YÜCE İSLAM DİNİ HİÇBİR KİRLİ AMACA ALET EDİLEMEZ!? (II)

Evet, sevgili okurlar.

Bilindiği üzre Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü" nedeniyle bir mesaj yayınladı.

Erdoğan Çalışan Gazetecilerin Gününü kutlarken şu mesajı verdi...

 “Türkiye olarak basın özgürlüğünden hiçbir zaman vazgeçmeyeceğimiz gibi, bu kavramın istismar edilmesine de, içeride ve dışarıda ülkemiz aleyhine kara propaganda için kullanılmasına da asla müsaade etmeyeceğiz..”

***

Bakınız, sevgili dostlar.

Cumhurbaşkanı, inceden inceye kapsamlı bir düşünceyle olayların üzerine nasıl da gidiyor?

Kangrenleşen mevzulara nasıl da parmak basıyor ve kilit noktalara dikkat çekiyor...

 “BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNÜN İSTİSMAR EDİLMESİNE MÜSAADE ETMEYİZ” diyor.

Biz de dünden beri sohbetimize başlık olarak kullanıyoruz...

“YÜCE İSLAM DİNİ HİÇBİR KİRLİ AMACA ALET EDİLEMEZ” diye...

Bir değil, binlerce kez bunu haykırarak ifade ediyoruz...

***

Sevgili dostlar...

“İslam dini kirli amaçlara alet edilemez” dediysek, Cumhurbaşkanımızın söylemlerine paralel olarak bugün de diyoruz ki; “Basın özgürlüğü kirli amaçlara, kirli sola, iğrenç Marksizm’e, düşman PKK’ya, hele hele aziz Kürt milletimizi istismar edip Ermeni potasında eritmeye çalışan hainlerin amaçlarına da alet edilemez...”

İstismar edilemez..

Böylesine hıyanet anlayışların da gözyaşlarına bakılamaz.

Cumhurbaşkanımız sağ olsun.

Gerçekten her şeye muttali bir devlet büyüğüdür.

“İnce eleyip sık dokumakla” olayların üzerine gidiyor ve yakalıyor.

Bu itibarla tebrik ediyoruz ve kutluyoruz..

Allah razı olsun diyoruz.

Dış mihraklara köle olan içimizdeki hainlerin hıyanetine, edepsizliğine, şerefsizliğine bu millet artık gözlerini yummaz ve yüz çeviremez...

İlla mukabele edecek, illa onları suçüstü yakalayacaktır.

Kamu vicdanı bu yöndedir.

Özellikle Mezopotamya’da vücut bulan ve Mezopotamya’nın kutsal topraklarını kendi kirli emellerine alet ederek ikide bir bu ismi kendi adreslerine unvan olarak kullananları görüyoruz...

Sözde “biz bu coğrafyanın evlatlarıyız” diyerek Mezopotamya’nın değerli coğrafyasını küfür ve inkâr, yani inançsızlık ve imansızlık ideolojilerine gölge edenleri de görüyoruz...

Bu rotada yola çıkanları da görüyoruz...

Ki bunların tüm çıplaklığıyla gerçek yüzleri ortaya çıkmıştır.

***

Bakınız, Mezopotamya diyoruz...

Mezopotamya, Orta Doğu'da, Dicle ve Fırat nehirleri arasında kalan bölgenin adıdır.

İslam güneşi buralara kadar gelip doğuşunu gerçekleştirmiştir...

Sahabe-i kiram bu coğrafyayı şehitlerin kanıyla sulandırmıştır...

Şanlı hilali ve İslam güneşini Osmanlı dönemine kadar  taşımıştır..

Ki Osmanlılar da Avrupa’ya kadar götürmüşler.

Şanlı hilalin kırmızı zemini, şühedaların kanını yansıtıyor.

Şanlı hilal de; I. Murat cephede bir gece dolaşırken, şanlı hilalin şehitlerin göle dönen kanına yansımasını görüyor...

O günden itibaren, ay yıldızlı bayrak olmuştur...

Ama ne var ki; İslam’ın doğduğu tüm coğrafyalar son iki asırdır ne yazık ki küfrün, inkârın çamuruyla sıvanmaya çalışılmıştır.

Ama hiçbir şey de yapamamışlardır.

Mezopotamya coğrafyası özellikle yüce İslam coğrafyası olarak tarih boyunca nitelendirilmiştir.

Çok büyük ulema, meşaik, ehl-i tasavvuf ve gerçek din adamlarını bünyesinde yetiştirmiş bir coğrafyadır.

Bu coğrafya hiçbir kirli ele, hele hele Ermenistan olarak göstermek isteyen hain anlayışlara geçit verilemez.

Kimse bu coğrafyanın adını başka amaçla kullanmasın ve kullanamaz da.

Tıpkı Dicle Nehrine Ermenice “TİGRİS” adını kullanarak kamu vicdanına unutturmak maksadıyla “Dicle” kelimesini ortadan kaldırıp “Tigris” kelimesini kullananlar gibi...

Bilindiği üzre “Tigris” kelimesi Ermenice Dicle Nehrinin adıdır.

PKK yandaşları, yani 1915 intikamının peşine düşen bazı Ermeni kalıntılarının kullandığı bir kavramdır; Tigris!!.

Bu kavram hem bazı inşaat firmalarında, hem de Diyarbakır’da yayınlanan bir Gazetenin adı.

Araştırmalarımıza göre bu kavramı kullananların uzantıları 1915’teki olaylara dayanıyor, intikam olarak Ermeni olaylarını hatırlatarak bir yadigâr olarak, “Tigris” ismini canlı tutmaya çalışıyorlar..

Evet, iki günden beri yazımıza başlık olarak kullandığımız “YÜCE İSLAM DİNİ HİÇBİR KİRLİ AMACA ALET EDİLEMEZ” ifadesinin manası, İslam dini kimsenin kirli emellerine alet edilemeyeceği gibi, kirli emmelerin peşine düşen insanların da bazı kavramların arkasına saklanarak kirli amaçlarını gizleyerek “Mezopotamya” gibi, “Tigris” gibi kavramları kirli emellerine alet edemezler.

Kullanamazlar.

Kullandıkları takdirde de gerçek kimliklerinin ortaya çıkacağının da farkında olmaları gerekir.

Artık bu coğrafyada, bu memlekette, özellikle Türkiye’de inanan milletimiz uyanmıştır.

Kimlerin nereden koştuklarını da millet biliyor, fark ediyor.

Gerçek kimliklerini ne kadar saklarlarsa saklasınlar…

Kesinlikle bu uzantının bir Ermeni-Kürt coğrafyasını yeniden ortaya koyup, başta ABD olmak üzere diğer dış mihraklarla ortaklaşa Türkiye aleyhinde adeta bir misyonerlik faaliyeti gibi çalışmakta olduklarını biliyoruz.

Milletimiz de bunu çok iyi biliyor.

Devletimiz de bunu çok iyi biliyor.

Tabiri caizse, Hindistan’daki Sağır Sultan dahi bunu anlamış durumda (!?)

En derin saygı ve sevgilerimle.