OLUR MU ŞİMDİ; VİSAYETİN SİYASETİ!

Vesayet altında, vesayet üreten siyaset!..

Ne yazık ki, ülkemizin siyasi kulvardaki "demokratik" anlayışı, bu minvalde..

Ne diyoruz, "siyasi partiler" demokrasinin, olmazsa olmaz "kalbidir?.."

O varsa, partiler vardır, o yoksa partiler yoktur..

Ki, hiçbir fikrin, düşüncenin, ideolojinin de "varlığı", imkan ve kulvar bulmaz!..

Ve şu hakikat söz konusu iken!..

Demokrasi dediğimiz yapı.. Hangi koşul ve şartlar içerisinde olursa olsun..

Varlığını "tehlikeye" sokacak, hele ki "yok" edici bir yapının vesayetiyle yüz yüze geleceğini, sineye çekmez, müsaade de etmez!…

En sıradan bir zafiyet ve kabullenme; kendini "inkar" etmekten öte, "intihardır…"

***

Hal bu iken; birileri ne diyor..

HDP'nin akıbeti ve seçmenin varlığına ilişkin…

"Altı milyon oy alan parti kapatılır mı?"…

Doğru, "siyasi partileri" kapatmak, yok etmek, hayat hakkı tanımamak, kabul edilmezdir..

Ki geçmişte; benzer durumların ne tür siyasi ve demokratik "tahribatlara" yol açtığını, gördük..

Gel gör ki, HDP için çığlık atanlar..

İş, AK Parti'ye gelince..

İş yüzde 52 oy almış Cumhurbaşkanına gelince..

Ki, 21 milyona yakın "oy almış.." Ve milli iradenin temsiliyetiyle "tek başına" iktidar olan partiye..

Ne yazık ki, "kapatılması" iktidardan al aşağı edilmesine yönelik "vesayete" alkış tutuyor..

El ovuşturuyor..

Yetmiyor; "vesayete vesayet" çağrısında bulunuyor…

***

Vaziyet; iki yönlü bir "hasetliğin" kör fikriyatının, "siyasetin kulvarını" nasıl da, ele geçirdiğini ortaya koyuyor..

Yani, eldeki keseri ha bire, "kendi ayaklarına" ve bindikleri dala vurarak, kesip yaralıyorlar..

Ta ki, "tepetaklak" olana kadar..

İşte o halde, denir ya "tarih tekerrürden ibarettir" sözüyle, iş işten geçmiş olur..

Vahim de vahim…

Şunu da idrak edip görmek lazım!..

Yer küresinin hiçbir bölgesinde, "siyasetini" vesayet altında kabul eden bir oluşum, parti yoktur..

Rastlanmış da değil..

Ve dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde; "buna dair düşünceye" izin verilmediği gibi, "terörle ilişkili" siyasi partilere de, ab-ı hayat tanınmış değil!…

Demek ki, "vesayet altındaki siyaset" demokratik değil, antidemokratiktir…

 

***

AK PARTİ İL YÖNETİMİ?..

Diyarbakır'a özgü!.. İki gündür bir çok okurum gibi, hayli AK Partili dostlarda arayıp soruyor..

AK Parti Diyarbakır İl Başkanlığı'nın "Yönetim Kurulu Üye" listesine ne diyorsun?.. Yer alan isimler, yönetimde "görev üstlenilmesi" beklenilenleri nasıl, görüyorsun diyorlar..

Analizin nedir?..

Doğrusu!..

Yönetim ve liste, denir ya "daha işin başında…"

Parti'nin bayrağını, misyonunu, dünden daha aktif mi, yoksa "gelen gideni aratır" vecizesiyle mi, ya da "eski tas eski hamam" misali, "dostların" birbirine ikramına yönelik mi, faaliyetler içerisinde mi olacak onu zaman gösterecek?..

Şimdiden peşin hükümlü kesilmez, adil olmaz!…

Ama şunu net ifade edebilirim ki, parti yönetimindeki isimleri bir bütünlük noktasında teraziye aldığımızda, "küskünlük" olmasın, herkesin bir "temsiyileti" olsun, profili öne çıkıyor…

Özellikle, mevcut dahil, geçmişteki seçilmiş milletvekillerinin de, "dahli" gözüküyor..

***

Özetlersek!.. "Küskünlükler" oluşmasın noktasında ortaya konulan irade, önemli…

Ama denir ya, iş o küskünlüklerin yola çıktıktan sonraki, "samimiyetin" ihlaslığıdır..

Siyasi ve maddi rant odaklı felsefe ağırlık kazanırsa, işte o zaman da hep ifade ettiğim ve AK Parti'nin hassasiyetle üzerinde durması gereken; "davul-tokmak" hali, ikmale gelir ki, maazallah!?..

Umarım, olmaz!..

Ve bir ilk gerçekleşir..

İl Başkanı Şerif Aydın "hassasiyetleri" gözeterek, "birlikte bir gücüz" anlayışıyla, oluşturduğu yönetim kurulu listesine; "zaman içerisinde" müdahale edilmezse!..

Aydın'ın kendi ifadesiyle; "her şey eksisi gibi olmayacak.. Bir çok şeyler değişecek?".. Görev dağılımından sonra, "dava" anlayışı daha bir netleşir diyerek, haydi kolay gelsin!…

***

ALKIŞLANMAMAK!..

Kongreden, bir not!…

Kaç dönem vekillik yapacaksın..

Bakanlık süren, Cumhuriyet tarihinde "rekoru" kırdıracak..

Ve siyasi abi diye anılacaksın..

Ama kendi ilindeki parti kongresinde "salona" dahil olduğunda, salonu gürletmeyeceksin, coşkuyla karşılanmayacaksın..

Cılız bir alkışla, tezahürat almayacaksın…?

Siyasetin ne tezat ve nankör hali bu!…

Peki, kabahatli kim?..

Eee; onu da kendi düşen ağlamaz gerçeğiyle, o düşünmeli…?

***

KÂR PAYI VURGUNU!..

Öyle ya, kentin, hatta Ankara'nın hayli gündemini meşgul eden bir olaydı; "kâr payı vurgunu!"..

Şu Zerya Kuyumculuk bombası…

Saadet zinciri.. 

Savcılık soruşturmasını tamamladı, iddianame hazırlandı..

Mahkeme de kabul etti..

Artık, olay "mahkemede" çözüm, bulacak…

İddianamenin muhtevası, iki gündür kapsamlı şekilde kamuoyuna yansıyor..

Kim ne vermiş, kim ne almış, şikayetçilerin de ifadeleri var..

Ki, iddianamede 51 mağdur deniliyor..

Yargılanacak 7 sanığa ise istenilen ceza; 350 yıl..

***

İki nokta, dikkat çekiyor.

Birincisi, kamuoyuna yansıyan, tartışılan, konuşulan, iddiaların havada uçuştuğu, "kamu yetkililerinin" isimleri ve kaptırdıkları milyonların iddianamede, zikredilmemesi…

Diğeri de, kuyumcunun bilgisayarının hard diskinin kayıp oluşu…

Vakıa ilk patlak verdiğinde bir çok kamu kuruluşunun tepe isimleri dahil, kimlerden söz edilmedi ki, "buraya" para kaptırdılar diye..

Ki bu paralara kimi rüşvet mi, kimi ihale takipçiliği bedeli mi gibisinden bir dizi isimle anılarak, yazıldı, çizildi, konuşuldu?..

Ama şimdi tek bir isim yok, şikayetçi olan da yok, para limiti yok!!…

***

Kamu nezdinde, "bürokratların saadet zinciri" diye görülen olay, muammaya dönüştü…

Bir efsane miydi, yoksa bürokratlar "mal haydan geldi, huya gitti" deyip, mal gitti bari "isim gitmesin" mi, diyerek, çekildiler…

Onu bilemiyorum…

Ama, her ne olmuşsa inanıyorum ki yargı, üstesinden gelecektir.. Özellikle; "kaptırılan paraların" denir ya, değirmenin suyu nerden geliyor hesabını irdeleyecek..?

***

İkinci mevzu; hadisenin "sırrını" çözeceği ifade edilen, hard disk!..

Kayıp. Ki operasyonun düğmesine basıldığı ilk andan itibaren " kayıp, yok" denildi.. Bunun da irdelenmesi, lazım..

Söylenecek söz, "adaletin tecellisidir?"…

***

GÜNÜN SÖZÜ

- Kar taneleri ne güzel anlatıyor, birbirlerine zarar vermeden de yol almanın mümkün olduğunu.

***

Hayırlı Cumalar...