Görüş Bildir

KALEMİN DİLİ

ARTIK, 96 SAAT VAR?

Evet, 14 Mayıs geride kaldı.. Milletvekili seçim sonuçları, kesinleşti.. Yüksek Seçim Kurulu da “kesin sonuçları” açıkladı.. Ki geride kaldı artık diyorum; 28. Dönem Milletvekili seçimleri.. “Seçilen seçildi, seçilemeyen bir başka seçim baharına” kaldı.. Siyaset için, nadas dönemi denir onların bir başka baharına!… 

***

Önümüzde, Cumhurbaşkanlığı seçimi var.. 2. Tur seçimi yani.?  Bu kez; 50 artı bir kuralı işlemiyor?.. Zaten gerek de kalmadı?.. İki isim yarışıyor.. Erdoğan ve Kılıçdaroğlu.. Her kim, sandıktan daha fazla oy alırsa, ister bir ister oy, ister bir milyon oy, ya da milyonlarca oy olsun fark etmiyor.. Yeter ki, oy fazlası olsun..

***

Evet fazla oy alan kişi, “reis o olacak, diğeri yürü ense traşını görelim moduna alınacak?”.. Tabi, Erdoğan kazanırsa, tarihi başarılarına bir halka ekleyip, 21 yıllık iktidarına “güven tazeleyecek”.. Eğer ki, Kılıçdaroğlu kazanırsa o da, seçim yenilgilerinde ilk kez galip gelecek ve 21 yıllık iktidarı devirmekle, tarihi başarı elde eden kişi olacak?…

***

Hasılı, artık, 96 saat kaldı.. Seçmenin kafası ekseriyetiyle net olsa da; parti ve liderlerdeki manevralar yüzünden dengelerin sıkça bozulduğunu söyleyebilirim… Özellikle; muhalefetin ortaya koyduğu politika ve zıtlaşma, iç kavgalar endişelere yol açmıyor değil?.. Çok açıyor..

***

Mevcut durumda, Erdoğan’ın son düzlükte açık ara bir depar attığını görüyoruz.. Kemal Bey ise, iç ve dış dağınıklığı toplama gayretinde olsa da; işi fena halde zor.. Özellikle Sinan Oğan’ın, Cumhur’dan yana tavır alması, mahallenin moralini deyim yerindeyse sıfırlayıp, bozdu..

***

İki gün öncesine kadar, yapılan görüşme sonrasında da.. “Sinan senin yerin bizim yanımızda.. Helal sana.. Bravo.. Bu iş seninle biter, gel de neşteri sen at” denilip, duruldu.. Bakıyorum iki gündür; “edilmeyen laf, hakaret, küfür” kalmadı?.. Bu da mahallenin dağınıklığını gösteriyor..

***

Ne diyoruz, milli irade, gördüğüne, inandığına bakar; “milli ve yerli” olanı her daim tercih edip, sahiplenmiştir!.. Velev ki, seçmene “göbeğini kaşıyan adam” diyen olsa da.. Pazar günü de bir kez daha; bu minvalde, “milliliğe mührünü vuracaktır.. Tıpkı, Meclis’teki çoğunluğu benimsediği gibi..”  Velhasıl, 96 saat kaldı, nefesler tutulu..

 

***

 

DİYARBAKIR HAVASI TOZLU!..

Siyasi hava gerçekten de, Diyarbakır’da tozlu-bulutlu!.. Garip bir hal bu.. Bilaistisna diyebilirim ki; partilerin il ve ilçe teşkilatlarında bir iç çekişme, haset, kin, nefret ve hesaplaşma var.. Eşi benzeri olmayan bir dönem yaşanıyor…

***

Hele ki, seçilmiş vekillere karşı sergilenen “alerjik durum” ve tabi ki hamileri olan eskilerin üstünlük  tavırlarıyla, sokakta caka satmalar, “mızrak çuvala sığmaz” hale geldi.. CHP mi, HDP mi, AK Parti mi.. Bulaşıcı bir hastalık gibi; “uyumsuzluk” var…

***

Özellikle, AK Parti’de bu hava hayli hissedilir noktada esiyor… Görüntü; “ne oluyordan öteye, ne olacak” dedirtiyor.. Çok da detaya girmek istemiyorum.. Zaten bilen biliyor ki, daha önce de mevzu ettim..

***

M. Galip Ensarioğlu, M. Sait Yaz ve Suna Kepolu “İl Teşkilatının tüm engelleme pozisyonlarına rağmen…” Halk deyimiyle bileklerinin hakkıyla seçildiler… Halkın teveccühünü aldılar..

***

Önceki bazı vekiller gibi; Erdoğan’a yük olup, onun aldığı oylarla seçilenler olmadılar… Kaldı ki, 14 Mayıs’ta seçim ilçeleri ve bölgeleri ile köylerinde çıkan oy oranı; “her şeyi ifşa etmeye yetiyor?”…

***

Kim samimi, kim samimi değil?.? Kim Ak Partili kim AKP’li.. Ya da parti içerisinde, kripto!.. Pazartesi gününden itibaren Milletvekilleri mazbatalarını aldıktan sonra, AK Parti’de “tozlu havanın hesap sorma döneminin başlaması gerektiğine inanıyorum..”

***

Kaldı ki, 2. Tur için, teşkilatlarda bir boşvermişlik, keyfiyet ve zafiyet havasının da estiğini görmek mümkün.. Koşturan, ziyaretler gerçekleştiren, toplantılar yapan, köy, ilçe, esnaf ziyaretlerinde bulunan, “seçilen üç milletvekili ve yol arkadaşlarından” başka da kimse yok?.. Niye?..

***

“Dostlar alış-verişte görsün” diyen eskiler ise nutuk atmaktan, başka da tertipledikleri bir çalışma yok… Kendilerine özgü “kibir abidesi” misali üstünler programı.. Bir kaç da resimle, sosyal medyayı, renklendiriyor.. Görüntü verdikleri zaman dilimine bakıyorsunuz, “seçime bir kaç gün kala.?” En bariz takındıkları tavır ise, seçilmiş vekillerle yan yana gelmekten imtina etmeleri?!..

***

Peki, HDP’de durum nasıl?!.. Benzer havanın estiğini söylemek mümkün.. Ak Parti kadar bariz görüntü yoksa da, “seçim faaliyetlerinde” gezi ve ziyaretler de, hissedildi; haset edilmediği.. Ki sandıktan çıkan sonuçlara da yansımadı değil; milletvekili oy oranı bunun cevabı zaten!… Seçim sonrası; “bey mi, el mi” söz sahibi olur, onu göreceğiz!.. Ama iç hesabın pek de, duracağı gözükmüyor.. “

***

Cumhurbaşkanlığı seçimiyle alakalı; HDP’de bir tavır değişikliğini hissetmemek mümkün değil.. Özellikle, Kılıçdaroğlu- Kaftancıoğlu gibi HDP siyasetine odaklı söylemlerindeki değişiklik… Ciddi bir kırgınlık, kırılma ve küskünlük geliştirdi. HDP’nin yani YSP’nin “seçmene bire bir gitmede geri durduğunu görmek gerekir…

***

Bölge illerinde de benzer hava esiyor.. Destek yüzdeliğini konuşursak.. Diyarbakır’da çıkan yüzde 71.9 oranındaki, desteğin Pazar günü kendini koruyacağına pek ihtimal vermiyorum!.. Bir önceki yazıda demiştim “kalp ve zafer işaretinden, bozkurt işaretine evrilmenin faturasını HDP keser…”

***

CHP’de hal-i durum nasıl?! Diyarbakır’ın suyundan mı, havasından mı, huyundan mı, siyasi genlerinden mi bilemiyorum; benzer “iç çekişme burda da bariz şekilde” yaşanıyor.. Sezgin Tanrıkulu ile İl Başkanı Abdullah Atik’in “birbirinden haz” ettiklerini, ya da teşkilat veyahutta ilçeler düzeyinde, benimsenildiklerini söylemek zor!.. Ki, çarşıda, pazarda bu görünüyor..

***

Tanrıkulu’nun seçilmesi sonrasında; teşkilat düzeyinde sessizlik daha bir çökmüş durumda.. Karşı bir hamle mi bekleniyor, yoksa farklı bir hesap mı yapılıyor bilemiyorum.. Ama vaziyet, Diyarbakır’da yüzde 71.9 destek gören Kılıçdaroğlu’nun adaylığına dair, esen bir rüzgar yok.. Bu parti ile seçilmişin arasındaki çekişmeden kaynaklı mı?…

***

Netice itibariyle, Diyarbakır’ı mecliste temsil edecek olan 12 milletvekilinin mensup oldukları partileriyle; “pek uyumlu” olmadıkları gibi hak etmiyorlar da?!.. Özetle, AK Parti’deki hava  Seçilen Vekiller, İl Teşkilatının “küçük olsun benim olsun” tabusunu yıktıkları için…

***

HDP ise, ithal edilen isimlerin listelere alınıp seçilmesi, yerlilerin de dışarda kalmasının tabandaki rahatsızlığın teşkilata yansıdığı için… CHP’de ise, AK Parti’den kaçanların söz sahibi olmaya çalıştıkları için.. Velhasıl; uyumsuzluk gösteriyor ki “değişimin ivedilikle” yapılması gerektiği..

***

GÜNÜN SÖZÜ..

Siyasi karakter, hasetliğini kin ve nefrete dönüştürmüşse sadra şifası kalmamıştır…

 


Bu Makale 5350 kere okunmuştur.