ÜÇ MAYMUNU OYNAMAK!

Bilemiyorum;
Atasözü mü, yoksa birçok deyim gibi lügatımıza zorla dâhil olmuş bir ifade anlatımı mı?
Doğrusu;
Pek kesin bir fikre sahip değilim.
Ama şu var; "anlatım ve özü" itibariyle cümle değer ölçüsüne sahip.
Yoksa;
Şu üç maymunu "masamıza" süs olarak koyar mıydık?
Ya da;
Söylenmez ama ifade edilir cinsten, "renkli kâğıda" not aldırır mıydık?
Sanmıyorum!
Muhtevası "hayli" ağır ve derindir.
Tabi;
Mevzuu "öncü" noktasında akil olmayı gösteriyorsa da.
Aslında "derin" hayat felsefesinde; "kaçan akıl" anlamı içermektedir.
Şöyle ki;
Üç maymun oyunun hadisesi.

***

Birçoğumuz,
Cümle kurarken, ya da birşeyi ifade ederken;
Görmedim. Duymadım. Bilmiyorum.
Noktasındaki üç ifadesi "Üç maymun" oyunu olarak kullanırız.
Ne kadar da; "kolay olsa gerek".
"Amaaan bana ne ya?" demek!
Öyle ya; "kolayı seçmez, tez elden sıvışıp kaçmak".
Bencil.
Vurdumduymaz.
Ve Adam sendeci.
Ha. Buarada; bu "eksende" bir de deyimler var?
Hani "koca hadiselerin" vuku bulmasından sonra söylenir; "Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın" diye!
Kolayı seçmek!

***

Ama bu üç maymunun bir de diğer yüzü vardır.
Yani "olması gereken" ve "akil" ifade eden; yüzdür bu.
Şöyle ki;
Görmedim'in karşılığı "görmektir"
Duymadım'ın karşılığı "duymaktır"
Bilmiyorum'un karşılığı "bilmektir"
Evet.
Görmek. Duymak. Ve bilmek.
Açalım; ne hikmettir bu yüz!
Hadise ne ise?
Tanım ve ifade neyi "mayalıyorsa" önemli değil.
Hali hazırı;
Sorumluluktur, çabadır, mücadeledir, sahip çıkmadır, direnmek ve direnişte bulunmaktır.
Olumlu, olumsuz fark etmiyor.
Ana kural;
Görmek. Duymak. Ve bilmekle inşa edilen yanlışın düzeltilmesidir.

***

Peki;
Birey, toplum ve ülke yönetimi içtihadında "biz ne yapıyoruz?"
Ne hazin ki;
O üç maymun oyununu hep icra ediyoruz.
Görmedim, Duymadım. Bilmiyorum.
Neyin uğruna?
Elbette ki bir "hiç uğruna".
Kayıp ne?
İşte en büyük "akla ziyan" durum da bu kayıp devasalığı.
Çok büyük.
Daha çok büyük.
Feda ediyoruz;
Hem kendi gerçeğimizi hem de hayat gerçeğini.

***

Örnek mi, çok.
Bir değil milyonlarca.
Kürt sorunundan, PKK'ya.
İşsizlikten, yoksulluğa kadar.
Hak, hukuk ve adalet zulmünden,
Uyuşturucu, fuhuş, fitne ve rüşvete kadar.
Başörtüye yapılan zalimlikten, devlet mekanizmasını baskı unsuru olarak kullanana kadar.
Cinayetler, intiharlar.
Ketum bir bakış ve duruş var.
Yıllardır yaşana gelen hadiseler bunlar.

***

Aha size; Diyarbakırspor.
Ve bedbaht hali.
Ulu-orta yerde.
Herkes görüyor, duyuyor ve biliyor?
Üstüne üstlük biz de;
Çenesi düşük vaziyette "durmadan" söylenip-duruyoruz.
Görün. Duyun. Ve bilin diye.
Ama ne hikmetse;
Zevat masasında süs olarak kullandığı kendisine "akil" gelen "Üç maymunu" oynuyor.
Görmedim. Duymadım. Bilmiyorum...
Aslında;
Bu "felsefi" hayat anlayışının son durağı ise "hazindir".

***

Hani bir söz var;
"Susma, sustukça sıra sana gelecek" diye!
Öyle ise;
Görmeliyiz, duymalıyız, bilmeliyiz.
Yoksa
Bu üç maymuna sarılıp, hal-i endam edersek.
Bilmeliyiz ki;
Yarın benzer hadisenin "çukuruna" düşersek o zaman da;
Kimse bizi;
Görmez. Duymaz. Ve bilmez.
Ne diyeyim?
Ben de diyorum ki;
Şu Diyarbakırspor'un hali pür melaline "ketum" kalanlar bilsinler ki; bir gün kendileri için de "ketum" kalınacak.
Benden "pazar yazısı" niyetine kalem bunları söyletti.
Bakalım;
Bizim "gördüm, duydum ve biliyorum" denilmesi gereken mesajı,
Anlayan anlar kabilinde, anlamış olacak mı?
Güzel bir hafta sonu dileğiyle.