HDP'NİN TUTUM BELGESİ NEYİ İFADE EDİYOR?..

HDP'nin 2023'e dair "hedefleri" nelerdir?.. Millet İttifakı'ndan "beklentileri?" nelerdir?.. Yeni "yol haritasında" nasıl bir siyasi strateji belirleyecek?.. Ve tabi ki, "ülke yönetimine" dair, kendi vaatleri nelerdir..? Tüm bunlar ve tabi ki alt başlıkları dahil, HDP cephesinden "merakla" bekleniyordu?…  HDP ne diyecek diye?…

***

İşte bu merak ve beklenen "seyir defterinin" kısmi muhtevası, yanıt buldu.. Seçim ve bundan sonraki HDP'nin konumu önceki gün "ilkeler" başlığı altında, 11 madde şeklinde, açıklandı.. Pervin Buldan ve Mithat Sancar'in sunumları işin süslü yönünü ihtiva etse de, "ilkeler" başlığı altındaki maddeler; "özünü" net aktarıyor..

***

İşte o maddelerin başlıkları… "Güçlü demokrasi"… "Tarafsız ve bağımsız yargı"… "Kayyım rejimi değil halk iradesi.." "Kürt sorununda demokratik çözüm…" "Barışçı dış politika…"  "Kadına özgürlük ve eşitlik…" "Ekonomide adalet…" "Kamu yönetiminde liyakat…" "Doğaya saygı…" "Gençler için özgür yaşam…" Ve; "demokratik anayasa…"

***

"İlkeler" diye ifade edilen 11 maddelik "tutum" belgesine dair, denir ya "gelelim fasulyenin faydalarına!?".. Maddeler açık, alt başlıkları önceki dönemlere dair "beyanlardan" söylem dili noktasında, daha bir yumuşatıcı ve okşayıcı.. Sertlik yok...

***

Belli ki, "Siyasi" fikriyat, "Silahlı gücü, yani Kandil'i" bu kez ikna edebilmede, başarılı olmuş!… Ve dikkat çeken bir önemli ayrıntı da, HDP "Seçimler ve Siyasi stratejilerine" dair manifestolarına, tutum belgelerine ilişkin ilk kez "İmralı'yı" öne çıkaran, atıfta bulunan, "adres" gösterici, olmadı!… Bir ölçüde "iki yönlü" bırakın, biz rotamızı çizelim çıkışı oldu!!…

***

İmralı bu noktada nasıl ikna edildi, görüşüldü, görüşülmedi, bilinmiyor.. Ama, bu altı çizili ayrıntı çok şeyi de; zaman içerisinde ikmale gelen sorulara yanıt olarak karşımıza çıkacaktır?.. Diyeceksiniz ki, "siyasetin" özgürleşmesi, dil ile üslubunun bağımsızlığı için, "dış etkenlerden" ırak olması, etki altında olmaması gerekmez mi?.. Elbette ki, gerekir… Yoksa, "siyaset her daim" vesayet altında kalır.. Ki, HDP'nin hal-i durumu hep vesayet altında kalmanın, "çıkmazını" icra etmiyor mu?..

***

"İttifaklar" ya da yeni "blok" oluşturmaya dair merak edilen tavır ise artık netleşti!.. O da şu; ister "Millet İttifakı" içerisinde "meşru" kimlikle alınsın, ister "dışarıda" kalsın her hâlükârda "Cumhur İttifakına" rakip cephenin savunma kanadında olacak… Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan "hasımlığı" üzerine kurguladığı siyasetinden vazgeçmeyecek.. Haliyle bu tavır, Millet İttifakı'na "Bila bedelle" "açık çek" vermekten öte bir tavır olduğunu söyleyebiliriz!…

***

Aslında HDP, "yerel seçimleri de" hatırlatan pozisyonla "seçimin kilit partisi" olarak kendisini öne çıkarırken, "açık çekini de" ilkeler üzerinden imzalaması sorgulayıcı bir noktadadır!…  "İstanbul modeli.?".. Bir ölçüde ister HDP'li, ister CHP'li, ister İyi Partili "aday" kim olursa olsun.. İsimden çok "ilkelerin ve yönetimlerin" irdelenmesi gerektiği fikrini tartışmalıyız söylemi var…

***

Doğrusu "açık çek" ve isimden çok "ilkelere" odaklanan HDP'nin demek istediği şu!… HDP olarak "Cumhurbaşkanı adayı çıkarmayabiliriz, isimde ısrarcı olmayabiliriz, tercihsel bir dayatmamız olmaz, Millet ittifakıyla öne çıkan ismi parti tabanına anlatıp, destekleyebiliriz. Ama tüm bunları "adayın belirlendiği, konuşulduğu, karar mekanizması olan" heyetin "yuvarlak" masasında, olmamız şartıyla yaparız!..

***

HDP'nin bu nüansı, CHP ve İyi Parti açısından da "önem" arz edici.. Şöyle ki, CHP'deki kopmaların yarattığı dalgalanmada öne çıkan "ulusalcılar" kanadı, İyi Parti'deki "aşırı radikal" Milliyetçi kesimin de, "homurdanmasına" rahatsız olmasına neden olmayacak bir tutumla; Millet İttifakı'nın "içerisinde" olmama babındaki düşüncesi, daha bir ağır gözüküyor!?.

***

Ki önemli bir ortak payda da, "Yönetim sistemine" olan vurgu…"Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi" değişecek.. Millet İttifakı'nın "Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi" önerisine, varız… Ama; "bizsiz seçimi kazanamayacağınız" gibi bilmeniz gereken; "sistemi de" yine bizsiz kazanamayacağınız!… Onun için de; "bize kulak verin" diyor HDP!...

***

Bu arada, HDP'nin Kılıçdaroğlu'nun adaylığını, destekleyebileceğini öne çıkardı demek, net bir fikrin beyanı olmaz.? Ama, Kılıçdaroğlu'nun "son çıkışları", Kürtlere dair ifadesi, "muhatabın da HDP" olarak gösterilmesi, "HDP'nin gönlünden geçenin Bay Kemal" olabileceğini söylemek, mümkün olabilir?… Yani, destek var!…

***

Bir başka önemli ayrıntı da, Selahattin Demirtaş'ın güçlü ve yüksek perdeden; tutum belgesine "destek" vermesi!… Ki bir hafta öncesini hatırlarsak.. Kılıçdaroğlu "HDP ile sorunu çözebiliriz" çıkışına, Temelli ve Öcalan'ın Avukatlarının yer aldığı Asrın Hukuk Bürosu "İmralı’yı" adres göstermişti.. Demirtaş'ta karşı çıkışla, "HDP'nin muhatap, çözümün ise Meclis" olduğunu ifade etmişti.. Yani, Demirtaş ile tutum belgesindeki fikri beyan birbiriyle örtüşüyor!…

***

Ancak, önümüzdeki zaman HDP'nın "siyasi tutumundan" daha çok, CHP ile İyi Parti'nin ortaya koyacağı "tutum" dikkat kazanacak!?.. Özellikle, HDP'nin "tutum belgesinde" deklare etmediği, ama kapalı kapıların arkasında sıkça dillendirdiği iki ayrıntı var?.

***

Birincisi "PKK'ya yönelik yurtiçi ve yurtdışı operasyonlar…" İkincisi, Suriye’deki PYD'nin yapısı…

***

Bunlara dair; "iç siyasette" oluşturulacak söylem ve eylemlere destek verilerek; "müdahalelerin durdurulması" istenilecek!… Ve kayyımlara olan vurgu da, Millet İttifakı'nın ortaklarından "sorgulanılmasını" seçim ve siyasi malzeme olarak, kullanılıp, baskı oluşturulmasını isteyecek!..

***

İşte bu istekler; ne kadar karşılık bulur!.. Etki ölçüsüyle, HDP nasıl bir "libas" kendisine biçip, giyer!.. Onu da zaman gösterecek.. Bekleyip göreceğiz; ilk kez böylesi "yumuşak" dili öne çıkaran HDP'nin siyasi dili, neler getirecek, neler götürecek!…

***

PARLAMENTER SİSTEME DÖNÜLÜRSE!….

Dünkü yazımda, şakadan Cumhurbaşkanı Erdoğan "Parlamenter Sisteme dönüyoruz" dese!.. Ve böyle bir karar aldığını, pat diye açıklasa!.. "Muhalafetin" hal-i durumu ne olur, sorusuyla alakalı bir kaç kelam etmiştim… Gün içerisinde, yoğun bir sosyal medya hücumuna uğradım, tabi ki pozitif yönünde…

***

Dün baktım ki, Ahmet Hakan da "neler olabileceğine" dair kelam etmiş!.. Diyor ki, "şöyle şeyler olur?"

***

Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş denklemden çıkar…

***

Kemal Kılıçdaroğlu "partimin oylarını artırmam gerekiyor. İşte şimdi yandık" diyerek, inceden umutsuzluğa kapılır…

***

Meral Akşener "ben başbakan yardımcısı olacağım" demeye başlar…

***

Muharrem İnce CHP'ye geçme hayaline kapılır..

***

İttifaklar yerini koalisyonlara bırakır..

***

HDP anahtar konumunu kaybeder…

***

Bir kaç şıkkı biz de eklersek!…

***

Yeni partilerin hiç bir şekilde "kıymeti harbiyesi" kalmaz, kapılar kilitlenir?!

***

AK Parti birinci parti konumuna devam eder..

***

Abdullah Gül, İlhan Kesici gündemden düşer…

***

Milletvekilleri de, "itibarlarına" yeniden kavuşmuş olur..

***

Bakanlar da, "had bilen" konuma döner…

***

Hasılı kelam!..

Fena bir şekilde "siyasetin" çarşısı karışır…

Bize de "acayip bir mavra" çıkar…

***

GÜNÜN SÖZÜ

İnsan dilini tutup konuşmadıkça, ayıbı da hüneri de gizli kalır.