NE MAL- MÜLKMÜŞ?

Her seçimin tartışma götürmez polemik mevzusu; “adayların mal varlıkları?”.. Önce büyük bir gürültüyle söylenip durulur.. Ey adaylar, ey başkanlar, ey seçime soyunanlar, açıklayın hele mal varlığınız nedir diye!.. Kimi çağrılara yanıt verip, mal varlığını açıklıyor?. Kimi de, size ne deyip açıklamıyor!.. Tabi açıklayan da bin pişman, açıklamayan ondan da beter bin pişman!..

***

Mal varlığı noktasında, ben de hassasım!.. Her kim, siyasi libası giymeye kalktıysa, ilk gün ve o an itibariyle; malı, mülkü, serveti ne varsa, onu resmiyete dönüştürmeli!?. Hatta noterde, tasdik etmelidir.. Ki, ne kafalar karışsın, ithamlar oluşsun, ne de afralar, tafralar, maveralar yapılın.. Gelirsek AK Parti Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Turgut Altınok’a?.

***

Önceki gün, uzun uzadıya bir listeyle mal varlığını açıkladı!.. Tabi gelen baskılar sonucunda, bu adımı attı.. Dudak uçuklatan bir servetten söz ediliyor!.. Haliyle nerden buldun sorusu şimdi gündemde; babadan miras deniliyor ya!.. “Mal, mülk dediğin benim değil.. Çünkü o mal, mülk Allah’ındır”  sözünden sonra açıklama yapması, zorunluluk haslıyla, membası ne?!… Altınok’la iki kez görüşmüşlüğüm var.? O da resmi toplantılardan dolayı.

***

Önelikle ifade edelim, siyasi fikir, düşünce noktasında ayrıyız!.. Ancak, mal varlığı tartışmalarıyla alakalı uçuk servetle ilgili gelinen aşama itibariyle, yapılan eleştirilerin, tepkilerin, alayların, dalga geçmelerin siyasi saygı noktasında, hakkaniyetten, nesnellikten uzaklaştığını da ifade edebilirim.. Ama diyeceksiniz ki, etki tepki.. Doğru herkeste bir ayıp edişlik var diyorum!..

***

Israrla mal varlıklarınızı açıklayın, diyen biz, köşe, kapmaca sonunda açıklamak zorunda kalana da, “vay be, bu ne servet(bu kadarı da fazla)” diyerek, yüklenmekte yeni bir tartışmayı alevlendirmiyor değil.. Polemik de polemik.. İşte saygı sınırlarını aşan gidişatı gördüğümden dolayı, mal varlıklarınızı açıklayın, diklenmesini Diyarbakır’a taşımaktan şahsen vazgeçtim!..

***

Yoksa seçimin son düzlüğünde, Diyarbakır’da seçime giren, mahalle muhtarından, meclis üyesine, ilçe belediye başkan adaylarından, Büyükşehir Belediye Başkan adaylarına kadar!.? Hepsine buradan yüksek dozajlı bir şekilde kükreyerek seslenip; siz bir açıklayın, malınız, mülkünüz, servetiniz ne kadardır diye, diyecektim!..

***

Ama bin pişmanlık havası yaratmamak adına; geri adım attım!..  Ancak, her şeyi göğüsleyip, şeffaf ve samimiyetle açıklayan olursa, buradan da kendi açımdan saygıyla, deklare ederim.. Garibin, malı-mülkü budur diye!. Doğrusu kimsenin mevcut siyasi aksiyonda bu işe, meyil vereceğini, cesaret göstereceğini, hodri meydan narasını atacağını sanmıyorum!..

***

ÇÜRÜMÜŞLÜK!..

İster birey olsun, ister toplum olsun!.. “Ahlaki çürümüşlüğü” tetikleyen iki etken vardır..

***

Birincisi marjinal bakış.. Hayatın her kulvarında; siyasi ve ideolojik yaşam kültürü yakıcı ve yıkıcı  ortamlar oluşturur..

***

İkincisi ise; rant ve kişisel çıkar?.. Kişi ve toplum gözetmeksizin, rantını ve çıkarını önceleyen, ahlaki çürümüşlük girdabına girmiştir.? Bu kulvardaki her hareket, çürümüşlük bataklığını besler!..

***

Ülkemin ve toplumun, bireyin en büyük açmazı ve çıkmazı, dağınıklığı ile çürümüşlüğün, ahlaki değersizliğinin hal-i vaziyeti şu an böyle!?.

***

İşin handikapı ise bu kulvarın değirmenine su taşıyanların kendilerini suret-i haktan sayar nakaratında bulunmaları!…

***

HATIRLAMIYORUM!…

Kim neyi hatırlamıyor demeden mevzuyu çaktınız galiba!.. Eee, çakmamak elde mi?.. Aynen de öyle..  Günlerdir, konuşuluyor, tartışılıyor, sorgulanıyor.? Ekrem İmamoğlu’nun, 2019 seçimlerinde vaat ettiklerine dair, sorulara vallahi hatırlamıyorum yanıtı!..

***

Peş peşe çıktığı iki haber kanalında da, yanıt değişmiyor.. “Sayın Başkan şu vaadiniz vardı, ne oldu?..” Gelen yanıt.. “Ben bunu hatırlamıyorum..” Çıktığı iki canlı yayında aynı durumu, tekrarlayan İmamoğlu’nun söylem ve yanıtına karşı, yüksek dozajlı seçmenden, rakiplerinden hatta, kendi partisinin mahallesindeki kalem sahiplerinden tepkiler var..

***

“Nasıl hatırlamazsın” diye.. Eee!.. Haksız sayılmazlar.. Sen ki, 5 yıl İstanbul’un belediye başkanlığını yapmış bir zatsın!.. Sen ki, en iddialı, en şahşahlı, en coşkulu, en eşbaşkanlık bir dönemde yeniden, İstanbul’a emir eri olmak üzere kolları sıvayıp yola çıkmışsın!.. Tüm haşmetinle, kendi ifadenle tozu dumana katmışken; bu ne unutkanlık!!..

***

Ama gel gör ki, bir önceki seçimde seçmene vaat ettiğin ve bunların günlerce tanıtımını yaptığın.. Gazetelere çarşaf çarşaf reklamını verdiğin, broşürlerde, bilboardlarda, reklam ettiğin!.. Ve hepsi benim sözüm, benim fikrim, benim projelerim diyerek, övünerek dile getirdiğin vaatleri ben hatırlamıyorum, diyeceksin!.. Bir kere değil, iki kere bunu diyeceksin?..

***

Bunu, bir hafıza kaybı mı, ani sorunun gelen zihin kilitlemesi mi, canlı yayın heyecanı mı diyeceksin?!.. Bunların İmamoğlu’na etki noktasında zerre-i miskal, eksisi olacağını sanmıyorum!?..  “Cumhurbaşkanlığı koltuğunu hedefleyen biri, kendini ele verir mi?”.. Ne yazık ki öyle.. Bendeki kanı.. Ki hep ifade etmişimdir bugüne kadar!.. O icraatın değil, polemiklerin adamı diye!?.

***

Sanırım artık onu bile icra edemez halde.. Yoksa, böylesine fecaat bir yanıtı canlı yayında verir miydi?.. Seçmene sözünü verdiği vaatlerim diyerek, kendi iradesini teminat olarak gösterdiği bir aday iken!!.. Hele ki, 5 yıl gibi bu görevi yürüten biri.. Çıkıp, ben vaat ettiklerimi hatırlamıyorum demesi kadar, ciddiyetten yoksun, gaflet içerisinde, kalır mıydı?.. Ne yazık ki!..

***

Ekranlarda sözcülüğünü yapan, bir yaramazının kendisine haykırdığı gibi!!? “Oldu mu şimdi başkan.. Sen ki yüksek zekaya sahip birisin.. Vaatlerimi hatırlamıyorum yerine, zekanı kullansaydın.. Ve deseydin ki  o vaadim, o projem, ne yazık ki, çok çabaladım, uğraş verdim halde ama yapamadım!..  Peki niye yapamadığımı bir sorun niye, yapamadınız?.. İşi kıvrak zekayla, iktidara suçlama getirseydiniz?!”..

***

Doğrusu böylesi bir hamle, hanesine eksi yazılan yanıtından daha yüksek dozajlı,  şekilde kendisine artılar ikmal ederdi? Ve seçmen de helal olsun, güven veren başkan; nasıl da seçim vaadini hatırlıyor ve nasıl da mücadele vermiş. Ama iktidar haz etmemiş, engel olmuş derdi.. Neyse, 31 Mart’a daha var; bakalım üçüncüsünde “kıvrak sakasını” kullanabilecek ki, yoksa “yıldızı sönmeye devam mı edecek?”.. Göreceğiz..

***

NİYE SUSKUNSUNUZ!..

Şu çuvalla para sayma mevzusunun, hamuru su almaya devam ediyor!.. Savcılık peş peşe ifadeye çağırma sayısını artırıyor.. İş Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifadesiyle “oyun iyice kirlendi?”..

***

İfadeye gidenlerin, verdikleri savunma paranın nerden geldiğini bilmiyorum?.. Görüntüler üzerine yoğunlaşılırsa, sorgulanması gereken para desteleriyle oluşan kütlenin başında bulunan zattır.. O da, “İmamoğlu İnşaatın Genel Müdürü Tuncay Yılmaz..”

***

Zat, ne için orada meçhul!.. Ki henüz yanıt veren de yok.. Yılmaz.. Ne satıcı, ne alıcı, ne de emlakçı?. Hani bir söz vardır.. Bayram değil, seyran değil, eniştem demeyeceğim de, senin orada ne işin var? de hele..

***

Tabi, kirli para çarkı ve say say paraları, koy çuvala hadisesinde, konuşması gereken iki önemli isim var.. Eğer ki denildiği gibi “O paralar, İstanbul İl Başkanlığı binasının alımıyla alakalı ve ödenecek paralar” ise!…

***

Birincisi, O dönemin İl Başkanı, Canan Kaftancıoğlu!.. İkincisi o dönemin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu.. İki zatta, o sürecin baş aktörleri olması münasebetiyle, bu işe biz fransızız diyemezler.. Kenara çekilemezler, kirlilikten kendilerini arındıramazlar!.. Sizce!..

***

GÜNÜN SÖZÜ..

Bedenine nüfuz eden kirlilikten, elini yıkamakla temizlenemezsin!?.