YENİ YENİDEN UZANLAR VE SORULAR

Uzanların Çukurova ve Kepez elektriğe ilişkin olarak Uluslar arası Tahkim kuruluna yaptıkları başvurunun artık neticelenmek üzere olduğu ifade ediliyor.

İsterseniz buraya bir virgül koyanarak, Uzanların serencamına kısaca değinelim.

Uzun yıllardan beri ticaret yapan bu aile, Turgut Özal’ın ülkeye hakim kılmaya çalıştığı serbest piyasa ekonomisinin kurallarını çok iyi bir şekilde kendi lehlerine işletmeleri üzerine, birden bire parladılar.

Cem Uzan’ın önce Başbakan, sonra Cumhurbaşkanı olan Turgut Özal’ın oğlu Ahmet Özel ile iş tutması her alanda büyük sıçrama yapmasına sebep oldu.

Türkiye’nin ilk özel televizyonu olan Star, devlet televizyon kanallarını bir anda sıfırladı. Ardından çıkarılan Star Gazetesi nerede ise Hürriyet gazetesinin tahtına oturdu.

Bir ara satış rakamları bir Milyonu aştı.

Ardı ardına kurdukları Bankalara , yenilerini satın alarak veya kurarak ekonomide Uzan İmparatorluğunu oluşturdular.

İmar Bankası Türkiye insanının ekonomik durumuna göre inanılması çok güç büyük paralar topladı.

Toplanan bu paralar bir şekilde yurt dışına aktarıldı.Miktarının 10 milyar dolar oduğu söyleniyor.Bir taraftan dövize ödenen % 30 lar seviyesinde bir faiz, diğer taraftan yurt dışına aktarılan paralar Bankanın batışını getirdi. Zira İmar Bankasının dövize verdiği faizi ödeyecek bir ekonomi dünya üzerinde kurulmamıştı, hala kurulabilmiş değil.

İmar Bankasının batması üzerine Hazine 7,5 Katrliyon miktarında bir parayı üstlenmek zorunda kaldı ve halktan toplanan bu paralar sahiplerine ödendi.

Hadi beynimizin gri hücrelerini biraz daha çalıştırarak o günlerde olan biteni biraz daha etraflı bir şekilde hatırlamaya çalışalım.

İmar Bankası "HAZİNE BONOLARINI" halka arzetmişti. Yani parası olanlar, İmar Bankası ile "İŞ TUTANLAR"  İmar Bankasından Hazine Bonosu almışlardı.

Aslında Hazine İmar Bankasına "HALKA ARZ İÇİN HERHANGİ BİR HAZİNE BONOSU" v.s vermiş değildi.
Fakat İmar Bankası sahipleri, yani UZANLAR, SAHTE BELGE TANZİMİ YOLU İLE HAZİNE BONOSU OLUŞTURMUŞLAR VE BUNU HALKA ARZETMİŞLERDİ.

Sahte olan , Devlette/Hazinede/ karşılığı olmayan bu bonaları alanların hukuki durumu ne olacak diye tartışıldığı sırada, herkes , ya öyle şey olur mu, Devletin satışa arzetmek üzere İmar Bankasına vermediği Bonoları alanlar, gitsinler alacaklarını İmar Bankasından/Uzanlardan/ tahsil etsinler, birisi sahte bir işlem yapıyor ise, bunda DEVLETİN KUSURU NE? Bu bonoların karşılığının ödenmesi gerekmez denildi.

Konu Mahkemelik oldu.

Hatta o ara birileri çok sayıda YARGI MENSUBUNUN PARASI İMAR BANKASINDA BATTI, BUNLARIN BİR KISMI DA HAZİNE BONOSU ALANLARIN/VEYA ALDIĞINI İDDİA EDENLERİN/ PARASI, şimdi bu kişiler ellerinde 2,5 Katrliyon miktarındaki bononun Devlet tarafından ödenmesi için kararlar verecekler denildi.

Bu satırları bir kez daha okuyun, anlamadınız mı?

O zaman biraz daha açayım.

Herkesle iş tutan Uzanların Yargı mensupları ile yakınlaşması pek doğaldı.

Elinizde sahte Hazine Bonoları var.

SAHTE OLDUKLARI İÇİN  BANKA KAYITLARINDA GÖZÜKMÜYOR.

VEYA İKİNCİ EL MUHASEBE KAYITLARINDA YER ALIYOR.

BANKA BU SAHTE HAZİNE BONOLARINI,YARIN İŞİNE YARIYACAK YARGI MENSUBUNA SATIYOR VEYA SATMIŞ GÖZÜKÜYOR.

Bu bonolar paraya tahvil edilmek istendiğinde, bankanın ikinci muhasebe kayıtları işleme giriyor.

Bankanın müşterilerini dolandırdığı, bonoların karşılığının olmadığı yavaş yavaş anlaşılınca, insanlar bonoları paraya çevirmeye ve mevduatlarını çekmeye başladılar.

Yoğun para çekilişi Bankanın batışını beraberinde getirdi.
Mevduatların bir kısmı Hazine Garantisinde olması sebebiyle Ak Parti Hükümetleri bu paraları ödedi.

İş Hazine bonolarına gelince; bunlar sahte bizim Hazine olarak bu paraları ödememiz imkansız denildi.

İşte o zaman elinde hazine bonosu bulunduranlar devreye girdi.

Mesela kim mi?

CHP si Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun şimdi çok yakınında bulunan MYK üyesi Prof Dr Haluk KOÇ.

22. Dönem Parlamentosunda özellikle bu konu üzerinde inanılmaz derecede durdu. Genel Kurulda yaptığı konuşmalarda,İmar Bankasından alınan "sahte" hazine bonosunu elinde bulunduranların bir kusuru yok, bunlar Devletin müesses düzenine inanmışlar, gidip bono almışlar, şimdi bu bonoların karşılığı olan paraların Hazine tarafından ödenmesi gerekir dedi.

Haluk bey bu konu üzerinde niye bu kadar durdu, o,sırf İmar Bankasında sahte hazine bonolarında parası batan vatandaşlar için mi bu gayreti gösterdi, yoksa başka bir amacı mı vardı? CHP sinden niye bir başka vekil böyle bir gayret içerisine girmedi, onu bilmiyorum.

Uzatmayayım.

Konu Mahkemelik oldu.

Hakimler "bu bonoların"karşılığı olan bedellerin hazine tarafından ödenmesine hükmetti.

Yani Mahkemeler Devlete " sen adam gibi devlet olup, zamanında bu bankada gerekli incelemeleri yapsaydın, banka kayıtlarını inceleyip, sahte işlemleri tespit etseydin, bunları yapmadın, vatandaşın kusuru yok, hadi paraları öde" dedi.

Ve 2,5 Katrliyon civarında olan bu paraları da Maalesef Ak Parti hükümetleri ödemek zorunda kaldı.

Hani yukarıda yazımıza virgül koymuştuk ya, şimdi işin esasına, yani bu yazıyı niye kaleme aldığımıza dönelim.

Kepez ve Çukurova elektriğe İcra İflas Kanununa konulan hükümlerle İmar Bankasında ve Uzanların diğer şirketlerindeki batık işlemlerinden dolayı el konuldu. Bunun üzerine,

Libananco adlı Kıbrıs Rum Merkezli bir şirket ortaya çıkarak,benim bu şirketlerdeki hisselerime usulsüz biçimde el konuldu, 100 Milyor Euromu Türkiye Devleti ödesin diyor. Önceleri 10-15 Milyar Euro civarında istenen para birden bire 100 milyor Euroya çıkarıldı.

Hani hukukçular bilir, bir tazminat davası açar,fazlaya ilişkin haklarınızı saklı tutarsınız, bilirkişi raporu lehinize gelirse, miktarı yükseltirsiniz, burda da herhalde o hesap işlemiş.

Uluslar arası tahkim Mahkemesi sonbaharda kararını verecekmiş.

Ancak bu Mahkeme,Türk Devletinden "Türkiye’de elektrik borçlarına uygulanan aylık temerrüt faizi miktarını,Çukurova ve Kepez elektriğin 2003 yılından bu güne kadar yaratmış olduğu ekonomik değere kadar"pek çok konuda bilgi istemiş.

Adamlar sanki her şeyi bitirmiş, verecekleri tazminatın miktarını hesaplamaya geçmişler.

BU ÇOK TEHLİKELİ BİR DURUM.

DAVAMIZI COŞKUN HUKUK BÜROSU TAKİP EDİYORMUŞ.

Onlar nasıl savunmalar yaptılar bilmiyorum.

Türk Devleti Libananco isimli Kıbrıs Rum merkezli şirketin çakma bir şirket olduğu yönünde savunma yapıyor.

Ben de diyorum ki,

Türk Devleti,

1-Libanonco isimli şirketin,Çukurova ve Kepez şirket hisselerine ait bedelleri Çukurova ve Kepez Elekrtiğe hangi bedelle ödemiş, bu hisseler hangi yolla Libananco’nun eline geçmiş?

2-Bu bedeller Türkiye Devletinin/bankalarının-velev ki, İmar bankası olsun/ hesabına hangi tarihte ve hangi yolla yatmış?

3-Libananco isimli şirketin defter/gelir,gider, muhasebe/ katıyları celbedilerek incelenmiş mi?

4-Libananco isimli şirket hangi tarihte kurulmuş?

5-Bu şirket Kıbrıs Rum kesiminde başka hangi alanlarda hizmet vermiş?

6-Libananco’nun Sermaye yapısı itibariyle bu iki Türk Şirketinin büyük çaplı hisselerini alabilecek kapasitesi var mı?

7-Libananco’nun savunmasını yapmak, iş ve işlemlerini takip etmek Uzanlara mı düşmüş? Onlar kendi savunmalarını yapamıyor mu? gibi soruları da herhalde sormuşlardır.

Diğer yandan Çukurova ve Kepez Elektrik şirketleri ,İMAR BANKASINA ne kadar borçlu acaba?

Borçlarından ötürü bu şirketlere el konulması, şirketin tüm hissedarlarını alakadar etmez mi?

Yoksa şirket hissedarı yabancı olunca, onu  sorumluluktan kurtaran bir üstünlüğe mi sahip olur? Şirketler alacaklarına Şahin, borçlarına kedi mi olurlar?