SENİ CİBİLLİYETSİZ SENİ?!..

Bu sözüm, şereften, haysiyetten nasip altığı tartışılır olan, cibilliyet yoksunu Fatih Altaylı’ya.. Önceki gün kendi kanalında, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesini, Şeyh Said ismini bir bulvara vermesinden dolayı ağır bir dille ve üslupla eleştiriyor.. Ağzından köpük köpük, salyalar akıyor..

***

Kayyımla yönetilen belediye ve yönetimine verip, veriştiriyor.. Tepki koyuyor.. Sonra da lağımlaşan ağzından, Kürtler için önemli bir değere sahip alim ve kanaat önderi olan Şeyh Said’e hakaret ediyor.. Çapsız adam, “Haysiyetsiz”, “Şerefsiz” ve “Rezil” gibi söylemlerde bulunuyor, öz karakterini ortaya koyacak bir şekilde saydırıyor..

***

Ulusalcıların klişeleşmiş yalan söyleyen tarih bilgileriyle laf ediyor.. Neymiş; Şeyh Said İngilizlerle işbirliği yapmış.. Neymiş onların nam-ı hesabına ajanlık yaparak savaşmış.. Neymiş; Atatürk’e ve Cumhuriyet’e karşı baş kaldırmış, isyan başlatmış!.. Onun için de, 46 arkadaşıyla idam edilmiş..

***

Denir ya; sen ne cibilliyetsizsin arkadaş!. Nasıl da, ilkokul öğrencisinin tarih bilgisiyle ahkam kesiyorsun!.. Azıcık araştırsa cibilliyetsizliğinin  farkına varır.. Ama yok!.. Ha bir de, sözü Abdullah Öcalan’a da getiriyor.? Biri kalkar bir sokağa onun adını verebilir gibisinden.. Sen nasıl bir akıl ve şeysin be Altaylı..

***

Netice itibariyle bakalım.. Altaylı’nın Şeyh Said efendiye yönelik gerçekleştirdiği “kişinin hatırasına hakaret” suçundan, yargı nasıl bir ceza-i işlem yapacak?.. Onu hep birlikte göreceğiz.. Dün, Diyarbakır Barosu bu konuda, suç duyurusunda bulundu.. Umarım yargı, “akıtılan salyaları cezasız bırakmaz?”..

***

Siyasilerden bir beklentim var!.. Bu mevzu Türkiye Büyük Millet Meclis’inde kapsamlı, araştırma konusu edilmeli.. Şeyh Said’in kimine göre isyanı kimine göre kıyamı olarak değerlendirilen hareketi; şeffaflık kazansın.. Ve bu hareketinin, idamla sonuçlanan yargısal durumu da dahil edilerek; sorgulanması gerekir..

***

Türkiye’nin demokrasisi, insan hakları, hak ve adalet işleyişi, sosyal hukuk devleti olma özelliği noktasında; önemli bir adım olur!.. Çünkü, Şeyh Said kadar, Seyit Rıza da ve tabi ki Bediüzzaman Said’i Nursi dahil olmak üzere, toplumun ekseriyetinde karşılığı olan, sahiplenilen isimler olarak;“iade-i itibar hakları vardır.. O hak verilmeli.. Ve mezar yerlerinin de açıklanması gerekir..

***

İŞ ŞİRAZESİNDEN ÇIKTI?..

Hep sorulur; “Türk Futbolu Nereye gidiyor?..” Yanıt basit ve kısa.. Özeti, “hiçbir yere gitmiyor, zaten hep böyleydi?.. Tek değişen hal-i durumu biraz abarttık..” Bu minvalde cevap verenlerin sayısının azımsanmayacak kadar çok olduğunu söyleyebilirim..

***

Ama velakin, ben diyorum ki, gelinen aşama itibariyle, önceki akşam “Hakem Halil Umut Meler’e yönelik yaşanan yumruklu saldırı olayıyla”, vaziyet hiç de öyle değil.. İş gerçekten şirazesinden çıkmış hale gelip geçmiştir!?..

***

Çünkü, futbol sektörünün hangi alanına, hangi kulübüne, yönetimine, futbolcusuna, hakemine ve yönetimlerine mercek tutarsanız tutun; vahim bir enkaz söz konusudur... Elinizi neresine, hangi kulvarına atarsanız atın, tahribat büyük..

***

Karşınıza enkaz bir tablo çıktığı gibi, büyük bir çürümüşlüğün, kokuşmuşluğun rezilliğin yarattığı burun kemiklerini sızlatan, kokular gelir.. İşte bundandır ki, Türk futbolu ne ulusal, ne uluslararası arenada esamesi okunmuyor..  İtibar da görmüyor, kaale alan da yok..

***

Önceki geceye gelirsek!.. Ankara’da oynanan Ankaragücü - Çaykur Rizespor maçı sonrasında Ankaragücü Kulüp Başkanı Faruk Koca.. Ki bu zat, iki dönem Milletvekilliği yapmış.. Ak Partili.. Yani siyasetçi.. O ve yanındaki iki yönetici maçın hakemi Halil Umut Meler’e yöneliyorlar..

***

Önce, küfür, hakaret, tükürme ardından da yumruk atarak, onu yere seriyor.. Yetmiyor, yere düşen Meler’e bu kez, tekmelerle vurmaya devam ediliyor.. Canlı canlı ekranlara yansıyan, bu futbol barbarlığında Meler’in elmacık kemiği kırıldı.. Şu an Hastanede… Tabi, Koca’nın ilk vukuatı değil bu?..

***

Cezasızlığın verdiği öz güvenle Koca daha önce de, Amedspor yöneticilerine benzer, saldırılarda bulunmuştu.. Hem şeref tribününde, hem de sahada, soyunma odaları koridorlarında.. Ki, Amedspor ile Bursaspor maçını hatırlarsak.. Bu yumruk, aslında Türk Futbolu’nun geldiği noktanın kendi kendine harakirisidir?

***

Kimse!.. Ne oldu, niçin oldu, niye oldu, haklı mı, haksız mı, değil mi” hesabına girmesin.. O mesele de anlık gelişen bir mesele değil.. Tabloyu bir bütün olarak, irdelemek gerekir.. Yumruk ve beraberinde yaşananları önce lanetleyecek, kınayacak, amasız, fakatsız, karşı duracak!…

***

Haykırılacak, böyle bir rezilliğin, böyle bir barbarlığın tarafı ve savunulacak yanı yok, denilecek.. Bu bir utanç verici hadisedir.. Kimse küçük sıradan, olabilir bir mesele olarak görmemelidir.. Halk deyimiyle sözün bittiği bir noktadır; o yumruk!…

***

Uluslararası arenada yıkık-dökük, harap vaziyetteki Futbol adına olan itibarımızı, beterin beteri haline getirmiştir. İtibar yerle yeksan olmuştur.. Azıcık var olduğuna inandığımız, prestij ise, yerlerde!..

***

Yabancı medyanın manşetlerine bakın.? Avrupa’daki gazete ve televizyon haberlerinde birinci sırada.. Utanç verici başlıklar.. Milyonlarca dolar harcansa, futbol otoriteleri, ülkeler nezdinde bu kadar yüksek dozajlı bir itibar suikasti yaşanmazdı?!..

***

O yumruk!.? Ve o yumruğun oluşmasına neden olan futboldaki çirkinlikler, çürümüşlükler bir bütün olarak, ele alınmalı, topyekün oturup düşünülmeli?.. Futbolumuz niye bu hale geldi; demeliyiz!.. Ve bedelini de en ağır şekilde, ödetilmeli, sorulmalı, verilmelidir?!..

***

Meler vakıasında, büyük bir duyarlılık, hassasiyet oluştuğunu söyleyebilirim!.. Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak.. Beri yanda Futbol Federasyonu.. Hakemler.. Kulüpler ve Futbolcular..

***

Bir uyanış, bir diriliş, bir kendine gelme hali var.. “Ne oluyoruz yahu” diyerek.. Maçlar süresiz ertelendi.. Hakemler ise Meler’in sağlık durumu sonrası “kararlarını” verecek?!.. Ki, yumruğu atan Koca ve iki yönetici, tutuklanarak cezaevine konuldu…

***

O yumruk, yumruğa gösterilen tepki, yargının duruşu, her şey yekün şekilde Türk Futbolu adına; milat bir gündü, önceki gün..  Tabi bu milat, benzer ve hal-i hazırdaki futboldaki çürümüşlük ve oluşan mafya düzeyinin “temizlenip, bir daha benzer hadiselerin vuku bulmamasıyla” mümkün olabilir?!..

***

Aksi takdirde; futbol sektörümüz “zilletlik bataklığında” debelenmeye devam eder!.. Bugün, yumruk yarın bıçak, ertesi gün silahlar konuşmaya başlar.. Ki konuşuyor da.. A’dan Z’ye bir temiz eller operasyonu şart ve elzemdir!…

***

GÜNÜN SÖZÜ

Ahlaklı insanın cibilliyetiyle sorunu olmaz, insani vasfı üstün olur.