ARTIK BU SAHTECİLİĞE, TAHRİFATÇILIĞA, KAVRAM ALDATMACALIĞINA YETER!? (III)

Sevgili okurlar..

Dünden devam deyip, yazı serimizi sürdürüyoruz.. Bugün üçüncü gün.. Yazı muhtevası geniş, ancak başlık aynı...

Gerek dile getirdiklerimiz, gerekse kapsamı geniş ve düşündüren başlıklarımızın içeriği, yaşanan ve yaşatılan gelişmeler noktasında, hep bizi onaylamaktadır..

Ve hep ifade ediyorum..

Tarihinden, yaşadıklarından, değerlerinden ve kutsallarından ders-i ibret çıkarmayan, ister toplum olsun, ister devleti aliye olsun veyahut başka bir oluşum olsun; akıbeti meçhuldür..

Aldığı yol, benimsediği rota, salih değildir... Çünkü, sahih bir fikrin icraatında değildir de ondan!...

***

Dün buradan aktarmıştım, “hafızaların” tazelenmesi açısından, 2021 yılında kaleme aldığımız, derinliği yüksek bazı yazılarımızı bir kez daha, buradan neşredeceğimi!..

Tabi alındıları, günümüzde yaşananları da harmanlayarak, paylaşacağız...

İşte o yazılardan biri...

Tarih 9 Nisan 2021 Cuma.

“1982 ANAYASASININ DİBACESİ VE BÜYÜK ÇELİŞKİLER!?” başlığını taşıyan yazı..

Yazı aynen şöyle başlıyor..

“Evet, sevgili okurlar.

Malumunuz üzre yıllardan beri bu köşede yazdığımız ve savunduğumuz dava, kesinlikle bize ait herhangi bir dava değildir.

Yani kendimizi savunmuyoruz.

Sadece memleket meselelerini, sadece ülke sorunlarını, sadece insanlarımızın içine girmiş olduğu girdap ve o girdaptan çıkamama sorunlarıyla ilgilidir; yazıp dile getirdiklerimiz!

Çeyrek asrı aşan bir zaman dilimi içerisinde, sizlerle hasbıhal ediyoruz...

Ömür vefa ettiği sürece, hep sizlerle olacağız..

Ve hep hakkı savunduk, savunmaya da devam edeceğiz!..

İlkelerimiz nettir...

Doğru..

Tarafsız..

Şeffaf ve objektif...

“Dilsiz şeytan olmadık, olmayız da”...

Tavizsiz, karşısında durduk...

Haksıza karşı daima sesimizi yüksek tuttuk...

Kalemimizi de “keskin kılıç” gibi kullandık...

Ve kullanmaya devam ediyoruz.

Zira hakkı hak olarak bildik...

Allah adına, masum insanlar adına mücadele ettik...

Soluksuz davamızı savunduk, duraksamadık!

Sükût etmedik...

Hakkı ve hakkaniyeti el üstünde tutmuş, haksızlığı ve batılı da, çiğneyip üzerinden geçmişizdir..

Temel ilkemiz, kamu vicdanıdır..

Olgular ve oluşumlar hangi kulvarda yaşana gelirse gelsin, masum, günahsız, mağdur ve mağlup insanların yanında yer alarak, onların sesi olarak bu görevi üstlendik, üstleniyoruz!

Üstlenmeye de devam edeceğiz..”

* * *

Sevgili okurlar...

İşte böyle seslenmiştik, ilgili ve yetkililere...

Dün olduğu gibi bugün de aynı rotadayız..

İlkelerimiz aynı, tavizsiz yola devam diyoruz..

Dünkü SÖZ Gazetesinin birinci sayfasının sağ yanı başında “Diyarbakır’ın yaşadıkları” başlıklı haber dikkatinizi çekmiştir..

Haber hayli etkileyici ve kamuoyu adına da sorgulayıcı...

Haberi sizinle paylaşmak istiyorum.

Haber aynen şöyle;

“Diyarbakır’da bulunan siyasi partilerin il başkanları tarafından halkın yaşadığı sorunların çözümü için ortak basın açıklaması yapıldı.”

Haber şöyle devam ediyor;

“Sırasıyla Hüda Par, Saadet Partisi, Deva Partisi, Gelecek Partisi, İyi Parti Diyarbakır İl Başkanları tarafından yapılan ortak basın açıklamasında halkın sorunlarının göz ardı edilmemesi gerektiği ve il başkanları olarak vatandaşların sorunlarını gündemine alarak bu sorunların çözümü noktasında çalışmalara ve toplantılara devam edileceği ifade edildi.”

Gerçekten bu olay yalnız Diyarbakır için değil, Güneydoğu Anadolu coğrafyası için çok önemli bir görüş beyanıdır..

Bu girişim her zaman devam edilsin, hiç ihmal edilmesin.

Hatta geç bile kalınmıştır.

Zira yıllardan beri hep söylüyoruz, söylemeye de devam ediyoruz.

Her ne kadar iktidar partisi olan AK Partinin başında Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın varlığı söz konusuysa da ki öyledir.

Ancak bu coğrafyada yapılan gayriciddi siyaset, keyfiliğe, kişisel ranta dayalı, iktidara mensup bazı siyasilerimizin yanlış ve zorbaca tutukları yüzünden her gün biraz daha halk bu partiden soğumaktadır...

Vatandaş giderek, iktidar partisine iyi gözle bakmamaktadır...

Ki bu dikkat çekici bir hal aldı...

Halk olup bitenin farkında...

Çünkü, iktidara mensup bazı mevcut siyasilerin halka karşı kaba davranmaları, yukarıdan bakmaları, kendilerini dev aynasında görmeleri oldukça partiden soğuma belirtilerini yaşatıyor...

Geçen dönemdeki seçimlerde Cumhurbaşkanının Diyarbakır’da kişisel oyları yüzde 28 civarında oy potansiyeli varken, partinin oyu ise yüzde 22’ye inmişti.

Biz bunu yazmıştık, Cumhurbaşkanı da fark etmişti ve bir toplantıda bunu dile getirmişti.

Bu itibarla muhalefette olan 6 partinin il başkanlarının bir araya gelip bu gerçekleri dile getirmeleri ümit vericidir ve yerden göğe kadar da hakları vardır.

Bilakis geç bile kalınmıştır.

İnşallah bundan böyle AK Parti kendine bir çekidüzen verir.

Kendini beğenmiş, insanlara kuş bakışıyla bakanları ve deyim yerindeyse burnundan kıl aldırmayan kaba siyasilerin yerinin artık bu partide olmayacağını ümit ediyoruz.

Ve bir daha da bunların AK Partinin listesine alınmaması tavsiye ediliyor diye düşünüyoruz.

Bu yetmiyormuş gibi HDP’li Belediye Başkanlarının bazı belediyelerindeki yapılan kadrolaşma, ne yazık ki hala da devam etmektedir.

Özellikle Büyükşehir Belediyesinde HDP’nin arkasında bıraktığı kadrolaşma, gelen giden kayyımlara rağmen aktif faaliyetleri hala devam etmektedir...

Çalışmak isteyen bazı kayyımları ve diğer ilçe belediyelerinde iyi niyetle çalışan kayyım ve kadrolarını bile engellemeye çalışarak, belediyelerin kaçak binaların yapılmasına göz yumduklarına dair TMMOB Diyarbakır İl Koordinasyon Kurulu tarafından açıklamalar yapılıyor.

Özellikle Büyükşehir ve Sur Belediye Başkanlıklarının çok aktif çalışmalarına rağmen böyle hain yaftalar atarak, kaçak inşaatların yapılmasına göz yumduklarını açıklayan TMMOB Diyarbakır İl Koordinasyon Kurulu.

Oysaki bu kurul geçmişe yönelik HDP’nin Diyarbakır’da para karşılığında rastgele herkesten aldıkları parayla yaptıkları kaçak yapıların varlığı söz konusudur.

Semt göstermek gerekirse bir bir parmak basarak onları da gösterebiliriz.

Hala da o ruhsatsız inşaatların varlığı Diyarbakır için büyük tehlike arz etmekle beraber, kimse de kılına dokunmamıştır.

Bunu yapanlar da kesinlikle bugünkü TMMOB’deki kadronun özellikle başındaki kadronun, Selim Kurbanoğlu dönemindeki İmar Başkanlığını yapanlar tarafından yasadışı kaçak inşaatların başında bulunan kimliklerdir.

Hani bir atasözü var.

“Tencere dibin kara, seninki benden kara” misaliyle her ne kadar bunlar çıkıp mevcut Belediyelere karşı bildiri dağıtıyorlarsa da asıl o olumsuzlukların baş failleri kendileridir..

O kadrolar da bugünkü TMMOB’nin içinde görev yapanların bazılarıdır ve kilit noktalarıdır.

Evet, sözün kısası…

Tabiri caizse birileri kendi kirli gömleklerini çıkarıp başkasının vücuduna giydirme teşebbüsüne yönelik kandırmacalar bize göre artık bitmiştir.

Herkes aklını başına almalıdır.

Özellikle mülki idarelerin başındaki zevat dâhil, herkesin kendi işini yapması gerekir.

Mevcut siyasetin ve yanlış siyasilerin rüzgarına kapılmamasını temenni ediyoruz.

Devamı yarın.

En derin saygı ve sevgilerimle.