ZAMAN ÖYLESİNE DAR Kİ
Yüksekova Dağlıca Karakoluna yapılan saldırının üzerinden nerede ise bir hafta geçti. Ülke 12 şehit, 16 yaralı ve 8 esir ile çok zor geçen bir hafta yaşadı.
Herşey gelip geçti, yaşandı, oldu bitti gibi görenler, bu da unutulur düşüncesinde olanlar yanılıyor.
Türkiye'nin bir cevap vereceğinden ümidi kesenler zannımca büyük hata ediyorlar.
Büyük Fırtına öncesi sessizlik yaşanıyor.
Condaliza Rice Sayın Başbakana telefon açarak birkaç günlük süre istemişti. O süre çoktan doldu.
Şimdi Irak heyeti Türkiye'de. Bu heyet muhtemelen Türkiye'nin öne sürdüğü şartların bir çoğunu kabul edecek veya etmiş görünerek hadiseleri zamana yaymanın çabası içerisinde olacaklar.
Onlar da gayet iyi biliyorlar ki, bu konularda ne kadar zaman kazanırlanr ise karlarına.
Hem Sayın Başbakanın 5 Kasım'da ABD'ye yapacağı resmi gezi var.
5 Kasım'dan önce bir saldırı beklenmiyor. ABD'nin sözüm ona arabulucuk girişimleri, bu işi bize bırakın biz çözelim temennileri, askeri harekatın o bölgede soruna bir katkı sağlamayacak yolundaki açıklamalarına rağmen 5 Kasım öncesinde bir harekat olur ise, zaten Başbakan'ın ABD'ye yapacağı resmi gezinin iptali anlamına gelir.
Türkiye'nin günah bizden gitti, yapılacak bir şey kalmadı demesi için 5 Kasım'a kadar bir hanekat yapmaması konuşuluyor.
Aslında Sayın Başbakan'ın 5 Kasım'a kadarn ciddi manada bir girişim olmaz ise en azından kimi örgüt elebaşlarının teslimi gibi ABD başkentine yapacağı gezi, çok sembolik olacak ve tabiri caiz ise TAM BİR SİNİR HANBİ BİÇİMİNDE geçecektir.
Ve 5 Kasım tarihi belki de en kritik günü ve geceyi ifade edecektir.
Amerika başkentinden harekat emri vermek.
Hatırlar mısınız Bülent Ecevit'te LONDRA'DAN AYŞE TATİLE ÇIKSIN demişti. Ayşe, o zaman ki Türk Dışişleri Bakanı Turan Güneş'in kızı idi. Başbakan Ecevit Turan Güneş ile Londra'dan telefonla konuşur iken kızı Ayşe'nin tatie gidebileceğini şifreli biçimde ifade etmişti. Ayşe tatile gitti mi bilmiyoruz ama, bu şifreli beyan ile Türk Orduları Kıbrıs'a çıkartma yapmıştı. Yani her şey daha Londra'ya gitmeden kararlaştırılmış, iş şifreyi ifade etmeye kalmıştı.
İşte o Kıbrıs çıkartmasının bana göre DIŞ sonuçlarından birisi olan PKK'nın şimdi Kuzey Irak'tan imhasına çalışılacak. Olan bitene Kaderin ördüğü bir ağ mı diyeceğiz?
Sayın Başbakan ABD başkentine giderken ŞİFREYİ ne olarak belirleyecek bilmiyoruz. Ama bildiğimiz birşey var. O da DTP'lilerin durumu.
DTP'liler bu konuda parti olarak bir görüş açıklamadılar. Eş Başkanlar Ahmet Tünk ve Aysel Tuğluk'un AB'liğinin Ankara'daki büyükelçileri ile yemekte bir araya geldiler, burada örgütün eylemlerini lanetlemiyeceklerini çünkü aynı tabanın oyları ile Meclise geldiklerini, ayrıca bu tür lanetleme söylemleri ile bir yere varamayacaklarını ifade ettiler. Ve kendilerinden bu konuda bir şey istenir ise özellikle kaçırılan 8 asker ile ilgili olarak bir anlamda arabuluculuk yapabileceklerini açıkladılar.
Ben bu beyanları yangına körükle gitme olarak anlıyorum.
Aslında DTP Meclise girmekle, DEMOKRATİK ESASLAR DAİRESİNDE sorunlara çözüm bulmasını zimnen kabul etmişlerdir. Bu itibarla örgütün silahlı eylemine karşı olduklarını ifade etmek durumundadırlar. Hele 8 askerin kaçırılması ile ilgili olarak arabuluculuk yaparız, üstümüze düşeni yerine getiririz biçimindeki açıklamalar nesnel, hukuki ve amacına asla uygun değildir. Çünkü sizden kim arabuluculuk yapmanızı isteyecek? Millet size vekalet görevi vermekle ülkenin tüm sorunları bakımından zaten sizi bu işler için görevlendirilmiş. Bizden talepte bulunulsun, biz araya girelim demek, bir anlamda TARAFSIZLIĞI ifade eder. Oysa Milletvekili sıfatı ile Meclise girmekle (iyi ki de bu yolu tercih ettiniz) artık sizin sorunları çözmek için silahlı mücadeleden yana olmadığınız, demokratik çözüm tarzını tercih ettiğiniz tüm çıplaklığı ile ortaya çıkıyor. Sorunlar için silahlı mücadeleyi tercih edenlerin ailelerinden oy aldığınızı söylemeniz sorumluluğunuzu azaltmaz, arttırır.
5 Kasım öncesi 8 askerin geri getirilmesi çok önemli bir iyi niyet jesti olarak algılanacaktır. Bu konuda daha önce kimi sivil toplim kuruluşları ile belirli bir deneyim geçiren Akın Bey'in omuzlarındaki yok sanki daha ağır. 8 askerin geri getirilmesi ile hem onların hayatı kurtulmuş olacak hem de bir hareketlenmede meydana gelecek yüzlerce ölümün önüne geçilmiş olacak.
Örgüt gel diyor,
Barzani gelirseniz savaşırım diyor,
ABD girme diyor,
Ama sözler bitip silahlar konuşacak kahredici sessizlik ortalığı anam diye inletecek.
Zaman öylesine dar ki.