BİR AVUÇ YAHUDİ NELER YAPIYOR?! (IV)

Çok şey yaptığını, detaylarıyla aktardık... Gerekçeleri de sıraladık... Haftanın ilk gününde sohbet başlığımızı değiştirmiyoruz… Çünkü derin anlamlar içeriyor… Öncelikle, bugünkü sohbet girizgahımızda, Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin, İslam dünyasına yüz yıl önce nasıl haykırdığına ilişkin, o tarihi vecize görüşünü aktarmak istiyorum... Çünkü o haykırışının her kelimesi ve her cümlesi, İslam dünyası ve Müslümanlar için “inci tanesinden” daha kıymetli ve değerli…

***

Bakınız, çağımızın allamesi Bediüzzaman Said-i Nursi Hazretleri şöyle sesleniyor...

“Ey âlem-i İslâm! Uyan, Kur'ân'a sarıl, İslâmiyete maddî ve mânevî bütün varlığınla müteveccih ol!

Ve Ey Kur'ân'a bin yıllık tarihinin şehadetiyle hâdim olan ve İslâmiyet nurunun zemin yüzünde nâşiri bulunan yüksek ecdadın evlâdı!

Kur'ân'a yönel ve onu anlamaya, okumaya ve onu anlatacak, onun bu zamanda bir mu'cize-i mânevîsi olan Nur Risalelerini mütalâa etmeye çalış.

Lisanın, Kur'ân'ın âyetlerini âleme duyururken, hal ve etvar ve ahlâkın da onun mânâsını neşretsin; lisan-ı hâlinle de Kur'ân'ı oku.

O zaman sen, dünyanın efendisi, âlemin reisi ve insaniyetin vasıta-i saadeti olursun.

***

Ey asırlardan beri Kur'ân'ın bayraktarlığı vazifesiyle cihanda en mukaddes ve muhterem bir mevki-i muallâyı ihraz etmiş olan ecdadın evlât ve torunları!

Uyanınız!

Âlem-i İslâmın fecr-i sâdıkında gaflette bulunmak, kat'iyen akıl kârı değil!

Yine âlem-i İslâmın intibahında rehber olmak, arkadaş, kardeş olmak için Kur'ân'ın ve imanın nuruyla münevver olarak;

İSLÂMİYETİN TERBİYESİYLE TEKEMMÜL EDİP HAKİKÎ MEDENİYET-İ İNSANİYE VE TERAKKİ OLAN MEDENİYET-İ İSLÂMİYEYE SARILMAK VE ONU, HAL VE HAREKÂTINDA KENDİNE REHBER EYLEMEK LÂZIMDIR.

Avrupa ve Amerika'dan getirilen ve hakikatte yine İslâm’ın malı olan fen ve san'atı (teknolojiyi), nur-u tevhid içinde yoğurarak, Kur'ân'ın bahşettiği tefekkür ve mânâ-yı harfî nazarıyla, onun san'atkârı ve ustası namıyla onlara bakmalı…

"Saadet-i ebediye ve sermediyeyi gösteren hakaik-i imaniye ve Kur'âniye mecmuası olan Nurlara doğru ileri, arş demeliyiz!”

***

Ey eski çağların cihangir Asya ordularının kahraman askerlerinin torunları olan muhterem din kardeşlerim!

Beş yüz senedir yattığınız yeter!

Artık Kur'ân'ın sabahında uyanınız.

Yoksa, Kur'ân-ı Kerîmin güneşinden gözlerinizi kapatarak gaflet sahrasında yatmakla vahşet ve gaflet sizi yağma edip perişan edecektir.

Kur'ân'ın mecrâsından ayrılarak birleşmeyen su damlaları gibi toprağa düşmeyiniz.

Yoksa, toprak gibi sefahet ve şehvet-i medeniye sizi emerek yutacaktır.

Birleşen su damlaları gibi, Kur'ân-ı Kerîmin saadet ve selâmet mecrasında ittihad ederek, sefahet ve rezalet-i medeniyeyi süpürüp, bu vatana âb-ı hayat olan, hakikat-i İslâmiye sularını akıtınız.

O hakikat-i İslâmiye sularıyla bu topraklarda iman ziyası altında hakikî medeniyetin fen ve san'at çiçekleri açacak, bu vatan maddî ve mânevî saadetler içinde gül ve gülistana dönecektir, inşaallah.”

* * *

İşte sevgili okurlar…

Bakınız, O büyük İslam allamesi Bediüzzaman Hazretleri, yüz yıl önce nasıl da İslam dünyasını uyarmıştır, uyarmaktadır? “Kendinize gelin, yeter artık gaflet uykusunda uyuduğunuz” diyor... Bu gaflet sizi perü-perişan eder…

Ki hali alem orta yerde... İslam dünyası olarak bugünkü halimiz, gafletin ve dalaletin getirdiği zilletliktir... Bugün İslam dünyası, bir avuç Yahudi ile başa çıkamayacak kadar, acziyet içerisindedir…

***

Eğer ki, samimiysek, eğer ki hakikaten İslam’a intisap etmişsek, eğer ki iman şuuruna sahip olmaya niyetliysek, o zaman “iman meşalesi olan Kur’an-ı Kerim’e sımsıkı sarılmamız, onun yolunda yürümemiz” gerekir... Yeter artık, “deve kuşu misali kafamızı kuma gömdüğümüz...” Her kafayı kuma gömüşümüzde, Siyonizm’in, emperyalizmin ve küfür dünyasının saldırılarına maruz kalıyoruz... Ha bire gövdemizden, uzuvlarımızdan bir şeyler koparılıyor... Bugün avcı kesilen bir avuç Yahudi olmuştur…

***

Ve ne hazindir ki, İslam dünyası “ne dostunu ne de düşmanını tanıyamaz” hale gelmiştir... Yaşayan bir ölü misali… Denir ya, üzerine ölü toprağa atılmış… Bugün “Yahudi Tehlikesi”, İslam coğrafyasında büyüdüğü gibi, korkunç ve vahşi katliamlarda bulunuyor… İşte Gazze, İşte Filistin… “Soykırım” yapıyor... Peki, arkasında kim var? ABD var… AB ülkeleri var... Yekvücut şekilde, batı emperyalizmi “tarihsel intikamla” düşman kesilerek, İslam dünyasını bölük-pörçük ediyor…

***

Ne var ki “düşman aleni, orta yerde canice dişlerinden İslam kanı akmasına rağmen”, İslam dünyası hala müttefiklik içerisinde, hala “çözümü ve barışı” onun iki dudağından çıkacak sözcükte arıyor… Ondan medet umuyor… Celladına aşık misali…

***

Tüm yazılarımda, sohbetlerimde haykırıyorum “müminin müminden başka, dostu yoktur?” İslam dünyasının da Müslümanların da kendilerinden başka dostu yoktur... Batı Emperyalizmi tarih boyunca hiçbir zaman İslam ülkeleriyle, Müslümanlarla “barışık olmamıştır” olmaz da…

***

Demek ki Müslümanlar bir olmalı… O hâlde Kur’an’a sarılalım. Bediüzzaman’ın dediği gibi sımsıkı Kur’an’a sarılalım… Nitekim, Kur’an-ı Kerim’in “Enfâl” suresinin 60. Ayetinde mealen bize şöyle sesleniyor…

“Onlara karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve savaş atları hazırlayın. Onlarla Allah’ın düşmanını, sizin düşmanınızı ve bunlardan başka sizin bilmediğiniz fakat Allah’ın bildiği diğer düşmanları korkutursunuz. Allah yolunda her ne harcarsanız karşılığı size tam olarak ödenir. Size zulmedilmez.”

***

Sevgili okurlar…

Bu emir rastgele bir emir değildir. Cenab-ı Allah böyle emrediyor. Bizi uyarıyor, ikaz ediyor, uyanık olun diyor. “Nereden yürüyorsunuz” dercesine bizi adeta tokatlıyor... Yeter artık “ölü toprağını üzerinizden atın” diyor. 

***

Ama biz hala da ABD’den, şuradan, buradan dostluk eli uzatılmasını bekliyoruz. Ki bu çok büyük bir yanlışlıktır. İslam dünyasını yöneten rejimler, sistemler hiç de İslami değiller. Dışarıdan ithal edilmiş piyon ajanların kölelik sistemiyle yönetilmek isteniyor İslam dünyası.

Yazık değil mi?..

***

Tek dayanak noktamız var... Ve bizi birbirimize kenetlemek isteyen bir kitab-ı Mübin olan Kur’an-ı Kerim’in hükümleri var... İşte o hükümlere sarılmamız lazım ki o zaman İslam ruhunu taşıyalım ve dirilişe geçebilelim. Aksi halde bir avuç Yahudi’ye yem olmaktan kendimizi kurtaramayız!..

En derin saygı ve sevgilerimle.