YAPTIKLARINIZA AĞLAR DEDİKLERİNİZE HÜZÜNLENİRDİ

İlk Müslümanlar (Sabikini İslam), İslam'ı ilk kabul edenlerdir.
İslam'ı ilk kabul eden Hatice'dir. Ömer 40. müslümandır. Ömer'e kadar müslüman olan kırk kişi Hatice, Ali, Ebubekir, Osman, Zeyd, Talha, Zübeyr, Sad, Abdurrahman, Said, Ebu ubeyde, Hamza, Haris, Cafer, Mısab, Mesud, Iyas, ebuzer, Ebu selman, Osman Mazun, Zeyd Harise, Bilal, habbab, Hatib, Halid Bekir, Abdurrahman Cahş, Ebu Ahmed, Amir, Amir Rebia, Vakıd, Erkam, Üveys, Halid, Ömer Anbese, Nuaym, Ammar, Süheyb, Mikdad, Said Hudri.
Hz.Ali, Allah Resulü Hz.Muhammed S.A.S in amcası Ebu Talibin oğlu idi.  Peygamberimiz Hz.Hatice ile evlenince Hz.Aliye yanına aldı. Çocukluğunun bütünü O’nun hanei saadetinde geçti.
Allah Resulü nübüvvetle müjdelenince ilk önce eşi Hz.Hatice’ye durumu açtı.O’nu İslama davet etti. Hz.Hatice hiç duraksamadan "eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden Resulullah" dedi.
Peygamber çok rahatladı.
Ardndan Hz.Ali efendimiz İslamı kabul etti.
Resulullah onu ciğer paresi Hz.Fatıma ile evlendirdi. Hz.Ali ile Fatamının evliliğinden Hasan ve Hüseyin isimlerini bizzat Resulullahın verdiği iki çocukları oldu.
Çocuklar Allah Resulü oturur iken dizinde, namaz kılarken omzunda büyüdüler.
Badiyeden gelen bir Arap Peygamberimizin Hz.Hasan ile Hz.Hüseyin’i öptüğünü görünce "siz çocukları öper misiniz" diye sordu.
Hz.Peygamber , "Allah senin kalbinden rahmeti söküp aldı mı" diye cevapladı.
Allah Resulü rahatsızlığı ağırlaşınca, kızı Fatıma’nın aşırı üzüntüsü üzerine, O’nu yanına çağırdı "Baban bundan sonra daha fazla ızdırap çekmeyecek" dedi.
Alemlerin efendisinin bu dünyadan göçeceğini anlayan Fatıma’nın feryad ve figanları çok yükselince, Resulullah Efendimiz  O’nu yanına tekrar yanına çağırdı ve "meraklanma bana ilk kavuşacak insan sensin" deyince Hz.Fatıma çok rahatladı, feryadı yerini tatlı bir hüzne bıraktı.
Hz.Peygamber vefat edince, o mübarek bedeni Hz.Ali efedimiz yıkadı ve kefenledi.
Peygamber sonrası Müslümanların başına kim geçecek, emirlik görevini kim ifa edecek meselesi ciddi bir problem olarak ortaya çıktı. Zaten Arap kavimlerinde "EMİRLİK" müessesesi vardı. Yani her kabilenin bir başı olurdu ve işleri onlar tedvin ederdi.
Müslümanların başına geçecek kişi konusunda yoğun tartışmalar yaşandı.
Daha sonra 4 halife olarak adlandırılan Hz.Ebubekir, Hz.Ömer, Hz.Osman ve Hz.Ali’nin ismi ön plana çıktı. Ve hilafet sırasıyla bu dört kişi tarafından yürütüldü.
Bugünün seçim tartışmalarında yaşananlar, o günde yaşandı.
Hz.Ali efendimizin isminin her seçim döneminde geride kalması, Peygamber ailesinde hiç kuşkusuz büyük burukluk yarattı. Ve ne yazık ki, Cemel Vakası ve Sıffin savaşları meydana geldi. On binlerce Müslüman hayatını kaybetti. Peygamber ailesine yapılanları kabul edemeyenler "bunları yapanlar Müslüman olamaz" diyerek "HURUÇ" hareketi başlattılar ve kendilerine "HARİCİLER" ismi verildi.
Hariciler karşı taraftakilerin Müslümanlıklarını tenkit ederken, kimileri ONLARA BENZEMEMEK İÇİN, DİNİ KURALLARI BİR TARAFA BIRAKMAK, HATTA TERK ETMEK" gibi akıl almaz bir yanlışın içerisine düştüler.
Hilafeti ele geçiren EMEVİLER/hoşumuza gitmese de bu seçim ile elde edilen bir sonuçtur/ diğer İslami konularda Kur’an-ı Kerimin emrettiklerinin dışına çıkmadılar.
"HARİCİ" hareketin bugün karşımıza çıkan en önemli versiyonu ŞİA mezhebidir.
Türkiye’deki yansıması ise ALEVİLER’dir.
ŞİA’nın İslam’ın temel umdeleri konusunda AYKIRI BİR DÜŞÜNCESİ yoktur. Hac, Zekat, Namaz, Oruç, Şehadet,Peygamberlik, Allah’a iman meselelerinde Ehli Sünnetin anlayışından farklı bir yanı bulunmamaktadır.
İmamet ve kaybolan 12.imamın çıkıp gelmesi meselesi, İmanın ve İslamın esasına taalluk eden konular olmayıp, bunlara inanmak insanı daha fazla mü’min yapmaz, inanmamak kişiyi dinden çıkarmaz.
Olayın Türkiye’ye yansıyan yönünde ise, Alevi vatandaşlarımızın görüş ve düşünceleri var.
Hz.Hasan ile Hz.Hüseyin’in şehit edilmelerinin matemini ifade eden CEM AYİNLERİ, ciddi manada hepimizin içini yakıyor.
Malatya CEM EVİNDE yapılan bir ayine bendeniz de katıldım. Orada genel istek üzerine bir konuşma da yaptım. Peygamberin ciğer parelerinin şehit edilmelerinde yaşananları nazara verdim. Bunun sürekli hatırlanması anlamına gelen Cem Ayinlerinin önemini vurguladım. Gerçekten İÇİMİZ YANIYOR dedim. Nasıl olur da Allah Resulünün torunlarının başları kesilerek sırıkların ucunda gezdirilir, bunu hangi vicdan kabul eder, dedim.
Hepimiz gözyaşı döktük.
Sünni İslam anlayışının sahipleri olan bizler, tarihin ve kaderin bu rolünü Onlar kadar gündemde tutamıyoruz. Bu açıdan ehli beyt kardeşlerimiz her türlü övgüyü ve saygıyı hakkediyorlar.
Ama tarihte kalan bu olayı, Sünni İslam anlayışının sahiplerinin bugün Kur’ana uygunluğu şüphe götürmeyen İNANIŞLARINA husumet, hatta düşmanlık derecesine vardıracak kadar ilerletmek, BİZ ALEVİYİZ, MECBURİ DİN DERSLERİNİ KALDIRIN NOKTASINA GETİRMEK, düşünün bir  kere insanları nereye götürüyor.
Bu derece Peygamber sülalesine bağlı insanların, herkesten çok dine dört elle sarılmaları, onun emirlerini yerine getirmeleri gerekirken, mecburi din derslerini kaldırın demelerini Hz.Ali efendimiz uyanarak görse idi, yaptıkları Cem ayinine ağlar, din derslerini kaldırın sözüne ise onlar hesabına çok hüzünlenirdi.