ŞİMDİ NE OLACAK?

Evet ya, Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitiş ve Araştırma Hastanesi'nde "sıcak" gelişme var!.. Malum, Dr. Muhammet Asena, İl Sağlık Müdürü Dr. Cihan Tekin'in istemi ve imzası üzerine "görevden" alınmıştı..

***

Tabi Asena'nın alınma öncesi ve sonrasında bir dizi "iddialar" gündeme geldi.. Ekseriyeti basına da yansıdı.. Sağlık Bakanlığı müfettişler gönderdi… En çok konuşulan "Sağlık Kurulu Raporuyla" alakalı usulsüzlükler!..

***
 

Nitekim Yargı ve İdari yönde; "bir dizi soruşturma ve tahkikatlar başlatıldı!.." Çalınan bilgisayarın akıbeti ve gündem oluşturma tartışmasındaki meçhuliyet ise devam ediyor…

***

Peki şimdi ne oldu?.. Olan şu görevden alınan Asena "yürütmeyi durdurma" kararı aldı.. Bölge İdare Mahkemesinin verdiği karar doğrultusunda, önceki gün itibariyle; "Başhekimlik koltuğuna" yeniden oturdu!…

***

Şimdi kafalardaki ana soru şu!… Peki şimdi ne olacak?.. İl Sağlık Müdürü Tekin ile Başhekim Asena "hiçbir şey olmamış" gibi, idare hiyerarşisi içerisinde, yani emir komuta noktasında "nerde kalmıştık" diyerek hareket edecekler mi?… Yoksa; "hesap sormada" yeni bir fasıl mı açacaklar?…

***

Doğrusu, ne olur bilmem!?.. O'nu zaman gösterecek..! Ama, "Sağlığın" sağlıksız işleyişinden kurtuluşunun tek reçetesi var.. O da, Diyarbakır'da sağlığı tez elden "politize" olmuşluk batağından kurtarmaktır!..

***

Çünkü, "ehil ve liyakat" ölçüsünü ayaklar altına alan ve her geçen gün "dünden beter" bir seyirle kendini atıl hale getiren Diyarbakır Sağlığındaki "sağlıksız" işleyiş, "birilerine" rant olurken, kent ahalisine de "kahredici" şifasızlık olmaktadır!…

 ***

GÜL PLANI MI?

Görünen o ki, Abdullah Gül "kartı" yine, siyasetin arenasına servis edildi.. Ki bu servisin deşifresi, İyi Parti ile CHP arasındaki "ittifaka" dair, vaatlerin dillendirilmesine gelen tepkiler, ortaya döktü!?..

***

Ne diyordu İyi Parti Genel Başkan Yardımcısı Cihan Paçacı.. CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nu "kast" ederek… "Son dönemde sürekli tekil konuşuyor. Madem birlikte bir hükümet kuracağız, bunları bize sordunuz mu?..."

Bu çıkış; "Millet İttifakı'nda" gerilim yarattı.. Dahası, "ortaklık karıştı.?!.. Ki, Akşener'in, Kılıçdaroğlu'nun "rakip" diye gördüğü, Büyükşehir Belediye Başkanlarıyla görüşmesi.. Ekrem İmamoğlu'na "İstanbul Fatih'i" benzetmesinde bulunacak kadar ileri, gidişi "ipleri" gerdi…

***

Bu gerilimin minimize edilmesi için mi, başka kuralların konuşulması için mi, yoksa "ittifak bitti" deyip, üçüncü bir bloğun zeminini yoklama adına mı, bilinmez!.. Akşener ve Kılıçdaroğlu, geçtiğimiz pazar günü İstanbul'da "bir araya gelerek" yemek yemişler!..

**

Parti kulislerine göre; "sorun" yok.. Hatta sorun olsaydı neden "yemekte" buluşup, iştahlı, iştahlı bir "servise" meyil verirlerdi?…  Gerilime dair vaatler için de, "ittifakın seçim beyannamesi yok ki, taraflar bağlı kalsın..!"..

***

Öyle ise, baş başa yemeğin sırrı ne?!.. Sadece "istişare mi?..."

***

CHP'lilere göre, Kılıçdaroğlu'nun "vaatleri" ittifakın vaatleri değil… Herşey CHP'nin kendi "seçim vaadi" imiş!…  İyi Partililerin kulislerine yansıyan ise, "muğlak”. Âmâ en bariz tepki, Paçacı!…

***

Gel gelelim; Abdullah Gül kartının yeniden "siyaset arenasına" sürülmesi.. Ve bu yöndeki tartışmaları "alevlendirme" stratejisi!… Bunu dillendiren Muharrem Sarıkaya.. İddiası da, hem CHP, hem de İyi Parti'den "adımı yazmama" kaydıyla konuştuğu isimlere bağlı kalarak, yorumlamış!?..

***

İyi Partili isim.! DEVA Partisi Genel Başkanı Babacan’ın İstanbul’da partisinin hafta sonu etkinlikleri sırasındaki sözlerine dikkat çekiyor.. “Meral Hanımın, Kılıçdaroğlu istemesine karşın Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığının önünü kestiği iddiası doğru değil; neden şimdi gündeme geldiğini anlamadık…”

***

Her partinin kendi adayı ile seçime girmesi konusunun yapılan görüşmeler sonrasında karara bağlanmış bir husus olduğunu dikkate alırsak!?..

***

Akşener ile Gül ailesi arasındaki yakınlık biliniyor.. Kİ “Kongrede Hayrünnisa Gül’ü GİK’e alıp Genel Başkan Yardımcısı yapmayı Meral Hanım'ın çok istediği bilinen bir gerçek!…"

***

Ne diyelim; şu muhalefetin muhalefetsizliğinin kangrenleşmiş haline, kısır çekişme noktasında; "karamanın koyunu sonra çıkar oyunu" diyelim!… Ama görünen o ki; Akşener'in Kılıçdaroğlu'na odaklı son salvolarının sırrı, Abdullah Gül'ü "çatı adayı" olmaya taşımak!… 

***

Halk deyimiyle, noktalarsak!… Hastalıklı bir ittifakın ömrü, pek uzun süreli olmaz!?..

***

İSTANBUL FATİHİ Mİ?

Öyle kolay mı?.. Ayasofya'ya "ayak" basmayacak!… Başı secdeye gitmeyecek.. İki rekat namaz kılmada bile "imtina" edecek!.. Hele ki, Ayasofya Cami-i Kebir'e 80 yıldır vurulan "pranganın" kırılmasına.. Yeniden; "ibadete" açılmasına da, mırın-kırın edecek… İnanca ve ibadete karşı "yerli İslamofobik" kimliğiyle, öne çıkacak!.. Ve bu adama, İstanbul'u "Fetih" eden, fethiyle Peygamber Efendimizin "övgüsüne" mazhar olan, Fatih Sultan Mehmet'e "benzetilecek..!" Ve denilecek ki, "İstanbul'un Fatihi…" Söylenecek söz, gafletin, delaletin ve ihanetin tarihe not düşürdüğü bir benzetme!…

***

İKİ ANKETİN ANLATTIKLARI?

Konsensus ve Optimar'ın Ağustos ayı anketleri yayınlandı… Anketlere göre; ahalinin tek derdi var "O da geçim?".. Yani, halkın gündemi "seçim değil".. Ne erken seçim, ne zamanında seçim, ne Cumhurbaşkanı adayı, ne de ittifaklar.. Öne çıkan başlık; "Geçim, hayat pahalılığı, her şeyin ateş pahası olması!..?" İki anketin verileri "ekonomi ve geçim" zorlukları dışındaki diğer başlıkları; farklı!?.. Ki Selvi detaylı yorumlamış.. Biz özetleyelim…

***

ERKEN SEÇİME GİDİLSİN Mİ?

22-30 Ağustos tarihleri arasında Konsensus'un  yaptığı anket.. Sorulan soru şu; “Erken seçime gidilsin mi?…”

Yanıtlar.. "Hayır" deyip, seçim zamanında yapılsın diyenler yüzde 57.4.. Yüzde 42.6 ise "erken seçim" istemiş!…

Bu ihtimale "olur mu" diye de sorulmuş.. Yani “Erken seçim olur mu?” diye… Yüzde 69.8’i "olmaz"  demiş… Bir önceki soruya verilen yanıttaki gerileme de dikkate alındığında bu yöndeki yanıt; yüzde 30.2’ye gerilemiş.

***

“Yeni partiye ihtiyaç var mı?” diye sorulmuş. Yüzde 91.4’ü ihtiyaç yok demiş. Kurulmalı diyenlerin oranı ise yüzde 8.6’da kalmış. Bu da demektir ki, yeni kurulan partiler de, yeni kurulacak partiler de "umut" verici olmadığı gibi; "ihtiyaca cevap veremezler?"… Yani mevcudiyet o'dur ki, siyaset "AK Parti, CHP, İyi Parti, HDP ve MHP" ekseninde!…

***

İKTİDAR VE MUHALEFET'İN ANALİZİ!?

Burda, muhalefet partilerine fatura kesip abartılı sonuçlar açıklayan anket firmalarının algı operasyonu var… Ki onlara göre AK Parti büyük bir erime içinde; yerlerde!.  Şahsi bazda, pek ciddiye alıyor değilim… Elbette ki, 19 yıllık iktidar yorgunluğu, eskime, pandemi sürecinin yasakları, ekonomik zorluklar karşısında, bir yıpranma var.. Kayıp anlaşılır.. Ama bu iddia edildiği gibi; "mum gibi erime" değil…

Ancak şaşırtıcı olan.. Ve Akademik bir tez olabilecek durum, Muhalafetin oylarının "gel-git" kodunda olması.. Yani bir yükseliş, bir çekim alanı olma vasfı yok… İşte CHP… ki Ana muhalefet.. 2010'daki oy oranıyla, bugünkü oy oranı aynı.. Yüzde 25 bandının üzerine çıkamıyor…

***

Gelelim, "Ekonomi ve işsizlik konusuna..! Konsensus ve Optimar’ın anketinden ekonomiyle ilgili veriler şöyle… Konsensus’a göre; yüzde 40.2’yle "işsizlik" ülkenin en büyük sorunu olarak, birinci sırada..? Yüzde 35.8’le de, hayat pahalılığı ikinci sırada takip ediyor…

Optimar’ın anketinde ise "hayat pahalılığı, ekonomik sıkıntılar" bir adım öne çıkıyor, Konsensusa göre.. Yüzde 40.9’la ekonomi ilk sırada yer alırken, üçüncü sırada yüzde 12.5'le "işsizlik" çıkıyor…

***

Optimar’ın anketine katılanların yüzde 31.8’i AK Parti "ekonomik sorunları" çözer diyor. CHP diyenlerin oranı ise yüzde 20.5'te… İYİ Parti diyenler ise yüzde 4.7’de kalıyor. Dikkat edilirse; sorun çözümünde ahali "muhalefeti" adres göstermiyor.. Yine iktidar, öne çıkıyor..

***

Konsensus ise “Ekonomiye güveniyor musunuz?” diye sormuş. Ankete katılanların yüzde 36’sı güveniyorum, yüzde 28’i güvenmiyorum demiş. Ne güveniyorum ne güvenmiyorum diyenlerin oranı ise yüzde 36 çıkmış. Bu da demektir ki; önümüzdeki seçimlerde bir önceki yazımda da ifade ettim "ekonomi" söz sahibi olacak….

***

"Mal canın yongasıdır…" Eğer ki, vatandaşın cebine "el uzatılıp" hayat pahalılığını yaşamına dayandırırsan vay iktidarın haline!.. İşte, DEDAŞ faturaları, işte Diyargaz Faturaları, işte DİSKİ'nin su faturaları!… Hepsi de; anketlerin ötesinde iktidara suikasttır sorusuyla cevap istense gelecek yanıt, "yüzde 80'lerin de" üzerinde olur!…

***

GÜNÜN SÖZÜ

Birini yenmek çok kolaydır, asıl zor olan birini kazanmaktır.