MEFRAKUT-TARİK (YOL AYRIMI)!? (V)

İsrail zulmü, 3’üncü haftaya girdi.. Gazze’de oluk gibi kan akmaya devam ediyor.. Görünen o ki; daha da akacak.. Çünkü, bu vahşete, katliama ve soykırıma giden Siyonizm’in zulmüne, insanlık sükut kesilmiş.. İslam dünyası ise, sinmiş vaziyette, işi kınama içeren laflarla öteleyip duruyor.. İşte bu hal, hiç de sağlıklı bir hal içermediği gibi; İslam ümmetine de yakışmıyor.. Bir önceki sohbet faslımda ifade ettim; “bıçak kemiğe dayanmıştır, artık yeter demenin zamanı gelip geçmiştir?..

***

Bu gaflet uykusu, bilinmelidir ki “ümmetin” sonu demektir..  Dün, “Eyyuhel mu’minunel gafilune” diyorduk..  Yani, “Ey uyuyan ümmet!” diyerek sesleniyorduk.. Artık, “Eyyuhel mu’minune muteyakkizun” demeliyiz.. Yani “Ey uyanık ümmet” demeliyiz, denilmeli… Eğer ki uyuyan bir ümmet olursak kendimizi görür ve öyle davranırsak, bilmiş olalım ki küfür dünyasına peşinen teslim olmuşuz demektir.. Uyanık vasfı taşıyamadığımız müddetçe, uyanık veyahut uyanmış bir ümmet olamayız.. Onun için; müteyakkız ümmet olmalıyız. 

***

Tarih şahittir.. Ki altın harflerle yazmıştır.. Kur’an’ın ümmeti tarih boyunca “zaferden zafere” koşmuştur, her dönemde “küfür dünyasının” karşısında başı dik, hükmü güçlü olmuştur.. Bu ümmet ki Viyana kıyılarına kadar at koşturmuş bir ümmettir. Fatihlerin evlat ve torunları, Yavuzların evlat ve torunları, Osman Gazilerin evlat ve torunları dün ecdat nereden koşuyordu, bugün bizler nereden koşuyoruz?.. Nerede, o ecdadın ruhu, milli inancı ve İslam bayraktarlığı?.. Yok..

***

Başlar deve kuşu misali kuma gömülmüş, gövde dışarda.. Gelen teslim alıyor, giden yara verip gidiyor.. Bu hal, merhameti, izanı, vicdani, rahmani karakteri ve ruhu olmayan küfre “teslim bayrağı” çekmektir.. Yeter artık.. Gün pısırıklığın, korkaklığın, sinmişliğin günü değil.. Başımızı dik tutalım, uyanık olalım ki, müteyakkız halinde, ümmet şiarıyla Siyonizm’e, emperyalizme yekün şekilde küfür dünyasına karşı, ayakta olalım.. Ümmetçilik vasfıyla cihat yapalım!

***

İnsanım ve Müslümanım diyen herkes haykırıyor.. Nerde, o Hz. Ali’lerin, sahabe-i kiramların cesareti?.. Nerde, o Fatihlerin, o Yavuzların, Osman Gazilerin milleti? .. Ne fayda ki “Görünen köy kılavuz istemez” hakikatiyle yoklar?..  O ümmet-i müteyakkız yerine uyuyan ümmet söz konusudur.. Gerçekler hiçbir şeyi inkâr etmez. Göz de hiçbir zaman yalan söylemez. Gözlerimizin gördüğü hal, bunu bize gösteriyor. Bu ümmet nerede?

***

Bir avuç Yahudi diyoruz. Evet, bir avuç Yahudi diyoruz.. Ama ne yazık ki biz kendimizi bir avuç Yahudi’ye karşı yenik ve mağlup olarak görüyoruz.. Ve bunu itiraf ediyoruz.  Ne oluyor bize? Biz ki, ümmet-i Muhammedi olarak sahabelerin ruhunu taşımamız lazım. Osman Gazilerin, Fatihlerin ruhunu taşımamız lazım. Ama heyhat! İslam’ın ana asaleti içimizde yaşamıyor.  İslam’ın ruhu içimizde derinlik alamıyor.

Var olan da ırkçılıktır, ülkeciliktir, bölgeciliktir.. Sınıflara ayıran bu bayraklarla, Yahudi’ye karşı galibiyet almamız beklenemez.. Ki beklemek gaflet ve dalalet olur…

***

Ne diyoruz; “Bir avuç Yahudi.?”  Beri yanda “Araplar” yeniliyor.. İşte bu sınıf ve ırk üzerindeki gafletlik halimiz,  bizi bir avuç yapıyor.. O bir avuç Yahudi’den daha ağır duruma düşer hale geliyoruz.. Ki öyle olmasaydı Yahudi bugün diyar-ı Filistin’de, Mescid-i Aksa’da Müslümanlara meydan okuyabilir miydi?.. O kadar mağdur ve mazlum Filistinlileri katledebilir miydi?. Ne mümkün?..

***

Şimdi; “Araplar bir avuç Yahudi’yle başa çıkamıyorlar” deniliyor. Dava Arap’ın davası değil ki dava Filistinlilerin davası değil ki. Dava Mescid-i Aksa davasıdır. Dava kelime-i tevhidi yüceliklerde tutma davasıdır.  Eğer ki ırkçılığın, rengin, dilin davası olmuş olsaydı evet biz de diyecektik ki Araplar Yahudi’nin hakkından gelemiyor. Dava Arap ile Yahudi’nin davasıdır.  Ama hayır öyle değil?! Bunu diyemeyiz, dersek kendimizi yalanlamış oluruz ve başımızı deve kuşu gibi kuma gömerek, teslim bayrağını çekmiş oluruz!

***

İfade ettiğim gibi.. “Bir avuç Yahudi’yle başa çıkamıyor Araplar” safsatası beyhudedir ve bizi kurtarmaz. Ben, böyle düşünüyorum..  Belki de birileri bize iştirak etmeyebilir ama iştirak etmeyenler yanılıyorlardır ve diğerlerini de yanıltmaya çalışıyorlar.  Hak dava budur. 

***

Sormak gerekmez mi?.. Yahudi’nin orada ne işi var?  Bu bir avuç Yahudi, Hz. Muhammed (S.A.V)’in döneminde, Medine’den kovuldular.. Onlar yeryüzünün her tarafına dağıldı..  Ve bugün de hakaik-i İslamiye’nin ayakta olmadığı bir dönemde, Yahudi ayaktadır Ve de intikamın peşindedirler.  Bu da Müslümanlar için bir züldür. Çekilecek gibi değildir.

***

O zaman aklımızı başımıza alalım, şuculuk, buculuk değil, şu bölge, şu memleket, şu dil, şu ırk manasını değil, tevhit inancını yükseklerde tutalım. Dava iman davasıdır.. Eğer o davaya sahip çıkmazsak bilelim ki akıbetimiz meçhuldur.. Mevcut, hal beyhudedir, boşuna kendimizi aldatmış oluruz. Kesinlikle Müslümanlığın gereğini yerine getirmeden sadece lafla “Ben Müslüman’ım” demek yetmez.

Müslümanlığın gereklerinden uzak duran bir toplum ümmet olamaz.  Küfür karşısında yenilmeye mahkûmdur…

En derin saygı ve sevgilerimle.