Görüş Bildir

MORALİMİZİ DAİMA YÜKSEK TUTALIM..!?

Evet sevgili okurlar!

Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, kahraman Mehmetçiklerimiz, eratından generallerine kadar öyle inanıyoruz ki çok büyük bir moral motivasyonu içerisindedirler..

Çünkü büyük bir başarıyla, ilerliyorlar?

Zaten gereken de; "moral" üstünlüğüdür..

Nitekim, milletimiz de ordusunu, silahlı kuvvetlerini, vatan evlatlarını canla başla destekliyor..

Dimdik ayakta alkışlıyor..

Allah’ın inayeti üzerlerinde olsun diyor…

“Allah yürü ya kulum” dualarını hiç kimse ama hiç kimse, onlardan esirgemiyor…

Bize göre; bu harekat yerli yerinde bir harekattır…

Her zaman söylediğimiz gibi geç bile kalınmıştır...

Geçmişe yönelik elimizden alınmış müttesep haklarımız inşallah ümitvarız ki; bu harekatla geri alınacaktır.

Başkomutan Recep Tayyip Erdoğan’ın dirayet ve direktifleri altında, “asrın zaferi” olarak gerçekleşecektir...

Tarihe, şanla, şerefle kazanılan en büyük zafer olarak, yazılacaktır?

***

Başta dürüst olmayan sahtekar sözde müttefik olmak üzere...

Hele hele şu alemi İslam denilen Ortadoğu, Ceziretül Arap’taki o piyon Arap Birliği başkanları...

Bu harekat, onların alayına topyekün, "ders-i ibret" tokadı olarak inecektir..

İşledikleri haltlar bu harekatın sayesinde, “kep düştü, kel göründü” misali, gerçek yüzleri ortaya çıktı..

Yani kendilerini ele verdiler.

Ey Arap Birliği başkanları “sizler kimin yanındasın” gibi silsile misali sorulara maruz kalmıyor değiller?

Şu İran’a bi bakın.

Şu Suudi Arabistan’a bi bakın.

Sözde iki düşman kardeş(!)..

Yıllar yıllı Sünni ve Şii mezheplerinin sözde temsilcileri olarak, bir türlü birbirleriyle imtizaç etmediler..

Ki sözde iki devlet diyorum onlara...

Daha on, on beş yıl önceydi...

Mekke sokaklarında İranlılarla, Suudi Askerleri çarpıştı...

Sanırım, İran’da o dönemde, Humeyni iktidardaydı..

Dile kolay; 400 – 500 İranlı hacı, Suudi Askerleri tarafından vurularak, öldürüldü..

Ve ondan sonra bu iki kardeş devlet ve millet(!) tam manasıyla kanlı bıçaklı birbirine meydan okudular... Ki hala da okumaya devam ediyorlar.

Nitekim Yemen’in hali ortada.

İran bir yandan yalandan, uydurmadan Yemen’i destekliyorum diyor.

Öbür yandan, Suudi Arabistan da diyor ki “Madem İran Yemen’i destekliyor, ben de Yemen’i vuruyorum..”

Böylece, Emperyalizmin kuklası olan, Suudi Arabistan sözde kendine haklılık payı çıkarıyor...

O kadar acımasızca “şeytani” planlar kurgulanıyor ki, Yemen bugün kan-revan içerisinde...

Ve ne acı tablodur ki, İslam dünyası da seyrediyor..

Gelen bilgilere göre; şuana kadar 90 bine yakın Yemenli masum çocuk, Suudi Arabistan yönetimi tarafından katledilmiş..

Suudi Arabistan, o masum bebelerin kanını üzerinden nasıl temizleyecek?…

Ya İran.. O da arkada durup diş biliyor…

Yalan, mekir ve hileyle olup-bitene çanak tutuyor!.

Sadece iki piyon devletçik arasında ezilip yok olan bir Yemen’in varlığı söz konusu...

Onlar için; mühim olan “Yemen yok olsun...”

Hem İran’a hem Suudi Arabistan’a; “Yemen'i” yem yapmak, yenilir yutulur kolay bir lokma haline getirmektir tek gayeleri!..

Tüm bunlara rağmen, hala da İslam dünyası bir türlü aklını başına almış değil…

Hakikatlere karşı, kafasını kumdan çıkarmıyor...

Dost kimdir düşman kimdir?

Kim kimlerin yanında, sorgulamasını yapmıyor şu İslam dünyası.

***

Bakınız, Türkiye’ye karşı takındıkları tavra?...

Türkiye, kendi hudutlarını koruma altına almak maksadıyla Suriye’ye PKK terör örgütüyle mücadele etmek, savaşmak adına "Barış Pınarı Harekatı" başlattı, van senmisin başlatan?

İçlerine sindiremiyorlar..

İki yüzlü bir karakter çiziyorlar..

Der demez insan sormak istiyor...

Ey İran, hani siz de diyordunuz; "PKK terör örgütüdür?..

PJAK, PKK’nın bir koludur diye?

Bugün ne oldu da birdenbire Türkiye’ye karşı, tavır takınmaya başladınız?..

Şimdi, PKK, ya da PJAK sana göre terör örgütü değil mi?...

Bu tavrın var ya; senin de tarihi kimliğini ve garezını ortaya çıkardı..

Mısır zaten belli.

Şu Mahmut Abbas denilen megalomanyak maymun suretli insane ne demeli?!…

24 saat sarhoş ve uçkurcu bir insan…

O da, gerçek kimliğini ele verdi.

Her ne kadar Filistin lideri olarak kendini gösteriyorsa da esasında, İsrail tarafından atanmış bir piyondur?..

Ruhu karakterinde sahtekarlık vardı...

Yani cahilin önde gideni?

***

Velhasıl ne dersek diyelim, kim bize karşı, nasıl diş biliyorsa bilesin, kesinlikle hak tecelli edecektir ve etmiştir…

1909’dan 1923’lere kadar; bize yaşatılanlar unutulmaz!…

Bizden, yani Osmanlı’dan alınan o İslam ülkelerinin kıymetli, zengin coğrafyası, nasıl bölük pörçük edilip büyük emperyalist ülkelere peşkeş edildiği, unutulmazdır…

Bizler için, hiçbir şekilde yenilir yutulur bir olayda değildir...

İçimize de sindiremeyiz!...

Gerçekten geçmişe yönelik ne boş insanlar, ne bayat kafalılar bu memleketi yönetmeye çalışmışlar?...

Kendini nice nice kurtarıcı kahraman olarak göstermişlerse de ama tarih bize şu gerçeği gösteriyor ki; üç milyon kilometrekarelik zengin bir coğrafyaya sahip olan Osmanlı, ne oldu da 1923’lerde o büyük coğrafya 780 bin kilometrekareye indirildi..

Nasıl küçüldü, kim sebep oldu?…

Lozan’da bağlanan sözleşmede Misak-ı Milli hudutları olarak adlandırılan bu coğrafya, kimler kimin nam-ı hesabına, bölüp pörçük etti...

Kimler, Lozan Antlaşması’na, Lozan Zaferi dedi ve demeye devam ediyor?

O anlaşmanın altına imza atan; İsmet İnönü...

Ne hazindir ki, tarihe de muzaffer komutan olarak geçti...

Ama artık o devran bitti; Türkiye, Allah’ın izniyle "uyandı" ve kendini toparlamaktadır...

Osmanlıdan alınan 3 milyon kilometrekarelik alan, yeniden peyderpey Osmanlı’nın torunları olan Müslüman Türkiye’ye iade edileceğine inanıyoruz.

Zira devletin başında dirayetli imanlı bir reis vardır...

Onun mahiyetinde de bugünkü Türk Silahlı Kuvvetlerinin kahraman Mehmetçikleri vardır.

Bu itibarla inanıyoruz ki; 1071’lerdeki Selçukluların büyük bir azınlık içerisinde Doğu Roma İmparatorluğu’nun iki yüz binlik bir askeri gücünü yenerek İslam’a teslim olma başarısı ne ise...

Ertuğrul Gazilerin, Osman Gazilerin, I. Murat’ların, Fatih’lerin, Yavuz’ların milli mücadeledeki kahraman mücahit imanlı Anadolu insanlarının o kahramanlıkları ne ise…

Bugünkü harekatta, o kahramanlıkların zaferi gibi, zaferle sonuçlanacaktır...

İnşallah tarih boyu, hep bu zaferler devam edecektir...

Aynı o inanç, dün ne idiyse, bugünkü Mehmetçiğe de o inanç sirayet edecektir..

Mehmetçik inşallah geçmişteki ecdad kahramanlıklarını, bir kez daha kendisi yaşatacaktır.

İnanıyorum ki beklenen Şam’ın ve Kudüs’ün fethi Müslüman Türkiye’nin eliyle olacaktır.

Rivayetlerde varittir; Hz. İsa, Şam’a inip, Hz. Mehdi ile birleşerek emperyalist Deccaliyetin karanlık küfrünü yenecektir..

Ümit ediyoruz ki Türkiye’nin imanlı Mehmetçik güçleriyle, bu ikmale gelecektir...

En derin saygı ve sevgilerimle…

 


Bu Makale 1265 kere okunmuştur.