MİLLETİN BEKLENTİLERİ!? (V)

Evet, sevgili okurlar. 

Aynı başlık altında sohbetimize devam ediyoruz.

Ancak bugün daha bir çarpıcı, daha önemli konuları işlemeye çalışacağız.

Sevgili dostlar.

Kur'an'sız bir toplum, özellikle İslam ülkeleri içerisinde Müslüman'ım diyen bir millet olamaz... O millet, hiçbir zaman Kur'an'la ters düşemez.  Hele ki Kur'an'ı hiç ama hiç yanlış algılayamaz.  Kur'an, her zaman söylediğimiz gibi bir hüküm kitabıdır.

Sosyaldir, siyasaldır, toplumsaldır, iktisadidir.  İşte bu hakikat çerçevesinde, günlük hayat akışlarımızı onunla biçimlendirmeliyiz… Yapmadığımız taktirde, toplum olarak barışı, huzuru, mutluluğu elde edemeyiz.

***

Bakınız birçok ayet, Kur’an’ı Kerim’in bir adalet ve hüküm kitabı olduğunu vurgulamaktadır.  Dünkü yazımızda da belirttiğimiz gibi; Kur’an’la oturup kalkmayan bir toplum, yani siyasal, sosyal ve ekonomiksel hayatını Kur’an’ın buyruklarına endekslemeyen bir toplum hiçbir zaman kendiyle barışık olamaz… Ve tabi ki hiçbir zaman Kur’an onunla barışmaz ve de ona sahip çıkmaz…

***

Onun için, kimse kimseyi kandırmasın. Yüce Kitab-ı Mübin, Ramazan ayında inzal olmuştur. Kadir suresi bunu açıkça belirtiyor.  Ki bu Kadir Gecesinde dünyayı, özellikle İslam dünyasını, özellikle ona inananları Kur’an-ı Kerim hükümleriyle mutlu eder.. O hükümler orta yerdedir. Tarih bellidir. 1400 senedir, Kur’an dimdik ayaktadır… İslam dünyası Kur’an ışığı altında, barışı, huzuru, bereketi ve kardeşliği sağlayabilmiştir…

***

Tabi bu birlik ve dirlik Kur’an’la yaşamayan toplumları içermiyor.? Ki biz de onları kastetmiyoruz.  Kur’an’la yaşayanlar çok huzurlu, çok rahat, barış ve bereket içerisinde hayatını idame etmektedir… Yer küresinde nice toplumlar vardır...

***

Nitekim, Kur’an’ın hâkim olduğu toplumlar, her daim küfür dünyasına karşı üstün olmuşlardır ve hâkimiyet onların elinde olmuştur… Günümüzde başı dik, alnı açık, ayakta duran bir İslam ülkesi varsa, bilinmeli ki orada Kur’an-ı Kerim’in hükümleri geçerlidir... O üstünlük ve hâkimiyet  Kur’an-ı Kerim’in himayesiyle olmuştur.

***

Bu yok ise yine bilinmelidir ki Kur’an-ı Kerim arka plana atılmıştır. Yöneticiler, idareciler dahil olmak üzere o toplumda huzuru sağlayamazlar.  Barış ve kardeşlik olmaz, kavga ve terör olur... Helali bilmez, haramla hemhal olur..  Günah işler… İşte böylesi bir toplum “ben Müslümanım” diyemez..

***

Umumi bir sulh tamamıyla Allah’ın kitabının hükümleriyle sağlanabilir. O olmadığı zaman, insanların vaz-i kanunlarla bir yere varamayacağı gibi, huzuru da istikrarı da güveni de elde edemez... Toplum daha da gerilemeye gider, kalkınamaz.

***

Zira içine haram girmiştir... Rüşvet o biçim, fuhuş o biçim, uyuşturucu o biçim, acımasızca haksız yere insanların kanının dökülmesi o biçim yaşanmaya başlar…

İşte hal-i alem orta yerde... Çünkü mevcut vaz-i kanunlar yaşanan kötülükleri, suçları önleyemiyor… Önleyemediğine göre demek ki toplum yanlış yönlere yönlendirilmiş oluyor... Ki bu da huzuru sağlayamaz.

***

Kur’an’la ters düşen ülke ve o ülkenin insanları kim olursa olsun, nerede olursa olsun “biz mutluyuz” derse, “başımız dik, alnımız ak ayakta duruyoruz” derse, kesinlikle gerçek dışı konuşmuştur, hayal alemi içerisindedir…

***

Bu itibarla toplumun yekvücut olarak inandığı Allah’ın kitabı olan Kur’an-ı Kerim’in hükümleriyle tanışmaları lazım, oturup kalkması lazım, onunla toplumsal hayat biçimlendirmesini yapması lazım. Onunla ters düşen milletler, toplumlar, hiçbir zaman iç barışı elde edemez. İç barışı elde edemediği gibi de hiçbir zaman iç mutluluğu da yakalayamaz… Bolluk ve bereket de olmaz..

***

Yalan yere yeminler, haksız yere dökülen masum insanların kanları, faizler, fuhuşlar, hırsızlıklar, rüşvetler, adam kayırmalar, suiistimaller… Zincirleme olarak toplumun içine yerleşirse ki nitekim İslam dünyası bugün bununla hemhâldır. Denir ya iflah olmaz…

İslam toplumları olarak illaki huzuru sağlamak için Kur’an’la tanışmamız lazım, Kur’an’la yatıp kalkmamız lazım, çocuklarımızı 7’den 70’e kadar Kur’an terbiyesiyle yetiştirmemiz lazım.  Okullarımızı Kur’an-ı Kerim’le donatmamız lazım.

Aksi takdirde hal-i âlem meydandadır. Kim kimi kandırıyor. Bugün İslam dünyası nerede?  Küfür dünyasına karşı ne kadar başarılıdır? Ne kadar güçlüdür? Ne kadar donanımlıdır?  Ortada, hiçbir şey yok.

***

Demek ki Kur’an’la tanışmadığı için, Kur’an’ı arka plana attıkları için, ondan sonra kendini ezeli ecdat düşmanının kucağına attığı için adeta yabancı dünyaya köle olan bir İslam dünyası görüyoruz.

Onun için herkes aklını başına almalıdır… İslam’ın bütün emir ve yasaklarına inanarak icra etmemiz lazım ki umumi bir barış sağlanabilsin.

Huzur içinde ibadetlerimizi yapalım, huzur içerisinde günlük hayat akışlarımızı biçimlendirelim, sapasağlam, temiz helal yiyen bir toplum olalım. Aksi takdirde kendimizi bu derin vartalardan kurtaramayız.

En derin saygı ve sevgilerimle.