Görüş Bildir

İŞLER HİÇ DE İYİ GİTMİYOR!? (IV)

Evet, sevgili okurlar.

İŞLER HİÇ DE İYİ GİTMİYOR” başlıklı yazı serimiz, bugün de devam ediyor.

Anlaşılan odur ki, olayların yoğunluğu ve gelişmeler, bir müddet daha yazı serimize devam edeceğiz...

Zira başlığın muhtevası genel itibariyle anlamı geniştir...

Denir ya, herkes kendine göre bir pay çıkarabilir.

İster iktidar olsun.

İster muhalefet olsun.

İster yerel yönetimler olsun.

İster halkın bizatihi kendisi olsun.

Kamu vicdanı, “olup-bitenleri” derinlemesine kurcalıyor..

Nitekim ortaya çıkan büyük resim bize, bu kavramı kullandırıyor..

Biz de elbette ki basın olarak, medya grubu olarak kamu vicdanını temsilen bildiklerimizi, öğrendiklerimizi, duyduklarımızı, “sorumluluk” ilkesiyle, buradan dile getiriyoruz...

Tabi ki basın ilkeleri ve yasaların kapsamında, olup-biteni sizinle hasbi hal ediyoruz!..

Zaman zaman birilerinin zülfüyârına dokunuyorsak da, bizim eleştirilerimiz herkesin nezdinde kabul edilecek diye bir iddiamız da yoktur.

İtiraz edenler varsa da cevap haklarını kullanabilirler...

Ama unutmayalım ki AİHM’nin 8. Maddesiyle 10. Maddesine kadar tüm çıplaklığıyla basın, güncel olayları, olup bitenleri halkla paylaşma özgürlüğüne sahiptir.

Ve gerçek de budur.

Velev ki birilerinin bam teline basılsa dahi onun da itiraz etme hakkı vardır.

* * *

Bakınız, sevgili dostlar.

Başlık olarak kullandığımız bu ifade, yaşanmakta olan tüm olup-biten güncel olayları bize, sorgulatmaktadır...

Görüyoruz, üzülüyoruz, hem de kamuoyu adına üzülüyoruz.

Nasıl olur da bunların önüne geçilemiyor diye de tepki veriyoruz!?.

Zira memleketimizde bir anayasamız vardır.

Yasalar silsilesi vardır.

Bir hukuk devleti olarak Adalet Bakanlığımız vardır.

Yargımız vardır.

Keza İçişleri Bakanlığımız vardır.

Ona bağlı olarak yerel yönetimlerimiz vardır.

Ancak tüm bunlara rağmen kirli olayların ardı arkası kesilmiyor?.

Halk da çok ızdıraplı.

Bunlarla beraber, devletimiz ve devletimizi yöneten, gelen giden iktidarlar, hatta özellikle ana muhalefet partisi dahil olmak üzre nerdeyse herkes sanki “suçlar çoğalsın” diye çaba gösteriyor..

Acaba, birilerinin yararı mı var?

Halkın birbirine düşmesini isteyenler var..

Saldırganlık var..

Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da saldırganların, tefecilerin, feodaliteden gelen kesimlerin baskıları, halkın üzerinde büyük bir tahakküm ve hegemonya kurmuştur...

Burada küçük bir örnek vermek istiyorum!

Malum, Osmanlıdan beri devletin, köylülere “mera” olarak bıraktığı araziler, her nedense bu iktidar partisi döneminde, özellikle hemşerimiz AK Partili Sayın Mehmet Mehdi Eker’in Bakanlığı döneminde “merayı hazine malına dönüştürüp” sanayi ve teknoloji yatırımı altında, hem de devletin büyük teşvikleriyle bazı müteşebbislere peşkeş edilmiştir.

Köylülere de zerre kadar herhangi bir pay, hisse, ödeme yapılmamakla beraber…

Aynı zamanda bu antidemokratik, hukuk dışı, hayali tapuların, yani soyut ve kaynaksız, dayanaksız arsaları tapulandırmış gibi gösterip iş çevrelerine satmaları...

Valiler veya bazı Vali Yardımcılarının da bu suça bilerek veya bilmeyerek imza atmaları gerçekten düşündürücüdür.

Hem de antidemokratik bir haldir.

Hele hele kulaklarımıza gelen bazı önemli bilgiler var ki, maazallah!...

Yukarıda ifade etmeye çalıştığım gibi, devletin bazı hazine arazilerini, bazı kaymakamlıkların, hatta kayyımların, özellikle Kayapınar Belediye Başkanvekili olan Ünal Koç’un zaman zaman birilerine bir şeyler kazandırmak için ve birilerini suç işlediği için suçsuz hale getirmek, büyük bir cesaretle o yolsuzluğa imza atmış olması, dikkatlerden kaçmamaktadır...

Ve hala da İçişleri bakanlığı tarafından, adeta himaye edilircesine bu kişinin koltuğunda bulunması,  gerçekten halkın partisi olan AK Partiye yakışmamaktadır.

Tüm bunları burada bırakalım.

Silsileli olarak müştereken ve müteselsilen bunları sıralarsak ardı arkası kesilmiyor.

Ama söyleyeceğiz, yazacağız.

Hem de üzerine parmağımızı basa basa yazacağız.

Ta ki birileri kendilerine gelsin ve bu halkın istek ve arzusu paralelinde hareket edinceye kadar..

Yani milli iradenin temsiliyetini, kötüye kullanmaktan vazgeçinceye kadar.

Şimdilik bu fasıla virgül atalım..

Gelelim, yazılı medyaya,...

Günlük manşetlere bir göz atalım.

Türkiye’de neler oluyor neler?

Eğer bir devlet varsa ki vardır.

Eğer o devlet “ben hukuk devletiyim” diyorsa ki hukuk devletidir.

Biz de ona inanıyoruz(!)

Anayasalar ve yasalar silsilesi gereğince devletlerin yegâne ve en önemli görevi; halka huzur, refah ve mutluluğu yaşatmaktır.

Kargaşa, kavga, ahlaki çürümüşlüğe, ailelerin yıkılış ve dağılmasına engel olmak, devletin temel felsefesi ve politikası olmalıdır.

Halkın milli iradesi de bu yöndedir.

Araştırmalarımıza göre kamuoyunun da bunun üzerinde ısrarla durduğunu da yetkililere hatırlatmak istiyoruz.

Bakınız, Hürriyet Gazetesinin dünkü manşetine.

“GAMZE TEK KURBAN DEĞİL.

İŞ İLANIYLA İĞRENÇ TUZAK”

 “Ankara’da iş görüşmesine giden Gamze Açar’ın 5’inci kattan düşerek ölümünü araştıran savcıdan şok iddia. Gamze’yi Rıza ve Mehmet D. Kardeşler aşağı attı. Bu iki kardeş, yine iş ilanıyla başka kızlara da tuzak kurdular.”

Haberi kısaca özetlemek gerekirse şöyle;

“GAMZE’Yİ AŞAĞIYA ATTILAR

İddianameye göre Gamze Açar’ın (17) ölümü kaza veya intihar değil. Gamze, Rıza ve Mehmet D. Kardeşlerin de aralarında bulunduğu 5 sanık tarafından aşağı atıldı. Bu iki kardeş 2019’da da İzmir’de benzer bir suça karıştı. Verdikleri ‘halkla ilişkiler elemanı aranıyor’ ilanıyla gelen M.Y.’ye de tuzak kurdular.”

Haber uzun uzadıya devam ediyor.

Bu haberi buraya almamızın esprisi ve sebebi, yazımıza başlık olarak kullandığımız ifadenin tekididir ve kanıtlayıcısıdır.

Yalnız bu mu?

Bir de Sabah Gazetesinin dünkü manşetine bakalım.

“YAĞMUR’UN KATİLİNİ KAN DAMLASI YAKALATTI”

Aydın Didim’de 16 yaşındaki Yağmur Kayhan, üç gün önce kayboldu, Yağmur’un cesedi dün babasının lokmacı dükkanına 70 metre mesafedeki arazide bulundu.

Polisin, yakındaki apartmanın girişinde fark ettiği kan damlası Yağmur’a ait çıktı.

Aynı apartmandaki Nizam C.’nin (53) evinde genç kıza ait kan izleri bulundu.”

* * *

Evet, sevgili dostlar.

Ahlaksızlığın, edepsizliğin, çürümüşlüğün böylesine ancak emperyalist haçlı batı ülkelerinde ya rastlanır, ya rastlanmaz.

Ama burası Müslüman bir ülke…

Devlet, devletin yasaları, devleti temsil eden iktidarlar bunu önleyemiyorlar.

Hatta dile bile getirmiyorlar.

Adam yapıyor.

Tabiri caizse bir kapıdan cezaevine giriyor, kısa bir süre sonra öbür kapıdan çıkıyor.

Yasaların yetersizliği nedeniyle yapılan yapanın yanında kar kalıyor ve suçlar çoğalıyor.

Bir önceki yazımda da söylemiştim.

 “Kasap et derdinde, koyun can derdinde.”

Ne yazık ki, siyaset, muhalefetle iktidar birbirini suçlamaktan öteye gitmiyor..

Halkın gündemi ayrı, siyasilerin gündemi ayrı...

Halkın gözünde birbirini düşürüp, iktidar koltuğuna oturma yarışına girmiş.

Siyasetin sonucu hiç de iyiye doğru gitmiyor.

Bunu söylemekten kendimizi alıkoyamıyoruz.

En derin saygı ve sevgilerimle.


Bu Makale 2519 kere okunmuştur.