ŞİDDETİNİ GÖSTEREN KÜFÜR DÜNYASI!? (II)

Sevgili okurlar…

Kur’an-ı Kerimin hükmüdür... Der ki; “Vekul câe-lhakku vezeheka-lbâtil(u)” Yani, “hak geldi, batıl zayi oldu..”

İşte İslam dünyasını ve Müslümanları kahreden, “o hak denilen, ulvi değer ölçüsü” bugün ne yazık ki toplumlarının içerisinde yok…

Hem idarede hem de halkta vücut bulmada, büyük bir zafiyet yaşıyor...

***

O hak dediğimiz “üstünlük ve hâkimiyet” elbette ki Kur’an-ı Kerim’in hakikatlerinin hâkimiyetidir.  Ama bugün İslam dünyası, o Kur’an’ın hâkimiyetine sımsıkı sarılmadığı için, kendini dünya menfaatlerine esir kıldığı içindir ki küfür dünyasının baskısından kendini kurtaramıyor…

***

Bugün bakıyoruz, birçok İslam ülkesinin liderinin çocukları başta olmak üzere gençlerimiz, Amerika’da, İngiltere’de, Fransa ve Almanya’da eğitim ve öğretim alıyorlar... Buralarda okuyorlar... Bunu hep sorgulamışımdır... Ve diyorum ki; “oralarda okuyan, mezun olan öğrencilerin kaçta kaçı, kendi öz kültürüyle, inancıyla, medeniyetiyle ülkesine dönüyor? Bu şiarla, hizmet veriyor, ya da yapılmasına öncülük ediyor?

***

Acaba diyorum! Oralarda eğitim gören gençlerin zihinleri de, fikirleri de, beyinleri de “Siyonizm” tarafından hipnoz edilmiyor mu? Ya da enjekte edilmiyor mu? Masonlukla, farklı izmlerin kullanımıyla; “özünden ve değerlerinden” uzaklaştırılmıyor mu? Doğrusu büyük resme baktığımızda, “hakikat” yaşananları deşifre ediyor… Evet, kendi elimizle, imkanlarımızla “gençlerimizi” batının ve batılın bataklığına itiyoruz.

***

Yoksa bugün yaşanan ve yaşatılan “zillet” halini içine sindirir miydi? Siyonizm’in ve emperyalizmin sömürgesine, kan dökmesine “müsaade eder miydi?” İşte İsrail’in Filistin halkına yönelik giriştiği “insanlık soykırımı…” İslam dünyası, yaşananları önemsemiyor, hafife alıyor… Onun içindir ki küfür dünyası tüm şiddetiyle, İslam dünyasının üzerine ve topraklarına yürüyor!

***

Demek ki okumayı da, öğrenmeyi de eğitimi de, Yüce Kuran’ın “nurlu ışığında” almamız lazım… “Oku, ama Allah’ın adıyla oku…” Öyle Amerika’nın, İsrail’in, Siyonistlerin, Yahudilerin, şu veya bu inançta olanların adıyla değil, Allah’ın adıyla oku... Yaratıcın o ve sen onun kulusun… Sen, Allah’ın adıyla okuduğun ve okuttuğun, toplumu eğittiğin zaman, Dünya’ya hükümden olursan…

***

Tarihteki gibi, sen yeniden Selçuklu İslam Devleti kurarsın... Yeniden, Osmanlı İslam Devleti Ordusunu kurarsın... Sen, eldeki ay yıldızlı, iman şuuruna sahip bayrağı, Allahû Ekber nidalarıyla yer yüzünün dört bir tarafında dalgalandırırsın... Ataların yaptığı gibi sen de yapardın... Ama nerde? Trajik bir hal var... İslam dünyası bilakis, küfrün sömürgesi altında, inim inim inliyor…

***

Sözde teknoloji ve sözde ilim adı altında bugün açıkça küfür sistemlerine hizmet eden bir İslam dünyası mevcuttur. Onun için ilerleme kaydetmesi mümkün değil… Demek ki, Kur’an’ı “Allah’ın adıyla okuması” gerekir…

***

İslam’ın gerektiği ahlakı toplumda, sosyal hayatta, siyasal hayatta, öğrenim hayatında, örf, adet, gelenek ve görenek hayatında yaşatması ve uygulaması gerekir… İşte onu yaşadığın ve yaşattığın zaman ancak yeni bir Osmanlı İslam devleti kurabilirsin... Dünyaya meydan okuyabilirsin... Selçuklu olursun, dünya keferetül fecerelerini sindirebilirsin.

***

Ama bunların hiçbiri yok.  Ekranlara bakıyoruz, gazetelere bakıyoruz, görsel ve yazılı medyaya bakıyoruz ve kalemşorlarına bakıyoruz, kalemlerinden, ağızlarından küfür akıyor, dinsizlik akıyor, imansızlık akıyor. Allah mefhumu hiç yokmuş gibi davranıyorlar. Sanki burası İslam memleketi değil de Washington, Berlin veyahut Pekin’miş…

***

Bu akılla, bu izanla, bu fikriyatla bir yere varamayız… Aklımızı başımıza almamız lazım. Tarih boyunca sahte kurtarıcıları alkışlayıp büyütmek ve onların gölgesine sığınmakla memleketin bir yere gidemeyeceğinin idrakine varmalıyız…

***

Kendi kendimizi aldatmaktan vazgeçelim… Ki kendi kendimize aldandığımız gibi diğer İslam camiasının tümünü de aldatmış oluruz. Onun için tarih hiçbir zaman yalan söylemez. Yalan söylemeyen tarih bin yaşasın. Ama yalan söyleyen tarihe de lanet olsun.

***

Yalan söyleyen tarihle, aba ecdat tarihini tersyüz edip değerlerin altını üstüne getirip bir toplumu küfür sistemleriyle yavanlaştırmaya hiç kimsenin hakkı yoktur. Olmamalıdır da… Ne var ki bugün başta Türkiye’miz olmak üzere tüm İslam dünyası aynı hali yaşıyor.  Bu itibarla bu menfi propagandayı teneke gibi ses veren birilerinin propagandasını devlet malzemesi yapmamalıyız… Yapıyorsak ve yaparsak, hiçbir yere varamayız.

***

Nitekim, hal-i âlem meydandadır. Cumhuriyet’i yüz yıl önce kurduk... İki hafta önce 100’üncü yılını kutladık... Peki kuruluş tarihi itibariyle, Cumhuriyet, Cumhurla barışık oldu mu? Hayır... Sadece devletin bazı siyasi simalarını millete pohpohlayıp milleti aldatma politikasıyla yönetmek olarak kullanıldı… Bize göre bu da çok büyük bir yanlıştır.  Yanlış olduğu gibi de memleketi ileriye değil, sürekli geriye götürür…

***

Bakın, yüz yıldan beri kurulan cumhuriyet eğer cumhurlu bir cumhuriyet olsaydı bugün teknolojimiz olurdu. Ama ne yazık ki teknolojimiz yok, sanayimiz yok, tarımımız yok.

Tek kelimeyle sanayi ve teknolojiden yoksun bir millet haline geldik.

***

Peki bu halle, nereye gidiyoruz?  Kendi kendimize bu soruyu sorup cevap bulmamız gerekir.

Ama ne soruyoruz ne de cevap arıyoruz. O zaman; sonumuz ne olacak? Yüz yıldan beri bu böyle gelmiş, böyle gidecek mi?

***

Türk bayrağı şühedaların kanını simgelemektedir. Yukarıdan da ay yıldızın kan gölüne yansımasıyla oluşan bir bayrak olduğunu söylemiştim. Bu bayrağı sadece kutsal olarak göstermek yetmez, mühim olan o bayrağın ruhunu topluma yaşatmaktır.

Göstermelik olarak bir bez parçası olarak göstermek millete bir fayda getirmez.

Bugüne kadar ülke bir yere varamamıştır ve bundan sonra da bu şekilde bir yere varacağı konusunda pek ümitli değiliz.

En derin saygı ve sevgilerimle.

Hayırlı Cumalar…