MAHALLEDEKİ PUŞTLAR..!

Ne hazindir ki, "siyasetin" ruhunu gasp etmişler!..

Ama öyle böyle "puştluk" değil..

Enva-i iğrençlik "karakterlerinin" nüfuz kaydında mevcut!..

Son günlerde, bir hayli azgınlaşarak, "hücuma" geçmiş haldeler..

Aksiyonlu!…

Hedefteki isim de, "Oğuzhan Asiltürk..!"

Milli Görüşün "çekirdek" kadrosundan biri..

Mevcut Saadet Partisinin de, kurucularından…

Cumhurbaşkanı Erdoğan'la "son dönemlerdeki" görüşmeleri..

Saadet Partisi'ni "Millet ittifakının" arka bahçesinden kurtarıp, Cumhur İttifakına yönelmesi yönünde bir eğilim gösterdi ya!…

***

Vay ki vay!…

Bir anda, "mahallenin puştları" atağa geçip, "mahallenin istenilmeyen" adamı ilan ettiler..

Ama öyle böyle bir saldırı değil…

Kin, nefret ve haset!…

Diğer mahallenin "puşt ve çakalları da" omuz verince…

Suyu daha bir bulandırma gayretleri, "birleşince" korkunç bir "saldırı" profili ortaya çıktı..

Pisliklerin, adiliklerin, çirkinliklerin, "bini bir para" misali…

Bel altı, bel üstü ne varsa ne yoksa; "boca" ediyorlar…

***

Akçeli, makçeli işlerin ötesine!..

Oğlu şu ihaleyi aldı..

Kendisi şu vaadi aldı..

Yalan, dolan, iftira..

Yedi sülalesine kadar inme gayretine girdiler…

İşi öylesine çirkinleştirdiler ki, "Ermeni asıllı" birine kadar indirmeye kadar geldiler?..

Irkçı, şovenist, faşizan bir kültürün "siyasette" yarattığı çok çeşitli puştluğun "heykelini" diktiler yani!…

Bakalım daha kimler, "bu puştların" hedefi olacak...

***

MAFYA TİYATROSU!…

Ülke, millet, siyaset, yazar, çizer "ne hallere geldik be!..

"Mafya tiyatrosuna" takılıp gidiyoruz..

Kim kimi neye dair deşifre ediyor; o bile "muamma!.."

Ama heyecan yüksek!?.

Her şey "ucundan azıcık" olunca!

İşte son vaka!…

12 dakikalık ses kaydı mı, 9 dakikalık mı?.

Kim kaç dakika dinledi..

Üç mü, iki mi, 9 mu, 12 mi..?

Herkes; "ucundan azıcık" ama, montajlı!..

İddianın sahibi, "suç örgütü" lideri!..

Olayın başrol oyuncusu enva-i dolandırıcı!..

Figüranlar da, her türlü "kumpası, hileyi" mesleğin onuru sayan, güruh bir bozuntu kesim!…

Ve hepsi de, ne hikmetse "Habertürk" mahallesinden!

Hazin olan şudur ki, günlerdir bu tiyatroyu izliyoruz!..

Ve kimse de; asıl hedefin kim ve kimler olduğuna odaklanmıyor…

Rüşvet, haraç, avanta, çökme, yolsuzluk, hırsızlık gibi "suçların" faillerine inanır hale geldik?..

Tiyatronun yapmak istediği net!..

Her türlü "suç niteliğindeki ilişkinin gırla girdiği" bir siyaset ve hükümet, görüntüsü yaratmak istiyorlar..

İşte Ak Parti,

İşte İçişleri Bakanı

İşte Cumhurbaşkanı demeye getiriyorlar?..

En basit ifadeyle sormak gerekmez mi?..

Eğer ki, hükümet "yolsuzlukla" mücadele etmiyorsa?.

Rüşvete "geçit" veriyorsa..

O zaman, arabasında para dolu çantayı koyduğunu söyleyen mafya liderine, dolandırıcı iş adamına karşı niye mücadele etsin?.

Dahası kurulmuş düzeni sistemi niye bozup, ayarlarıyla oynasın ki!…

Deniliyor ya, iş adamının malına çökme mi?"

Kendi çökmek isteyip de, başarmadığı iş adamı olmasın mı?..

Ki böyledir..

Habertürk'ün "adres" olması da!..

Kendi içindeki, "hesaplaşmanın", aksiyonel yansıması, tiyatronun enstantanesi olmasın mı?..

Veysi Ateş!…

Savunucusu değilim, ki olmam..

Halt etmişliği var..

Ama görünen o ki, Fatih Altay ve Sevilay Yılman..

İşin ana akımında, "yönetim kadrosunu" ele geçirmek…

Ne hesaplar,

Ne şeytani planlar,

Ne kirli, iğrenç, batak bir ilişkiler ağı!…

“Malımıza çökülmek isteniyooorrr”

Doyumsuz bir seyir..

Onun içindir ki, milyonlar izliyor..

Reyting rekorları kırılıyor…

Bu arada uyarıyorum…

Sakın ola; ülke "suni gündemlerle" meşgul ediliyor denilmesin!..

Diyen varsa; aynaya baksın?..

Öyle ya; "onlar çalıyorlar, onlar oynuyorlar, onlar izliyorlar!!!"

***

ERKEN SEÇİM Mİ?..

"Erken seçim, zaman kaybından ve bizlere umut bağlamış halkımızın teveccühüne saygısızlıktan başka bir işe yaramayacaktır.."

Bu sözün sahibi…

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu…

Peki, "erken seçimden" söz eden kim?..

O da, Bay Kemal…

Kim kime ne tezatlık satıyor..

Sanık sizin, hükmü siz verin!..

***

AH ŞU LİBAS VAR YA!…

Sen nelere kadirsin be!..

Haksızlığa,

Hukuksuzluğa,

Vicdansızlığa,

Adaletsizliğe,

Irkçılığa,

Tekçi ve vesayetçi zalimliğe "libas" olmayı anlattık!..

Hepsine meşruiyet kazandırıyorsun…

En kral, savunucu kesiliyorsun!

Barışı,

Kardeşliği,

Eşitliği benden başka savunan yok diye nara attırıyorsun!,

Vicdani ve izani olan bir karakterle arz-ı endam ettiriyorsun!…

Yani o biçim; "libassın.."

Şimdi de;

Karpuz libasıyla huzurdasın!..

Kamufle ediyorsun; baz istasyonunu.

Bir de, "sevecenlik" katıyorsun..

Sen neymişsin be!?..

Aaha Diyarbakır karpuzu!..

Kuleli karpuzu da gördük ya!..

Daha ne istiyoruz...

Sahi kaç parasın!…

Turkcell kime ne verdi ki; "bu libas" reva görüldü…

Birde sur’dan kule dikildi..

Tepesine de karpuz konuldu!

Biraz rötuş var..

Renkte..

Çizgilerde..

Ve de, büyüklük ölçüsünde..!

Kulede karpuz yetişiyor..

Ne yapsın; “baz istasyonu” çok büyükte ondan...

Çocuk değil ya..

Tabi bir de, Diyarbakır Karpuzu olabilmesi için "yerli üretim" olması gerekmez miydi?..

Ne gezer...

O da, İthal...

Diyarbakır'da üretilmemiş..

Yolları aşındırarak buralara kadar gelmiş?

Ne yani, kent idaresi yerli mi ki, yerli olsun yolları aşındırmasın!!..

Ona da libas giydirmediler mi?

Şu libas var ya!..

Tıpkı demokrasimiz gibi; "her vücuda" dikilebiliyor!?…

Sahi ya, Havaalanı kavşağındaki "karpuzlu çocuk?"..

Ve baklavacı abi nerde?..

Aylar oldu..

İthal edildiğini biliyorum da, "gümrüğe mi" takıldı ne?.

Biri baksa iyi olur..

Yoksa koca, "kavşak" libasız kalacak..

Gelen-giden misafirler "çıplak" görmesin..

Bakarsın; "kral çıplak" diyen çıkar!..

O zaman gel de ayıkla pirincin taşlarını?..

GÜNÜN SÖZÜ

İncir ağacından oklava olmaz, mısır unundan baklava olmaz, söğüt dalından kaval olmaz, her ananın doğurduğundan adam olmaz.