BİR AVUÇ YAHUDİ NELER YAPIYOR?!

Çok şey yapıyor! İşte bir avuç Siyonist Yahudi İsrail, İslam coğrafyasının kalbinde “soykırıma varan katliamlar” yapıyor... Ve katledilenlerin hepsi, Müslüman Filistin halkı... Peki, bu zulme karşı İslam dünyası ne yapıyor? Hiçbir şey! Birliğini, dirliğini, bütünlüğünü, ümmet olma şiarını, daha açık bir ifadeyle “iman şuurunu” yitirmiş, fiili olarak “Siyonizm’in ve emperyalizmin” vesayetine kendini teslim etmiştir! Bunu da ne yazık ki İslam ülkelerinin piyon ve kukla yönetimlerin sayesinde yapıyor…

***

İşte bu hal-i zilletlik durum, aslında şu hakikati haykırıyor! “İslam dünyası” İslam’a, Kur’an-ı Kerime ve Hz. Peygamber (S.A.V)’e sırt çevirmiştir?..” Çünkü her şey lafızdan ibaret olmuş... Balon misali, ruhu alınmış iskelet gibi… “Ben Müslüman’ım diyor, ben Mü’minim diyor, ben Kur’an’a hizmet ediyorum” diyor, ama “İslam’ın ve Kur’an’ın zerre-i miskal yolunda, gitmediği gibi yaşamıyor, ilkelerine de uymuyor?” Fiili bir durum yok!

***

Ki elin gavurunu bırakalım!.. Biz kendi kendimizle savaşıyoruz... İşte Ortadoğu’nun hal-i perişanlığı… Ölen de Allahû Ekber diyor, öldüren de Allahû ekber diyor... Bir şovenizmin. Bir ırkçılığın, bir kör ideolojinin girdabında; İslam ümmeti “birbirini yercesine” savaşıyor, katlediyor...  Hal böyle olunca da “bir avuç Yahudi” işte böylesine vahşeti gözünü kırpmadan, yapabiliyor…

***

Yıllar yılıdır yazıyorum, çiziyorum buradan haykırıyorum! İslam dünyası, tarihine, kültürüne, medeniyetine, aba ecdadına, inancına ve iman şuuruna nail olmadığı sürece; yıkılmaya, dağılmaya, çökmeye mahkumdur… Bu ister günlük yaşam içerisinde evimiz, mahallemiz, şehrimiz, bölgemiz ve ülkemiz olsun... İsterseniz, İslam devletleri olsun... Sonuç değişmezdir…

***

Biraz ağır konuşacağım, kimse de kusura bakmasın! İster fert düzeyinde olalım ister millet, ister devlet toplulukları olalım, yaşanan hal-i yaşam biçimimiz ve yönetimsel halimizle, Kur’an-ı Kerim’in muhtevası hiçbir şekilde bize sahip çıkmaz! Çünkü, “onun rotasında” yürümüyor, hayatımızı ona göre dizayn etmiyoruz... Kur’an, 114 sure, 6236 ayetten ibarettir… Her kelimesi ve satırı ilahi bir kelamdır… Kelamullah’tır… İnsanları hem bu dünyada hem de ebedi dünyada hoşnut etmek için, “ilahi bir rahmet” olarak nazil olmuştur…

***

Eğer ki insanlar kendilerini ona layık görmüyorsa, ona layık olmak istemiyorlarsa bilinmelidir ki; “tek sorumlu, insandır?” Zilletlik de, yıkım da, çürümüşlük de, azapta insanın bizatihi kendisinden gelmektedir… Özü itibariyle yanlış olan, hatalı olan insandır!

***

Kur’an-ı Kerim, hem dünya, hem de ahiret için insanlığın varlığını koruma altına alan, Allah’ın hükümlerini içeren, ayetler silsilesidir. Harfleriyle, kelimeleriyle, cümleleriyle mübarektir, kutsaldır, insanoğlu için “üstünlük vasfını” içermektedir…. Yeter ki onunla hemhal olabilsin… Lafız olarak okumak ve mana itibariyle bilip de amel etmek gerekiyor. İslam dünyası, boş Kur’an’sız bir dünya olarak yaşayamaz, olmamalıdır. İllaki Kur’an’ın varlığı olması gerekir.

***

Kur’an bir hüküm kitabı, bir adalet kitabı, bir ibadet ve dua kitabı olarak aramızda yaşamalıdır.

Eğer Kur’an’ı bu gözle, böyle bir kalple muhafaza altına almazsak kaybeden beşer olarak bizler oluruz... Kur’an zaten Allah’ın hıfz ve himayesindedir. Ama Müslümanlar Kur’an’a sahip çıkması lazım ki onlar da Allah’ın hıfz ve himayesine girebilsinler… Zafer onların olsun.

***

Bakınız, Kur’an diyor ki,

“Velâ tehinû velâ tahzenû veentumu-l-a’levne in kuntum mu/minîn”

“Gevşemeyin, hüzünlenmeyin. Eğer (gerçekten) iman etmiş kimseler iseniz üstün olan sizlersiniz.”

Demek ki imanlı yaşamalıyız...

Kur’an’ın getirdiği emir ve hükümlerine riayet edip uygulamak lazım…

İnanmak gerekir…

Nesli de 7’den 70’e kadar Kur’an’ı okuyan olarak yetiştirmeliyiz…

Toplumu da bu şekilde yönlendirmek gerekiyor.

Aksi takdirde her şey lafızdan ibaret kalır ki o da nafile olur…

* * *

Mehmet Akif Ersoy’un dediği gibi;

“İbret alınmaz her gün okuruz ezbere de
Bir ibret aranmaz mı ayetlerde?

Ya okur geçeriz bir ölünün toprağına
Ya açar bakarız nazm-ı celilin yaprağına

İnmemiştir hele Kur’an bunu hakkıyla bilin
Ne taze mezara okunmak, ne fal bakmak için

İnmemiştir hele Kur’an bunu hakkıyla bilin
Ne duvarlara asılmak, ne el sürülmemek için

İnmemiştir hele Kur’an bunu hakkıyla bilin
Ne tezhip, ne sülüs, ne hat yazmak için

İnmemiştir hele Kur’an bunu hakkıyla bilin
Ne tapınak, ne nutuk, ne vaaz dini için

İnmemiştir hele Kur’an bunu hakkıyla bilin
Ne meslek kaygıları ne kariyer hesapları için

İnmemiştir hele Kur’an bunu hakkıyla bilin
Ne erkeği yüceltmek, ne kadını aşağılamak için
Ne Araba paye vermek, ne Acemi hor görmek için”

* * *

Kur’an-ı Kerim’i hükümleriyle beraber, tüm ayetleriyle beraber, emir ve yasaklarıyla beraber bir adalet ve hüküm kitabı olarak bilmek ve onunla yaşamak gerekiyor… Yoksa demin de Akif’in dediği gibi mezarlıkta ölüler üzerine okunmak için inmemiştir Kur’an-ı Kerim. Kur’an, Allah’ın adaletinin insanlara icra edilmesi için inmiştir. Kur’an Allah’ın adaletini hükmediyor…

***

Demem o ki; sadece Ramazan aylarında bazı kendini bilmeyen hafızların şarkı okurcasına okuyup bağırarak sesini yükselterek para kazanması için, Kur’an-ı Kerim, Peygamber Efendimizin kalbi üzerine vahiy olarak inmemiştir? Kur’an’ın okunması için para veren de alan da büyük günah işliyor, vebal altında kalıyor. Zira fıkıh kitapları hep bunu yazıyor.  “Para karşılığında Kur’an’ı okuyan da okutan da günahkârdır.”  Kur’an parayla okunmaz. Kur’an cenazeler üzerinde para karşılığında okunmaz. Kur’an-ı Kerim bir ticaret sektörüne dönüştürülemez, para alışverişine malzeme edilemez...

***

Zira Yasin suresinin 70. Ayetinin meali bakınız aynen şöyle buyuruyor;

“(Aklen ve fikren) diri olanları uyarması ve kâfirler hakkındaki o sözün (azabın) gerçekleşmesi için Kur’an’ı indirdik.”

Kur’an’ın okunması ve onunla amel etmesi, toplumda 7’den 70’e herkesin görevidir.

İşte o zaman o toplum ümmet olur ve rahatlıkla “Ben Kur’an’ın mensubuyum” diyebilecek duruma gelir.

***

Sevgili dostlar…

Duamız ve temennimiz şudur ki; Cenab-ı Allah, bizlere bir ümmet olarak Kur’an şuuruyla yaşamayı nasip eylesin.  Kur’an şuuru olmadan bir ümmet için yaşam şansı söz konusu değil.

İllaki küfür dünyasına karşı yenik düşmeye mahkûmdur.

Tıpkı bugünkü gibi.

Bir avuç Yahudi’ye karşı İslam dünyası sönük durumdadır.

Onun için Kur’an’a sahip çıkalım ki Kur’an da bize sahip çıksın.

Ümmet olalım ki, “küfür dünyası” galebe çalmasın...

Bir avuç Yahudi’ye İslam dünyası ketum kalmasın..

En derin saygı ve sevgilerimle.