Görüş Bildir

LAİKLİK, CUMHURİYET VE TÜRKİYE’NİN GERÇEK YÜZÜ..?!

Evet sevgili okurlar..!

Bilindiği üzere dün 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı münasebetiyle kutlama törenleri yapıldı.

Devlet, oldukça Anıtkabir’deydi.

Ziyaretler, tebrikler, kutlamalar yapıldı.

Dün akşam yine Cumhuriyet Resepsiyonu düzenlendi, hem de 81 ilimizde…

Elbette ki tüm bunlar güzel şeyler…

Hepsi, toplumsal bir birliktelik gücünün göstergesidir...

Yedi düvelin hücumuna rağmen Türkiye’nin dimdik ayakta olduğunun da bir ifadesidir…

Pek tabi ki, Cumhuriyetin bir fazilet rejimi olduğuna dair halkı ikna etme çabasıdır...

Yani devletçe resmi olarak, Cumhuriyet kutlamalarında bulunmak halkın gerçek manada Cumhuriyete bağlılığının, Cumhuriyet etrafında ittifak etmesinin bir ifadesidir ve çabasıdır.

Yapılan bu kutlamalar, devletçe oluşturulan merasimler ve toplanan halk potansiyeli tümüyle halkı Cumhuriyete inandırma çabalarıdır ve göstergeleridir...

Halkı laik demokratik cumhuriyet rejimine bağlı kılma gayretidir, inandırmaktır, pek tabi ki bağlı kılmaktır.

Elbette tüm bunlar güzel şeylerdir...

Ama velakin madalyonun diğer yüzüne bakıldığında tüm bunların, yüzeysel, şekli, sadece reklamdan ibaret olduğunu görüyoruz.. Çünkü, içtenlikle halkı inandırabilme gerçeği yoktur.

Niye mi?

Zira 96 yıldan beri bu merasimler yapılıyor, bu kutlamalar gerçekleştiriliyor.

Resmiyet dili, Anayasal dil, laikliği, cumhuriyeti, Atatürkçülüğü, demokrasiyi oldukça anlatıyor da anlatıyor... Ama ne yazık ki devletçe resmen yapılan tüm bu çabalar her şey milletin tescil defterine değil, Cumhuriyet Halk Parti’nin 6 Oklu rejimine kaydediliyor.

Yani devlet ne yapıyorsa yapsın, resmiyet dili ne konuşursa konuşsun, illa ki Cumhuriyet Halk Parti’nin 6 Ok’lu anlayışı Cumhuriyetin, Laikliğin, Kemalizmin, Demokrasinin üzerine damgasını basıyor, bu şekilde patentliyor.

Zira; Cumhuriyet kelimesi bir sefer Türkçe değil, Osmanlıcadır... Ama Türkçeleştirilmiş mana itibariyle Cumhuriyet, “Çoğunlukçuluktur”.  “Bütünleşmedir” ve “Milli Güç” demektir.

Diğer bir deyimle ifade etmeye çalışırsak toplumun ekseriyetinin inancı doğrultusunda “milli ittifak” kurmak demektir...

Hal bu iken, sormazlar mı?

Cumhuriyet Halk Parti’nin 6 Ok’lu anlayışı paralelinde anlatılan Cumhuriyetin yanında, halkın kaçta kaçı yer almaktadır... Ya da benimsemektedir..

Nitekim, bir asırdan beridir sandıklardan çıkan oy oranı, bu soruyu açık ve net bir şekilde, yanıtlamaktadır..

Halk nezdinde, kocaman bir hiçtir.. Çünkü bu anlaşım ve benimseyenler, hep azınlığa düşmektedir..

Yani Cumhuriyet Halk Parti’nin 6 Ok’lu patentli Cumhuriyetçilik anlayışı hep azınlığa düşüyor.

Demek ki Cumhuriyet’in fazilet niteliğini yüz yıldan beridir; milletçe yitirmiş durumdayız.

***

Keza laiklik... O da Fransızca bir anlam taşıyor... Latince manası Sekülarizm’dir, yani “dinsizliktir...!”

Toplumu ve devleti dinden uzaklaştırma manasını taşımaktadır...

Ki kelime itibariyle, o da Türkçe değil...

Varlığı, milleti aldatma uğruna Anayasaya konulmuş zoraki bir ifadedir.

Ona da Cumhuriyet Halk Parti’nin 6 Ok’lu patenti altında; “yasal” bir kimlik kazandırıldı.

Atatürkçülük ise o da eşittir laikçilik demektir.

Cumhursuz bir cumhuriyet manasını taşıyor.. Sadece bir anlayışı tabulaştırıp millete zoraki olarak yutturmaya çalışma halidir...

Bu da 1924’teki anayasanın mahsulüdür.

Demokrasi ise o da yabancı bir kelimedir.

İki kelimeden terkip edilmiş bir ifadedir.

Demo-krasi yani milletin iradesi demektir.

Ne yazık ki ülkemizdeki uygulama biçimi, milletin iradesiyle hükmen, fiilen ve manen tam tersinedir.

İdeolojik değil, politik değil, siyaset olarak değil, bilimsel olarak buna bir inceleme fırsatı verilirse ne kadar gerçek dışı bir ifade olduğu da tüm çıplaklığıyla ortaya çıkacaktır.

Zira demokrasi inanan Müslüman bir ümmetin iradesi olamaz…

Olsa olsa o da emperyalist haçlı anlayışının patentini içermektedir...

Demokrasi rejiminin meşru kıldığı her şey ümmetin inancının tam tersini içermektedir..

Örneğin; demokrasi zinayı meşru kılıyor, suç değildir diyor.

Ama İslam ve İslama inanan bir ümmetin 1500 yıllık bir inanç gerçeğinde zina fuhuştur, haramdır ve yasaktır.

Keza Riba, Faizcilik sistemi demokraside meşrudur... Hele hele liberal demokraside onsuz ticari hiçbir iş olmaz..

Ama İslam diyor faiz değil karz-ı hasan olmalıdır.

Yani varlıklı olanlar, varlığı olmayanlara el uzatıp borç bataklığından karşılıksız olarak kurtarması gerektiğini emrediyor...

Demokraside, aile terbiyesi baba ile oğlunun aynı masada oturup birlikte rakı içmeyi, meşru kılıyor..

Evin karısı kızı sabaha kadar sahipsiz, orayı-burayı dolaşabiliyor diyor.

Ama İslam ümmetinin inancı gelenek görenek ve kültürü olarak bunların hiçbirini meşru görmediği gibi; yasaklıyor...

O halde milletin iradesi nerde, demokrasi nerede, anayasanın dibacesinde yazılan kavramlar nerede..?

Demek yukarıda anlattığımız gibi yapılan bu törenler, bu kutlamalar, bu tür anlatımlar ya siyasidir, ya ideolojiktir, ya da bir yanlışı tabulaştırmaktır.

Çünkü, tek kelimeyle tutulacak bir tarafı yoktur.

Tarihe bakıldığında 1918’lerde 1919’larda, 1920’lerde, milli mücadele kahramanlarının yapmış olduğu o gerçek kurtarıcılık ifadesi oralarda aranıp bulunursa artık bu tür şekli ve yüzeysel kutlamalara yer kalmaz gibi geliyor bize….

Velhasıl mevcut durum; “Cumhuriyet Fazilettir” ifadesinin açıkca havada kaldığını bize göstermektedir...

En derin saygı ve sevgilerimle..

 


Bu Makale 761 kere okunmuştur.