“TALANA SUSKUN KALANLAR..!”
Geçtiğimiz hafta perşembe günü “Araziler talan ediliyor” başlığıyla, yazı kaleme aldım!.. Mevzu, Dicle Üniversitesi kampüsü içerisindeki, araziler!.. Çevresinde, mantar gibi inşa edilen villalar.. Ve bu kulvarda oluşan sitelerin, Üniversite arazisi kadar, Milli Emlak’a ait hazine arazileri.. En önemlisi de, dokunulmaz, işgal edilemez diye yasa koruyucusu olan, meralar!..
***
160 dönüme yakın, arazi!.. Yılların sirayeti, yönetimlerin çark eksenli keyfiyeti.. Pek tabi ki, ilgili ve yetkili makamların da, çarka bir şekilde, çanak tutmalarıyla, oluşan bu fecaat yağma!.. Bölgenin hızla betonlaşması, 27 bin dönümlük Üniversite kampüsünün, kuşa döndürülmesini konu etmiştim!.. Ve yüksek sesle demiştim ki; mevcut hal içinize siniyor mu diye…
***
İşte bu yazım, kaç gündür yüksek dozajlı bir yankıyla kent gündeminde!.. Diyarbakır ahalisi ve de okurlarım tarafından pür dikkatle paylaşılıp, yeniden değer katan mesajlarla kıvam aldı.. Kadim şehirde yaşayan, uzak kentlerde olan hemşehrilerimiz, Dicle Üniversitesiyle hayat hikayesi olanlar aidiyet duygusuyla, kent milliyetçiliğiyle duygularını aktardılar!..
***
Mesajlar karşısında duygulanıp, mutlu oldum!.. Şehir üzerinde düşünmenin, söylem geliştirmenin, olumlu veya olumsuzlukları uyarı, düzeltme, doğrusunun ihlale gelmesi yönündeki telkinlerin, yansıtılmasının, önemi!.. Hakikatlerin içtenlikle desteklenmesinin yarattığı artı değer!.. Evet okurlardan gelen mesajların, yorumların, istek ve taleplerin hepsini, buraya aktarmam mümkün, değil!.. Mekan kısıtlığı var!..
***
Bilaistisna gelen hemfikir olunan, siyasi nüfuzla yapılan atamaların, ülkenin ve toplum açısından hayati öneme haiz bazı kurumları, vahim derecede atıla düşürdüğü!.. Eğitim, Sağlık, Hukuk ve de Üniversiteler!.. Ehil ve liyakat ölçüsünden ırak, bireysel siyasetin egemenliği altında, işlevsiz, üretim ve verimden uzak, kifayetsizlikle, çıkar ve menfaati önceleyen, bir anlayışın otoritesi hakim!.
***
Sözü, okurun diyerek, Mehmet Ali Bars'a kulak verelim.. Merhum Kazancı Bedih’in “Karşıki dağda talan var talan” türküsüyle, Dicle Üniversitesindeki arazi talanına dikkat çeken, yazımıza şu uzun notu döşemiş!.. Üniversite’nin tarihini de özetle aktardığı fikri beyanına hiçbir dokunuş ve redakte etmeden aynen aktarıyorum..
***
“— Diyarbakır’ın değerli insanlarınan çabası ile 1970’lerde bu Üniversite kuruldu. 13 köyün arazisi boşaltılıp bu üniversitenin mülkiyetine verildi. Ben de ilk seneler Fiskaya’da ve son senemi karşıdaki üniversitenin tıp fakültesinde okudum ve şu anki üniversitenin ilk mezunlarındanım.
***
“— 1982’de Kenan Evren devlet başkanı iken açılışa gelmişti. Biz de öğrenciler olarak oradaydık. Diyarbakır halkı bir diktatörün açılışına pek gelmemişlerdi. Bir nevi protesto etmişlerdi. O da kasıtlı olarak projede olan köprüyü iptal etmişti. Değerli hocamız ve üniversitenin kuruluşunda çok emeği olan rahmetli Prof. Dr. Selahattin Yazıcıoğlu rektördü.”
***
*— Köprünün iptalinden dolayı istifasını verdi. Çok sene sonra köprünün daha basiti bir şekilde yapılabildi. Ancak o güzelim üniversite arazileri sonradan gelen bazı yönetimler ve rant çevrelerince müteahhitlere peşkeş çekildi. Araziler talan edildi. Üniversitenin gelişmişliği kısır döngüye dönüştü.”
“— Koca üniversiteyi, bilim yuvasının mülklerini tarumar ettiler ve daha da devam ediyor. Acaba o güzel, değerli insanlar, değerli hocalarımız bugünleri görselerdi ne derlerdi. Kahırlarından ölürlerdi.”
•
***
Muhitin Talay. Tek satırlık cümlesinde, çarkın kısır döngüsüne dikkat çekerek, şöyle diyor.. “— Biz hırsızı ve hırsızlığı içimize sindirmesek de bunlara alıştık, çünkü onlar artık güç sahibidirler, biliyorsunuz yasalar güçlüden yanadır.”
***
Nuri Sınır.. 12 Eylül’ün kader arkadaşlarımızdan.. 78’liler harekatının öncü ismi.. “Üniversiteyi tüm o arazileri ile beraber, geleceğin bilim yuvası ve insanlığa hizmet düşüncesi ile kuranları saygı ile anıyorum” diyerek, başladığı notunda, şu yorumda bulunmuş… Diyor ki;
***
“— O üniversiteyi rant kapısı haline getirenleri de şiddetle kınıyor ve lanetliyorum. Bu ülkenin, bu ülke yöneticilerinin, atamalarda, yönetmede ranta yönelik anlayışları insanlığı ortadan kaldırdı. Gelip gidenler, nereyi, nasıl soyacaklarının hesabı ile her şeyi berbat ve talan ettiler. Çok geniş ve gerçekten herkesin elini taşın altına koyması gereken bir konu.
***
“— En başta siyasal iktidar ve siyasal iktidarın kent temsilcileri. Atama ile üniversiteye yönetici atar isen, atayan gücün menfaatine çalışır yönetici. Atıl kalan siyasi partiler, sivil toplum, sivil toplum örgütleri, valilik ve daha nice yöneticiler. Kırklar dağındaki olumsuz ve rantçı zihniyete karşı yıkımla cevap veren siyasal iktidarın temsilcileri bu konularda neden sessiz. Çünkü rantın sahipleri bu işi tekellerine almış durumdalar.”
***
“— Ömer bey, var olan güçsüz Diyarbakır basını, dertleri deşer, arşive bırakır kentin problemlerini. Bu makalenizin bir şeylere başlangıç olmasını dilerim. Bir kent insanı olarak, bu tabloya karşı çıkmak ve yapılacak çalışmalarda görev alma sorumluluğu ile herkesi bu talanı durdurmaya davet ediyorum. Bu kent her şeyi ile bizim, talana sessiz kalmayalım..
***
Sevgili okurlardan gelen her satırı kadim şehir açısından “bir dokun, bin ah işit” gerçeğiyle, ber kez daha mevzuyu buradan, haykırarak aktardım!.. Umarım ve beklentim odur ki, bir önceki yazımda içinize sindiriyor musunuz cümlesiyle, çağrıda bulunduğum, kentin seçilmiş ve atanmış, dinamikleri, söz sahibi yetkilileri, talana dur deyip, talancıların yakasına yapışırlar..!
***
Çünkü, el konulan, işgal edilen, çökme yapıp talan edilen arazilerin bilaistisna hepsi, kadim şehrin 7’den 70’ine ait, hakkı, hukuku var!.. Bu haksızlığa, neşter vurulmalı.. Sevgili dostum Nuri Sınır’ın da ifade ettiği gibi, “bu talana dur dememiz gerekir!..”
GÜNÜN SÖZÜ..
Bir şehrin ruhunda kent milliyetçiliği vaki değilse, her türlü kötü muameleye kapı aralamıştır!..