Görüş Bildir

KALEMİN DİLİ

SENARYONUN DEŞİFRESİ ŞART?

2023'e giderken CHP'nin başını çektiği "senaryolarda" hedeflenen nedir diye, söze girersek!!?.. 

Hedeflenen iktidar olmak mı, yoksa Türkiye'yi "kaotik" ortama sokup, "per-u perişan" etmek mi?..

Fasılların perdelerini araladığınızda hiç de "ülke ve millet" için salih bir niyet ortaya çıkmadığını söylemek, mümkün..

Bilakis tam tersi, "istikamet" söz konusudur!…

Ki, "hazırlanan" senaryoların en tazesi, "siyasi cinayetler ve suikastlarla" alakalı, CHP Lideri Kılıçdaroğlu'nun söylemi!…

***

Dün de ifade ettik!…

Bu söylem, zaman ve süreç açısındaki "kritik" oluşumu "ülkede kaos" atmosferini oluşturmaktan öte bir amaç taşımamaktadır…

Çünkü gerek içteki vatandaşına ve gerekse de dış dünyaya, "ülkenin yönetilemez" hale geldiği, düşüncesini güçlendirip, pekiştirmek var..

Huzurun, güvenin ve istikrarın "zafiyete" düştüğü, fikrini sabitleştirmek var!…

Bir panik, bir gerilim, bir öfke, bir hasımlık "fitilinin" her an ateşlenebileceği kaygısını 7'den 70'e herkese, "kanaat" getirmek var…

***

İşte tüm bu "varların" yer aldığı senaryo; "sinsi ve kirli" bir sonucu her halükarda doğuracağından, kimsenin kuşkusu olmasın!…

CHP'li Kılıçdaroğlu'nun aklının bir ucunda, "ülkenin ve partisinin genlerinde" bulunan tarihteki "kirli ve karanlık, kan, gözyaşı, şiddet" üretici senaryoların sayesinde oluşacak "boşluktan" sıyrılıp, "iktidar" olmanın hayali var ise de!..

Aklının ekseriyetini komuta edenlerin, niyetlerinin "iktidar" değişimi değil, Türkiye'nin "virane" olduğu gerçeğini günü geldiğinde deşifre olacaktır..

Ki bu da CHP açısından hali hazırdaki narkozlu yaşamdan uyanıldığında fark edilecektir.. Ki bu uyanış; uykudan uyanma olmayacak..

Kabustan uyanma olacak…

O zaman da iş işten geçmiş olacaktır, Türkiye için ve tabi ki CHP için!…

***

Akıl vericiler "korku iklimi oluşturma" adına, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a ait "sözleri eğdirip, boğdurup" Kılıçdaroğlu'nun "söylemine" libas olarak, kullanmaları da, "zihinlerle" alay etmekten başka bir şey değil..

Neymiş, "suikastlar, cinayetler, kaos, korku ve endişeler" iktidara birer gerekçe olup, 2023'e dair "seçimleri" akamete uğratmak, sandığı halktan kaçırma gayreti var!.. İktidar bu planı önümüzdeki zaman dilimi içerisinde, hayata geçirecekmiş algısının gayretkeşliği var…

***

Bu maya tutar mı; sanmam!?…

Nasıl ki 15 Temmuz ihaneti, 17-25 Aralık, e-muhtıra, Gezi, Hendek-Barikat, 6-8 Ekim…

Ve MİT'e operasyonlar..

Sonuçsuz kaldıysa, Bay Kemal'in başaktörlük ünvanı aldığı kirli senaryoların da, netice doğurmayacağı gibi, bu halktan da prim alacağını sanmıyorum..

Her şey milletin gözü önünde, yaşanıp, cereyan etmektedir..

Tarih şahittir ki, bu milletin feraseti, dik duruşu, ülkeye bugüne kadar geliştirilen tüm siyasal mühendislik organizasyonlarını "bir taraf" edip, atıl hale gelmiştir..

***

Bu uğurda, her ne kadar "ağır bedeller" vermiş olsa da!…

Sonuç itibariyle; hep ferasetinin, iradesinin "üstünlüğü" söz sahibi olmuştur…

Ki, Türkiye de mevcut haliyle eski Türkiye değil..

Yaşam kulvarı da, sosyal, siyasal, ekonomik alandaki gelişmeler ve teknoloji de; "kapalı kapılar" ardında, kendine yaşam alanı yaratamıyor…

***

Gelinen aşama itibariyle!..

Bay Kemal'in söylemi, Koray Aydın'ın da "arka çıkması", Babacan'ın da, sorgusuz-sualsiz mevzuya atlaması üzerine, Ankara Cumhuriyet başsavcılığının "resen" başlattığı soruşturmaya, "kim tanıklık" edecek?…

Savcılık, kamuoyunun istem ve söylemi doğrultusunda en doğru adımı attı..

Herhangi bir şikayet beklenilmeden, bu yapıldı!…

Peki şimdi, bu üç zat-ı muhterem "sorumluluk" noktasında üzerlerine düşen tanıklığı yerine getirecekler mi...?

Kendilerine ulaşan, bilgileri, istihbaratı, "Savcıyla paylaşacaklar mı?"

***

"Ülkeyi yönetmek" adına yola çıktıkları siyasetin ilkeli ve sorumluluk karinesi içerisinde üzerlerine düşen vazife, "açık ve aleni bir şekilde" bildiklerini, paylaşmak!…

Ama diyeceksiniz ki bu ilkeli duruşumu ortaya koyabilecekler mi?..

Verebileceğim yanıt doğrusu yüksek oranda, 15 Temmuz gecesinde sergilenen siyasi duruştan öte bir tavır içerisinde olmayacaklar?…

"Tanıklık" yapmayacaklar ki Bay Kemal ile Koray Aydın'ın "dokunulmazlığı" var. Babacan olsa ne olur ki?…

Tabi senaryonun hazırlayıcısı olan üst akıl nasıl bir komut verir,

işte o meçhul!… Azıcık bekleyelim!..

***

MEVZULAR, MEVZUATTA GÖMÜLÜ!…

Kentin gündemi mi değil mi bilmiyorum!…

Bence değil…

Ama bir ara fena bir şekilde konuşmuştuk, zamana göre!..

Şimdi pek konuşulmuyor..

Herkes kabullenmiş olacak ki itiraz yok!..

Neymiş; bir zat-ı muhtereme, bir kaç koltuk makam verilmiş..

Ya da makam, mevki, sorumluluğu tevdi edilmiş..

Ve buna dair de; ikili, üçlü maaş alınıyormuş?….

Ne bekleyecektiniz?..

Personel "tasarrufu" yok mu?…

***

Mevzuata uygunluğu?..

Eee, ilgili ve yetkiliye göre; "mevzu çoktan gömülmemiş mi, mevzuata!?…"

Daha ne istiyor, her şey mevzuata uygun ise!..

Sıkıntı yok yani!?..

Bizdeki lakırdı üzerine lakırdı, gündem meşguliyeti yaratıp, rahatsızlık vermekten başka bir iş değil!…

Yazık değil mi bu kadar emek var iken, "mevzuatı" meşgul etmeye?...

Aha, mevzuya mevzuat 6 ay sonra, "iki kelam" edip, mevzuata uygun demiş?..

Buna da şükür etmek var iken, biz hala "tavuk-yumurta" mevzusunun, mevzuatıyla niye cebelleşiyoruz…

***

Demek ki, yapacak bir şey yok..

Yapılması gereken, mevzuatı "mevzuların" bina edilmesine göre değil, mevzuyu "mevzuata" göre inşa etmenin, "libasını" dikmek lazım!?..

Ki o işe de, daha çok ama çok zaman var..

Beklemek lazım!?…

***

GÜNÜN SÖZÜ

Sözünü tartmadan söyleyen, aldığı cevaptan incinmesin.

***

Hayırlı Cumalar..


Bu Makale 3579 kere okunmuştur.