DAVUL İLE TOKMAK MESELESİ!? (II)

Sevgili okurlar..

Dünden devam diyerek, yazı serimizi sürdürüyoruz..

Ne demiştik ülkenin hal-i durumuna ilişkin?

Vaziyet..

Ne hazindir ki “Davul ile Tokmak Meselesi” gibi..

Önceki yazımız hayli yankı buldu..

Okurlardan yoğun ilgi görürken, yaşanan bazı hadiselerle ilgili, fikri beyanda bulunanlar da oldu..

Kimi de istihbarat verdi..

Bu da bizi, hadiseler açısından yorumlamada motive ediyor..

Ki bazı mevzuları burada seslendirdiğimizde ahaliden gelen tepki; “bir dokun bin ah işit” misali mesajlar alıyoruz..

En çok ifade edilen de; “kamudaki derebeylik keyfiyetinin” artık aleni bir şekilde yaşanır ve yaşatılıyor olması!...

***

Netice itibariyle yazı başlığımız birçok hakikatin aslında deşifresidir..

Bölgemizde, özellikle Diyarbakır’ımızda yaşanan ve yaşatılmaya çalışılan, antidemokratik keyfiliğe dayalı kişisel rant ve makamının geleceğini temin etmek için, çaba sarf edenler, “siyasal iktidarı” nasıl da, sırtından bıçaklamaktadırlar...

İşte “kuzu postu giymiş kurtların” vahşiliği nedeniyle, AK Parti yara alıyor..

Vahim derecede parti, içteki bu AKP’lilerin faaliyetleriyle “kirletilerek” yıpratılıyor..

Son zamanlarda, gördüklerimiz, duyduklarımız ki kimi zaman birebir müşahede ettiğimiz mevzular, akla ziyan bir tablo ortaya çıkarıyor...

Nitekim zülfüyâra dokunulsa bile, dilimizin döndüğü, kalemimizin yazdığı, köşemizin el verdiği imkânlarla yazıyoruz...

Ve yorumu ve takdiri siz okurlara bırakıyoruz..

***

Evet sevgili okurlar..

Dedik ya, yaşanan ve yaşatılanlar “Davul ile Tokmak meselesi.?”

Az sonra, derin bir analizimiz olacak..

Ama önce “olumsuzluklar” zincirine ilişkin, günlük yazılı medyanın manşet haberlerine bir göz atalım..

Aslında, gazetelerdeki manşet haberler bir ölçüde yazı başlığımızı da tescil etmektedir...

***

Önce kendi gazetemizin manşetine bir bakalım..

Söz Gazetesinde, dün hangi çarpıcı haberler vardı...

En dikkat çekici haber;

“17 GÜNDÜR KAYIP”

Bu haberin altında iki bayan resmi var...

Biri Anne, diğeri genç bir kıza ait..

Kızın adı Kübra.

Kübra’nın annesi Rahime Özdemir, kızının alıkonulduğunu ya da başına bir şey geldiğini düşündüğünü söylüyor.

17 gündür kızından haber alamayan Kübra’nın ailesi Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezine başvuruyor...

Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi başvuruya ilişkin şu açıklamayı yapmış..

“Diyarbakır’da yaşayan ve kendisinden 17 gündür haber alınamayan, 22 yaşındaki Kübra Ekin’in ailesi soruşturmanın etkin yürütülmesi ve dosyanın takipçisi olmamız için merkezimize bugün (dün) başvuru yapmıştır. Kübra Ekin’in bir an önce bulunması için konunun takipçisi olacağız..”

Haberin özeti bu..

Ancak merak edilmesi gereken en önemli şey; toplumsal bir çürümüşlüğün geldiği korkunç boyutu gözler önüne seriyor...

Toplumsal manasız bir yaşam şekli yüzünden deyim yerindeyse ailelerin yüreklerine, gün geçmiyor ki kor ateşi düşmesin!?..

Nice aileler böylesine bunalım geçiriyor.

***

Çarpıcı ve üzerinde çok konuşulması gereken bir başka haber ise yine Söz Gazetesinin manşetinde..

 “KAZILARDA YOLSUZLUK”

Haber şöyle devam ediyor;

“Kocaköy'deki kazı çalışmalarında yolsuzluk yapıldığı iddiası müfettişlik olurken müze müdürü açığa alındı.”

Haberin ara başlığındaki ifadeler ise şöyle..

 “YOLSUZLUĞA NEŞTER”

“Yürütülen kazı çalışmalarına ilişkin her harcamalarda yolsuzluk ve usulsüzlük yapıldığına ilişkin iddialara neşter atıldı, müdür açığa alındı.

Kültür ve Turizm Bakanlığı, iddiaların araştırılması için Diyarbakır’a Bakanlığın iki müfettişini gönderdi.

İncelemeler devam ederken Diyarbakır Müze Müdürü Vehbi Yurt açığa alındı.

YOLSUZLUĞUN ADI VE MİKTARI NE?

17 MİLYON LİRA.

Müfettişlerin 16-17 milyon liralık usulsüzce harcama yapıldığı soruşturmasına diğer kazı çalışmalarını da eklemesi bekleniyor.

Soruşturmanın ihbar üzerine yapıldığı öğrenildi.”

Peki, müdür açığa alındı da adli soruşturmadan ne haber?

Var mı yok mu?

* * *

Evet, sevgili okurlar.

Gerçekten mevcut hal-i durum, iki haberin oluşturduğu tablo, hiç de ülke ve millet için, iç açıcı değildir.

Toplumun, her gün biraz daha çok büyük ahlaki dejenerasyonlara uğramakta olduğunu, gösteriyor..

Ki kimse de inkâr edemez. 

Keza aile çürümüşlüğü almış başını gidiyor.

Keza uyuşturucu sektörü okulların etrafında gencecik yavruları zehirlemeye devam ediyor.

Fuhuş sektörü çok büyük bir kazançla dükkanını (işyerini) kapatıyor(!?)

Peki, sonuç ne?

Nasıl bir netice alınır?

Ne diyor Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan...

 “FAİZ SEBEPTİR, ENFLASYON NETİCEDİR”

El hak, çok doğru bir tespit.

Faiz gerçekten bir sebeptir, sonuç enflasyondur.

Cumhurbaşkanının bu kapsamlı ifadesi her şeyi kapsamına alıyor.

Bize göre bu ahlaksızlıkların, böylesine çürümüşlüklerin, böylesine toplumsal dejenerasyonun, böylesine haram yemenin, rüşvetin, yolsuzluğun, usulsüzlüğün, feodal yapının bölgedeki dayatmaları, milletin üzerine korku imparatorluğu yaratmasının temel nedeni de “sebep ve sonuç” ilişkisine dayalıdır..…

***

Çünkü toplumun bu hale düşmesinin yegâne sebeb-i mucibesi antidemokratik sistemdir, mevcut rejimin çöküş halidir...

Ölüm sekeratıdır..

Toplumu da beraberinde sürükleyen bir ölüm sekeratı var...

Yani sistemin can çekişme halidir.

Sebep; nasıl ki faizdir.

Netice; enflasyondur.

Bu veciz ve muciz ifade…

Yani kısa ve öz ifade…

Faiz ve riba ekonomiye ne kadar zarar veriyorsa, o kadar da bu mevcut sistem toplumsal içtimai hayat faktörüne zarar vermektedir.

Ahlaki çürümüşlüğe götürüyor.

Ekonomiyi sıfıra indiriyor.

Toplumu oldukça dinsizleştirmeye sürüklüyor...

Gençliği ve aileleri yüce İslam dininden uzaklaştırmaya çalışıyor.

Hem de devletin resmiyeti altında.

Yani Sekülarizm, laikçilik, Kemalizm anlayışıyla bu toplum, değerlerinden uzaklaştırıldı..

Ki yıllardan beri aynı hal-i pür melali yaşıyor.

Kimse de farkında değil.

Veyahut farkında olanlar da korku, endişe ve tereddütleri yüzünden kabul etmiyorsa da sesini çıkarmadığı için hükmen boyun eğici olmuştur..

Evet.

Zulme, mezalime, haksızlığa karşı susanlar, kesinlikle hükmen dilsiz şeytan olmaktan kendilerini kurtaramaz.

Tüm bu olumsuzluklar ve kirlenmeler silsilesi bu ülkeyi nereye götürüyor?

Bu soruya cevap aranıyorsa, muhatap siyasilerdir?..

Cevabı siyasiler vermeli..

Biz de kamuoyu adına verebiliriz ama şimdilik saklı kalmak kaydıyla günü gelince onu da açıklarız.

Ama önce siyasilerin düşünmesi lazım...

Siyasiler ise kurtuluşu kirli oyları toplamakta görüyor.

Oysaki hiç de öyle değil.

Hem iktidarı hem de muhalefetiyle.

Hele bir de şu AK Partide yaşanmakta olan hal, AK Partinin kuruluş amaçlarına, gayelerine, hedeflerine hiç ama hiç yakışmıyor.

Zira 2002’nin son aylarında kurulan bu parti, muhafazakârlık adıyla ortaya çıktı...

Her ne kadar “biz milli görüş gömleğini çıkarttık” dedilerse de millet dini inançlarından ve yaşamlarından dolayı hep ümitle, onları bağırlarına basarak, sahiplendi..

Şu düşünceyle onlara baktı..

Her ne kadar milli görüş gömleğini atmış olduklarını söylüyorlarsa da zamanın kirli dayatma baskılarından dolayıdır, o yüzden bunu söylüyorlar.

Toplumca buna bir cevaz verildi.

Halk, bu inkârı görmezlikten geldi.

Olsun dediler.

“Mümkün değil, AK Parti hiçbir zaman muhafazakârlıktan, dinden, imandan, İslam’dan sıyrılmaz, uzaklaşmaz. Ters gömlek giyse bile İslam’a hizmet edecek...

İslam’ın hakikatlerini ilkokuldan tutun da üniversitelerimizin son sınıflarına kadar din tedrisatını, İslam öğrenimini gençliğe götürecektir...”

Ama gel gör ki, hiç de öyle değilmiş..

Meğerki millet aldanmış.

Millet bugün tam tersiyle karşı karşıya..

Gerçekten bazı yerlerde davul her ne kadar AK Partinin boynunda ise de tokmak tabiri caizse önemli bazı devşirmelerin elindedir.

Bunların başında gelen hem de FETÖ’cü, hem de PKK’cı devşirmelerdir...

En derin saygı ve sevgilerimle.