KAFALARI KARIŞTIRAN "BAHANELER...?"

Neymiş…  Covid-19'a "inanmıyormuş?"…

Neymiş…  Aşının herhangi bir etkisi yokmuş?

Neymiş…  Aşının "yan etkilerinden" korkuyormuş?

Neymiş…  Aşıyla insana "çip" takılıyormuş?

Neymiş…  Aşı "kısırlığa" yol açıyormuş?

Neymiş…  Aşı "alerji" yapıyormuş, ondan vurmuyormuş?

Neymiş… Türk aşısını bekliyormuş?

Neymiş… "Bana bir şey olmaz, ben gencim?

Neymiş… Bu işte yabancı ajanlar cirit atıyormuş?

Neymiş… Aşı denilen şey, sudan ibaretmiş?

Neymiş… Siz bi aşınızı olun, sonra bakarız?..

Neymiş… Bu aşılar kalbe zarar veriyormuş?

***

Say say bitmez!..

Ne bir bilimsellik..

Ne bir akademik çalışma verisi..

Ne de, gerçekçi bir yaklaşım…

Zerre-i miskal yok...

Ne hazindir ki, körü körüne bir "tevatüre" inanmışlık var!

Etkilenenlerin sayısı 23 milyon..

***

Hal-i duruma dair, işin çözümü!…

Öncelikle;

Gayri bilimsel,

Gayri kanuni,

Gayri ahlaki halk sağlığını "tehlikeye" sokanların "çıkar" çarkına odaklanmak gerekir…

Neyin "hesabındadırlar?"…

Görünen o ki..

Çoğu "rant" devşirmede..

Popülaritesini artırmak isteyenler var..

Müşteri profilini artırmak isteyen…

İlaç dışı, "maddelerini" pazarlama var…

Çünkü, vatandaşın "kafası" karıştırıldığı sürece bu güruhlar "çıkar temin" ederler!…

Netice itibariyle, oluşan "güvensizlik" duvarını yıkmak lazım!..

Yoksa "pandemi sürecinden" kurtulmamız mümkün olmayacak…

***

Uzmanlar uyarıyor..

Bilim adamları uyarıyor…

Ne için; "ihmaller ve bahaneler" zinciri yeni dalgalar yarıyor, yaratacak!?.

O zaman, dalgaları "dalga kıranla", aşabiliriz..

Ki, aşı da "o dalgakırandır?"..

Ya aşı olup, dalgaları kıracağız..

Pandemi sürecinden kurtulacağız..

Ya da, "aşı bencilliğiyle" dönemsel dalgaları yaşamaya devam edeceğiz..

Pandemi süreci de, ilelebet sürer!..

***

DİYARBAKIR AŞIYA YÖNELDİ!…

Son bir kaç gündür!..

Yazdıklarımız, söylediklerimiz..

İlgili ve yetkili kurumların da, "hassasiyetleri?"..

Kadim kentte "aşı olma" noktasında, hassasiyet oluşturdu…

Randevular alınmaya başlandı..

Aşı stantlarına gidenler çoğaldı..

Sevindiren gelişme..

Ama yeterli değil..

Çünkü, hastanelerdeki yatak doluluğu yüzde 40'lara çıktı..

Yoğun bakımlar yüzde 65'lerde..

Günlük vaka sayısı 500'lerle ifade ediliyor..

Karantinaya alınan evler, mahalleler, aileler çoğaldı…

Tabi, ihmaller ve boş vermişlik silsilesinin, bir sonucudur Diyarbakır'ın yaşadığı tablo!..

***

Bu arada, kişisel "önlemlere" dair ciddi bir keyfiyet var..

Maske takma, sosyal mesafeye uyma..

Ve hijyenik ortama, radikal tedbirler fora edilmiş…

Toplu taşıma araçları, halk otobüsleri, dolmuşlar kontrolsüz!..

Tıka basa dolu…

Ve kurallara uyan yok…

Denetimlerin "sıklaştırılması" lazım.

Malum, insanlarımız "yasaklara" aşina oldukları için..

"Çiğnemeyi pek severler..!"

***

NEFRET DUYGUSU!…

Ne diyorduk; "gizli bir el" ülkeyi karıştırıyor?..

Milleti "dizayn" ediyor..

Ve bu el, "tek eksenli" nefret duygusunu, körüklüyor..

O nefrette, o körükte, "tek hedefe" odaklıdır..

Ki o hedefte, Erdoğan'dır?..

Öyle ya, mesele Erdoğan ise..

Ve ona karşı "düşmanlıksa", gerisi teferruattır..

Velev ki, "vatan ve millet, toprak" dahil olsa bile!…

İşte deşifre oldu; "o elin" nasıl işlev gördüğünü, kimi  fonlayarak, "körük" olarak kullandığı…

Tek adres; "yerli ve milli olmaktır..!"

***

NE DEMİŞLER…

Evet ne demişlerdir, atalarımız!…

Siz siz olun ve şunu iyi bilin…

"Domuzdan post, gavurdan dost olmaz?"…

Ama biz, ne alemdeyiz…?

Domuzu "sofradan" eskitmiyoruz..

Gavuru da, "baş tacı" edip, kurtarıcı olarak görüyoruz!…

Sizce vaziyet..

Atalarını unutan bir milletin hal-i perişanlığı içerisinde değil miyiz?…

***

KILIÇDAROĞLU BULDAN'A FRANSIZ!….

Neden; bu Fransız takılma hali!…

Ne diyor Pervin Buldan…

Ki son dönemlerde "millet ittifakına" dair, eleştiri dozajını artırarak…

Diyor ki; "Biz artık Millet İttifakı'nda yokuz.?"

Ki, Selvi sormuştu, Buldan'a!..

"Size bu cepheden, bir katılım, çağrısı oldu mu?"..

Verdiği yanıt; "ne onlardan böyle bir çağrı geldi..

Ne de bizde böyle bir heves var…

İhtiyacımız da yok..?"

***

Hatırlarsak, Sırrı Süreyya Önder de bir yakıştırmada bulunmuştu, Millet İttifakı'na ilişkin…

"Kör Bıçak" diye…

HDP cephesinden yükselen bu çıkışlara, İyi Parti'nin "tavrı" bir yerde okunabilir, ama CHP'nin, Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Fransız" takılması!…

Ciddiye alınmama haline, yanıt bulmak zor gelse de!..

Bir önceki seçimde; "kazançlar" sağlayan bir partinin, liderine es geçilmesi, sorgulama yapıyor…

***

Ancak bu sorgulama, şöyle bir yanıtı ikmale getirmiyor değil!?..

Bay Kemal nasıl olsa, HDP'nin "sivil bir iradesi" yok düşüncesiyle, onları muhatap almama ne gerek var tavrını sergiliyor!

Galiba, kimi muhatap aldığını "bir o, bir de muhatap aldıkları" bildiği için; kaygılar taşımıyor, onun için, rahat!…

Peki, HDP'nin "legal" lideri Buldan..

Ve Parti Yönetimi; kendilerine dair "Fransız" takılmanın, sivil iradeyle "prangasını" ne zaman kıracaklar?..

Asıl yanıt aranan soru bu!…

GÜNÜN SÖZÜ

Gönlünün perişan olmasını istemiyorsan, perişan olanları gönlünden çıkarma.