HAVAİ FİŞEK İŞKENCESİ!

Kim ne der bilmem?.. İster görsellik desin.. İster coşku, sevinç, heyecan, kutlamanın "el alem" duysun havasının gösterişi desin!.. Belki ilk anda; "hoş bir duygu ve görüntü" onlarda oluşabilir.. Ne var; "muhteşem" bir tablo, diye övünme de gelebilir?..

***                          

Amma velakin!.. Denir ya "kazın ayağı" hiç de öyle değil… Çünkü, o bir anlık "görsel şovun, sevincin, coşkunun, heyecanın" çok ama çok büyük, doğa katliamına neden olduğunu unutmamak gerekir.. Özellikle, gökyüzündeki "canlı varlıklar" diye kabul ettiğimiz, Kuş ahalisine "ölümcül silahtır?"..

***

Ki bilim adamları da bunu ifade etmektedir.. Kuşları etkiliyor.. Zehirliyor.. Sağır ediyor… Yani ölümlerine neden oluyor?.. Çünkü içerisinde; kurşun var, baryum var, rubidyum ve sodyum var.. Yani insana, hayvana, tüm canlılar için "ölümcül" düzeyde her türlü tehlike söz konusu!..

***

Pek tabi ki, gecenin bir vakti.. Yerli-yersiz, sokak arasında, düğün salonlarında, ya da yolu trafiğe kapatmış magandaların ellerinde; "patlatılan" havai fişeklerin, yarattığı "gürültü terörü?"…

***

Hastası var, yaşlısı var.. Çocuk var… Mesaiye gideni var.. Gece yarısı, "havai fişeklerin" sesiyle, uykudan fırlayıp, ne oldu "bombalandık mı, ihtilal mi oldu?" diye çığlık atıp panikleyenlerin hal-i durumu!.. Zulüm de zülüm!..

***

Ayrıca, havai fişeği "silah" olarak kullananların da olduğunu unutmadık.. Özellikle, "sokak teröründe" örgüt üyelerince, polise, askere karşı nasıl da; "roketatar gibi" kullanıp, ortalığı kan gölüne çevirdiğini…

***

Hasılı kelam, çatapat mı, kız kaçıran mı, havai fişek mi?… Her ne melanet bir vaziyet ise de, "patlayıcı ve yaralayıcı" olması münasebetiyle; oldum olası, nefret etmiş, tepki göstermişim..

***

Ve gelelim; Sakarya'da Cuma günü yaşanan faciaya!.. İşte havai fişek üreten, fabrikada yaşanan ölümler, yaralamalar ve halen kayıp olduğu söylenen işçilerin varlığı!.. Yani; havai fişek hiç de "tekin ve sakin" bir alan değil..

***

Hele bir de, denetimsizliği.. Gelenin-gidenin pek olmayışı.. Dağın bir yamacına kurulan üretim yerindeki keyfiyet.. Peş peşe yaşanan kazalar ve ardındaki ölümler.. Sadece bu fabrikada kaç kezdir, patlama meydana gelmiş.. Ki bu durum, dünyanın her yerinde aynı "acıyla" son bulmuş!…

***

Onun için doğayı da, kuşları da, insanları da, yaşamı da "bir anlık görsel coşkuya" kurban vermeyelim.. Çünkü bedeli ağır bir şekilde faturaya dönüşüyorsa; gelin vazgeçelim!.. Yasaklayalım… Ki önümüz, Kurban bayramı, böylesi "patlayıcılara" insan kurban vermeyelim!?..

***

GÜRÜLTÜ KİRLİLİĞİ

Havalar hayli ısındı..  "kavurucu" bir hava var dışarıda.. Ki şehrin sıcaklık derecesi herkesin, malumudur!.. Sulu tarım ve barajlardaki sayı artışı, bölgeyi "Çukurova'ya" dönüştürdü…  "Nem oranı" hayli artırdığı için, boğucu bir hava solunuyor artık! İşte bu etkenlerden dolayı zorunlu olarak, balkonlar, camlar, pencereler fora ediliyor.. Yani hepsi açık!…

***

Vaziyet bu olunca da, der demez dışarıdan gelebilecek "yüksek volümlü" gürültülü ses", insanları etkiliyor.. Halk deyimiyle yerinden hoplatıyor.. Nitekim, merkez Kayapınardaki  75. yol üzerindeki semt sakinleri bugünlerde; dışarıdan yükselen sesten dolayı "oturdukları yerde, uyudukları yataklarından" ha bire hopluyorlar.. Panik ve korku içerisinde ayaktalar…

***

Diyorlar ki; "gece yarısı açık egzozuyla gürültü çıkaran" motosiklet sürücülerine!.. Yine, "egzozu" açık eski model doğan ve şahin otomobillerin sürücülerine.. Bir de, "baba parasıyla" caka satan, lüks otomobillerin yüksek "egzozlarıyla" yeri-göğü inleten şımarıklara; "kimse dur demeyecek mi?"…

***

Allah rızası için!.. Uyuyanı var, hastası var, bebeği var, yaşlısı var.. İşe gideni var?.. İnsana ve çevreye saygısı olmayan; "bu beyinsiz, şuursuz, bencil şımarıklara" ağır cezalar verilsin.. Araçlarına, motosikletlerine, ehliyetlerine "el konulsun?"…

***

Bizim, normal şartlarda insana ve çevreye saygılı olan, motosikletleri kullanana, eski model arabasıyla seyir edene, lüks araç sürücülerine "lafımız yok?"… Ama; "psikopatça", insanları ve çevreyi umursamayanlara; "müsamaha" gösterilmesin… 3 şeritli 75 yol şehir trafiği için yapıldı; "bunların" yolu ralli alanı olarak kullanılması için yapılmadı?… Trafik polisleri; bunları görmüyor mu?…

***

GÜLÜYORUM…

Neye derseniz!?. Şu "çoklu mu, tekli mi barolar" mevzusuna!.. İş, dramatik hale döndü!… Niye derseniz?.. İpi tutan; "senin baron, benim barom, onun barosu, şunun barosu" demekten öte, "şu partinin, bu partinin, şu ideolojinin, şu siyasi fikrin" barosu demeye başladı!…

***

Okur'un ifadesiyle.. Yahu arkadaş; "kimse avukat" demiyor baro diyor.. Ama bizim bir avukata ihtiyacımız var.. Baroya değil.. O avukat hangi baronun avukatı olursa olsun; "yeter ki" mesleği "ahlaki" vasfını icra etsin… Savunma erkliğini göstersin!…

***

Okur fena bir kelam daha ediyor.. Cezaevinde tutuklu bulunan avukatlar var.. Onların "suç nevilerine" ve nasıl oluyor da böylesi bir yola düşüyorlar noktasında, "uğraş" verip, yol yürüyün, oturma eyleminde bulunun!.. Sizinkisi "Baroların baronlarını" koruma ve kollamaya dair, uğraş!.. Avukatlık elden gitsin, koltuk kalsın hesabı!.. Gel de; gülme hal-i duruma!

***

SAĞLIKTAKİ DEĞİŞİM!...

Sahi, Diyarbakır'daki Sağlık Kurumlarındaki "sağlıksız" işleyişe neşter vurulacaktı?.. Yeni, ter-u taze değişim ve dönüşüme gedilecekti?.. Kişiler, makamlar "politize" olmuşluktan arındırılacaktı?.. Ama tık yok!?.

***

Ki, Pandemi denildi, moral-motivasyon denildi?.. O'nu da kısmen geride bıraktık.. Artık; normalleşme evresindeyiz.. Lakin bir ileri, 40 geri adım misali bir gidişat söz konusu… Yani, yanlış giden bir şeyler var?.. Ve dur diyen yok…

***

Olmadığı içindir ki, sağlık personelleri "bıçak kemiğe" dayandı misali ha bire kazan kaldırıyor.. İşte son hadise!.. Çalışanlar "yemek boykotuna" varacak, bir eyleme giriştiler.. Demek ki; "eskisinden beter" bir durum var?..

***

TOPLAYIN GÖTÜRÜN!?..

Vay Allah razı olsun!.. Oh be… Ne o; "şuursuzca" asker uğurlama halleri?.. Ne maske, ne mesafe ne hijyenik bir hal.. "Taşkınlığın, magandalığın" bini bir para..

***

Hele o yolu trafiğe kapatıp halay çekilmesi… Eline silah alıp, gelişi güzel havaya ateş açma hali.. Yani ; "illallah" dedirten bir durum..

***

Nitekim virüsün yayılmasında çok büyük etken.. "Zehirleyen sevinç".. Hele şükür; Erdoğan nokta koydu.

***

Dedi ki;

"Asker uğurlama derken, arkadaşlarınızı zehirliyorsunuz.. Böyle bir yaklaşım olmaz. Valime böyle durumlarda toplayıp götürün dedim"...

***

GÜNÜN SÖZÜ…

Arsız, arsızlık yapandan rahatsız!!!…