LAİKÇİ CUMHURİYETÇİ CHP YİNE SAHNEDE(!?) (II)

Evet, sevgili okurlar.

Gerçekten yakın tarihimizde gizlenmiş, saklı tutulmuş, üstüne şal çekilmiş nice büyük sırlar ve olaylar söz konusudur..

Ülke insanlarından hep gizli tutulmuştur.

Ve tüm bu gizliliklerin arkasındaki niyet, çok kirli planların var olmasıdır...

Bu planlar; ne demokrasiye, ne hukuka, ne adalet ilkelerine, ne de insanlık cibilliyetine sığmamaktadır... 

Düşünün, sevgili dostlar.

Milletimizin yaklaşık bin yıllık bir tarihi var.

Aba ecdatlarımızın, günlük hayat akışları içerisinde yaşadıkları temel inanç, İslam’dır..

Yani Müslümanlıktır...

Bu minvalde, inanç davalarını göğüslemişlerdir..

Yeryüzünü İslam davasıyla hidayete erdirmişlerdir.

Ta Viyana kıyılarına kadar at koşturan o kahraman ecdatların tek bayrağı vardı; o da şanlı hilal bayrağıydı…

İnanın onlar da Türk’tü ve Türkçe konuşuyorlardı.

İnanın onlar da Kürt’tü ve Kürtçe konuşuyorlardı..

İnanın onlar da Araptı ve Arapça konuşuyorlardı..

İnanın onlar da, Romendi ve Romence konuşuyordu..

İnanın onlar da Zaza’ydı ve Zazaca konuşuyordu..

İnanın onlar da Lazdı ve Lazca konuşuyorlardı.

İnanın onlar da Çerkezdi ve Çerkezce konuşuyorlardı.

Ama her şeyden evvel bir ümmetti.

Herkesi bir araya getiren temel unsurda buydu.

Hasılı kelam; “diller, ırklar” farklı olsaydı da; bir ümmetti ve tek şiarları, İslam’ı yaşamak ve yaşatabilmekti?..

Yani, tekçi, ırkçı ve şoven bir anlayış söz konusu değildi..

Hele hele faşizanlık hiç yoktu.

Ne zaman ki  Moiz Kohen’lerin, Emanuel Karasu’ların, Hertz’lerin ve onların içimizdeki devşirme Selanik dönmelerinin “sözlerine” itibar edildi, kanıldı ve Devlet-i Aliye’de nüfuz edici oldular, işte o zaman “bölük-pörçük” olduk...

Çünkü Devlet-i Âliye-yi Osmaniye’yi dağıttılar...

İslamsız Turancılık adına yola çıkan bu zihniyet, ne hazindir ki aziz milletimizin çok önemli kesimini ele geçirerek, otorite kurdular...

Ve bugün o çalışmanın neticesi ve faturası Türkiye’deki CHP’nin varlığıdır.

Zira CHP’nin varlığı toplumun içinden bin yıllık kültürünü silmek demektir.

Toplumu ve gençliği İslamiyet’ten uzaklaştırmak demektir.

Kadınlı, erkekli geceler düzenleyerek şişeleri devirerek eğlenceler düzenlemek demektir..

Çünkü bunların kaynağı; Fransa’nın masonik Hıristiyan kafalarının ürettiği düstur.

Ki İslam’ın varlığı ve ilerlemesinin sırrını ancak Müslümanların içerisine sızılmasıyla, öğrenilebilinirdi?

Ki öyle de yaptılar...

Yoksa her gün güçlenen, kuvvet alan İslam orduları, İslam birlikleri, İslam milletinin tümünü birden ortadan kaldıramazdı...

İçimize sızdılar..

Ve ilk hedefleri, yeni bir Fransa’yı İsrail adına Türkiye’de ve İstanbul’da oluşturmak ya da Mısır’da bunu yapmak...

Bu da, Türkiye’nin milletiyle beraber garplılaşma hareketiyle mümkün olabilirdi!…

Bunu da başarabilmek için genellikle Müslümanların önemli ana çizgilerini, “yok etmeleri gerekiyordu?”...

Çünkü bu çizgiler olmazsa olmazdı...

Bunları ne yapıp yapıp sildirmeleri lazımdı.

Birincisi;

Türkiye dahil, Ortadoğu’daki Müslümanları “ırkçılık ve ideolojik” kutuplaşma içerisine sokup, batı ve batıla hayranlıkla, dinden uzaklaştırmak, inancını zayıflatmak, İslam ümmeti olma şiarını yok etmekti...

İkincisi;

İslam ülkelerini yekvücut hale getiren Hilafet-i İslamiye’yi lağvetmekti...

Ancak o zaman, İslam ülkeleri üzerinde “sömürge” ortamı oluşturabilinirdi?.

Ve Müslümanlar, Viyana kıyılarından geri döndürebilinirdi?.

Hamle üstüne hamleler yapıldı...

İlk olarak Fransızlar (!), Mısır’ı ele geçirdi..

Sonra, Türkiye’ye göz diktiler...

Ve Mısır ile Türkiye; “sömürge” ülkeler haline geldi...

Fransızların bu yönde kurguladıkları planda “iki önemli” kırmızı çizgi vardı...

Bu iki çizgi ortadan kaldırılırsa, İslam dünyası per-ü perişan olur...

Fransa buna odaklandı...

Yani Müslümanları dini temessükten uzaklaştırmak...

Milli birlik ve beraberliği tersyüz edip büyük ihtilaflar yaratmak...

Bu iki kırmızıçizgi kırıldıktan sonra artık Lord Curzon’lar rahatlıkla; Ortadoğu’da istedikleri gibi “at koşturabilirlerdi?”

Ki öyle de oldu...

Lozan fitnesini kahramanlaştırıp millete yutturulması da bunlardan en büyük halkadır?

* * *

Bakınız, sevgili okurlar.

CHP, bu milletin kendilerine oy vermeyeceğini ve TBMM’ne gidemeyeceklerini anladıkları için, eski Bakanlardan Fikri Sağlar, eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ve Sözcü Gazetesi yazarı Can Ataklı’yı öne sürerek, öttürmeye başladılar...

Tabi bir de Canan Kaftancıoğlu var…

Bu insanlar darbeleri ve 27 Mayıs’ı hatırlatmaya başladı.

Elbette ki Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan az öz bir insan değil.

Trump’ın dediği gibi; onun oynadığı satrancı kimse oynayamaz!

Bu itibarla ne yaparsanız yapın mağlupsunuz.

AK Parti’nin 81 ildeki teşkilatları bunlar hakkında suç duyurusunda bulundu.

Türkiye’yi eskisi gibi vesayetin bataklığına götürmek ve ideolojik yobazlıklarını mütedeyyin cenah üzerinden yeniden tatmin etmek isteyen seküler mültecilere ; artık geçit yok!...

Darbe imasında bulunan eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un yanı sıra, başörtüsü üzerinden mütedeyyin kesime saldıran eski CHP milletvekili Fikri Sağlar ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı kastederek, “Gitmesi için çok büyük bir halk öfkesinin olması lazım” diyerek halkın sokağa dökülmesini isteyen gazeteci Can Ataklı hakkında 81 ilde suç duyurusunda bulunuldu..

Tüm bunlara rağmen, bu aziz millet böylesine kirli deneyimlerden geçmiş bir millettir...

Alçakları, hainleri, zındıkları çok iyi tanıyan bir millettir.

Bugüne kadar dış orijinli, Türk İslam ruhuna düşman bu altı oklu amblemli parti, hiçbir zaman Türkiye’ye bir yarar sağlamamıştır.

Bundan sonra da sağlamaz.

Halkın bunca çabasına rağmen, iktidara gelen giden muhafazakâr partiler neden bir şey yapamıyorlar?

Neden daha şiddetli bir tokatla, demokrasi dersi verememiştir?

Ne yazık ki...

Acı bir tablo da, siyaset rolüyle, günlük politika madrabazlığıyla milleti kandırarak, milletin ruhuna hitap etmeyen vurguncu rantiyeci, kişisel rantını halkın zararında gören nice yamyam kesimlerin, muhafazakâr partilerin içerisinde kümelenmesidir...

Bunlar da “CHP’nin değirmenine” su taşıyanlardır..

Hani diyoruz ya, AK Parti içerisindeki AKP’lilerdir bu partiye zarar verenler..

İşte bunlar yüzündendir CHP’nin hala kokuşmuş düzeni dikte etmesi...

Bunlar, milletin CHP’ye karşı ortaya koymuş olduğu mücadele ruhunu söndürmeye çalışıyorlar?

Millet oldukça izzetini, şerefini muhafaza ediyor ise de ne yazık ki tam tekâmül halinde değildir.

Keşke bu millet, bunları da tanımış olsaydı.

En derin saygı ve sevgilerimle.

HAYIRLI CUMALAR…