ÇÖZÜM BASİT, AMA SORUMLULUK ŞART?..

Hadise, giderek korkunç ve ürkütücü bir boyut alıyor!. Son günlerde, Diyarbakır’da peş peşe yaşanan sokak köpekleri saldırı korkutuyor?. Çınar’da, Kayapınar’da, Sur ilçesinde.. Tabi hadise salt Diyarbakır’la özgü değil, artık toplumsal bir sorun halini aldı!…Sokaklar korku kabusu gibi!

***

Mevzuuyla alakalı kaç yazı kaleme aldım, hatırlamıyorum!.. Lakin bugüne kadar, hiç de sadra şifa verici, somut ve sonuç getirici bir adım atılmış değil!.. Ne ilgili ve yetkili makamlarca, ne de örgütsel yapılarımızdan!.. Herkes bir şeyler ifade etse de,  13 yaşındaki 7. sınıf öğrencisi Enes ve 12 yaşındaki kız kardeşi 6. sınıf öğrencisi Hiranur Çelik’in  dediği gibi; “sokağa çıkmaktan korkuyorum!..

***

Diyarbakır’ın en modern ilçesi olan Kayapınar’da köpek saldırısı sonucu yaralanan ve başına 37 dikiş atılan Burak Ertan ne diyor; “Okula giderken köpekler tekrar saldırır mı diye korkuyorum. Arkadaşlarımla top oynamaya çıkınca, fırına ekmek almaya gidince korkuyorum. Köpeklerin toplanmasını istiyorum. Başka çocuklar yaralanmasın artık"

***

İtici olan da, mevzuyla alakalı kelam ettiğinizde, sizi tercihsel bir kulvara sokuyorlar!.. Ya İnsan sevgisi ya da hayvan sevgisi, kategorisi!… İkisinden birini tercih edeceksin!.. Daha önce de, buradan aktardım, böylesi düşünce üretici olan kesimlere verilebilecek cevap nettir.. Ki öyle inanıyorum ki, herkesin de hemfikir olduğu gerçektir..

***

Bir kere, insanı seven hayvanı da sever.. Hele ki, hayvanı seven, insanı daha bir çok sever.. Bilinmelidir ki, iki sevgi birbirinin rakibi olamayacağı gibi, gösterilemez de?.. Sevginin özünde bir de merhamet vardır?.. Kalbindeki ve vicdan muhasebesindeki merhamet duygusu, her canlı için yaşam olmalı?!

***

Şimdi bunu dedikten sonra gelelim, meramımıza!.. Toplumun ekseriyetinin, veryansın ettiği şu!.. “Yaşam alanları.. Caddeler, sokaklar.. Parklar.. Buralarda, başı boş, sahipsiz köpekler olmasın.. Sürü şeklinde köpekler dolaşmasın, dolaşmalarına izin verilmesin!.. Saldırgan cinsi köpeklerin evcilliğine de müsade edilmesin..”

***

Haklılar!.. Risk teşkil edici yaşam alanlarında sokak köpekleri olmasın.. Olmasını da, isteyen olmamalıdır.. Tabi diyeceksiniz ki, bunun olmaması için de, ilgili ve yetkili kurumların, belediyelerin, valiliklerin, çevre ve il sağlık müdürlüklerinin.? Beri yanda, sivil toplum örgütleri derneklerin de, sorumluluk karinesi içerisinde, meseleye odaklanmaları gerekir!…

***

Aynen de öyle!.. Yapılması gereken aslında çok basit!.. Yeter ki, sokak köpekleri için! Yani sahipsiz hayvanlara yönelik yeterli miktarda, barınaklar inşa edilsin.. Ve bu barınaklardaki koşullar da, standartlar ölçüsünde sağlansın… Bakım, ilaçlama ve sayılarının artmasını engellemeye yönelik, kısırlaştırma.. Beri yanda evcil hayvanlara sahip kişilere sorumluluk ve zorunluluğun tavizsizliği!…

***

Eğer ki, bunlar sağlanırsa, ne sorun kalır, ne de sokak kabusuna dönen köpeklerin korkusu kalır!.. Ama bunlar yapılmadığı sürece, hadise havanda su dövmenin ötesine gitmez!.. Kediler de, köpekler de, diğer sahipsiz hayvanlar da, vahim bir belirsizlik alanı ve atmosferi içerisinde, varlıklarını hissettirmeye devam ederler!?..

***

Şunu da net olarak ifade etmek isterim ki, Diyarbakır’daki son saldırılara maruz kalıp, yaralanan ve ölümden kılpayı kurtulan, 4 ila 12 yaşları arasındaki, üç evladımıza saldıran köpeklerin, saldırganlığa alıştırılmış cins köpekler olduğu!.. Kaldı ki, bunların geçmişte sahipleri vardı.. İşte ana neden de “o sahibinin sorumsuzluğu!..”

***

Netice itibariyle!.. Her canlı, munis ve şefkate muhtaçtır.. Onu saldırganlığa iten etkenler bulunduğu ortamdır.. İşte, herkesin ve hepimizin odaklanması gereken ortamın, yaşanılır olmasıdır… Aksi takdirde, dünden beteri olur.. Hele ki, Köpek popülasyonu üzerinden, insanların yaşam alanını daraltmak daha bir çözümsüzlük!?..

***

ROMA’YI KİM YAKAR?…

Onu bilmem?.. Kim yakarsa yaksın, bizi alakadar etmez!.. Ama Ekrem İmamoğlu’nun bir uçak dolusu gazeteciyle yaptığı, Roma seyahati fena şekilde alakadar ediyor.. Gündemin ilk sırasında.. Yakıcı ve yıkıcı bir girdap çemberinde!… Nerdeyse haftası oldu, gidip-geleli.. Lakin hala ter-ü taze tartışılıyor!…

***

Eee, tartışılmaz mı?.. Tasarruf tedbirleri yayınlanmış!.. Kamuda kemerler çok yönlü, sıkılmış.. Lüks harcamalardan, seyahatlerden, kaçının uyarıları yapılmış.. Hatta CHP bile, kendi belediyelerine genelge gönderip tasarrufa önem verin.. Ki Özgür Özel görün bizim belediyelerin tasarrufu diyerek not düşmüş örnek olacağız diye!!..

***

Hal bu iken, İBB Başkanı Ekrem bey zerre-i miskal tasarruf tedbirlerine, takılmamış!.. Ki, Erdoğan’a ekonomiye baksın diyecek kadar, cüretli şekilde, ne lüksünden, ne şatafatından, ne de bonkörlüğünden taviz vermemiş!.. Kendine özgü akredide ettiği gazetecilere haydi, Roma'ya gidiyoruz diye davetiye çıkarmış!…

***

THY’den uçak kiralamış!.. Fiyat, 5 milyon lira.. Roma’nın en kıyak, tarihi meydanında lüks otelde odalar, tutulmuş.. Buralarda konaklama yapılmış.. 22 milyon lira da, otele ödenmiş.. Yemeler, içmeler, gezmeler, ekstralar dahil olmak üzere, farklı faturalanmış.. Ödeme adresi de, İBB mali işler müdürlüğü…

***

Akrediteli gazeteci dostlar, tabi ki, seçili davet edilmiş!.. Giden gitmiş.. Nasıl olsa, cepten çıkan bir kuruş yok.. Gidilmez mi?.. Kimi eşini de yanına almış?.. Oh ne ala.. Lakin, buna rağmen, uçak boş gidip gelmiş.. 189 kapasiteli uçakla, sadece 69 kişi uçmuş, güzelim Roma’ya!…

***

Biliyorum!.. Diyeceksiniz ki, bu kadar israf olur mu?. Doğru..  Bari bunca harcamaya, diğerleri de, katılım gösterilseydi.. Eş, çocuk, akrabalar da, dahil olsaydı.. O güzelim, 120 koltuk boş kalmazdı, dolardı?.. Çıkılan fitte, uçak ağırlığıyla denge sağlanır, türbülanslar da vaki olmazdı!…

***

Ne diyelim!.. Bizim buraların deyimiyle ka akıl.. Akıl eden olmamış.. Akretide olan gazetecilere baktım.. 37 Kişi.. Aralarında, en haşin, en savunucu, yılmaz bekçi misali, isimleri pek görmedim.. Sevinç yok, Özdil yok!.. Kim var, şarapçı Özkök var?..  Çağrılmayanlardan mesajlar var; gönül kırıklığı içerisindeyiz!… Haksız değiller..

***

Bir başka gariplik ise, akredite edilen, davet edilip uçağa alınanlardan bir teki dahi, Roma seyahatine neden olan, mevzuyla alakalı, uzmanlıklarının olmayışı!.. Hepsi siyasi abi takılanlar.. Sportif bir faaliyet için gidilmiş, ama içlerinde sporla ilgilenen, yazan-çizen, ne televizyon ne de gazetelerin spor sayfalarıyla ilgilenen biri yok…

***

Neyse!.. Gel gelelim, mevzunun mesleki mahallede bu kadar tartışılır ve ahlaki sorgulamaya alınmasındaki nedene?.. Nedeni açık… Ki bir çok meslektaşın ifade ettiği hakikat, serzeniş ve tepkinin odak noktası da burasıdır!.. Bizi eleştirirken, sizin yaptığınız nedir diye?..

***

Diyorlar ki; “Sizler yıllarca, Erdoğan’ın yurtdışı seyahatlerine, uçağına binen gazetecilere verip, veriştirdiniz?.. Bunlar devletin kesesinden, keyif çatıyorlar, ballı geziler yapıyorlar, içiyorlar, yiyorlar, yatıyorlar.. Bol bol tatil yapıyorlar.. Cumhurbaşkanı kıyak çekiyor deyip durdunuz..”

***

Oysa ki hiç de öyle değil!..  Çünkü, Erdoğan’ın uçağına alınan, özellikle yurtdışı seyahatlerinde, otel de, yeme de, içme de, tamamen gazeteciler ödüyor?.. Bir seferinde niyetlendim, baktım yük ağır vazgeçtim!.. Yani hayli, külfetli.? Ki giden gazetecilerin de ödeme imkanı yok, çalıştıkları kuruluşlar karşılıyor!… Sadece ve sadece, uçağa ücret ödenmiyor!..

***

Hasılı kelam!.. Zaten Roma’yı yakanlar dönüşte, ne yaptıklarına dair tek bir satır kaleme aldıkları da görülmedi.. Muhtemelen, sükuta yatıldı.. Çünkü kimse, "27. Avrupa oyunları”nı diline bile almadı.. Ama Ertuğrul Özkök’ün 'Bu ülkede artık iki iktidar var. Biri merkezi iktidar öteki yerel iktidar..’ Doğru.. Oysa ki, iş darı ambarı hiç değil…

***

GÜNÜN SÖZÜ..

Düşüncesiz ve hesapsız harcamanın faturası, baş ağırtır..