyoruz ve Esed rejiminin sona erdirilmesini talep ediyoruz" dediler.