HDP KENDİNİ FESHEDERSE..!

Sahi ya!…

HDP hakkında "açılan" kapatma davasına karşı şöyle bir karar alsa..

Yani, Parti Yönetimi toplansa..

Ve de, ortak mutabakata varılarak..

Denilse ki;

Madem ki, HDP'yi kapatmak istiyorsunuz…

Aha da biz;

"Partiyi" feshediyoruz..

HDP Tabelasını indiriyoruz…

Yeni bir parti kuruyoruz..

Ki yedek parti, "Demokratik Bölgeler Partisi" var…

Gerek yok, sıfırdan parti kurmaya..
Nasıl olsa teşkilatını kurmuş bir DBP var..

Yani, DBP'ye geçiyoruz…

HDP gitti, DBP geldi!…

Ve biz artık grubu olan DBP partisi olarak meclisteyiz!…

Şimdi..

Bir dizi "hukuki" işlem girişilmeden..

Anayasa Mahkemesi kararı beklemeden…

HDP böyle bir karar…

Böyle operasyonel bir senaryoyu icra ederse…

Evet ya; bir sonraki aşama ne olur?..

Sizce…

***

SELAMI SABAHI KESİN!…

Bay Kemal..

Yine dozajı yüksek bir laf etmiş..

Üslup değişikliği..

Hükümeti eleştirirken..

Erdoğan'a tepki koyarken…

Gidişatın seyrine dair "racon" keserek diyor ki..

"Bunlarla selamı sabahı kesin…"

Şimdi, oldu mu Bay Kemal..

Seninkisi;

Hizipçilik..

Ayrıştırıcı..

Kutuplaştırıcı…

Tekçi..

Ve tabi ki aşiret vari, particiliktir senin kestiğin raconun anlamı!!!…

***

Kaç senedir, parti liderisin?..

Kaç kezdir seçime giriyorsun?…

Ve bu kadar zamandır, CHP'nin mahallesinde, koşturuyorsun?!…

Her ne kadar, "sürekli seçim kaybeden" olmana rağmen!..

Hala anlamış değilsin Bay Kemal..

Seçim kazanmak..

Oy arttırmak..

Partiyi iktidara taşımak..

Geniş bir tabana sahip olabilmekle mümkündür...

İnsanları..

Seçmenleri..

Partili olmaya hevesli kesimi etrafında toplaman gerekir..

Yapmanız gereken ilk icraat…

Herkesle "selam ve sabahı" arttırmaktır..

Barışmaktır...

Hoşgörü muhabbetidir..

Diyalog geliştirmektir.

Nasılsınız, iyi misiniz, hep birlikteyiz diyebilmektir!…

***

Ama yok!..

Zaten böylesi bir "siyasi ruh karakteri de" CHP'de yok…

Parti, "Halkçı" gözüküyorsa da..

"Cumhuriyetin" kurucusu, Atatürk'ün Partisiyim diyorsa da..

Ne yazık ki,

"Halk" diyor, halk arkasında yok..

Cumhuriyet diyor, "cumhur" yok…

Zaten olmuş olsaydı!..

"Tek Parti şeflik ve dipçik" döneminden başka..

Darbe organizasyonlarının dışında..

Bir asrı dolduran zaman dilimi içerisinde; CHP ve anlayışı iktidar olurdu...

Ve "halkın tercihi, istemi, selamı ve sabahıyla" ülkeyi yönetirdi...

Ama nerdeeee.

***

SEÇİM.. SEÇİM.. SEÇİM!…

Şimdi..

Selamı sabahı kesiyorsun da…

Peki nedir bu kadar ısrar edici halin..

Seçim de seçim.. Seçim de seçim..

Analar..

Babalar..

Bacılar…

Tek çare seçim deyip diyorsun..

Ha arada bir de, kendini öne çıkararak…

"Başka çarem kalmadı" deyip, "seçim" lafını cemşit pilavı gibi, söyletiyorsun..

İyi hoş da..

Sizin adayınız kim?..

Siz aday mısınız…!?

Henüz belli değil..

Ki, net bir beyanınız da yok..



***

Ayrıca, safınızda da bir meçhuliyet var..

Muamma yani her şey…

Çatı aday mı?..

Yoksa her partinin kendi adayı mı olacak?..

Meral hanımın, söylemiyle..

Temel Bey'in ifadesiyle…

Ki dış destekli HDP'nin tavrıyla…

Bu minvaldeki seyriniz de, "bunalım" hava misali karışık!..

Dahası, "Millet ittifakında" kimler var..

Kaç parti, o da belli değil..

Neyse ya; mahalleliniz kafa bulandırıyor….

Siz bir netleşin…

Siz bir meçhuller mahallesinden çıkın…

Siz, "ortak bir karar" verme aşamasına gelin…

Ondan sonra;

"Seçim" isteme gayretkeşliğinize, bu hazretler ne diyor diye bakarız!…

Şuan, sizinkisi "suyu bulandırmadır.."

***

DEMOKRATİK PARLAMENTER SİSTEM!…

Bu da ağza sakız misali; çiğneyen çiğneyene!..

Tek kurtuluş reçetesiymiş gibi..

İyi de..

"Parlamenter sisteme" dönebilmek için…

Hangi merhalelerin aşılması..

Hangi koşulların yerine gelmesi gerektiğine; vakıf mısınız?..

Yok..

Siz, önce "Partili Cumhurbaşkanlığı" seçimini bir kazanın..

İktidar olun..

Meclisteki salt çoğunluğu alın..

Sonra, "yasa düzenlemesi" hazırlayın..

Çoğunluğu mecliste alabilirseniz, oylarsınız..

Yapamadıysanız…

Mecliste, 330 vekilli bulup, "yasal düzenlemeyi" referanduma taşırsınız..

Halk tercihi "ne olur"..

Onu da, sandıktan çıkacak sonuç gösterecektir…

Yani sizinkisi, aşılacak çok dere, geçilecek daha çok köprü var..

Siz önce; "ittifakınızı" bütünleştirin..

Kim adayınız, onu netleştirin..

Halkla selamı ve sabahı yoğunlaştırın..

İktidar olabilme adına; güçlü" iradenizi samimiyetleştirin..

Yönetim sistemi değişikliğini o zaman konuşuruz..

Oldu mu?..

***

SORUYU BİLEN...

Evet, soruya yanıt verebilen beri gelsin..

Sorum şu..

Neden siyasilerin birinci derecedeki yakınları…

Rüşvetle..

Yolsuzlukla..

Usulsüzlükle..

İhale takipçiliğiyle..

Adam kayırmayla..

İş, kadro, satışını yapmakla!…

Kısacası…

Ahlaki olmayan..

Hukuki olmayan..

Namus..

Şeref..

Haysiyet…

Ve tabi ki insani olmayan suç teşkil edici faaliyetlerle anılırlar?..

Ya da;

Halk nezdinde.

Seçmen gözünde..

Kent idaresinde,

Seçilmiş ve atanmışlar noktasında; "çıkarcı kesimler" diye görürler…

Evet..

Tablonun sebep-i mucibesi nedir?.

Bilen iki kelam etsin…!

***


 

KARARSIZLAR KİMDEN YANA?

Metropol Araştırma Şirketi soruya yanıt verdi..

Ankette kararsız seçmenlere,

AK Parti ve MHP'nin oluşturduğu Cumhur İttifakı'na mı,

CHP ve İYİ Parti'nin oluşturduğu Millet İttifakı'na mı

Daha yakınsınız, noktasında soru soruldu..

Gelen yanıt..
Yüzde 39,9'u Millet İttifakı'nı tercih ettiğini söyledi..

Yüzde 27,9 oldu Cumhur İttifakı'nı tercih etti.

Bu arada,  "Fikrim/cevabım yok" diyen kararsız seçmenin oranı ise yüzde 32,2 olması dikkat çekici..

Ne demiştik, daha önceleri..

Kararsız seçmen, olası seçimin “kilidi?”..

Oran ise, partiler düzeyinde giderek “ikinci parti” konumunda..

Çünkü, yüzde 20’lere dayanıyor, kararsız seçmen oranı..

***

GÜNÜN SÖZÜ…

Et değil, tuz kokmuşsa aşçı başı neylesin!…

Hayırlı Cumalar...