BU DÜZEN HEP BÖYLE Mİ DEVAM EDECEK?! (III)

Elbette ki etmemeli? Ve bu “etmemeli” çığlığını artık, devleti yönetenlerin bilaistisna hepsi duymalı, özellikle siyasiler, pek tabi ki ahali de her daim haykırmalıdır! Bu düzen, sağlıklı ve salih bir amel içermiyor?

***

Bir önceki sohbetimizin, son cümlelerini bir hatırlayalım! Hafta sonu ne demiştik? Demiştik ki; “İsveç’te Kur’an’ımız yakılıyor, sonra da biz nefret duygusuyla iktifa ediyoruz. Yani hadiseyi lüzumsuz görüyoruz.. İsveç Başbakanı da bu esnada Türkiye’ye gelip, misafir oluyor.. Onunla hasbıhal ediyoruz(!).. Ne var ki adamlar özür bile dilemiyorlar.. “Kusura bakmayın size karşı ayıp ettik” demekten bile imtina ediyorlar.. Ama gel gör ki, biz onları “baş tacı ederek, ağırlıyoruz?”..

***

İşte bu tabloya veryansın etmiştim!.. Vay ki vay halimize.. Ne hale geldik yahu.. Niye böyle oldu bu Türkiye..!

***

Ne yazık ki çığlığımız da, cevap aradığımız soru da, kendi mecrasında ahalide, gönül alırken, devleti yönetenler ve siyasi mekanizma, yine bildik karakteriyle; “ketum?”.. Bugün değil, bir asırdır Türkiye batı emperyalizminin “Yağma Ahmedin Böreği” gibi!.. İstediği zehri enjekte ediyor, istediği şeytani planı uyguluyor!.. Kimse de olup-bitene itiraz etmediği gibi; yüz bile ekşitmiyor?…

***

 

İsveç bir taraftan, İslam düşmanlığı yapıyor, diğer taraftan terör örgütlerine çanak tutuyor!?.. Ki en son Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ilişkin, yapılan protesto gösterileri.. Hepsi yekün şekilde; Türkiye düşmanı!.. Hal bu iken, Batı Emperyalizmi, ki ABD.. İsveç’in “NATO üyeliği” için baskı kuruyor, onu müttefik yap.. Ah ki ah, vah ki vah!.. Denir ya; “bu ne lahana turşusu, bu ne perhiz..!”

***

Ortaya konulan bu tavır, mevcut sistemin ve düzenin “sağlıklı ve sıhhatli” olmadığını gösterdiği gibi; milli ve yerli bir kimliği içermiyor.. Ülke ve milletle samimiyet ölçüsü, şüphe götürücü.. Ki İslam dünyası dahil, Türkiye’de iman şuuruna sahip herkes tepkili ve gösterilen tavrı içine sindiremiyor, zoruna gidiyor…

***

Evet, bu tutumun izahı olamaz! Siyaseten böylesi bir tutum sergileniyor ve gerekliliğinden dem vuruluyorsa da, bu çok yanlış ve vahim bir siyasettir… Bu demektir ki; milletini, dini değerlerini, inancını, kutsallarını alenice hafife alıyorsun?.. Onları önemsiz görüyorsun; onun için de Kur’an’a hakareti mazur görüyorsun…

***

Eee, boşuna söylenip durmuyoruz!?.. Sistemin ruhu “Laiklikten” gelmektedir.. İki gün önce de, ifade etmiştim.. “Laiklik” denilen kavram, Türkiye insanına, Türkiye milletine karşı hiçbir şekilde sağlıklı bir tutum içermiyor.. Tamamen, “dini değerleri” önemsizleştirmek, daha da ötesi, toplumu tüm katmanlarıyla “dinsizleştirmektir?”..

***

Laiklik, Fransa’dan ithal edilmiştir.. Özünde; “dinsizlik” vardır.. Peki, Türkiye insanı Türküyle, Kürdüyle, Arabıyla, Acemiyle büyük bir ittifak içerisinde omuz omuza vermişiz, kardeşiz, Müslüman’ız, derken nasıl oluyor da “dinsizliği” dayatan Laiklik denilen, anlayışa “evet” diyor? Ki bu millet daha bir asır öncesi, haçlı keferelere karşı omuz omuza vererek, “Allahû Ekber” nidalarıyla savaşmıştır.. Peki, buna rağmen “laik Türkiye” ne demek?

***

Allah aşkına biri cevap versin?.. “Laik Türkiye ne demektir?”.. Kast edilen nedir?.. Biliyoruz ki “Laiklik” açık ve alenice dinsizlik demektir.. Zevata sormak istiyorum, siz dinsiz bir Türkiye mi istiyorsunuz? İstiyorsanız istiyoruz deyin?.. İstemiyoruz diyorsanız o zaman, “işlenen bu haltlar neyin nesi?”.. Büyük bir ihanet çemberi örülüyor!..

***

Anayasamıza “laikliği” yerleştiren kim?.. CHP’nin “dinsizlik zihniyeti mi” bunu yapmıştır?.. Eğer ki o yapmışsa, 70 yıldır gelen-giden muhafazakar iktidarlar neden buna dur deyip “Laikliği” Anayasa’dan kadırmamış? Kaldı ki Demokrat Partisi salt çoğunlukla iktidara geldi.. Velhasıl, 70 yıldır CHP tek başına iktidar olabilmiş değil, ama gelen giden sağ ve muhafazakar partiler, aynı rotada yol almışlardır.? İşte asıl korkunç ve düşündürücü olan da budur?

 ***

 

Öyle ümit ediyoruz ki bugünkü hükümet.. Yani AK Parti iktidarı ve muhterem Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğindeki Türkiye bunu irdeleyecektir… Cumhur’un beklentisine yanıt verecektir? Çünkü “laik Türkiye” ifadesi Türkiye insanına ağır geliyor.  Türkiye hiçbir zaman laik olamaz.. Her daim Müslüman’dır.  Camilerimiz var, cemaatlerimiz var, kıblemiz belli, kitabımız belli.  Tüm bu birliktelikler içerisinde yaşayan bir millete “laik Türkiye” demek, bize göre zorbaca yutturulmuş bir tanımdır?

***

Bakınız buradan hodri meydan diyorum!.. “Türkiye laik midir, değil midir?”.. Türkiye laik olmalı mıdır, olmamalı mıdır?”.. Laiklik kalsın mı, kalmasın mı?!.. Buna dair halka sorulsun.. Referandum yapılsın.. Öyle inanıyorum ki bu milletin yüzde 99’u demiyorum, ama yüzde 90’ı bilaistisna “Laik Türkiye” tanımına hayır diyecektir?! Türkiye haşa dinsiz olamaz diyerek, notunu tarihe düşürecektir?!…

***

Ahalinin beklentisi bu yöndedir.. Ki fikrimiz, düşüncemiz de budur. İnancımız da bunu gerektiriyor. Türkiye her şeyden evvel Müslüman bir ülke…Kur’an-ı Kerimimiz var.. Camilerimiz, medreselerimiz var? Ki kıblemiz Kabetullah’tır. Peygamberimiz ise Hz. Muhammed (S.A.V)’dir.

***

Her şey vaki iken, laik kelimesi Türkiye’nin neresine sığdırılabilir? Ya da nasıl yakıştırabilirsiniz? Olmaz, olamaz!?.

***

Sevgili okurlar.

Herkesin derinden derine düşünüp, bir araya gelip bunu büyük bir ittifak içerisinde, Kur’an ışığında sorgulayıp, düzeltmelidir.

Anayasadan da çıkarılmalıdır.

Bu yanlışı düzeltmek için “Türkiye laiktir” demek yerine artık “Türkiye Müslüman bir ülkedir” demek gerekir.. En doğrusu da budur…

Zaten herkesin nüfus cüzdanında eskiden Dini İslam diye yazıyordu.

O da silindi sonradan?..

Niye silindi bilemiyorum.

Onun içinde de gizli bir oyun var gibi geliyor bize.

En derin saygı ve sevgilerimle.