Görüş Bildir

KALEMİN DİLİ

ANLAYAN BERİ GELSİN!

"Normalleşme" deyip duruyoruz?

Ki girdik bir sürece..

Denir ya; "bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete?"

Amma velâkin bu seyirde akla ziyan "çelişki ve çarpıklıklar" söz konusu!

Özellikle, 1 Haziran itibariyle kısmi olarak "yasakların" kaldırılması..

Kafe, restaurant, çay bahçelerindeki "normalleşme" kriterleri.. Beri yanda da "toplu taşımaya" getirilen "toleranslar"?

Zıt ve ters bir durum var..

Vahim ve yaman çelişki yumağını içeriyor… 

Nitekim "bu çelişkilere" dair haftabaşından beri yoğun şikâyetler, serzenişler alıyorum… "Bir dokun, bin ah işit" misali!

***

İşletmeler..

Diyorlar ki "fiziki mesafeyi" her koşulda uyguluyoruz..

İki masa arası..

Oturan müşteri ve sandalye mesafesi..

Maske, eldiven..

Hijyenik kurallar..

Yani ne gerekiyorsa yapıyoruz?!

Ama azıcık bir "yanlış ve kural dışı" bir durum hasıl olsa, anında "alarm" çalıyor..

Polis ve zabıta operasyon yapıyor..

Şu kadar ceza!

***

Tabi bu durum; "işletmeleri" mağduriyetler zincirine bağlıyor..

Ancak "müşteriler" için de durum aynı..

Onlar da en insani bir "yakınlaşmada" uyarılar silsilesine muhatap oluyor..

Önce garson ve işletme yetkilileri "aman şunu yapmayın, aman buna dikkat" diye tepki alıyor..

Ve pusuda bekleyen zabıta ile polisin baskınıyla; "ceza"…

Yani, açtık da ne oldu, gittiysek ne hallere geldik gibisinden; bir durum!

***

Ama beri yanda; "toplu taşıma" araçlarındaki keyfiyet "virüse" her türlü davetiye çıkarıyor..

İşte benim de anlamadığım durum bu!

Şehiriçi minübüsleri..

Şehiriçi halk otobüsleri..

Ki Belediyelere ait  araçlar da dahil…

Ne hikmetse Bakanlık açıklama da yaptı..

Mevcudiyetinin üçte biri kadar "ayakta" yolcu alabilir?

Normal dönemlerden daha beter bir "sıkışıklık" söz konusu şu an..

Bindir de bindir..

Mesafe mi "su" sızmaz!

Nefes mi; "aşk öpücüğü" gibi ağız ağıza, burun buruna..

Maske mi; "kimi takar, kimi takmaz."

Şoförün sesi; "ilerleyeim beyler ilerleyeyim.."

***

Ne denetim, ne kural, ne zabıta, ne polis?

Hak getire!

Diğer yandan "özel ve kamuya" ait personel taşıma araçları..

Kurallar o biçim..

Ya Şehirlerarası yolcu taşıyan "otobüslerdeki" kısıtlamaya ne demeli?

Bilet fiyatları tavan yapmış…

Eeee hal böyle olunca; "yükselen" ses "bu ne yaman çelişki?" dedirtmiyor mu?

***

Velhasıl!

Normalleşmesi "gereken" normalleşmiyor..

Normalleşmemesi gereken ne hazin ki "normalleşiyor?"

Yoksa; 2. dalga diye bir durumdan söz edilir miydi?

***

SUR'A "MASKESİZ" GİRİŞ YASAK!

Nihayet diyorum!

Hele şükür diyorum!

Çünkü çok kez buradan yazıp-çizdik; "dinletemedik?"

Sur'da "insan sirkülasyonu" yüksek, ama virüse karşı "tedbirlerde" büyük bir zafiyet var.. Ne "yasaklı" dönemlerde takan, ne kurallar çerçevesinde uyan var diye?

***

Nitekim, faturası ağır oldu!

Diyarbakır'da vaka sayısı, özellikle son iki hafta içerisinde; "tavan" yaptı?

Hem şehir merkezi, hem kırsalda!

Ne diyelim, bizde "nasihattan" çok "müsibet" gerekli ki aklımız başımıza gelsin…

Artık, Sur'a "maskesiz" yasak!

***

Diyorum ki, bu "maskesiz" hal..

Şehri bilumum "kapsamalı?"

Özellikle de "Tarım'la" alakalı meşguliyetin arttığı ve yoğunluğun hâkim olduğu ilçelerde bu "maske takma" tavizsiz yerine getirilmeli?

Yoksa "harmanı" kaldırırken, "virüsten" yatağa düşmek kaçınılmaz olur..

***

"ÖLÜ DOĞDULAR?"

İki yeni partiye dair bir ifade!

Malum ikisinin de çıkış patenti AK Parti..

Erdoğan'ın ifadesiyle, "trenden" inenler!

Erdoğan'ın, Gelecek ve DEVA Partisiyle alakalı bugüne kadar "net ve açık" bir ifadeyle isimlerini zikrederek "konuştuğu pek olmamıştır..

***

Dün bu "konuşmamışlığına" dair sessiz gidişatı Selvi "Ölü doğdular" kabilinde Erdoğan'a ait bir ifadeyle bozdu..

Selvi, AK Parti'nin "videokonferans" sistemiyle yapılan MYK toplantısında, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu minvalde konuştuğunu yazdı…

***

Tabi Erdoğan'ın "iki partinin" ismini yine vermediğini dile getirerek partilere dair şöyle bir tanımda bulunmuş…

***

"Ölü doğdular..

Onlarla meşgul olmayın..

Onları adame (yokluğa) mahkum edin.

Zaten CHP'ye yakın olmak onlar açısından en büyük ayıptır."

***

ERKEN SEÇİMİ VEKİLLER İSTEMİYOR?

Selvi, bu minvalde "kulis" de yapmış…

İktidar ve muhalefetin milletvekillerinin; "erken seçim" konusunda nabızlarını yoklamış.. Dediğine göre…

CHP'li Milletvekillerinde "kısmi" bir erken seçim beklentisi var..

Onların dışında AK Parti, MHP, HDP ve İYİ Partililerde "bir beklenti" yok!

***

CHP'lilerin "olabilir" düşüncesini Selvi şöyle açıklıyor..

"Ekonomik zorluklar baş gösterirse, hükümet fazla yıpranmayı göze almadan, seçime gidebilir" tezini ortaya koyuyor...

***

İktidar ve diğer muhalif vekillerin tezi ise; "Erdoğan'ın 3 yıl daha görev süresi var, neden erken seçime gitsin ki?"

***

Doğrusu "tezler" ve Selvi'nin meclis kulislerinden aktardıkları; "zıt karşıtlar" olsa dahi şu gerçeği gözardı etmemek gerekir..

Bugüne kadar yapılan "erken seçimlerde" yolda kalanların ekseriyeti; "Milletvekilleri" olmuştur…

***

Çünkü, her seçim "değişim ve yenileme" olduğu için mevcut Milletvekillerinin yüzde 60-70'ı yenileniyor.. Eeee, daha üç yıl "vekilliği" olan bir milletvekili "bugün vekilliğim gitsin" diye "el kaldırıp" rıza gösterir mi?

Ne demişler; "seçime gidip dönememek de var?"

***

Görünen o ki Meclis kulisleri de "erken seçim ve baskın seçim" söylemlerinin kendilerinin dışında; "havanda su dövmenin" ötesine gitmediği gibi; boşa bir uğraş, kafa yoruculuk içermektedir..

***

GÜNÜN SÖZÜ

Kitaba ruh veren, gerçekçilik ve duyarlılıktır…

***

Cumanız mübarek olsun…


Bu Makale 1252 kere okunmuştur.