İSLAM’SIZ BİR DÜNYADA SİYONİZM’İN HÂKİMİYETİ!? (VIII)

Sevgili okurlar..

Siyonizm ve İslam iki zıt kutuptur!.. Hiçbir takdirde ve zamanda, birbirleriyle imtizaç içerisinde olmamıştır, olamaz da!…Ki vaki de olmamıştır.. Biri var ise diğeri yoktur.. Özellikle İslam’ın gerçek manada vücut bulduğu, yaşadığı coğrafya ile toplumlarda, Siyonizme yer yoktur?.. 

***

Tarih sayfasına baktığımızda, siyonizmin varlığı, İslam’ın dirliği ve birliğinin zafiyete uğradığı zaman dilimi içerisinde, gün yüzüne çıkmıştır.. Bugünkü hal, bunun göstergesidir.? Son 1,5 asırlık dönemde, “siyonizmin” yer küresinde nasıl da palazlanıp, geliştiğini görmek gerekir!.. Siyonizm artık civa gibi,  et yiyen virüs gibi.. Her yere sızabiliyor, oraya adapte olup, kalıplaşabiliyor, girdiği yeri çürüterek yok edebiliyor?!

***

İslam dünyasında, “ajanlar” cirit atıyor!?. Dost görünüp, düşman kesilmektedirler.. Onun içindir ki, İslam dünyasında büyük tahribatlara neden olmaktadırlar?.. Onun içindir ki ısrarla vurguluyorum.. İslam dünyasının daima ayet, hadis ve şer’i hükümlerle güncel hayatını biçimlendirmesi gerekiyor. O zaman aldatmaca olmaz, kandırmaca olmaz, sapasağlam bir İslam dünyası meydana gelir, “tefrika da” yer bulamaz.. Dost ile düşman şeffaflaşır…

***

Münafıklar her ne kadar burunlarını her tarafa sokup, parmaklarını karıştırsalar da, gerçek İslam var olduğu için, başarı elde edemezler!.. Nifak tohumu ekemezler!… İslam ve Kur’an’ın hükümleri buna geçit vermez!.

***

Onun için “İslam’sız bir dünyada Siyonizm kaçınılmazdır” diyoruz. Bugün İslam dünyası, tam manasıyla İslamiyet’i yaşayamadığı için, orta yerde Kur’an’ın emri olan emr-i maruf, nehy-i münker olmadığı için, küfür ve nifak unsurları kol geziyor.

***

Bakınız, hafta başında MİT Türkiye genelinde bir operasyon düzenledi.. 34 kişi gözaltına alındı.. Dün Adliye’ye sevk edilirken, çekilen görüntüleri kameralara yansıdı.. Kılık kıyafetlerine bakın.. Kimi sakallı, kimi başörtülü?..

***

Sokakta görseniz, ne mülayim, ne müttedeyin, ne muhafazakar, ne müslüman insanlar deyip durursunuz.. Öyle ki, durup dua isterseniz!.. Ama öyle değil..? Bizim gibi görünen, giyinen içteki münafıklar işte böylesi bir karaktere ve ruha sahiptirler..

***

Osmanlı’yı bunlar yıktı.? Her 10 yılda bir Türkiye’de darbelerin yaşanmasına vesile olanlar bunlar.. Irkçılık ve ideolojik çatışmaları da körükleyenler bunlar.. Bir bakarsınız, Anıtkabir’de “Şeriat isterik, hilafeti isterik” derler.? Bir bakarsınız, “Kelime-i Tevhid” bayrağına saldırıp, adamı kan revan içerisinde bırakırlar..

***

İşte böylesi piyonların, ajanların yarattığı tahribatlara karşı İslam dünyası, Türkiye’nin her ferdinin uyanık olması lazım.. Kendine, çekidüzen vermesi gerekir.. İhlasla, dinine güvenmesi lazım, dinini yaşaması lazım, imanını koruması lazım ki; “tefrikaya” geçit verilmesin..

***

Aileleri, toplumu ve gençliği daima İslam’ın süzgecinden geçirmemiz gerekiyor… İslam ümmetinin ruhunda, iman şuuru her daim diri olmalıdır.. Aksi halde çok kirli teneffüsler memleketin insanlarının arasına girer ve ortalığı tarumar eder.  Tefrikalar oluşur.. Kan, gözyaşı, şiddet kaçınılmaz hale gelir.. Hak, hukuk, adalet, eşitlik, özgürlük, bağımsızlık tamamen yok olur.. Ceberuti bir yaşam başlar..

***

Kaldı ki İslam, birdir ve tektir, diridir.. Yüzeysel, basmakalıp, makyajlı fotokopilerle İslamiyet ve muhafazakârlık elde edilemez.  Hal-i âlem meydanda. Türkiye’nin ve diğer İslam ülkelerinin kıvranıp durdukları problemler orta yerde zaten kendini ele veriyor. Bu söylediklerimiz de bir HAŞİYE durumunda bir hatırlatma demektir.

**

Zaten hal-i âlem meydanda… İslam ülkelerinde İslam’dan başka her şey var?. Onun için her şeyi ihlâsla, samimiyet karinesi içerisinde yapmak gerekir.. İslam’a sahip çıkmak en büyük misyon olmalıdır..  Menfaatler, çıkarlar, makam ve mevkilere biat edici hale gelinirse, işte orda İslam yara alır.. İş işten geçer. Tıpkı zamanımızdaki görüntüler gibi.

***

Yapılacak şey, ancak toplumsal bir hareketlilikle Kur’an’ı ön planda tutarak hükümlerini icra etmek gerekiyor.  Hz. Muhammed (S.A.V)’in getirdiklerine inanıp uygulamak gerekiyor.

Her zaman paylaşıyoruz, tekrar burada sizlere aktarmak istiyorum. Nisa suresinin 65. Ayet-i celilesi..

Maaşallah..

Tüm Müslümanlar için ilahi bir düstur olması gerekir bu ayeti celile!.

Müslümanların bunu kendilerine rehber edinmesi gerekir…

Keza Maide suresinin 44, 45, 47. Ayetleri de…

Ki mealleri ortadadır.

Tüm bu ayeti kerimeler vaki iken, İslam dünyası buna rağmen nereye gidiyor bilemiyoruz?

Akla ziyan bir hal..

***

 

Bakınız, Nisa suresinin 65. Ayeti mealen aynen şöyledir;

“Hayır! Rabbine andolsun ki onlar, aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni hakem yapıp, sonra da verdiğin hükme, içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe iman etmiş olmazlar.”

***

Bu ayetin başında Cenab-ı Allah yemin ediyor. Peygamberimize hitaben “senin Rabbine and olsun” diyor. Bu durumda Allah’ın bu yeminine şiddetle bağlı kalmak lazım, uymamız lazım, dinlememiz lazım, ona göre kendimize çekidüzen vermemiz lazım…

***

Ama nerde!?. Bugün o yolda değiliz..

Onun içindir ki, İslam dünyası bugün küfür dünyasına karşı yenik durumda..

Hal-i pür melali ortada.

Nitekim Enfâl suresinin 46. Ayeti bakın İslam dünyasını uyararak mealen şöyle buyuruyor;

“Allah’a ve Resûl’üne itaat edin ve birbirinizle çekişmeyin. Sonra gevşersiniz ve gücünüz, devletiniz elden gider. Sabırlı olun. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.”

***

Bir de Bakara suresinin 238. Ayetinin mealine de bakalım.

Yüce Allah buyuruyor ki;

“Namazlara ve orta namaza[67] devam edin. Allah’a gönülden boyun eğerek namaza durun.”

Şems suresinin 9 ve 10. Ayetlerini de paylaşmak istiyorum değerli okurlar.

Bunlar çok önemli konulardır.

Bizi uyararak şöyle diyor Kur’an;

“Nefsini arındıran, kurtuluşa ermiştir. Nefsini karanlığa gömen ise kayıptadır.”

***

İşte bu ayetler bizim önümüzü açmak için, toplumsal olarak, bilimsel olarak kendimize çekidüzen vermek için birer düstur olarak Cenab-ı Allah bize bildiriyor.

Çok dikkatli olmamız gerekiyor. Allah hepimizi, tüm İslam dünyasını Kur’an’ın çizgisinden çıkarmasın diye dua etmek zorundayız.

En derin saygı ve sevgilerimle.