DEVRİK BAŞKANIN DÖKTÜKLERİ!…

Bay Kemal’e önce bir relax diyelim!.. Siz ki, 13 yıl boyunca CHP’nin başında bulundunuz.. Yine, Genel Başkan sıfatıyla, altılı masa kurdunuz?.. Ve masanın, kısm-i rızasıyla, Cumhurbaşkanı adayı olarak, ahalinin huzuruna çıktınız?.. En önemlisi de rakibiniz olan Erdoğan karşısında, girdiğiniz her seçimi kaybettiğiniz gibi, reislik serüveninde de, yenildiniz?..

***

Bu yenilgilere bir de, CHP Genel Başkanlık koltuğunu kaptırma mağlubiyeti, vaki oldu!.. En yakınınızdakiler bile senden bir şey çıkmaz deyip, o koltuğu aldı!.. Özgür Özel geldi.. Ki, İstanbul’a Belediye Başkanı yaptığın, hatta 9 kişilik Cumhurbaşkanı Yardımcılığı kadrosuna bile aldırma vaadinde bulunduğun, Ekrem İmamoğlu da sana nanik yaptı!.. Delege alışverişleriyle seni koltuğundan devirdi!…

***

Hele ki, seçim sonrası ifşa olan o gizli, ıslak imzalı anlaşmaların!.. Altılı masayı tar-u mar ettiği gibi, masa altında destek veren, tek bir gazoz kapağı dahi alamayan yüzde 8-10 bandındaki oyun sahibine de, dizini dövdüren bir zat-ı muhterem olarak.. Bugün baş edemediğin Erdoğan’la kara kalemle baş etmenin gayreti içerisine girmişsin?. Vaki olan bu durumun, neyle izah edilir bilemez haldeyim!..

***

Çünkü, yazı içeriği ve önceki kırılan potlar tabiri caizse tüy diker bir halde!.. Nitekim partinin en etkili kalemleri bile bu kadar mı çapsızlık, bu kadar mı, zafiyet üretici, bu kadar mı ucuz siyasetin hesapkarı olunabilir mi diyorlar?.. Bilmem yazıyı okudunuz mu, ben okudum.? Ki bir cümlesi var, hadi ya dedirtiyor!.. Ne diyor; “Cumhuriyetle birlikte saraylar gitmiş, genç Cumhuriyetin kalbi, aklı, bilimi ve mütevazılığı önceleyen Çankaya köşkünde atmaya başlamıştır?”..

***

Biliyorum!.. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın zaman zaman ifade ettiği gibi siz de, diyeceksiniz ki Bay Kemal’in ne Cumhuriyet tarihinden haberdar, ne de Saraylar kullanımından, haberdar?.. Ne yazık ki öyle!.. Yoksa, düşünüp, sorgulaması gerekirdi; Cumhuriyetin ilk yıllarında Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk makam olarak nereyi kullandığı, hatta vefat ettiğinde, nerede ikamet ettiğini?.. Ey zat hatırlatalım, Çankaya Köşkü’nde değildi, Dolmabahçe Sarayı’nda ikamet ediyordu!..

***

Erdoğan dışında, gelip-giden Cumhurbaşkanlarının bilaistisna hepsinin, Çankaya köşkünü kullandığından söz ediyor… Burada Çankaya köşkünü yermek ya da, gelip giden cumhurbaşkanlarını askeri ve sivil tasnifine giderek işi, farklı bir mecraya taşımak istemiyorum!…Ancak Kemal Bey’in Külliye’ye odaklı alerjisi üzerinden siyasi dehasını sergileme gayreti karşısında der demez; “İyi ki cumhurbaşkanı seçmemişiz” sözünü tekrarlatıyor, insana!..

***

Neyse!.. Külliyenin kurabiyelerinden rahatsız!.. Kimi siyasetçiler gibi o da klişeleşmiş, şu cümleyi kurgulamış yazısında.. Diyor ki; “Anayasa değişikliği ile birlikte amacına büyük ölçüde ulaşmış, sadece yürütme organını değil, yasama ve yargı organını da kontrol eder noktaya gelmişti…” Peki hakikat böyle mi?....  Yasama ve Yargı Organının kontrol edildiği, söylemi?!..

***

İşte yerel yönetimler!.. İşte, Meclis’teki son aritmetik durum.? Ve yine, bir düzineyi geçen, yerel ve genel seçimler!.. Demiş ki Kemal Bey!.. “Böylece Ak(!) Parti zamanla Baasçı bir partiye dönüşmüş ve Erdoğan artık ‘Ben devletim – devlet benim’ deme noktasına gelmiştir…” İyi de, Erdoğan peş peşe kazandığı seçimleri, ki muhalefeti atıl hale getirdiği sandığa silahla, tankla, uçaklarla müdahale etmedi.. Milli iradenin tecellisiyle, hep seçildi!..

***

Suriye’yi virane eden, darbeyle başa gelen, silahla, tankla, tüfekle kendi halkına zulüm eden, bugün yüzlerce örgütün, onlarca sömürgeci devletin cirit attığı virane topraklara dönüştüren, Baasçı rejime, Esed’e cansiparane şekilde, sahip çıkan, destek veren, zat-ı muhterem siz değil miydiniz?!.. Yazıdaki potları saymakla bitmez!!.. Hele ki, 128 Milyar doların kayıp olduğuna dair, iddiası!.. Hala ispat edebilmiş değil.. Merkez Bankası’nın işleyişinden be haberdar olan zat’ın, dünyayı daha tanıyamamış haliyle, fonlanmış medyasıyla böbürlenmesi!..

***

15 Temmuz’a tiyatro diyen, o gece tanklar arasında sıvışıp kaçan!.? Ekran karşısına geçip kahvesiyle, darbe girişiminin sonucunu bekleyen bir zatın, demokrasiden söz etme hali, ayrı bir garabet olsa gerek!.. Dikkatimi çekti?. Saray’ın beşli çetesi.? Bu çeteyle alakalı konuşulan, yazılan çok, eksik veya fazla, bizim de tepkiler ürettiğimiz bir alan!.. Ama Kılıçdaroğlu o beşliden birinin kendi partisinden bir zat olduğundan haberi var mı?!..

***

O beşli çeteden birisi de CHP’nin milletvekili değil miydi?.. Çanakkale Köprüsü’nü ve Avrasya Tüneli’ni yapan müteahhitlerden birisi CHP milletvekilinin şirketi değil miydi? O milletvekili vefat ettiğinde, taziyeye giden Kemal Kılıçdaroğlu değil miydi?.. Ha bir de, vefat ilanını veren kimdi?. İlan hangi gazetede yayınlandı!?. Kendisinin ifadesiyle ne derdi?. “Bizim arkadaşlar akşam sofra kurarlar, hükümet iktidar devirirler, kendileri hükümet olurlar, sabah her şeyi unuturlar..” Bu da, sizin hali durumunuza delalet!..

***

Uzun uzadıya dile getirdiklerinin arasında yer alan Can Atalay mevzusu var ki!.? Baştan sona, hukuki cinayetler zinciri.. Hukukçu değilim, ama mevzuyla alakalı konuşulan, tartışılan, dile getirilen öylesine yüksek dozajlı oldu ki, artık ezberledik!.. Diyor ki, “Yüksek Seçim Kurulu’nun ‘seçilmesinde hiçbir engel yoktur’ Kararı üzerine seçime giren ve kazanan, TBMM’de İnsan Hakları Komisyonu’na seçilen Can Atalay hapisten çıkamaz.”

***

İyi de, sizin Anayasa’nın 14. Maddesinden haberdarmışsınız!.. Olmanız gerekir.. Değilseniz, 13 yıl CHP’nin başında bulunan, Cumhurbaşkanlığı adaylığına soyunan, bir zat olarak, muhakkak ki Anayasa’nın maddelerine vakıf olmanız gerekir.. Değilse de yanınızda bir kaç, hukukçu olması gerekmez mi? Bir danışsanız, bir sorsanız, nedir bu işin aslı, astarı öyle, Yargı vesayet altındadır hükmünü verseydiniz?!... Ama yok!.. Çünkü gaye, bağcı dövmek!..

***

Oysa ki, Anayasa açık ve nettir!.. Kişi her kim olursa olsun, sabıka kaydı bulunmadığı sürece, önünde seçme ve seçilme yasağı olmadığı müddetçe, YSK’ya adaylık için başvurabilir ve hiç bir engel yoktur.. Seçime girebilir denir.. Bu ister, en azılı örgüt lideri de olabilir, başka biri de olabilir?.. Yargılanıp, ceza alan ve o cezası Yargıtayca onanıp, sabıka olarak kayıtlara geçmediği sürece; “seçime girebilir?”

***

 

Lakin şu hükmü unutmamak gerekir!.. “Bu kişiler seçilirse, milletvekillikleri düşürülemez, yargılaması devam ettirilemez, mahkum edilemezler” demek değildir.. O kişi, seçime girmeden önce hakkında yürütlen bir soruşturma, tahkikat, ya da açılmış bir dava veya cezaevinde bulunurken, yargılama sürer, mahkum olduğu taktirde; “o karar meclise gelir, okunur ve seçilen kişinin milletvekilliği düşer..”

***

Netice itibariyle, Kemal bey seçim meydanlarında icra edemediklerini, şimdi kara kalemiyle bir şeyler yapmanın, gayreti içerisinde!.. Lakin, kurduğu cümleler, söz ettiği mevzular, hakikatten ırak.? Hep demişimdir, demeye de devam edeceğim!.. Kemal bey, 13 yıl süreyle, hem CHP’ye hem de Türkiye insanına ana muhalefet lideri olarak, kayıplar yaşatmıştır, siyasal iktidara da “bulunmaz bir nimet, sürekli iktidarı altın tepside sunmuştur?..

***

Aklı sıra, gerilim, kriz, tartışmalar vuku bulsun, gerilim sürsün ki belki geri dönerim derdinde... Ne diyeceksin?!.. Kabahati kendinde aramaya cesaret edemeyen zat, hataları başka insanlarda çok kolay bulduğu içindir ki, yerinde patinajla, hararet yapıyor!.. Bu da, onun zafiyeti ve zayıflığının, ilanıdır?… Nokta…

***

GÜNÜN SÖZÜ

Sözüyle özü bir olmayan siyasetin ruhunda, inayet değil kinayet vardır..