ŞİDDETİNİ GÖSTEREN KÜFÜR DÜNYASI!? (III)

Sevgili okurlar...

Yer küresi, özellikle de İslam ülkeleri hazin ve kahredici bir zafiyetle, bugün “Küfür dünyasının” egemenliğine boyun eğmiştir! Hak, hukuk, adalet, eşitlik, özgürlük ve bağımsızlık; hak getire! Tüm bunlar “küfür dünyasının” egemenleşen üstünlük sınıfına vaki ama vesayet altında inim inim inleyen ülke ve milletler için tabiri caizse nanik misali!

***

Yürek dağlayan kahredici durum ise İslam Dünyasının hal-i perişanlığı! “Zillete düşmüş” gibi… O iman şuuru, o İslam kardeşliği, o ümmet şiarı hak getire... Kur’an, Peygamber Efendimizin rehberliği ve de İslam Davası yekûn şekilde terk-i diyar edilmiş… Dava sen-ben üstünlüğü davasına dönmüş… “Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” misali, “bananecilik” hâkimiyeti altında her şey maddiyata köle olmuş!

***

Siyasi ve ideolojik kutuplaşma ise ha keza! Dil üzerinden, ırk üzerinden “üstünlük” taslamanın yarattığı hizipleşme! Batı ve batıla odaklı; “hipnoz” kesilme... Sömürgeci devletlerin ülke yönetimlerine entrikalı oyunlarla getirdiği liderlerin “piyonlukları...” İşte tüm bunlar ve tarihsel hadiselerden çıkarılmayan dersler rotasında; İslam dünyası “bölük pörçük” edilerek, güçsüzleştirildi!

***

Yoksa bir avuç Siyonist İsrail Yahudi’si, Amerika’yı da arkasına alıp, İslam dünyasını ezip geçebilir miydi? “Zillete” düşürebilir miydi? Ne yazık ki... İşte Filistin halkı, işte Gazze’de mücadele veren bir avuç insan... Yalnız başına, Yahudi’ye meydan okuyor... Başı dik, canı pahasına... Günde yüzlerce çocuk, kadın, genç katledilmesine rağmen, zerre-i miskal davasından ve toprağından taviz vermiyor... Peki, İslam ülkeleri? Ki 2 milyar Müslümanın bulunduğu bir dünyada, deve kuşu misali “başını kuma gömmüş…” Gelen vuruyor, giden vuruyor!

***

İslam dünyası “hasta adam” konumundadır… Bakınız, İslam Peygamberi Hz. Muhammed (S.A.V) Efendimiz diyor ki... “El-Mü'minu li'l-Mü'mini Ke'l-Bünyâni-l Marsusi Yeşuddu Ba'duhû ba'dan..”

Peki, hadisin yüce mealinde ne var… Şu hakikati içeren bir haykırma vardır… “Bir mümin, diğer mümin için birbirine dayanak olmalıdır, tıpkı tuğlalar nasıl birbirine yapışıp yıkılmaz duvar meydana getiriyorsa öyle olmalıdır.”

Yani, müminlerin kardeşçe hayatını sürdürmeleri lazım ki Yahudi düşmana karşı başı dik, alnı açık meydan okuyabilsin. Peki bu hadisin muhtevası İslam dünyasında vaki mi, değil?

***

Vaziyet yekûn şekilde; zilletliği haykırıyor... Ve bir değil, bin değil, milyon değil milyarlarca kez “yazıklar olsun bu hale” dedirtiyor… Üzülüyoruz, yüreğimiz kan ağlıyor... Birbirimizin yüzüne bakamaz hale geldik... İsrail fosfor bombalarıyla; Müslüman Gazze halkını katlediyor. Tüm dünya da seyirci... Bakınız Yahudi lobisine, ABD ve Batı endeksli planda, neymiş günde 4 saat “insani mola” verilsin... Ne için, sözde Gazze halkı topraklarından çıkabilsin…

***

Nasıl şeytani bir plan! Bir tarafta Gazze’yi insansızlaştırarak kendi “işgalci teröristlerini” oraya yerleştirmeyi planlıyor, diğer yandan askeri mühimmat depolayarak saldırılarını güçlü kılmaya çalışıyor... Ve bu duruma ne yazık ve hazindir ki; İslam dünyası dahil olmak üzere yer küresi “insanlığını kaybetmişçesine” destekliyor... Ateşkes diye görüyor… İşte Riyad’da yapılan zirve... Çıkan sonuç, “oturdular, konuştular, gittilerin ötesinde bir tık kadar” netice vermedi?

***

Sevgili okurlar…

İnanın ki yazıyı kaleme alırken, içim içimi yiyor... 80’ini aşmış yaşıma rağmen imkân olursa, Gazze’ye gider iman şuuruyla, çatışırım… Yukarıda Hadis-i Şerif’i okuduk; oradaki anlatıma göre mevcut İslam dünyası böyle olmamalıydı…Hucurât suresinin 13. Ayetine bakarsak... Ayetin yüce meali bize neyi haykırıyor…

“Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdar olandır.”

Kur’an bakın bize bunu emrediyor. Ama fiili durumumuz kahredici… Neidüğü belirsiz bir şekilde kime hizmet edeceğimizi bilemez hale geldik… İsrail içimizi kanatıyor. Mevcut İslam dünyasının hali ise, yüreğimizi dağlıyor…

***

Demem o ki; İslam dünyası “Kur’an ve Peygamberin davasını” bırakıp ne yazık ki “maddiyata” meyil etmiştir… Yoksa İslam İşbirliği Zirvesinde, Siyonist İsrail’e “ümmet şiarıyla” bir fiili müdahale çıkması gerekirdi. Ama yok? Üç devlet muhalefet ediyor... İsrail’i adeta sahipleniyor, bel çıkıyor... Girişilen “insani soykırımı” haklı görürcesine bu tavrı sergiliyorlar... Başta da Suudi Arabistan geliyor... Direnç gösteren, “eylem planı öneren, müdahalenin gerekliliğinin altını” çizen tek bir lider var, O da Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan…

***

Öyle inanıyorum ki Erdoğan o zirveden “üzgün ve hüzünlü” ayrılmıştır... Kendi ifadesiyle, “İslam dünyası böyle olmamalıydı?!” Millet olarak, olup bitenin farkındayız… Onun için de diyoruz ki “Ah ki ah...” İslam devletleri içerisinde, bir iki tane Erdoğan gibi devlet başkanı olsaydı, ortaya koyacakları dirayetle; İslam dünyasını diriltir, Siyonizm’in üstesinden gelmişti...

***

Ama nerde? Suudi Arabistan başta olmak üzere Bahreyn ve Kuveyt buna iştirak etmedi. Bu İslam dünyasına, İslam davasına ve Gazze’de katledilen Müslüman halka ihanet değil midir? Kimin elinin kimin cebinde olduğu belli olmayan bir İslam dünyası var?

Ben bunları gördüğüm için, kendi penceremden bakıp irdelediğim için, haykırarak ifade ediyorum… Erdoğan, İslam dünyasının hem lideri hem de Müslümanların umut beslediği bir şahsiyet! İlim ve izanıyla, cesaretiyle, ciddiyetiyle İslam’a hizmet ediyor ve İslam ülkelerinin başındakileri de ciddiyet ve sadakate davet ediyor.

***

Onun için mevcut halle İslam dünyası bir yere varamaz diyorum! Çünkü sadakat yok, tam tersine hamakat var. Yani dürüstlük yok, ahmaklık var. Dolayısıyla herkesin elini taşın altına koyması lazım ki küfür dünyasına özellikle Yahudi azınlığına karşı alnı açık, başı dik bir dünya haline gelinebilsin... Aksi takdirde çok geride kalırız ve davamızı kaybederiz.? Ki kaybetmekle yüz yüzeyiz…

En derin saygı ve sevgilerimle.