DÜNYANIN HALİ, “YENİ HAL” İSTİYOR?…

“Ya yeni hal, ya izmihlal..” Üstad Bediüzzaman Saidi Nursi Hazretlerine ait bir söz!.. Yaşadığı zaman ölçeğinde, şöyle tarihsel biri fade kullanmıştı.. Ülkenin ve milletin, içten ve dışarıdan gelen saldırılara karşı verilemeyen mücadeleyle oluşan hal-i perişanlığına karşı söylemişti.. Özellikle, dirilişe dair!.. Ne demişti o büyük insan.. Eski hâl muhal; ya yeni hâl veya izmihlâl." 

***

Bu vecize sözün tercümesine gelirsek!?. Demek istenilen şudur.. “Mevcut durum kifayetsiz, eskimiş, geçersiz ve de anlamsız.. Ortaya konulan mücadele de sonucsuz.. Kaybedilen çok.. Onun için de, ya yeni bir duruma geçilecek ve böylece mevcut halden kurtulunacak.. Ya da mevcut halin devamıyla, yok olup, gidilecek..” Tarihsel bir ifade ve değerlendirme!?..

***

Özetle, hiçbir şey eskisi gibi olmaz, olmamalı!.. İşte bu ifadenin özünü önceki gün Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail’in Gazze’de gerçekleştirdiği soykırıma dair, dünyaya ve milletlere haykırdı… Bu böyle devam etmez, bu böyle gitmez diyerek, üstadın vecize sözünü deklare etti.. Tarihe de notunu düşerek, bunu aktardı..

***

İsrail’in giriştiği Gazze’ye yönelik soykırım vahşeti ve gaddarlığına karşı, yer küresinde, insani vicdani, rahmani ve de hukuku, adalet, siyasal, sosyal milli bir dayanışma refleksi göstermedi!.. Ey siyonistler, ey gaddarlar, kandan beslenen vampirler bi durun diyen diyen olmadı.. Böylesi kurumsal bir mekanizma da, söz konusu değil, hal-i hazırda!?.

***

Batı da, doğu da, orta doğu da, uzak doğu da!.. Dünya yekün şekilde, tüm değerleriyle yerle yeksan şekilde.. Zifiri bir karanlığa sahip tünelde zaman tüketilirken, her gün bir sonraki günden vahim!.. İşte, Erdoğan İsrail “vahşetiyle” dünyayı hal-i zilletliğine işaret ederek, küresel çapta yapılması gerekenleri, Üstadın bu vecize sözüyle aktardı..

***

Ya insanlığın kurtuluşu için, yepyeni bir mekanizma oluşturulacak, ki insanlık insani, vicdani ve rahmanı dirliğini büyütebilsin?. Ya da mevut halin girdabında, insanlık yok olup, gitsin, vahşilik hakim olsun…Ne yazık ki, gidişat ikinci şık ekseninde gelişip, vücut buluyor!?..

***

UYUTMA DEĞİL, KISIRLAŞTIRMA!…

Sokak köpekleri.. Bu mevzu, çok yönlü tartışılıyor!.. Ama çözümsüzlüğe evrilerek, tartışılıyor.. Yani, yol ve yöntem, söylem; kısır döngü ekseninde!.. Oysa ki, sorun tartışılmazdır.. Ve de mutlaka ama mutlaka çözüm, olmalı, bulunmalı, üstesinden gelinmelidir!.. Aksi halde, önü alınamaz bir istilaya doğru gidilir ki; ne insan sokakta yaşayabilir, ne de başka bir canlı..

***

Konuşulan, önerilen ne?.. “İtilaf, öldürme ve uyutma..” Bu tezlerin vardığı son durak; hayvan katliamıdır.. “Kırk katır mı, kırk satır mı” misali.. Ki bu bir çözüm olmadığı gibi, insanı, vicdani ve rahmani, merhamet duygularını da, tar-ü mar edicidir.. İnancımızda, dini değerlerimizde ve de medeniyetimizde böylesi bir anlayış yoktur..

***

Önceki gün de, dile getirdim!.. İtilaf ve öldürmenin ötesinde, denenmesi gereken çözüm yolları vardır.. Bunların, sorumluluk karinesi içerisinde, denenmesi halinde, önemli merhaleler katledilebilinir.. Ama bugüne kadar, ne ilgili ve yetkili sorumlular icraatta bulunabildi, ne de siyasal iktidarlar, adım atma cesaretini gösterebildi?!..

***

Ne diyorduk!.. Öncelikle üremeyi durdurmanız gerekir.. Bir köpek yılda, 16 yavru yapar.. Bunun için öncelikle, kısırlaştırmaya gidilmeli?.. Peki gidildi mi hayır?.. Bu minvalde bir seferberlik, kampanya, ortak irade sergileyen bir organizasyon ortaya konuldu mu, hayır?.. Çünkü konuşan çok, ama icraat yapan kurum yok!..

***

Eğer ki, bir kaç yıl önce böylesi bir gayret sergilenseydi, bugün sokaklar vahi” bir ortamı yaşamazdı.. Hani bir söz var, zararın neresinden dönersen kardır misali.. Bari şimdiden, bu kısırlaştırmaya yoğun bir kafa yoralım.. Yüksek dereceli bir seferberlikle, sokak hayvanlarının üremesini önleyelim!..

***

Diyeceksiniz ki, kiminle?!.. İşte kriz üretici nokta da burası.. Yerel yönetimler.. Belediyeler.. Dün olduğu gibi bugün de, ne yazık ki, samimiyet karinesi içerisinde, hadiseye bakmıyorlar.. Ne ellerini taşın altına koyuyorlar, ne de sorunun hal edilmesi yönünde, gayret gösteriyorlar!.. Ki hal-i hazırda, durum değişmiyor, yine karnından konuşma var!?.

***

Siyasal iktidar yasal düzenleme kadar, bu işin ekonomik yönde finans üretimiyle, Belediyeleri sorunun çözümü açısından, harekete geçirmelidir ve yaptırıma odaklanmalıdır… Çünkü çözüme dair planlar, her il için aynı geçerlilikte olmaz, olamaz.. Farklı çözümsel formüller üretilmeli..

***

Veteriner dostun ifade ettiği gibi!.. Sokak köpeklerinin toplu halde, dolaşması bir ölçüde “köpeklerin çeteleşmeye” gidip, agresifleşmesilerini sağlıyor..  Bu çok önemli bir ayrıntı, önem arz edici olması gereken bu kesime yönelilmeli, buradan başlanılmalı.? Çünkü saldırınların ekseriyeti bu çeteleşmeden geliyor?!

***

Bir de çığırından çıkan açık alanda kontrolsüz hayvan besleme sorununu da acilen çözüm getirilmeli?. Çünkü bu pratikler, üreme alışkanlıklarına kadar hayvanların kimyasını bozuyor. Sokakta hijyen ve güvenlik sorunları yaratıyor.

***

Netice itibariyle, sokak köpekleri sorunun köklü çözümü ve mücadelesi, öncelikli olarak Belediyelerin sorumluluklarını, ivedilikle yerine getirmesiyle, sonuç alınabilinir.. Bugün bir çok ilde, barınak yok, ilçeler de ne gezer misali.. Ki kimi belediyeler.. Diyarbakır’dan örnek vermiştir bir önceki yazımda!?..

***

Belediye, kendi ilçesindeki sokak köpeklerini toplayıp, barınak yerine, komşu ilçenin sınırlarına, kapalı kamyonetle taşıyıp, bırakıyor!… Dikkat edilirse, toplu halde bir yerlere bırakılan köpekler, Uzman veterinerin ifade ettiği gibi; çeteleşiyor, agresifleşerek, saldırganlaşıyorlar?…

***

Soruna köklü çözüm için, samimiyet lazım!.. Hiç bir yolu dönemeyen, çözüme kendisini odaklayan anlayışın aklına ilk gelen bunları itilaf edelim, öldürelim, uyutalım afra ve tafrasında bulunanlara haykırmak gerekir!..

***

“Önce ilk yapmanız gerekenleri yapın.. Barınak ve kısırlaştırma ile sahiplenmeyi aktifleştirin..” Şu önemli bir husus; güvenli sokaklar talebini duyan ve bir irade ortaya koymak üzere olan her kim olursa olsun. Ortak payda geliştirerek, çözüme katkı sunması ve sınmamız gerekir!.. 

***

GÜNÜN SÖZÜ

Sömürgeci ülkelerin yeni stratejisi “zihinleri” işgal etmek!?.