CHP’DE ATİK İSTİFASI

CHP Diyarbakır İl Başkanı Abdullah Atik İl Başkanlığı görevinden istifa ettiğini duyurdu..  Önceki gün verilen iftar yemeğinde, bunu deklare etti, Atik.. Koltuğu da, yakınlığıyla bilinen, İsmail Akyıl’a, bıraktı..  Akyıl, 14 Mayıs seçimlerinde, 5 sırada milletvekili adayı idi?!

***

Tabi 31 Mart seçimlerine ramak kala gelen bu istifa haberi; şok, garip ve ne bu acele dedirtmiyor değil? Atik istifasının tek gerekçesini de “iki yılda maddi ve manevi yönde çok yorulduğuma” bağlıyor..  Eklemiş beyanına, “sağlık ve işlerimden dolayı deği, istifam..” Vekil ve teşkilat istişareli!..

***

Bu beyanın hakikat ölçeği ne kadar doyurucu ve etkileyici, onu bilmem!?..  Lakin, Atik’in İl başkanlığına getiriliş evresindeki Ak Parti’den ayrılıp, CHP safına geçişinde, “parti içi ve parti dışında” yaşanan handikapların yarattığı polemik ve tartışmalar hala hafızalarda taze?!..

***

Şimdi de, seçimin son düzlüğünde; istifa ediyorum demesi de bir o kadar gizemli mevzular barındırıyor.. Birilerinin lehine çekilmek mi?. Askıda bir soru?.. Neyse, bizim söyleyecek sözümüz yok!.. Ki zaman süreci içerisinde, yorgunluğun kodları kendiliğinden ifşa eder!..

***

DARBEYE TESLİM OLURUM!..

Sizi bilmem, ama darbeye teslim olur diyen, her kim olursa olsun, psikolojik bir vakıa derim!.. Tez elden; sağlığına kavuşması, noktasında terapiye alınması gerekir!.. Yoksa kronikleşen hastalık psikopata bağlar?.. Ülkenin de, bunlardan neler çektiğini biliyorum.. Tarih sayfaları, notlarla dolu!..

***

CHP Genel Başkanı Özgür Özel.. Geçtiğimiz hafta Partisinin Gençlik kolları toplantısında darbeden söz etmiş.. Demiş ki; Gece telefon çalsın, 'Darbe oluyor' desinler ama 'Gençler yapıyor' dersinler; ben o darbeye teslim olurum..” 

***

Gaf mı, pot kırma mı?. Yoksa, gerçekten psikolojik rahatsızlığın emaresini mi gösteriyor!?. Bilemiyorum..! Demokrasiden dem vuracaksın, kendini sosyal demokrat olarak göstereceksin, sol ve sosyalizmin savunucusuyum diyeceksin sonra da, anti-demokratik kavrama teslim olacaksın!..

***

15 Temmuz’dan ders almadınız mı diyeceğim!.. Ama, savunucusu..! Yoksa koltuğuna oturan lideri, tanklar arasında sıvışıp, kahve içmeye Kadıköy’e gitmezdi?.. Neyse; Özel’in psikolojik rahatsızlığının dışa vuruşuna karşı, ivedi bir sağlık müdahalesi gelir.. Yoksa, kronikleşirse vay ülkenin ve milletin haline; deriz!..

***

KİRLİLİK VE ÇİRKİNLİK!..

Şu Çuvalla Para Sayma mevzusu, tam bir İSKİ kanalından beter!.. Eee, geçmişi hatırlarsak, İSKİ’de ne lağımlar, ne kanallar, patlak verdi.. Ve ne kelli, felli adamların içerisinden fışkırdığını gördük.. Şimdi aynı kirlilik ve çirkinliği, İstanbul İl Başkanlığının alımıyla ilgili sözde, alış-veriş denilen o görüntülerde, vücut bulduğunu görüyoruz!..

***

İSKİ rezilliğinde failler cesur davranarak biz yaptık demişlerdi!.. Kıvırtmadan, elli dereden su getirmeden; sükut ikrardan gelir dediler.? Bir de, kapağı yurtdışına attılar.. Ama bugün bakıyoruz ki, “ ne o cesaret, ne o ikrar, ne de ikna edici bir söylem..” Zerre-i miskal yok.. Ağzını açan, ifade veren, “Levent Kırca’nın parodileri gibi kahkaha attırıyor!..

***

İmamoğlu ailesinin inşaat şirketinin Genel Müdürü Tuncay Yılmaz!.. Çuvalla Para Sayma görüntülerinin her saniyesinde, arz-ı endam edici!.. Basına yansıyan ifadesine bakıyorum, zatı muhterem meğer ki, “hiç bir iş yapmayan, kendine özgü başı-boş gezen, bir arayıp gel arkadaş para taşıyalım, icraatında bulunan biri imiş?”.. Kendi öyle diyor; ifadesinde!..

***

Diyor ki.. Beylikdüzü’nde aval aval dolaşırken, telefonum çaldı.. Fatih Keleş.. Kendileri İmamoğlu şirketinin gizli kazası?. İmamoğlu’na göre; danışman, sağ kol?. İşte o Yılmaz’ı aramış “ne yapıyorsun, nerdesin” diye sormuş.. Yılmaz da, Keleş kardeş “iş güç yok, Beylikdüzü'nde boş boş arabada geziyorum?”.. Keleş de “iyi o zaman gel biraz para taşıyalım, iş yapalım” demiş!..

***

“Bir sanaa, iki banaaa” diyerek para dolu çuvalları paylaşıp konum atılan yere gitmiş.. Güvenilen adam olma hesabıyla “para sayma makinasının” başına geçmiş!… Zat, “ben masumum” diyor.. İyi güzel de, “sen ne alıcısın, ne satıcısın, ne de emlakçısın, ki hukukçu hiç değilsin?..” Öyle ya sen sadece boş gezen, sadece çuvalla para taşıyan birisin!..

***

Savcı, sormuş!.. Ben masumum diyorsun da, de hele bakalım.. “Neden çuvallar dolusu para sayma işini sana tevdi ettiler!.. Gelen yanıta bakın!.. O da Patronu gibi, yanıt veriyor.. “Unuttum.. Hatırlamıyorum.. Bilmiyorum..”  Yani üç maymun modunda.. Mal sahibi derseniz; “çuvalları aldım, ama velakin eurolardan haberim yok.. Nereye gittiğini bilmiyorum?..” Yoksa başdanışman Ertan Yıldız mı, cebellezi etti!…

***

Şu ana kadar 7 isim ifade verdi!.. Ama velakin; çuval dolusu para çarkı, İmamoğlu’nun üç ası etrafında, düğümleniyor.. Müdürü Yılmaz, kasası Keleş, danışmanı Yıldız!.. Aslarla birlikte İmamoğlu’nun kendisinin de ifadesiyle; “tek sorumlu, muhatap” o dönemin İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu.. Kendileri de, ifadeye çağrıldı.. Ama hala, “sessiz ve sükut” takılmakta!..

***

Zaten İmamoğlu da demişti!.. “Benim ne alakam var.. O paralarla CHP İl başkanlığı binası satın alındı..” Neyse iyi ki unutmamış!?. Ya hatırlamıyorum, unuttum deseydi. İbre Kaftancıoğlu’nu adres gösteriyor. Bakalım, o savcıya ne diyecek?.. Pazartesi günü, Adliye’ye gidecek.. Tabi bir de o dönemin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu var?.. Sahi kimse onu konuşmuyor?… Neden?..

***

Köprünün son çıkışında Kaftancıoğlu, şüpheli sıfatını suçu üstlenme adına, sanık konumuna kendini düşürür mü?. Malum, dava kadını, iyi bir örgütçü.. Dese ki, “Bu işin usulen böyle olmaması gerekir..” Kılıçdaroğlu da sırtına indirilen ihanet hançerinin duygusal hırçınlığıyla “Ben bilmem, İmamoğlu bilir” dese!.. Malum; CHP’nin bekası gerekli.. Yoksa işin içi Parti kapatmaya kadar gider!…

***

GÜNÜN SÖZÜ…

Ruhunu maddiyata teslim edenin vicdanından rahmet beklenilir mi?..

***

HAYIRLI CUMALAR