O DUVAR ÖRÜLÜYOR?..

Diyarbakır'ın göbeğinden geçen 10 kilometrelik TCDD'nin tren rayı'na "o duvar örülmeye" yeniden başlandı?…

Kimine göre "güvenlik" duvarı..

Kimine göre "ihata" duvarı..

Kimine göre, "Berlin Duvarı?"..

Kimine göre de; "şehri ikiye bölen" duvar..

Ve, kimine göre DTSO ve DTB istedi..

Kimine göre; "rant" odaklı yapılıyor…

Kısacası, herkes birşeyler "mırıldanıp" durdu; örülen duvarla alakalı!..

Haklı, haksız..

Gerekçeli, gerekçesiz..

Netice, her ne ise Devlet Demir Yolları, "tepkiler" üzerine dondurucuya almıştı işi; iki ay önce!..

Şimdi; "iş ve işlemine" kaldığı yerden devam kararı aldı..

50 santimetre beton...

180 santimetre "tel kafes" panel..

50 santimetre "jilet tel çit.."

Toplamda, 2 metre 80 santimetrelik bir duvar!..

Önceki hafta sonu itibariyle, örülmeye, kalınan yerden başlanıldı…

İzliyorum!..

Dün itibariyle, 6 gün oldu örülmeye devam!..

Dikkatimi çekiyor, eskisi gibi ses yok!?.

Bağıran, çağıran da yok!?..

Azıcık bekleyip görelim mi, hele bir duvar tam teşekküllü ortaya çıksın; ondan sonra pozisyon alırız diye bir "sessizlik mi?"

Yoksa, gerilim evresinde mi?..

Neyse, şahsım biraz bekleyelim..

Görelim ortaya ne çıkacak diye?..

Sonra gerekirse iki kelam; artı eksi noktasında ederiz...

***

ASKIDA EKMEK!..

Hayrattır.. Sevaptır… Fakire, fukaraya, gurabaya "katıksız" olsa da, ekmek bir nimettir!..

Katıktır…

Açlığı ve yokluğu kısmi de olsa giderir..

İşte bu noktada; "askıda ekmek" bir gelenek, görenek ve kültürdür; yardımlaşmadır!..

İslami bir bütünlük medeniyetidir!..

Hayır noktasında, sağ elin verdiğini sol elin bilmemesi lazım..

Elbette ki, böylesi bir hayır ve niyete kimsenin itirazı yok…

Ki olamaz da!…

Lakin, anlamadığım bir şey var.. 

O da şu..

Eğer ki, ülkede açlık, yoksulluk, fakirlik yoksulluk yok ise!..

İnsanlar "katıksız ekmeğe" ihtiyaç, duymuyorsa..

Ya da; böyle yaşayan yok deniliyorsa..

Kim açlıktan ölmüş gibi, okkalı laflar ediliyorsa..

Ki edenlerimiz ekseriyeti!...

Der demez insan şunu sorgulama gereği duymuyor değil?

Duyuyor....

İyi de; "tüm bu lafları" edeceksiniz sonra koca şehrin göbeğinde, "askıda ekmek" geleneğini başlattık deyip, üzerine bir de "siyaset" icra edeceksiniz?…

Bunu da, insanların gözünün içine soka soka, reklam edeceksiniz?..

Resimleyeceksiniz…

Yani; "askıda ekmek" geleneği başlattık diyeceksiniz?!!…

Vallahi, durum her yönüyle "zihinleri" zonklattığı gibi bu ne yaman çelişki diye de haykırtıyor?..

Ben dahil gören herkes haykırıyordur Selda Balcan'ın şarkısını…

"Yiğit muhtaç olmuş kuru ekmeğe(soğana)?.."

Ağlamasın mı?...

***

DENİZLİ VALİSİ ATİK!..

Önceki gün, bir hayli gündem oldu.. Malum, Döner ustasıyla Denizli Valisi Ali Fuat Atik "arasında" hayli, tartışılır bir diyaloğ gelişti.. Vali Atik dün, yazılı açıklamada bulundu.. Ve Döner "ustasından" özür diledi.. Elbette ki, hatayı kabul etmek ve özür beyanında bulunmak; "bir erdemliliktir?".. Takdire şayandır..

***

Gerçek şudur ki, bu vakıa ilk bakışta şahsi olarak görülebilir.. Ancak hal-i vaziyet; "sistematiktir?"… Çünkü, bir çok bürokratın, kurum amirinin, "vatandaşla" diyaloğunda ciddi bir "hazımsızlık" söz konusudur… Son zamanların en muzdarip kamudaki sorun; "bürokratik oligarşiyi" hortlatan, böylesi hallerin sıkca yayınlanır olması!…

***

GDO'LU PARTİLER Mİ?..

Halk Partisi.. Bu ne hız ya!…

Biz "Millet Hareketi Partisinin" kurulacağını bekliyorduk..

Öyle ya; Muharrem İnce yolları aşındırıyor..

Yüzde 7 de oyu var; "gazı"arkasından körükleniyor!..

Sivas'tan yola çıkmıştı?. Sahi şimdi nerde bilen var mı?…

Geziyor..

Olmadı vallahi..

CHP içinden, "İnce" bir nüansla, "Millet Hareketi" partisini çıkarması beklentisi var iken!..

Ki daha, Mustafa Sarıgül'ün gayreti ve "hazırlığı" sürüyordu..

Bay Kemal'in "erken seçimi" istemesinin de, bu "ayrılmaları" dondurma adına diye kulisler yapılırken!..

Pat diye, Deniz'den "hızlı" bir  "Halk Partisi" çıkması, doğrusu fena kafa karıştırdı?…

***

Yalçın Bayer bu "serüveni" nerden çıkardı bilemiyorum..

Aslı astarı nedir, onu da bilemiyorum..

Her ne kadar; Aslı 'astarı yok' diyorsa da; Bayer durduk yerde "yumurtlayan" biri değil..

Bir ateş var ki yazdı!?..

Peki, Kimler mi var, "bu serüvenin" kurucuları arasında?…

Deniz dedik ya!.. Pardon.. Deniz Baykal'ın komutasında, "kızı Aslı'nın" liderliğinde…

Yılmaz Ateş, Mehmet Sevigen, Onur Öymen, Şahin Mengü, Algan Hacaloğlu'nun da katkısı var..

Yani bayağı, kelli-felli diye kendilerini öne çıkaran ama Bay Kemal'in de "siyasi kazığını" yemeden kurtulamayan, küskünler kervanında olanlar var burada!..

Peki bu iş tutar mı?..

Eee; yeni partilerin çoğalması da, Nasrettin hoca'nın "göle maya çalmasına" döndü ya..

"Ya tutarsa…?"

Bir ihtimal değil mi?..

***

Bir saniye!… Göle çalınan mayaya bir "GDO" olarak, Ahmet Necdet Sezer'i "katkı" mahiyetiyle, dahil edilse fena mı olur!…

"Onursal başkanlık" mesela..

Cuk diye oturmaz mı?..

Olmaz mı?..

İlerisi için de; "Cumhurbaşkanlığına" çatı adıyı gösterebilme ihtimali ve kartı olabilir?..

Niye olmasın ki..

Malum; "millet ittifakının" kanadının en büyük; "kısırlığı, üretimsizliği"  bu alan değil mi?.. 

Kaldı ki, 13 yıldır "suspus" olan Sezer hazır dile gelmişken!… 

"Darbesevicileri" iştahlandıran, "Anayasa Mahkemesinin ışıkları yanıyor" diyen, Engin Yıldırım'a "bel çıkışı" konuşulurken!?

Yani ağzını açtı ya!.. 

Halk Parti kapmalı bu durumu; tez elden kapısına gidilmeli?!..

***

Zaten CHP 2007 öncesine dönmek istemiyor mu?..

Şimdi diyeceksiniz ki; Deniz çıkışlı Halk Partisi'ne, İnce "dahil" olur mu?...

Sarıgül, "kapıyı" çalar mı?…

En önemlisi "millet ittifakının" Cumhurbaşkanı adaylığında olası isimleri geçen; "tavır" değiştirir mi, Sezer'e karşı..

Gül, Babacan, İmamoğlu, Kesici, Yavaş ve İnce!..

13 yıl sonra dile gelen, Sezer'e "tamam" der mi?…

Olur mu olmaz mı bilmem!..

Ama, Bay Kemal "bu kadar siyasi yenilgiyle" elde ettiği tecrübeyle, ki koltuğu da koruma adına, şöyle bir çıkış yapsa, alayını dağıtır…

Yollara düşen İnce'ye "Hele bi gel oğul!..

Ne bu celallenmen..

Yuvayı, evi dağıtma..

Çık Erdoğan'ın karşısına, bizim Cumhurbaşkanı adayımızsın…

Deniz'in aslısına da, ne bu yaramazlığınız..

Daha mirası pay etmedik..

Edersek, size de, iki koltuk vaadimiz var.."

Sahi böylesi bir durumda; "göle maya çalmaya çıkanların" hali,, "çil yavrusu mu" olur?..

Size göre.. Bence "kafeslemiş" olur?..

***

YİNE ÇARK ETTİ BİZİMKİSİ!…

Kim o bizimkisi!…

Kim olacak, Bay Kemal.. "erken seçim" söyleminden de çark etti..

Diyor ki, "sanıyorlar ki, Kemal Kılıçdaroğlu 'erken seçimi' istiyor..

Yok be kardeşim.. 

Ben seçim-meçim istemiyorum..

Seçimi isteyen esnaftır, işçidir, emeklidir, kasaptır..

Ben değil..

Seçim erken olur, vaktinde olur, geç olur.. Biz buna değil, işimize bakacağız ve çalışacağız!.."

Ne diyelim… Ha gayret!..

***

GEL DE SÖYLENME!…

Okurum, "not" düşerek, bu paylaşımı benimle paylaştı..

Ben de yeni fark ettim…

Denir ya; "şekilde" görüldüğü gibi.. 

Soru malumunuz!..

Yarışmacı tarih öğretmeni..

Joker diye aranan kişi ise; "matematik" öğretmeni…

İkisi de; "eğitimci..!"

İşte; size "Milli Eğitim" müfredatımız ve eğitimli; "nesil" diye övündüklerimizin şekli şemalı, zihni!..

Soru da, cevap da, 6'lık yaş!..

Tablo; bizlerin sürekli zikrettiği ama kimseyi dinletemediğimiz; ülke ve millet olarak yarınlarımız "tehdit" altında sözünü tescil etmektedir..

Elbette ki, bu cehaletin bedelini, çok ama çok "ağır" bir fatura ile ödeyeceğiz…

Herkes mesul!.. 

***

MASKE, MESAFE, TEMİZLİK!…

Aman ha aman!..

"Sırrı, cibiliyeti, esrarı, ruhu, ölümcül silahı" çözülemeyen düşmana karşı; uyanık olalım!..

Çünkü, hal-i hazırda bu düşmana karşı, koruyup kollama adına, elimizdeki tek mevcut silahımız; "Maske, Mesafe ve Temizlik..!"

Ötesi yok!..

Onun için, biz de, çevremiz de, kullanıp, uygulamalıyız!..

Ki Devlet-i aliye de, uygulamalı…

Bazı kerameti kendinden menkuller gibi; "keyfiyet" içerisinde olmamalı..

Yoksa, evet yoksa "biteriz ölürüz, gideriz, bizi gömen dahi olmaz?.."

Ki hal-i alem orta yerde!..

***

Bakıyorum Diyarbakır'a!..

Hala bazı etkili ve yetkili devlet kurumları..

Önceki aylara göre bugün; "üç maymunu" oynuyorlar..

Görmedim, duymadım, Bilmiyorum!…

Bırak maske, mesafe, temizlik içerikli bir denetim, ya da sahada varlık gösterme?..

Bilakis, ihlal edici!…

Niye.. Galiba; "rant" kalmadı da; ondan!..

Ama siz siz olun!..

Birey sorumluluğu noktasında, hayatınızı, çevrenizin sağlığını, şehrin yaşanır halini seviyorsanız…

Ve istiyorsanız;

"Maskeye, Sosyal Mesafeye ve Temizliğe" harfiyen riayet etmeye devam edin..

Ne diyor; Bakan koca, "virüse karşı en güçlü silah ve aşı yüzde 90 maskedir?"..

***

GÜNÜN SÖZÜ…

İl Sağlık, Hastaneler, Milli Eğitim ve Öğretmen evi; "bir tabak aşta" buluşursa ne olur?!…