Görüş Bildir

KALEMİN DİLİ

ACZİYETLERİNE ACIYORUM!…

Evet, "acziyetlerine acıdığım" gibi!.. "Çamur ahlaklarına ve fikirlerine de", gülüp geçiyorum!.. Ve; "onlara, onların iğrençliklerine hadi oradan, sizi zavallılar" diyorum!!…

***

Gerçek şudur ki!.. Böyle bir yazıyla, savunma refleksi, ya da "cevap verme" gibi, bir hal-i durumla, okurumun karşısına geçtiğim için de üzgünüm… Ve, okurlarımdan da özür diliyorum… Beni bağışlasınlar.. Ama ne dersin!.. "Havlayan itlere de" hoşt demek elzemdir ve gereklidir…

***

Şunu net ifade ediyorum… Öğretmen evi… Açılan dava.. Hazırlanan iddianame.. Muhtevası.. Sanıkları da, müştekileri de; "beni bağlamaz".. Ki umurumda bile değildir.. O iş yargının işi… Hak, hukuk, adalet ne karar verir bilmem!… Beni de, ilgilendiren bir durum değildir...

***

Ama, şahsıma, 40 yıllık mesleki geçmişime, kalemime, düşüncelerime, mesleki ilkelerime, "salya" akıtma, sindirme" gibi, nasıl "çamur atarız ahlaksızlığına" soyunan ve soyunun emrini verenlere, zerre-i miskal taviz vermem!… Ki, pervam da yoktur..

***

Kimse de, algı üretme operasyonuyla, "dizginleme" noktasında kalemime ve dilime "pranga" vuramaz… Ki, "beni bilen biliyor" bu noktada!.. Çizgimin, hiç bir şekilde değişmediğini, devlet-i aliye de, ahali de, bizatihi "salya akıtıcılar" dahi çok iyi biliyorlardır; kimseye eyvallahımın olmadığını!!..

***

Ki, yazdıklarımız da yazılı mevkutede yer almaktadır!.. Konuştuklarımız da, görüntülerimiz de… Hepsi arşivlerde açıktır… Mevzuyla alakalı, konuştuklarım da, yayınladıkları, tapelerde yer almaktadır!.. Yani gizli-saklı bir durumumuz yoktur, olamaz da!...

***

Vaki mi, bir tek kişi "tek bir satırının", mesleğime "halel" getirdiğime dair bir söz söyleyebilecek hali!!.. Bugün değil, 40 yılı masaya yatırarak, sorgulatarak, hodri meydan diyerek, ne mümkün diyorum!!?… "İmasına bile" tahammül etmem, fırsatta vermem!… Tamahkâr da olmam..

***

Gelirsek, şahsıma dair akıtılmak istenilen salyaya!… Birebir, yasadışı-korsan, örgüt ilişkili, ajans denilen tetikçi bir yayın!!!.. Ve, tetikçi ajansın müşteki diye "savunduğu" eski Milli Eğitim Müdürü Feysel Taşçıer'e dair, yazdığım yazılar!!… Ve yayımlanan haberin "son satırına" ilişkin bilinmesi gerekenler… Şöyle ki..

***

BİR… Yayımlanan "tapelerin" tek bir satırında, "suç teşkil" edici bir ifade, söylem, ima söz konusu mu..? DEĞİL.. Şahsım açısından, bir menfaat, rant temini, ya da herhangi bir talep, beklenti istek, çıkar istemi söz konusu mu..? DEĞİL…

***

İKİ… Telefon görüşmelerimle alakalı, "suç teşkil" eden, herhangi bir, durum söz konusu değilken… Kişiler hakkındaki, telefon dinleme kararında, "benim de" dinlemeye takılmam, o görüşmelerimin de, tapelerde yer alması, kadar doğal bir şey var mı?… Takip edilen ben değilim ki?..

ÜÇ… Hal bu iken, savcılık hiçbir şekilde başında bulunduğum kurum ve şahsım yönünde; "suç" unsuru olabilecek, herhangi bir bilgi, bulgu, delil, belge yok iken; "neden durduk" yere, dahil etsin, soruşturma açsın, ya da gelin ifade verin desin ki?...

***

DÖRT… Müşteki görünen, Eski Milli Eğitim Müdürü Feysel Taşçıer'le alakalı, "haber ve yorumumun", örgüt sözcüsü ajansın, öğretmen evi soruşturmayla, ilişkilendirilmesi; "asıl amacını" ifşa etmektedir.. O da şu, Çüngüş ilçesinde ortaya çıkan "hijyen sertifikası" usulsüzlüğünün, "üstünü örtmektir?"..

***

BEŞ… Kaldı ki, Çüngüş İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünde "pandemi" dönemi olmasına rağmen, "yüz yüze" sözde eğitim verilip, ilçenin nüfusunu aşan oranda "kursa katılım" gösterilip, her kişiden biner lira para alınması, "yolsuzluğunu", salt ben yazmadım ki… Bir çok yayın kuruluşu yazdı?…

***

ALTI… Ki, ilk yazan da Diyarbakır Söz ve ben değildim?.. Örgüt sözcüsü ajans, kendini tıklasa dahi, "olayın şeceresi" karşısına çıkar!… Kaldı ki, yazımda ifade ediyorum?.. Çüngüş ilçesinde, 13 milyon lirayı bulan, 15 bine yakın "verilen sertifika" usulsüzlüğü ve yolsuzluğuyla alakalı; "günün" idarecileri, görevden alınmıştır?…

***

YEDİ… O müşteki denilen Taşıçer'in "görevlendirdiği" müfettişin ilk hazırladığı raporda, "işi hasır" altı etmeye, çalıştığı, İlçe Kaymakamının diretmesiyle, ikinci kez müfettişlik olduğu, sonrasında yargıya intikal ettiği, hakikati orta yerde iken!.. Bir gazeteci olarak; yaşananları yorumlamak, mesleki gereklilik ve yerine getirme değil midir?.. En önemlisi de, "benim bu olaylarla ilgili bilgim yoktur" beyanında bulunan İl Müdürü Taşçıer'e, "ilçede bunlar yaşanıyor, senin nasıl haberin olmaz" diye bir söz söylenilmez mi?..

***

SEKİZ… Kaldı ki, Çüngüş'te ortaya çıkan ve kamuoyuna yansıyan "usulsüzlük ve yolsuzluk" olayı ile öğretmen evi soruşturmasının, arasında aylarca zaman dilimi bulunurken, "ilişkilendirme" gibi, hiçbir ahlaki değerle ölçülemez aklı, her yönüyle "psikolojik" bir ruh halinin dışa vuruşu değil de nedir?  Ki, haberin genel muhtevası da, bunu gösteriyor… Sormak lazım, Taşçıer'e bu kadar yazıldı-çizildi "tek bir tekzip, dava, tazminat gibi" bir dava açmışlığın ve suç duyurun var mı?… Yok...

DOKUZ… Taşçıer Çüngüş'teki olayın ardından doğal olarak Diyarbakır İl Valisi Münir Karaloğlu'nun istemi, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'un da onay vermesi üzerine; İl Milli Eğitim Müdürlüğü görevinden "el çektirildi.." Kaldı ki, hakkında yürütülen soruşturmaların da, haddi hesabı yok!…

***

ON… Örgütün sözcüsü olan ajansın, "Öğretmen Evi soruşturmasına" dair seri şekildeki haberlerinin ana teması, Taşçıer'in Çüngüş "usulsüzlüğü ve yolsuzluğuyla" alakalı, algı üretip, mağdur pozisyonuna sokup, bizden intikam alma gayretidir… Ki, Taşçıer'in, HDP Diyarbakır Milletvekili İmam Taşçıer'le "akrabalığı" aynı "köylü" olması, "soyadının" da aynı, olması!.. İşin sözcülüğüne örgütün sözcü olan ajansın " rol alması, haşinliği" tesadüf değildir..

***

SONUÇ… Tabi, organizasyonda, yıllar yılıdır AK Parti'nin "sırtında" sülük gibi, yapışıp kalan, AKP'lilerin de, danışmanlarının da, Taşçıer'le "aynı safta" yer alıp, onu Diyarbakır'a İl Milli Eğitim Müdürü olarak, "göndermeleri de", göz ardı edilemez bir noktadır!…

***

 

Salya akıtmaya yönelik haberde söz edilen "ses kaydının da" işlenilmesi, "çamur at izi kalsın" sinsiliğinin en bariz, kirli niyetin deşifresidir.. Çünkü, o kaydın, o ses bandının "kim tarafından, kimler aracılığıyla" servis edildiği, herkesin malumudur… Ki, Taşçıer de, Taşçıer'in ilişki kurduğu çeteler de iyi biliyorlar.. Bir de açılan dava var, kim kime kumpas kurduğuna ilişkin… İşte bu haberin, içerisinde bunun kullanılması; "acziyetlerinin" en dibidir!…

***

Velhasıl… Söylenecek çok söz var.. Ama, ben değerli okurlarımı bu "acziyet düşkünleriyle" fazla meşgul etmek istemiyorum.. Zihnimi de, onların "lağım" anlayışına, yormakta istemiyorum!… Sadece, okurlarımın hakikatleri bilmeleri açısından, mevzuya "açıklık" getirmek istedim!.. Özeti de bu!…

GÜNÜN SÖZÜ

Edep aklın tercümanıdır, herkes edebi kadar akıllı, aklı kadar şerefli, şerefi kadar değerlidir.

 


Bu Makale 1291 kere okunmuştur.