YAŞADIK GÖRDÜK
Arap gençliği şu anda Türkiye’yi ve onun Liderini dünyevi her şeyden daha çok seviyor.
Türkiye’ye karşı takınılan tavrın iki ana sebebi var. Birincisi bu gençler başlarındaki Tiranlarından, Firavunlarından bıktılar, ikincisi özlerine dönmek, iman ve inançlarını yaşamak istiyorlar.
Bu gençler özlerine dönüşte yollarına çıkan engelleri ancak Sayın Başbakan gibi bir liderin önderliği ile aşabileceklerini düşünüyorlar.
Ama ne yazık ki, bu ülkelerde halkın isteklerini fiilayata geçirecek liderleri yok ve köşe başlarını tutmuş olanları ise akla hayale gelmedik yöntemlerle, hatta katliamlarla iktidarlarını sürdürmeye çalışıyorlar.
Sayın Başbakan özgün birikimleri ve Türkiye örneğinde attığı adımları ile Orta Doğunun mazlum milletlerine ümit oldu.
Biri biri ardınca devrilen Arap rejimlerinin başında bulunan kişilerin tamamı ya ihtilallerle iş başına geçen serdengeçtiler veya onların yavruları. Bu yavrucuklar iktidarlarını sürdürmek için, kendilerini var eden bütün kutsallarını çiğnemede en küçak bir beis görmediler.
Filistin toprakları ve üzerindeki eserler gerek Kur’anı Kerim ve gerekse Hadisi şeriflerde övülmüş yerler.
Mescidi Aksa Allah Resulünün Miraca yükselirken son uğradığı mekan olarak tarif ediliyor.
Filistin Kur’anı Kerime göre birçok peygamberin hidayet rehberi olarak gönderildiği topraklar.
Mescidi Aksa Müslümanların ilk kıblesi.
Allah Resulü(sas) burada namaz kılmanın, dünyanın diğer yerlerinde kılınacak namazlardan bin kat daha sevaplı olduğunu belirtiyor.
Filistin toprakları Hz.Peygamberin miraca yükselirken uğradığı son mekanmış, bir çok peygamber buradan çıkmış, Allah Resulü burada namaz kılmanın, ibadet etmenin diğer yerlerde yapılacak ibadetlerden bin kat daha hayırlı olduğunu söylemiş, kimin umurunda deme lüksümüz bulunmuyor.
İslam ülkelerindeki Müslüman gençler, yöneticilerinin hilafına artık bu kavramları çok önemsiyor ve İsrail’in nerede ise bu toprakların yüzde 80 ini işgal etmelerini ve geri kalan topraklarda yaşayan Filistinlileri her gün katliama tabi tutmalarını bir türlü içlerine sindiremiyor.
Filistin toprakları yakın zamanda büyük işgale ve yıkıma maruz bırakıldı. Gazzede birkaç gün içerisinde 1500 insan katledildi, 4500 kişi yaralandı.
Gazzelilerin üzerine fosfor bombaları yağdırılır iken İsrail’in hamileri olan ,başta ABD olmak üzere batılı devletler, bunu İsrail’in kendisini koruma hakkı olarak lanse ettiler.
İsrail’in Filistinliler tarafından kaçırılmış olan askeri Jilat Şalit’in serbest bırakılması ve Filistinliler ile İsraillillerin barış masasına oturmaları önündeki engelleri bir bir kaldırma gayretine giren Türkiye ve Sayın Başbakanın gayretleri, Gazzeye yapılan saldırı ile bir anda yok oldu.
Davos toplantısında Sayın Başbakan, İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Pereze One Minute çekmek zorunda kaldı.
Davostaki bu gelişmelerden sonra Mavi Marmara gemisinde yaşanan olaylarda Türkiye’nin tavrı İsrail’i çileden çıkarır iken, dünya Müslüman ülkelerinde yaşayan gençler, Türkiye’yi inanın sırf bu sebepten lider ülke olarak görmeye başladılar.
Türkiye’de yaşanan Laisizm bu ülkelerin/hele gençlerinin/ umurunda bile değildir.
Halkı Müslüman olan ülkelerde Devletlerin yönetim biçimi sanki İslami imiş, ortaya çıkan sorunlar İslamın uygulanmasından kaynaklanıyormuş gibi, onlara, laikliğin herkese lazım olduğunu, bundan kimsenin zarar görmiyeceğinin söylenmesini Arap baharının gençleri ne kadar iştiyakla talep ediyorlar?
Bizim "bakın rejimler yıkılıyor, onun yerine İslamı getirmeye çalışırsanız, bu işte başarılı olamazsınız, bırakın laik düzenler kurulsun, bu düzen içerisinde herkesin yeri yurdu olsun, herkes inancını istediği gibi yaşasın, bundan kimse zarar görmez" dememiz, bu ülkelerdeki gençlerin hayallerini bir anda yok eder.
Türkiye’ye bakışları anında flulaşır.
Laiklik herkesin kendi dinine, inanışına bağlı kalması ve Laik Devletin herkesin hakkını teslimde üzerine düşeni yapması ise, buna kimsenin bir diyeceği yok. Bu durum tüm İslam Devletlerinde uygulama alanı bulmuştur. İslam ülkelerinin hiçbirisinde insanlar dinleri sebebiyle boğazlanmamıştır. Senin dinin sana, benim dinim bana diyen İslam’dır.
Ama halkının yüzde doksan dokuzu Müslüman olan Türkiye gibi ülkelerde laikliğin uygulaması hep problemli olmuştur, olmaya devam edecektir.
İslama göre zina büyük günahlardandır.
Ama laik devlette Müslüman milletin verdiği vergilerle görev yapan polisler, umumhanelerin kapısında dur durak bilmeden zina suçunu ika edenleri korumakla yükümlüdür.
İslama göre faiz haramdır.
Laik Devletin ticari kuruluşlarının alış verişleri tamamıyla faiz üzerine inşa edilmiştir.
Laik Devlet bu ülkede 80 seneden beri İslamın yaşatılması için değil, her yönü ile yasaklanması için çalışmıştır. Bunun binlerce örneğini yaşadık, yaşıyoruz. Türkiye 13 yaşına gelmeden Kur’an okumanın yasak olduğu bir ülke olmaktan daha dün çıkarıldı.
İmam Hatip Lisesinden mezun öğrencilerin Üniversiteye girişte yaşadıkları kat sayı problemi ve baş örtülü kızlarımızın sorunları idari kararlarla kaldırıldı. Yargı aşamasında karşımıza nasıl bir tablo çıkacak bilmiyoruz.
Diyeceğimiz o ki, Sayın Başbakan gibi dindar birisinin iş başında bulunduğu laik devlet uygulamalarında ortaya çıkan sorunları aşmada bile bu kadar sıkıntı yaşanır iken, gerisinin ne kadar zor olduğunu yaşadık gördük. İnançsız laiklere nasıl güven duyalım.