YAPMAYIN ALLAH AŞKINA
Milli bayramlarda Atatürk heykellerine çelenk koyma meselesi bir süreden beri, daha doğrusu Ak Parti iktidarlarında sorun olmaya başladı. Ancak bu Ak Partiden kaynaklanan bir olay değil.
Milli bayramların nasıl kutlanacağı konusunda Bakanlar Kurulunun çıkarmış oluğu bir yönetmelik var. Bu yönetmeliğin 7.maddesinde, tümü de 1984 yılında Bakanlar Kurulu tarafından yapılan değişikliklerle, törenlerde kimlerin nerede, nasıl duracağına varıncaya kadar düzenlemeler yapılmış. Hadi tarih ve sayısına kadar verelim. 11.04.1984-84/7933 Bakanlar Kurulu Kararına göre, özet olarak illerde Atatürk Heykellerine çelenk bırakma törenine İlin Valisi, Garnizon Komutanı ve Seçilmiş Belediye Başkanının katılacağı karara bağlanmış.
Biliyorsunuz her ilde birçok Atatürk heykeli var ama, bunlardan bir tanesi, yani en büyüğü Cumhuriyet Meydanı ismi verilen alanda bulunuyor.
Pagan bir ubudiyetti çağrıştırırcasına milli bayramlarda insanlar, tabiî ki devletin en büyüklerini ilde temsil eden Garnizon Komutanı, il Valisi ve Belediye Başkanı ellerine çiçeklerle süslü yuvarlak veya dört köşe bir nesneyi alıyor, Valinin öncülüğünde onu heykelin önüne koyuyor, Vali Atatürk’e saygısızlık olmasın diye sonra gerisin geriye yürüyor, bir noktada duruyor, bandonun tazim çalgısının seslenmesiyle,başlar dik, eller iki bacağın yan tarafına, parmak uçları aşağıya gelecek şekilde yapıştırılıyor ve öylece bir süre duruluyor.
Bu ritüel yerine getirildikten sonra, bayram tokalaşmaları eşliğinde tören yerinden ayrılıp Vilayete gidiliyor ve tabii orada bir şeyler yenilip içiliyor. Böylece kutlama sona eriyor. Resmî Törenlerde Uygulanacak Genel Esaslar Bakanlar Kurulu kararı ile yukarıda belirttiğim üzere daha önce çıkarılan yönetmeliğe 1984 yılında yapılan ilavelerle bugünkü halini almış bulunuyor.
Bu kuralların Ak Parti iktidarları öncesinde nasıl uygulandığını biraz hatırlıyorum. Anıtlara günün erken saatinde çelenkler getirilir, bırakılır, ardından resmi törenlere geçilir, yani en son çelengi, ki o Devleti temsil edendir, Vali iki görevlinin eşliğinde heykelin en ön tarafına koyar, gerekli tazim duruşları tamamlanınca, tören de bitmiş olurdu.
1984 yılında çıkarılmış olan yönetmeliğin belirttiği esaslara son yıllarda uyulması konusunda katı bir davranış sergilenmesini fırsat bilen CHP, yok efendim siz Cumhuriyeti insanlara yasaklıyorsunuz, onu kutlamak hepimizin hakkı, neden çelenk bırakmamıza engel oluyorsunuz diye, maraza çıkarmaya başladı.
Cumhuriyetin kurulmasında öncülük ettiği iddiasında bulunan CHP -ki bu oldukça yanlış bir düşüncedir- Zira Cumhuriyeti CHP si kurmamış, sadece Cumhuriyetin kurulmasına katılan insanların bir kısmının Cumhuriyet Halk Fırkasını kurup bütün nimetleri kendi ellerinde toplaması böyle bir algının oluşmasına sebebiyet vermiştir, şimdi bizi Cumhuriyetin Kuruluşunu kutlamamıza engel oluyorsunuz diye yeri göğü biri birine katmaya başladı.
Haksız bir propagandanın nimetlerini topluyor.
Ben buruda iktidara düşen ciddi bir sorumluluk olduğu kanısını taşımaktayım.
Son zamanlarda Milli Eğitim Bakanlığının girişimi ile Milli Bayramların dar bir alana hapsedilmesinin önüne geçilmeye başlandı ki, bu çok doğru bir yaklaşım olarak halk tarafından benimsendi.
Aynı tutumun milli bayramlarda Atatürk Anıtlarına çelenk bırakılmasında da takınılmasının ne gibi bir zararı olabilir.
Efendim Bayramlarda kimlerin nerede nasıl duracaklarına, kimlerin kime selam vereceğine ve anıta çelenk bırakma eylemini kimin ifa edeceğine dair bir sürü saçma sapan şeyi, bu hükümetin de benimsemesi, aklıma ziyan işler olarak geliyor.
Bırakın her isteyen Atatürk Heykeline çelengini bıraksın. Ve böylece lüzumsuz bir sürü propagandanın önüne geçilsin.
Her fırsatta insanları Cumhuriyet karşıtı olarak gösterme çabasında olan ve buradan hiç de hakketmedikleri kadar rant elde eden, paganist törenler hayranı CHP sinin ekmeğine yağ sürmesine niye fırsat veriliyor.
Efendim törenlerin nasıl kutlanacağına dair Bakanlar Kurulu tarafından 1984 yılında çıkarılan yönetmelik var, biz ona uyuyoruz denilebilir. O yönetmelik Ak Parti iktidarı öncesinde de vardı. Uygulaması bu kadar katı değildi. Ve o kutlayış biçimi, hak ve özgürlükleri olabildiğince genişletme çabasında olan Ak Partiye daha uygundu.
Yapmayın Allah aşkına, o yönetmeliği tümden ortadan kaldırın,kim nasıl istiyor ise, gitsin Atatürk Heykeline çelengini koysun, iş olsun bitsin. Aklımızı bu kadar mı kullanmayacağız?
CHP NİN CUMHURİYET YÜRÜYÜŞÜ VE BİR LÜZÜMSUZ YASAKLAMA
Yukarıda değindiğim üzere kimileri Ak Partiye tuzaklar kuruyor, maalesef yetkililer de bunun farkında olmadan o tuzaklara lüzumsuz bir şekilde düşüyor.
CHP si zaten tatil olan bir günde eski Meclis Binası önünde toplanacak, oradan Anıtkabire yürüyeceklermiş.
Sayın Başbakan yaptığı açıklamada bu yürüyüş ile ilgili olarak bir provokasyon istihbaratı aldıklarını, bu nedenle yürüyüşe Ankara Valiliğinin izin vermediğini beyan etti.
İşe devlet ciddiyeti ile bakıldığında, yürüyüşün bu sebeple iptali çok normal gibi gözüküyor.
Ama ya istihbarat dandik bir şey ise?
Hayır dandik bir şey olmasın ciddi olsun, önce siz durumu CHP si genel başkanına delilleri ile izah edersiniz. Onun bu girişimden vazgeçmesini sağlamaya çalışırsınız.
Ama ona rağmen adam hayır ben bu yürüyüşü her türlü ihtimali göz önüne alarak yapacağım derse, çıkarsınız gelişmeleri bütünü ile halka izah edersiniz.
Ama öyle olmadı. Karşılıklı restleşmeler aldı başını gitti. Ve en sonunda bir formül bulundu. CHP liler kaldırımdan yürürlerse, engel olunmayacakmış.
Ne yani aldığınız istihbaratta yürüyüşün ana caddede yüründüğünde provoke edileceği, kaldırımda yürünmüş olursa böyle bir şeyin vaki olmayacağı mı belirtiliyor? Provokatörlerde ana cadde allerjisi mi var?
Alın size durduk yere CHP sine bir sürü slogan ve propaganda malzemesi.
Yapmayın Allah aşkına.