YARGININ MANZARASI
Seyfi Oktay , eski Adalet Bakanı
Kadir Özbek, Hakimler ve Savcılır Yüksek Kurulu Başkan vekili.
Köksal Şengün, İstanbul 13.Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı.
Erkan Çanak,İstanbul 14.Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı.
İlhan Cihaner, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı.
Tülay Bekar, Ankara Barosu Avukatlarından.
Kutbettin Kaya, İstanbul Barosu Avukatlarıntdan.
Ali Haydar Emre İstanbul Barosu Avukatlarından.
Kimi eski siyasilerin ve Avukatların Ergenekon davasına müdahil olmaya çalıştıkları, yargı organlarını etkileme gayretine girdikleri, bunun için şu anda görevli Yüksek seviyeli Hakim ve Savcılarla görüşmeler yaptıkları, gizli gizli buluştukları, bu buluşmaların iş faslını aşarak aşk faslına evrildiği , ihbarlar sonucu yapılan teknik takiplerle ortaya çıktığı anlaşıldı.
Şimdi İstanbul 13.Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Köksal Şengün , böyle bir şey olabilirmi, bugün bunları yapanların, yarın iktidarın değişmesi ile başlarına neler gelebileceğini hiç hesap etmiyorlar mı diye isyan ediyor.
Köksal beyin isyanında haklı olup olmadığına bizim karar verme imkanımız yok.
Ergenekon davasını etkilemek isteyen kişiler akla hayale gelmedik işler yapmışlar.
Mesela Ankara Barosu Avukatlarından Tülay Bekar bir yolunu bulup İstanbul 13.Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Köksal Şengün’e hulul etmiş. Köksal Şengün Ankara’ya gelmiş, Seyfi Oktay’ı bulmuş, beraber HSYK başkan vekili Kadir Özbek’in yanına gitmişler, Köksal Beyin Yargıtay üyeliğine seçilmesi için kulis yapmışlar. Kadir Özbek, senin buna hakkın var, ama şimdi biz seni buraya atarsak, yarın kalkar "bak orada kimi kişilerin tahliyesini sağladı, mükafat olarak Yargıtay’a atanması gerçekleşti" derler, biraz sabırlı ol demiş.
Şahıslar buradan ayrıldıktan sonra Tülay Bekar’ın/tabii onun Köksal Şengün ile olan telefon konuşmalarına bakıldığında, soyismi gibi hiç de bekar kaldığını zannetmiyorum/ yazıhanesinde üçlü toplantı gerçekleşmiş. Daha sonraki telefon görüşmelerinde Tülay Bekar, Köksal Şengün’e "bırak o davayı, ne olursun, bırak, emekli ol veya Ankara’a Yargıtay’a gel, bırak davayı bir hafta tatile çıkalım, sana bak ne olursun bana gel diyorum" diyormuş.
Bu ne sevgi ahhh, bu ne ızdırap,
Zavallı kalbim ne kadar harap,
Nasibim olsun bir yudum şarap,
Sunda içeyim yarim elinden.
Köksal Bey şimdi isyan ediyormuş, ben gidip kime ne anlatayım, daha yeni torunum oldu,kime dert yanayım diyor.
Haklı tabii , amma
Böylesine tutkulu aşkların böylesine acıları olur.
Çekeceksin kardeşim , başka çaren yok.
Bu arada hemen zihninizin gri hücrelerinin harekete geçmesi için şu bilgiyi vermemiz gerekiyor. 1.Ergenekon davasında Hakim Köksal Şengün, aralarında Mustafa Balbay, Tuncay Özkan, Mehmet Haberal gibi ünlülerin bulunduğu tutuklu 35 sanıktan 12 sinin tahliyesini istiyor, ancak diğer iki Mahkeme üyesi red oyu verdiği için bu kişiler tahliye olmuyor. Köksal Şengün’ün oyu ile tahliye olanlar bu bilginin dışındadır.
Adalet Bakanlığı yaptıkları sırada Seyfi Oktay ile Mehmet Moğultay 6-7 bin civarında Bakanlığa personel aldılar. Bunun 3 bin kadarını Hakim ve Savcılar oluşturuyor.
Şimdi özellikle Seyfi Oktay’ın görülmekte olan davaları/Ergenekon/ etkilemek için yoğun kulis faaliyetleri yürüttüğü,atadığı kişilerden yardım aldığı, özellikle HSYK Başkan Vekili Kadir Özbek’e çok yakın olduğu bir kez daha ortaya çıktı.
Kadir Bey de,Seyfi Bey Bakan iken, ben Ankara Adalet Komisyonu başkanı idim, o zamandan beri görüşüyoruz diyor.
İstanbul 14.Ağır Ceza Mahkemesi başkanı Erkan Canak telefonda Avukat Ali Hadi Emre’ye dert yanıyor,Avukat Kubtettin Kaya’nın kendisini tehdit ettiğini söylüyor.
O konuşmadan bir iki pasaj aktaralım.
Canak: Kubtettin iki de bir ben tehdit etip duruyor ya o hadiseden dolayı(Acaba hangi hadise. C.T) Yok efendim işte bunu tahliye edeceksin, etmezsen seni müfettişe şikayet ederim, iftira ederim. Zafer Beye söylemiş.O da geldi bana söyledi. Moralim bozuluyor ya. Bende anlamıyorum ki. Yok efendim, seni şikayet edeceğim, yok şunu yapacağım. Ben de yatarım sen de yat. Yok bilmem ne. Ya bu kafayı mı yemiş ne? Böyle tehditle bir şey mi istiyor.
Ali Haydar Emre: (Avukat) Ben bir konuşayım Başkanım, size uğrarım sonra.
Canak: Yani adamı katil edecek bu adam. Hayır kaç senelik arkadaşımız. Sesimizi çıkarmayalım diyoruz. Yok efendim gideceğim Zafer Beye. Yok Fatihte müfettiş var gidecğim ona, her şeyi anlatacağım. Kadir(Özbek.HSYK Başkan vekili) beye de anlatacağım"
Emre:Bir yeri aramayın. Ben onu hallederim. O sorunu kökünden çözerim. Diyor.
Tabii bütün bunlardan sonra özellikle HSYK Başkan Vekili Kadir Özbek’e destek veren HSYK üyelerinin tamamının Ergenekon davasının Erzincan ayağının çok önemli sanığı Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner için yaptıklarını hatırlamışsınızdır.
CUK nun 250.maddesi uyarınca kurulmuş olan Erzurum Ağır Ceza Mahkemesi Hakimi, ulaşmış olduğu deliller sebebiyle Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner’i sorgulamaya başlayınca, HSYK bir bizans operasyonu ile bu hakimleri görevden aldı. Yani suçlu olduğu konusunda aleyhinde ciddi şüpheler bulunan kişiyi korudu, görevini yapan kişiyi bir anlamda cezalandırdı.
HSYK başkan vekilinin İlhan Cihaner ile olan konuşmalarını hatırlamışsınızdır. Ayrıca Yargıtay üyelerinin İlhan Cihaner’i Adliyeden kaçırmak için ne mücadele içerisinde olduğunu biliyorsunuz.
Ha şunu da unutmayalım. Millete Komplo belgesini hazırlayan Genelkurmay Harekat Dairesinde Şube başkanı Kıdemli Kurmay Albay Dursun Çiçek ile Erzincan Savcısının münasebetleri, toplantıları bir bir ortaya dökülmüştü.
Başlarında İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’in de olduğu bir gurup CHP li Milletvekilinin,yargıyı etkilemek amacı ile Paradisse Pastahanesinin sahipleri ile işbirliği halinde gizli tanıklarla görüşmek amacı ile Erzincan ve Erzuruma gittikleri sır değil. Çantalarla paralar ortalık yerde dolaşmıştı.
Şimdi bu yargı organları dönüp dolaşıp "kimse işimize müdahale etmesin" diyor.
Doğru efendim, haklısınız efendim.
Ama şunu da iyi bilin ki efendim , tuzu kokutmuş durumdasınız.
Bu işlerden yüzde biri sade vatandaşların başına gelmiş olsa idi, şimdi çoğu hapsi boylamıştı.