Görüş Bildir

KALEMİN DİLİ

GÜNDEMİN HARMANI!..

Maşallah, barekallah…!!! Be nezer diyelim…!! Ülkemin de, milletimin de, siyasetimin de; "meşguliyet gündemi" o biçim!.. Baş döndürüyor.. Kimine göre, ortam şen şakrak?.. Kimine göre "toz duman?.." Eee, "hayat" bu diyeceksiniz!… Demek ki, hayat kimine gülüyor, kimine ağlatıyor?.. Kimini de, yerinde saydırıyor!..

***

Hafta sonu gündem harmanında, biz de "iki cepheden de" ikram yapalım!… Tabi çok da derinlere girmeden.. Karamsarlık atmosferi oluşturmadan.. Azıcık, "söz olsun, torba dolsun" mahiyetiyle, kendimizi dinlendirelim.. Ancak, herkes kendi "yaşamına" dair, sofradan bir şeyler alabilsin diyerek, hasb-i halimizi kaleme dökelim!..

***

NE BU HİDDETLENMEN!..

Önce, siyasetin reyting rekoru kırıcısı Bay Kemal'e misafir olalım!… Öyle ya, "helalleşelim" diyordu ya!.. Bakalım, hal-i durum ne alemde!… Bir samimiyet hasıl mı?.. Yoksa…

***

Ne yazık ki, "huylu huyundan" vazgeçmiyor!… Uzlaşı ve anlayış abidesi kesilip, artık "tövbekarım" diyen Kemal Bey.. Bardağı deviren yine o!.. AK Parti'ye ve Erdoğan'a oy verenleri; "töhmet" altında bırakmaya devam ediyor…

***

Yahu arkadaş!.. Hem "helalleşelim" diyorsun.. Geçmişin üzerine "sünger" çekelim diyerek, sevgiye, muhabbete, kardeşliğe, milletin birliğine dair kucaklayıcı, laflar ediyorsun!… Sonra, hepsini "bir kenara" itiyorsun!..

***

Ne bu çelişki!.. Çifte karakter sergileyen siyasi tutumun!… Bir karar ver?. Ya "helalleşen" Kemal bey ol.. Ya da, "buldozer" misali, önüne geleni yıkan, sert racon kesici Kemal bey ol!..

***

Velhasıl, ol da!.. Hangisi olursan ol.. Bari bilinsin ki, "sen şusun?"… Yoksa, "şusun, busun, osun" tanımı, sonuç getirmez, "renk değiştiren" yaratık diye anılır hale gelirsin!..

***

NE BU KIŞKIRTMA AKLI!…

Evet ya; ne bu garez ve provokasyon kokan söylemler!.. Neymiş, Türkiye Birleşik Arap Emirlikleri'yle olan "hasımlığında" geri adım atmış!.. Yani el etek öpmek gibi, bir tövbekârlık içerisine girilmiş!.. Yapmayın beyler, yapmayın!.. Sizinkisi, "iktidara olan" hasettin, uluslararası ilişkileri, diplomasiyi, devlet çıkarlarını "göz ardı" ettiriyor!…

***

Elbette ki, BAE ile Türkiye arası fena şekilde, limoniydi.. Karşılıklı "sertlikler" içeren pozisyonlar vardı.. Gizli, açık, herkes peşte malindekileri döküyordu.. Bu limoni durum, bir savaş hali, bir coğrafik müdahale, ya da işgalie yönelik bir hal içermiyordu.. Tamamen, Uluslarası çıkar…

***

Kaldı ki, BAE… İslam ülkesi.. Ve Türkiye ile, "din kardeşi!.. Bir ümmetin parçası.? Bugün ticari ve siyasi küskünlük olur, yarın barış.. Ebedi bir hasımlık olmaz!… Ne diyor dinimiz, "mümin müminin kardeşidir?".. Kardeşler, er ya da geç barışır!…

***

Türkiye'nin BAE ile "ilişkilerini" yeniden, iyileştirmesi!.. Dostane ortama sokması. Kardeşlik "değerlerini" yükseltme adına, gerçekleşen buluşma; büyük bir kazanımdır!.. Kaldı ki, iki taraf da yanlışlarından "geri adım" attı..  Niyet halis olunca, bir adım sen, bir adım o geri attığında, son adımlar ileriye doğru kucaklama adına, hız alır!…

***

BATTI BALIK YAN MI GİDİYOR?..

Görünen o ki, yaşanılan tablo böyle bir racon kesiyor!.. Yoksa, "hayat pahalılığından" yakınırken. Döviz kurundaki "dehşete"  öfke kusarken.. Serbest piyasadaki fahiş fiyat uygulamasına, veryansında bulunurken.. Kuru ekmeğin bile, "lüks gıda" ürünlerine doğru yol alırken… Fakirin ciğer kebabının "zengin'in en pahalı" yemeği haline gelirken!.. Yani, "parasal döngü" per-ü perişan hali yaşadığımız ulu orta yerde, iğneden, ipliğe hissedilirken..

***

Ama gel gör ki; "çarşı-pazar" tıklım tıklım!.. Hareketlilik yüksek oranda.. İşte, AVM'ler.. İşte 75'deki kafelerin hal-i.. Ve tabi ki, diğer alışveriş mekanları.. Sur içi, iğne atsan yere düşmez.. Özellikle "yiyecek, içecek, giyecek" işletmeler "tıklım, tıklım" dolu.. Ya, eğlence mekanları… Vaziyet, vur patlasın, çal oynasın dan öte… Der demez insan iki tablo karşısında, ikilemde kalıyor… Tabi izahı da zor… Bir tarafta "ekonomik buhran" diğer tarafta "zevk-ü sefa!.."

***

Hayat demek ki, böyle imiş!.. Ya "Allah kerim" diyerek, "her şerde bir hayır var" der, umut beklersin.. Ya da, "battı balık yan gider" deyip, dünyevi takılır, umursamazsın!.. Hayat temposuna devam!… Neyse duamız odur ki; Allah kimseyi gördüğünden ayırmasın. Allah gönlümüze göre versin.

***

KADINA ŞİDDET!..

İlk vaka… Bursa.. Hava hayli karanlık, soğuk ve de yağış var..  Eli bıçaklı bir adam.. Karanlığın fırsatıyla, genç kadını takip ediyor. Kadın bina girişinde, zile basıyor.. Şükürler olsun ki, hemen otomatiğe basılıyor, kapı açılıyor.. Kadın tüm hışmıyla, "kendini" içeri atıyor… Eli bıçaklı ise kapı önünde.. Geziniyor… Kadının verilmiş sadakası varmış ki, "kapı hemen" açılıyor.. Ya azıcık gecikmeli açılsaydı.. Sonu- Ceren Özdemir gibi olacaktı… Açılan kapı rahmet kapısı...

***

Peki ya, önceki gün İstanbul'da metroda yaşananlar!.. Eli bıçaklı bir adam, onlarca kişinin gözü önünde bir kadına ağza alınmayacak hakaretler saydırıyor… Ve her şey kameralara yansıyor… Vagondaki kimse hiçbir şey yapamıyor, korku, endişe ve tedirginlik içerisinde olup, biteni seyrediyor. Belki korkuyorlar.

***

Korkmakta haklı da insanlar.  Altı üstü evine döneceksin, yolda niye başına bela alasın? Kadir Şeker vakası, malum!.. Aldığı ceza ve akıbeti, hafızalarda…  Şans bu, kapı kapanıyor, metro hareket ediyor, kadın saldırıdan kurtuluyor.

***

Bursa'daki ve İstanbul'daki iki saldırgan da, yakalandı. Metrodakinin 20 ayrı suçu varmış. Bu 21’inci. 22’ncide o kadın değilse başka biri...  Kimin başına ne gelecek, Allah bilir. İki gece arayla vuku bulan iki hadise… Ve kapanan ile açılan iki kapı.. İkisi de, hayat kurtarıyor… Peki faillerin akıbeti.. Hukuken bir çaresizlik durumu var. Çünkü, henüz bir yaralama ve cinayet işlenmiş değil.. Ki fazla da içeride tutamazsınız… Ama şunu da biliyoruz ki, bugün değilse yarın; " olabilir" ki o zaman da iş işten geçmiş olur!…

 

***

Peki ya, Diyarbakır'da Aile Sağlık Merkezi'nde yaşanan!.. Tam da "Kadına Şiddet" gününde, Hidayet D. adlı bir kadın.. Elinde bıçak, sağlık merkezini basıyor.. Bir gün önce, "kilo vermelisin" dediği için tartışıp, karakolluk olduğu Dr. Aziz Tançeli'ye saldırıyor.. Neyse ki, çevredekiler araya giriyor… Ama, Doktor kolundan, omuzundan aldığı darbelerle kanlar içerisinde yaralı kurtuluyor.. Kadın gözaltına alındı, yazıyı kaleme alırken, tutuklandığı haberi geldi… Bu arada, Adana Ruh Sağlığı Hastanesi'ne de sevk edilmiş.? Şizofreni hastası imiş!… Ne hikmetse son dönemlerde saldıranların hepsi; "şizofreni hastası" imiş!...

 

***

Bu arada, Bağlar'ın Koşuyolu Parkı'nda Muhammed K. adlı gencin yaşadığı bıçaklı saldırı olayı.. Parkta yürürken, hiç tanımadığı, bilmediği, yüzünü ilk kez gördüğü biri tarafından; "bıçaklanıyor?".. Gerekçe, "parkta ne geziyorsun?"… Muhammed hastanede, "hayati riski" var.. Peki, o eli bıçaklı sırra kadem basıyor!.. Firarda… O da yakalanırsa, ilk gerekçe "adam şizofrenik!?.." İyi de, şizofrenikler bu kadar saldırgan ise, ahalinin arasında işleri ne?!…

 

***

GERİLİME PRİM YOK!..

Birileri şunu iyi anlamalı artık diyorum!… "Demokratik tepkiye" halkın "sesini" yükseltmesine!… Yaşanan olumsuzluklara dair, "bireysel ve toplumsal" hakkını kullanarak, demokratik kural ve ilkeler çerçevesinde; "konuşabilmeli!.?" Ki buna, hiç kimse "hayır" diyemez, "eyvallah" demekten başka!…

***

Ama velakin, ahaliyi provoke etmek, sokakları kışkırtmak, sokak hareketleriyle, kaos oluşturup, buradan siyasi sonuç çıkarıp, toplumsal buhran gayretine girmeye; "demokratik tepki" denilmez!.. Bu ülkeyi ve milleti "ateşe atmak" olur…

***

Nitekim, son dönemlerde görüyoruz!… Halkın hiç ama hiç sevmediği ve prim vermediği; işlerin başında "sokakta kaos yaratıp, buradan siyasi sonuç çıkarma" gayretidir.. İyi ki, muhalefette akıllanmış!…

***

Çünkü, böylesi bir oluşumun gayretindeki fikir, düşünce, anlayış "marjinaldir, ideolojiktir"… Ki bu "marjinal" mahkumiyet giderek de, yüksek bir trendle "yalnızlaşıyor?".. Onun için de, pek kaale almaya da gerek yok!…

***

GÜNÜN SÖZÜ

İslam dünyasının bugünkü haline ve bizden beklediklerine bakarak, ağlamaya bile ne hakkımız ne de vaktimiz olduğunu zannediyorum.

 


Bu Makale 3284 kere okunmuştur.