SKANDAL UCUBE BİR KARARLA DAHA KARŞILAŞTIK!?

Evet, sevgili okurlar...

Cumhurbaşkanımızın “MÜCADELEMİZ HEM KOVİD, HEM DE IRKÇILIK VİRÜSÜYLEDİR” ifadesi, dünkü yazılı medyanın sürmanşetlerine taşınmıştı.

Cumhurbaşkanının değişik ifadeleriyle basına yansıyan haberin özeti şöyle...

 “Cumhurbaşkanı Erdoğan, Amerika’daki Müslümanlara video konferans ile seslenirken şöyle dedi;

İslamofobi virüsü ile de savaşıyoruz”

Amerika Müslüman Cemiyetinin 23. Yılı kongresine video konferans yoluyla bağlanan Başkan Erdoğan, Müslümanların yaşadığı atalet ve gafletin İslam düşmanlarını azdırdığına işaret ederek, “bu yıl sadece korona virüs salgını ile değil, İslam düşmanlığı virüsü ile de mücadele ediyoruz...”

***

Sevgili dostlar...

Cumhurbaşkanımızın zat-ı devletlerinin, gerçekten sözde muasır medeniyet dünyasındaki verdiği mücadele, her sene olduğu gibi bu sene daha fazlasıyla görünüyor.

Hem kovid-19 virüsüyle hem de küfür dünyasının İslam’a karşı beslediği kin ve nefrete karşı da katlamalı olarak mücadele veriyor.

Cihadını sürdürüyor...

Bu mücadelede de Allah’ın izniyle hep başarılı oluyor ve olacaktır.

Bu bize göre inayet-i ilahiyedir.

Başkan Erdoğan’ın ihlâsla, samimiyetle verdiği mücadele doğrultusunda yüce Allah da onun yerini dolduruyor, boş bırakmıyor.

Bu hususta bu inancımız kesindir.

Amma velâkin dünyaya karşı verilen böylesine kutsal mücadeleye Türkiye’de gölge düşürmek isteyenler var.

Özellikle Güneydoğu Anadolu ve özellikle de Diyarbakır’ımızdaki bürokraside dar zihniyetli bazı görevlilerin dar çerçevedeki düşünceleri, her gün biraz daha halkı hem Cumhurbaşkanından, hem de AK Partiden soğutuyor.

Hatta nerdeyse devletin böylesine antidemokratik ucube bürokratlarının yarattığı kanunsuzluklar, hukuk dışı işlemler yüzünden vatandaşa ve kamu vicdanına pes dedirtmiştir.

“Artık yeter” demek zorunda kalıyor insanlar.

Zira kırk yıldan beri bu bölgede PKK terör örgütüyle mücadele veren devlet, bu mücadeleyi tam manasıyla sonuçlandırmamış ise de son Cumhurbaşkanımızın kudretli talimat ve direktifleri doğrultusunda, İçişleri Bakanı çalışma azmini daha da artırmış ve PKK terör örgütüne karşı devlet mücadelesini zirvelere tırmandırmıştır.

Ama her nedense Güneydoğu Anadolu’ya ve Diyarbakır’ımıza iyi düşünen, iyi iş yapan, devletle milleti birbiriyle uzlaştıran bürokratların yerine tam tersine bazı bürokratlar atanıyor...

Ve bu yoz düşünceye sahip bürokratlar, halka verilmesi gereken hizmet yerine ne yazık ki “hezimet”, antidemokratik hukuk dışı keyfiliklerde bulunuyorlar..

Ki yaşananlar ayyuka çıkmıştır.

Özellikle bölgeye genç yaşta gönderilen bazı kaymakamlar, kayyımlar, ne yazık ki devletin adil yasalarını uygulamak yerine tam tersine antidemokratik, hukuk dışı keyfiliğe dayalı uygulamalar yapıyorlar.

Bunları söylerken tümünü kastetmiyoruz tabii ki.

Özellikle kayyımlık görevine de atanan çok değerli ve başarılı kaymakam, vali ve vali yardımcılarımız da vardır.

* * *

Sevgili okurlar.

Fazla başınızı ağrıtmayalım.

Diyarbakır İlçemizin Kayapınar Kaymakamı Ünal Koç, bir hafta önce arsa mafyalarını cesaretlendirerek çok yanlış, hatta bilmeyerek değil de bilerek bu yanlışlığa imza atmış durumda.

Şöyle ki;

“2015'te satın aldığı arsanın işgal edildiğini tespit eden Diyarbakır’daki bir girişimci firma, hakkın yerine getirilmesi için, işgale müdahale yapılması yönünde başvuru yaptığı Merkez Kayapınar Kaymakamlığı’nın skandallar zincirini ortaya koyan keyfi uygulamasıyla karşılaştı.”

Bize göre Cumhurbaşkanımızın; İslam düşmanlığı yapan ve Türkiye’ye karşı kin ve nefret gözüyle bakan dış mihraklara karşı verdiği mücadele kadar, dönüp Güneydoğu Anadolu’daki keyfiliğe dayalı antidemokratik, mezalim saçan ve kilit noktalara getirilen bazı yanlış bürokratlarla da mücadele etmesidir..

 Onları, görmeli ve üzerlerine eğilmelidir.

Devletin manevi şamarını da yüzlerine atarsa, daha fazlasıyla kamu vicdanını rahatlatır.

Ve her şey yerli yerine oturur.

Hele ki şu Kayapınar ilçesinin kaymakamı, hatta Belediye Başkanvekili görevini de sürdüren Kayyım Ünal Koç, bir hafta önce Kaymakamlığına bağlı olan Talaytepe mevkiinde devletten yani TOKİ’den satın alınan tapulu arsanın gasp edilircesine işgal edilmesi şikâyeti üzerine, almış olduğu kararlar akla ziyan...

Kayapınar Kaymakamlığı “3091 sayılı Tapulu Taşınmaz Mala Yapılan Tecavüzlerin Önlenmesi Hakkında Kanunun Uygulama Şekli ve Esaslarına Dair Yönetmeliğini” hiçe sayarak, taraflı davranarak, arsayı yasa dışı işgal eden, üzerine bina, bahçe ve ahır inşa eden kişilere prim verircesine hakkı hukuku adeta çiğnemiştir.

“Vali ve Kaymakamların görev ve yetkilerini belirleyen 3091 sayılı yasanın 19. Maddesini görmezlikten gelerek ihlal etmiştir.

Kayapınar Kaymakamlığı, adeta hukuk garabetine imza atarak, arazi mafyasına ve işgalcilerine davetiye çıkardı.”

* * *

Buradan, özellikle İçişleri Bakanı Saygıdeğer Süleyman Soylu Bey’e seslenerek şöyle diyoruz;

Sayın Bakan!

Lütfen, Allah aşkına!

Yıllardan beri bu yöre insanının PKK terör odaklarına karşı çektiği çile ve ızdıraplar yetmiyormuş gibi bu kez tam tersine o HDP’li yerel yönetimleri aratan sizin atadığınız bazı Kayyımlar ve Kaymakamlar, halkın yeniden nerdeyse HDP anlayışına ısınmasına neden oluyorlar.

İşte Diyarbakır’ın Kayapınar ilçesinin Kaymakamı olan Ünal Koç, keyfiliğe dayalı yöremizde ve Diyarbakır’ımızda çok kirli işlerde çalışan zorba, feodal yapıya nerdeyse devleti yandaş gösterircesine skandal ve ucube bir karara imza atmıştır.

Yani 3091 sayılı kanunun gerek 19. Maddesi olsun ve gerek 20. Maddesi olsun, sanki hiçbir şey olmamış gibi haklı tapu sahiplerini ve devleti mağdur etmiştir.

Zira hem tapu sahibine hem de devletin parkına da tecavüz edilmiştir.

Zorbaları, arsa mafyasını şımartırcasına yanlış karar vermiştir.

Haklının hakkını elinden alıp haksıza teslim etmiştir.

Bu yanlışlığı, bu skandal ve ucube kararın giderilip yeniden düzeltme cihetine gidilmesi için, bir müfettiş heyeti tarafından gerek bu dosyanın ve gerek Kaymakam Koç’un diğer bazı uygulamalarının incelemeye tabi tutulmasıyla, birçok yasadışı uygulamalar tüm çıplaklığıyla ortaya çıkacaktır diye düşünüyoruz.

Ve gerekenin yapılmasını kamuoyu adına zat-ı âlinize sunuyoruz.

Siz eğer keyfiliğe dayalı yanlış işleri yapan ve layık olmayan bürokratları kilit noktaya getirirseniz, bu halk ne yazık ki yeniden HDP unsurlarını arayış içine girecektir.

En derin saygı ve sevgilerimle.