ANLAŞILMIŞTIR..!?

Halk deyimiyle; "Kep düştü, kel göründü!.."  Bizim, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'ndeki "İki Daire Başkanın" görevden alınması, mevzusundan birinin gerekçesi, anlaşılmıştır!… Belediye Kaynak Geliştirme Daire Başkanı Hayrettin Bahçivancı'ya "görevden el çektirilmesinin" mevzusu "yolsuzluktan" imiş!...

***

Tabi bu "yolsuzluk ve usulsüzlük" Belediye'deki işlerinden, görevinden değil!.. Daha önce mahir olduğu, müdürlük yaptığı Diyarbakır Bilim, Sanayi ve Teknoloji İl Müdürlüğü "görevi" esnasında, yaşanmış!.. Yürütülen soruşturma kapsamında; geçtiğimiz hafta "gözaltına alınmış.." Bir önceki İl Müdürü Esat Yeşil ve iki memuruyla birlikte…

***

Polisteki sorgudan sonra, Mahkemeye sev edilmişler.. Ki bu yöndeki detaylı bilgi Diyarbakır Söz'ün önceki günkü, "manşet haberinde" yer alıyordu.. Mahkeme, Yeşil'e "tutuklama" veriyor, Bahçivancı ile iki memur ise "adli kontrol" şartıyla, serbest bırakılıyor.. Tabi soruşturma ve tahkikat, kapsamlı şekilde devam ediyor..

***

Denilene göre, yolsuzluk ve usulsüzlüğün boyutu hayli büyükmüş.. Milyarlarca liralık bir "vurgun" yapılmış!.. Bahçivancı'nın kamuoyuna yansıyan Belediye'deki "görevinden el çektirilmesi" olayı ise, kendisi "gözaltına alınır" alınmaz Belediye Başkanvekilinin kararıyla icra edilmiş!… Ancak Bahçivancı ile birlikte görevden el çektirilen ikinci isim olan Kadın Politikaları Daire Başkanı Handan Eker'in akıbeti meçhul ve anlaşılmış değil!...

***

Neyse Eker'le alakalı da, zaman herşeyi tefsir eder diyerek, bekleyip görelim!.. Malum işin bir de, "siyasi" bağlantıları da olduğu için!.. Hesaplar hangi haneye göre yapılmışsa, ya geri döner, ya da deşifre olur!… Ama Diyarbakır'daki bir çok kurumda, peş peşe vuku bulan "yolsuzluk ve usulsüzlükler ile keyfiyet haslı" hiçbir dönemde bu kadar "haşin ve revaçta, alenice olduğunu" sanmıyorum!…

***

NE BÜYÜK SORUN!...

Vaziyet "kerhen" olunca, çıkmaz sorunlar çok olur!.. Karşı mahallenin "siyaseti ve birliği de" kerhen rotasında, olduğu için ne yazık ki "dirlikte, birlikte, tutarlılıkta" sağlanamıyor!.. İlla ki, "bir pürüz çıkar" ve illa ki o pürüz "kısır bir çekişmeyle" çıkan yol, hedefsiz ve davasız olur!…

***

Ben de, önceki gün haberlerde duydum.. Ki, Hakan da iki kelam etmiş karşı mahalledeki "siyasetin" kerhen birliğindeki, "uzlaşılmaz" hallerine ilişkin!!.. Malum, 6 parti "haftalar, hatta aylardır" kendilerine has bir zihin trafiğiyle "Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi" nasıl olur sorusuna yanıt bulma çalışmasını tamamladı!…

***

İşte bu çalışmanın "detayını" kamuoyuyla, ahaliye sunma adına Parti Liderlerinin bulunacağı bir platformda; "açıklama" yapılması kararlaştırılmış!… Gün ve saat konusunda, pek bir sıkıntı yok!.. Hatta yer açısından da, herhangi bir arıza-i halleri yokmuş!.. Hatta, "hazırlanan taslakla" alakalı da, pürüz yok!.. Genel bir uzlaşı var..

***

Ama velakin tek bir sıkıntılar var!.. O da, Parti Liderlerinin platformda "nasıl bir sıralamada" oturacağı!.. İşte bu çok büyük bir sorun ve içinden çıkılmaz bir mevzu haline gelmiş!.. Günlerdir, üzerinde partinin "ak sakallıları" düşünüp, duruyor, liderlerin egolarını da dikkate alarak, nasıl bir formül üretilebilir diye!…

***

Çünkü, alfabetik sırayla denilirse yeni partilerin liderleri başı çekecek, yaşa göre hesap edilirse "ben mi yaşlıyım" ikilemi olacak, partilerin oy yüzdeliğine kafa yorulmaya çalışılmış!.. Yine çözüm yok.. Yani vaziyet hal-i hazırda kimsenin "içine sinecek" elde edilmiş bir sonuç yok!…Ne büyük bir sıkıntı ve sorun değil mi?...

***

Düşün!.. Daha bir arada nasıl oturacaklarına karar vermekte, "gına getirecek" bir çözümsüzlük girdabında debelenip, durulurken!.. Bunlar bir de, ülkeyi yönetecek, parlamentoyu belirleyecek, ahalinin dertlerine, çilelerine "son verecek?".. Okur noktasında "tercih" sizin!..

***

Ama benim bir önerim var, şu oturma düzeniyle alakalı sorunu çözme babında.. Her ne kadar Hakan "kısa çöpü çeken en sona otursun" diyor ise de!.. Ben diyorum ki, "küçükten büyüğe" 6 çubuk hazırlansın.. Noter huzurunda, liderler çeksin. En kısasını çekme sıralamasıyla, sona doğru oturulsun!.. Bu iş de çözümlensin.. Kimse de nara atmasın, küçük ve büyük parti noktasında!.. Sizce makul mu?!..

***

REZİLLİĞİN DİBİSİN SEZEN!…

Yine ahlaksızca, yine fütursuzca, yine bağnazca, yine rezilliğin dibinde geziniyorsun; Sezen Aksu!… Sanat adına "utanç" verici ruhuna, benliğine, fiziğine, hayat tarzına uygun şekilde çıkardığın "Şahane Bir Şey Yaşamak" adlı videon var ya; "edepsizliğin de edepsizliğini içeriyor..!?"

 

***

Şarkı sözlerin "Binmişiz bir alamete gidiyoruz kıyamete" diye başlıyor, sonrasında "Selam söyleyin O cahil Havva ile Adem'e" diyerek devam ediyorsun!.. E be kadın demiyorum, "mevcut yapın ondan ıraktır…" Selanik devşirmesi, Sebataist soyundan gelen biri olmanın; "kini" olsa gerek, İslam'a ve yer küresindeki "insanoğlunun anne ve babasına" hakaret ederek “o cahiller” diyorsun.. Bu ne cüret!..

***

Ne yazık ki, sen ve senin gibiler pervasızca son yıllarda "dini değerlere, kutsallara" alçak bir fikirli beyanla, fikir ve düşünce özgürlüğü libası altında saldırıyor, hakaret ediyor, küfürler savuruyor.. Ve hazin olan da şudur ki, "kimi sanat adına, kimi siyaset adına, kimi akademik, ilim ile bilim adına" yapıyor olması; kabul edilemez!.. Daha bir kaç gün önce İntihar eden Enes üzerinde "akıtılan zehirler!.."

***

Soyun da, sopun da "meçhul" olan ve bu toprakların geninden oluşmayan biri olan Sezen Aksu.. Nam-ı diğer Suzin Yıldırım..

***

"Hz. Adem'e ve Hz. Hava'ya hakareti sanat zannetmek, rezilliğin de, çirkefliğinde, haya yoksunluğunun da ötesinde, "ardan" ırak namütenahi bir çürümüşlük, hadisesisin..

***

En kahredici olan, devlet-i aliyenin, İslam mührünü taşıyan Türkiye'de, İslam'a, İslami değerlere, peygamberlere "sövüp, saymak, hakaretlerde" bulunma gafletine ve delaletine daha ne zamana kadar, müsamahakar davranacak!… Yeter artık!...

***

GÜNÜN SÖZÜ

İnsanların ne kadar kötü olduklarını görmek beni hiç şaşırtmıyor fakat bu yüzden hiç utanmadıklarını görünce çok şaşırıyorum.